Melike Karakartal

“Black Friday” izdihamı

2 Aralık 2014
Bir alışveriş merkezindeyiz.

Uzaktan bakınca şöyle bir manzara var: Bir marka “Kara Cuma indirimi” yapmış, AVM’nin bir koridorunda tezgah kurmuş, satış yapıyor.
Şekere üşüşmüş karıncalar mı desem, savaş yıllarındayız da bedava ekmek dağıtılıyor mu desem, ne desem... İşte öyle bir ortam.
Yakına gelince vaziyet anlaşılıyor.
Normalde hayli pahalı olan tekstil ürünlerinde neredeyse yüzde 70 indirim yapılmış, “almayan enayi” hisleriyle kaptığını götürüyor kadınlar. Şöyle bir kafamı uzatıyorum etiketlere, ucuz da değil hani.
Fakat nasıl bir “almazsak şuracıkta kıvrana kıvrana ölürüz” hissi ise bu, yaklaşan virüsü kapıyor.
“Bu kadar kalabalık bir şey biliyor olmalı” hissiyle çılgıncasına ürünleri didikleyen kitle büyüyor.
Ben de kitle psikolojisiyle şöyle bir bakayım diyorum ortama ama durmak ne mümkün, öyle bir pirana ortamı var ki teyzeler omuz atıyor, itip kakalıyor, kalabalık beni dışarıya doğru püskürtüyor.

Yazının Devamını Oku

“Okyanus rallisi”nde son durum

29 Kasım 2014
Dünyanın çevresinde 40 bin mil dolaşmak...

Aileleri, eşleri, çocukları, eşleri uzaklarda bırakarak, onları belki bir daha hiç görmeyeceğini peşinen kabul ederek, çetin dalgalarla, en zorlu hava koşullarıyla boğuşmak üzere yola çıkmak...
Siz cesaret eder miydiniz?
Herkesin hayata bağlanma motivasyonu farklı. Kimisi “güven” duygusuna su gibi, yemek gibi ihtiyaç duyar. Yaşamını “konfor” üzerine kurar.
Kimisi de, hayatla olan ilişkisini konforlu yaşam üzerine değil, bitmek bilmeyen mücadele hissiyle bir tutar.
Kimisi savaşını doğaya karşı verir, kimisi kendi ile yarışır... İşte Volvo Ocean Race’e katılan her denizci, tam da böyle.
Ekstrem sporlarla uğraşanlarda, adrenalin olmadan sürmez ya hayat...
Burada daha fazlası var. Adrenalin, başarma hissi, ortalama bir insanın başa çıkamayacağı koşulları alt etme hali, elindeki teknenin-denizin-hatta kendi iradesinin efendisi olduğunu hissetmesi...

Yazının Devamını Oku

Ve son sezonuyla Mad Men

28 Kasım 2014
Efsane dizi “Mad Men”in yedinci sezonu nihayet Türkiye televizyonlarında. Yapımcı ve yazar Matthew Weiner, son sezonu ikiye bölerek iki sezon halinde yayınlama kararı vermişti. Amerika’da geçen baharda gösterilen 7. Sezonun 7 bölümlük ilk kısmı 23 Kasım’da CNBC-e’de başladı. Dizinin başrolü, ikonik karakter Don Draper’ı canlandıran Jon Hamm ile yapılan telekonferans görüşmesinde, Türkiye basınından sadece Hürriyet Kelebek vardı.

* Mad Men, True Detective, veya Breaking Bad gibi son dönemde gündemde olan drama dizileri, erkek egemen dünyada, erkeğin düşüşünü veya çöküşünü konu ediyor. Sizce bu konunun cazibesi nereden geliyor?
- Bana kalırsa bu, erkeğin baş ettiği meseleler ve düşüşüyle birlikte genel olarak ilginç bir öyküleme biçimi. “Mad Men”de bu biraz da Peggy Olson, Joan Harris ve Betty Francis gibi diğer karakterlerin ön plana çıkışıyla ilgili. Bilirsiniz, birisinin gemisi sığlık yerde karaya oturduğunda, öbürü yelkenlerini alabildiğine rüzgarla doldurur.
İlk sezonda Don’u oyununun zirvesindeyken tanıdık, şimdi kesinlikle orada olmadığını biliyoruz ve bu, yeni sezona başlamak için güzel bir yer.

* Son sezonu iki parça halinde izleyeceğiz ve dizi bitecek. Bir-iki sezon daha devam etmesi yerine bu sezon sonunda bitme kararı iyi bir karar mı?- Her iyi şeyin bir sonu var. Birisi “Kötü diziler yavaş yavaş gözden kaybolur, iyi dizilerin ise bir sonu vardır” demişti, bunda gerçeklik payı var. Ben de sonsuza kadar devam eden veya “artık sıktı” dedirten bir dizide yer almak istemem. Belki 60 yaşıma geldiğimde tekrarlayıp duran bir dizide yer almak eğlenceli olabilir fakat şimdi değil.
Dolayısıyla, dizinin doğru bir zamanda bittiğini düşünüyorum. Dizi başlıyor gelişiyor ve son buluyor, “Son” için gerekli olan altyapının tamamlandığını düşünüyorum.

Yazının Devamını Oku

Bize sakinlik ve sağduyu lazım

25 Kasım 2014
Hafta sonu Hürriyet Pazar’da yayınlanan haberde, kaleci Volkan ile bir madencinin hayatı karşılaştırılıyordu.

Bir madenciyle bir futbol oyuncusunun zaten açıkça birbirinden farklı olan hayatı karşılaştırılarak, iki meslek ve koşulları yan yana getiriliyordu.
Fenerbahçe yönetimi, ilgili haberle ilgili olarak hukuki girişim başlatacaklarını ifade ettiler.
Gelin bu olaya “tam ortada durarak” yaklaşalım.
Zira ortada durduğunuzda, konunun tam olarak günümüzün resmi çizdiğini göreceksiniz.
En başa dönelim. Futbolcu-futbolcu/futbolcu-taraftar ilişkisine.
Mizaç olarak sinirli, işini ilgilendiren konularda kişi veya konularla ilgili kimi zaman ayarı olmayan cümleler kuran bir futbolcuya tepki göstermek normal.
Biri için değil, tüm futbolcular için konuşacak olursak, işin içine erken yaşta gelen şöhret, çok para ve yaşanan savurgan hayatlar olunca, verilen tepki katlanarak artıyor.

Yazının Devamını Oku

Evlilikler ve boşanmalar üzerine...

16 Kasım 2014
İtiraf ediyorum, Ata Demirer ve Özge Borak’ın ayrılık haberini okuduğumda resmen kalbim kırıldı. Artık gelin-damat fotoğrafı görünce akla gelen ilk cümle “Ne zaman boşanacaklar bakalım?” oluyor.

Şu noktada “Günümüz evlilikleri neden sürmüyor şekerim?” muhabbetine girmek zorundayım, sevgili evli barklı Habitus okuru.
Öncelikle henüz evlilik işlerine girmemiş olanlara belirteyim, evlenmeyen evliliğin ne kadar zor olduğunu bilmiyor kardeşim.
Sanıyor ki, ooo, hele bir evlenelim, gerisi kolay. Esas evlenmek kolay, gerisi zor arkadaş! En kolayı düğünde sırıtmak, kolaysa 10 sene sonra o hevesle sırıt bakalım.
Evlilik elbette zor ama zorlukların üstesinden gelmeyi becerince cennet, o da ayrı konu.
İlk zamanlar sanıyorsun ki her dakikan aşık olduğun zamanlardaki gibi geçecek. Sürekli mutluluktan öleceksin, her şey çok kolay olacak, yeter ki birlikte olalım.
Fakat öyle değil. İki ergen gibi değil, iki yetişkin gibi ilişki kurmak ve bunu yürütmek ne kadar zor, sen biliyor musun sevgili 20’lik Habitus okuru? Bencilliğini unutmak, iki kişilik yaşamak, aynı evde barınmak, sorunlarda orta yol bulmak, kötü ne olursa olsun geride bırakacak kadar inançlı ve sevgi dolu olmak, evlilik bağına inanmak...
“Gerçek bağ” yani aşkı ve şefkat duygusunu bir arada yaşadığın şiddetli bir yakınlık duygusu yoksa bu yukarıda saydıklarımın hepsi yalan tabii. Seni sevdiceğine en berbat anında bile mıknatıs gibi çeken o his olmadığında evliliği uzun yıllar yürütmek neredeyse imkansız. İki sene içinde dağılan evliliklerin çoğunun altında bunu ve doğal artçısı olan aldatma hikayelerini arayabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Çok lazım: Bir Kim Kardashian analizi

14 Kasım 2014
Kim Kardashian akıllı kadın vesselam.

Çağın zehri “tık” meselesini çözmüş; nasıl bir iş yaparsa herkesin ondan bahsedeceğini biliyor, ona göre yürüyor.
İnsan kendi eşinden dostundan çok “Kim Kardashian poposu” ile karşılaşınca merak ediyor: Bu nasıl bir kendini ispatlama ve onay bekleme arzusudur ki doymak bilmiyor?Onaylama arzusu en şiddetli biçimde iki grup şöhret sahibi insanda ortaya çıkıyor.
İlk grupta “aile dertlileri” var.
“Star” annesi-babası kadar iz bıraktığını düşünmeyen ancak onların yolundan yürüyen şöhretlerin kimisi, ömrünü “ben de varım” ispatıyla geçiriyor.
Çocukluğunda anne babayla sorun yaşamış, parçalanmış ailelerde yetişmiş çocuklar ve büyürken ebeveynlerinden psikolojik yara almış olanlar da aynı grupta.
Diğer tarafta ise hayatının kayda değer kısmını “az ünlü” olarak geçirmiş olanlar var. Hep yanlış anlaşıldığını düşünüyor, hep kendini anlatmak istiyor, ömrü “ben ben ben” ile geçiyor. Çevresinden ve bir avuç takipçisinden onu tatmin edecek kadar “like” gelmediği için kendini anlatmalar, sosyal medyada durmaksızın kendi fotoğrafını koymalar, hayatını paylaşmalar bitmiyor.
Atom bombası patlasa “Beni hiç anlamıyorsunuz ve hakkımı yiyorsunuz, hayat çok acımasız, ben, ben, ben” diyen az ünlü çıkar bakın, kesin konuşuyorum.

Yazının Devamını Oku

Kuyrukluyıldız ve hüzün

13 Kasım 2014
Dün sabah bilgisayarlarının başında olanlar heyecanla kuyrukluyıldıza inecek olan sonda Philae’nin, bağlı bulunduğu uzay aracı Rosetta’dan ayrılışını izliyordu.

İnsanlık için büyük, bizim için küçük bir mesele bu.
Neden mi?
Çok alışkın olduğumuz bir “lisan” ile ifade etmeye çalışayım.
Kuyrukluyıldıza araç inmesi bir inşaatın hayırlısıyla tamamlanmasından daha önemli değil affedersiniz. Kuyrukluyıldıza araç indiren ve kendilerine “bilim adamı” diyen o madrabazlar ülkemizin ilerleyişini kıskanıyor.
Adeta çekemiyorlar kardeşim. Bakınız onlar kuyrukluyıldıza araç indiriyor, biz ise yeni enerji ve inşaat yatırımları ve süper havalı sarayımızla ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine taşıyoruz.
Kim kazançlı? Tabii ki biz. Bakın bugün vatandaş 3.90’lık geçitten 4.10’luk TIR’ı geçirmeye çalışıyor.
Bu cesaret kimde var? Yemişim uzaya giden astronotu, 100 km/s ile giderken önündeki araçla arasında 2 metre takip mesafesi bırakan yurdum insanındaki cesaret kimde var? Kimse bizim cesaretimizi sınamasın.

Yazının Devamını Oku

Dizilerden havadisler

12 Kasım 2014
Bizde en güzel, en derinlikli hikayesi olan ve üzerinde en çok çalışılan diziler reyting sistemi sayesinde son buluyor, malum.

Benim Adım Gültepe, Kurt Seyit ve Şura, Urfalıyam Ezelden gibi diziler erkenden bitiyor; biz arkalarından ağıt yakarken ve iyi işleri çiğneyip tüküren bu sistemi sorgularken bakın okyanusun ötesinde neler oluyor...
İki gün önce The Wrap’te, Jonathan Nolan’ın, Isaac Asimov’un Vakıf serisini bir diziye dönüştürmek için HBO ile anlaştığı haberi yer aldı. Kardeşi Christopher Nolan’ın yönettiği ve birlikte yazdıkları Interstellar (Yıldızlararası) filmiyle gündemimizde olan Jonathan Nolan’ın bir diğer projesi ise Westworld.
İzleyenler hatırlayacaktır, turistler için hazırlanmış bir kasabada geçer bu bilim kurgu filmi. Tabii enteresan bir kasabadır bu, sakinleri robotlardır.
Filmin gerisini de dijital platformların film özetlerinde yazmayı çok sevdiği şekilde anlatayım, “Kasabada işler beklendiği gibi gitmez”... (Çocukluğunu 80’lerde yaşayanların çok iyi hatırladığı bir filmdir bu, vaktiyle TRT bol bol gösterirdi, anımsayanlar muhakkak olacaktır.)
Dizi versiyonu o aklımızda kalan tadı verir mi bilmem fakat dev bir prodüksiyondan bahsediyoruz.
Westworld’ün günümüz dizi adaptasyonu için Jonathan Nolan ve J.J. Abrams güçlerini birleştirdi ve pilot bölüm ağustos ayında çekildi. Başrolde Anthony Hopkins ve Evan Rachel Wood var.
****

Yazının Devamını Oku