Paylaş
Bir madenciyle bir futbol oyuncusunun zaten açıkça birbirinden farklı olan hayatı karşılaştırılarak, iki meslek ve koşulları yan yana getiriliyordu.
Fenerbahçe yönetimi, ilgili haberle ilgili olarak hukuki girişim başlatacaklarını ifade ettiler.
Gelin bu olaya “tam ortada durarak” yaklaşalım.
Zira ortada durduğunuzda, konunun tam olarak günümüzün resmi çizdiğini göreceksiniz.
En başa dönelim. Futbolcu-futbolcu/futbolcu-taraftar ilişkisine.
Mizaç olarak sinirli, işini ilgilendiren konularda kişi veya konularla ilgili kimi zaman ayarı olmayan cümleler kuran bir futbolcuya tepki göstermek normal.
Biri için değil, tüm futbolcular için konuşacak olursak, işin içine erken yaşta gelen şöhret, çok para ve yaşanan savurgan hayatlar olunca, verilen tepki katlanarak artıyor.
Beklenmeyen bir tepki değil ama bakın, bir acayiplik var.
Zira tepki dediğimiz, karısına, küçücük çocuğuna, sırf damarına basmak için ölesiye küfür etmek.
Volkan, çıktığı maçta ailesi, eşi, çocuğu demeden tribünlerden gelen bir küfür bulutu içinde kalıyor.
O zaman ne oluyor?
Tepki ve beyanları konusunda “haksız” pozisyonunda olan Volkan, bu defa “haklı” durumuna yükseliyor.
İtirazınız varsa lütfen kendinizi tribünlerden yükselen küfürler arasında düşünün.
Karınıza ve çocuğunuza en adi küfürleri duyduğunuzu ve işinizi yapmaya çalıştığınızı bir düşünün.
Sakin kalabilir misiniz?
Ha, belki kalmalısınız.
Belki sırf sizi delirtmek, damarınıza basmak için yapıldığını hatırlamalı ve aldırmamalısınız, işinizi yapmayı sürdürmelisiniz.
Kendinize duvar örmeli, sadece işinize odaklanmayı düşünmelisiniz.
Yardım istemelisiniz. Tepkinizi başka şekilde göstermelisiniz.
Fakat ne mümkün?
Futbol gibi insanın en temel dürtülerine seslenen bir sporda, centilmenliğin c’sini konuşamadığımız bir alanda, bir adamın en adi küfürleri duyup sakin kalmasını bekliyoruz.
Eşyanın tabiatına aykırı.
Kafa sağlığı en az fiziksel sağlık kadar önemli futbolcular için.
Psikolojilerinin bu yöntemle darmadağın olmadığını söyleyebilir misiniz?
Adam “Fakat yılda şu kadar kazanıyorum ve adeta yerlere yatıp elimle salkımı havadan ağzıma yaklaştırarak üzüm yediğim, lüks yatlardan katlara koştuğum bir rüya hayatım var” diye duymazdan mı gelmeli?
Türkiye’de futbol oynayan adamın psikolojik analizini ve beklentimizi “Fakat milyonlar kazanıyor, o zaman küfürlere de bir zahmet katlanacak” seviyesinde mi tutuyoruz?
Neyse, sonra bir yazı yayınlanıyor.
Volkan ile bir madenci karşılaştırılıyor.
Ne oluyor?
Bu defa yazıyı yazan kişi ve yayıncısı hedef tahtasına dönüyor.
Tepkiler, küfürler, tehditler gırla.
Bunlar bir yana, “algı operasyonu”, “kamuoyu önünde hedef gösterme çabası” gibi o çok iyi bildiğimiz, son dönemde sıklıkla kullanılan ifadelerin yer aldığı bir açıklama yapıyor kulüp.
Kimseyi hedefe koymadan, ortaya karışık yazalım: Haddini ve maksadını aşan beyanlarda bulunmak-taraftarın futbolcuya küfür etmesi-futbolcunun küfür etmesi ve çirkinleşmesi-sağduyu içermeyen yazılar-futbolcunun maçı terk etmesi-futbolcuya yine küfür etmek-futbolcu eleştiren bir yazıya küfretmek-kulübün “algı operasyonu”ndan bahsetmesi...
Kimsenin ASLA hatasını kabul etmemesi...
Kimsenin özür dilememesi, herkesin lafının arkasında durması, asla yanlış yapmış olabileceğini düşünmemesi...
Ne kadar tanıdık bir döngü, değil mi?
Hepimizin biraz sakin olması gerekiyor.
Yine kimseyi hedefe koymadan, ortaya karışık yazalım: Abartmadan, bağırmadan, sahaları terk etmeden, bir meseleye itirazımız varsa masaya yatırarak, küfretmeden, gözleri kan çanağına dönmüş ve ağzından köpükler çıkaran bir canavara dönüşmeden, objektif, sağduyulu ve sakince bakmaya, konuşmaya ve yazmaya ihtiyacımız var.
Birine değil, herkese sözüm.
Futbolcular, taraftarlar, futbol yorumcuları, gazeteciler, okurlar, ensesi kalınlar, ensesi inceler, ensesi orta kalınlıkta olanlar; lafım herkese.
Sakin olmamız lazım.
Sağduyulu olmamız lazım.
Başka bir şeye ihtiyacımız yok.
Paylaş