Paylaş
Benim Adım Gültepe, Kurt Seyit ve Şura, Urfalıyam Ezelden gibi diziler erkenden bitiyor; biz arkalarından ağıt yakarken ve iyi işleri çiğneyip tüküren bu sistemi sorgularken bakın okyanusun ötesinde neler oluyor...
İki gün önce The Wrap’te, Jonathan Nolan’ın, Isaac Asimov’un Vakıf serisini bir diziye dönüştürmek için HBO ile anlaştığı haberi yer aldı. Kardeşi Christopher Nolan’ın yönettiği ve birlikte yazdıkları Interstellar (Yıldızlararası) filmiyle gündemimizde olan Jonathan Nolan’ın bir diğer projesi ise Westworld.
İzleyenler hatırlayacaktır, turistler için hazırlanmış bir kasabada geçer bu bilim kurgu filmi. Tabii enteresan bir kasabadır bu, sakinleri robotlardır.
Filmin gerisini de dijital platformların film özetlerinde yazmayı çok sevdiği şekilde anlatayım, “Kasabada işler beklendiği gibi gitmez”... (Çocukluğunu 80’lerde yaşayanların çok iyi hatırladığı bir filmdir bu, vaktiyle TRT bol bol gösterirdi, anımsayanlar muhakkak olacaktır.)
Dizi versiyonu o aklımızda kalan tadı verir mi bilmem fakat dev bir prodüksiyondan bahsediyoruz.
Westworld’ün günümüz dizi adaptasyonu için Jonathan Nolan ve J.J. Abrams güçlerini birleştirdi ve pilot bölüm ağustos ayında çekildi. Başrolde Anthony Hopkins ve Evan Rachel Wood var.
****
Son yıllarda dünyaca ünlü film oyuncularının dizileri tercih etmesindeki en önemli faktörlerden biri dizilerin altın çağını yaşıyor olması.
Artık önemli yapımcı, yazar ve yönetmenler dizileri “prestij işi” olarak görüyorlar. Oyuncular açısından da vaziyet belli: Dev bütçelerle ve önemli isimlerle hazırlanan yapımlar artık kariyerde düşüşü değil, aksine yükselişi gösteriyor. Hollywood yıldızları her sezon başında ya oyuncu ya da yapımcı olarak karşımıza çıkıyor. Anthony Hopkins’i Westworld’de göreceğiz; Matthew McConaughey ve Woody Harrelson’ı True Detective’de, Jessica Lange’i American Horror Story’de, Kevin Spacey ile Robin Wright’ı House of Cards’ta, Claire Danes’i Homeland’de izliyoruz.
Martin Scorsese Boardwalk Empire’ın, David Fincher ise House of Cards’ın yapımcılığını üstleniyor...
Dizilerin altın çağı sürüyor, liste uzayıp gidiyor...
İyi dizi çöp olmuyor, mutlaka izleniyor, hakkı veriliyor, bir sonraki sezonu onaylanıyor ve yoluna devam ediyor. Son olarak Downton Abbey de sonraki sezon onayını aldı.
Laf Downton Abbey’e gelmişken, niçin bu diziyi bizim televizyonlarda izleyemiyoruz, bu da ayrı merak konusu. Erotizm ve şiddet içermemesi ile RTÜK’ün takdirini alacak bir dizi, satın alacak kanalın kırpmasına gerek bile yok. Az gelişmiş ülke dertleri işte, halimize bakın... Diziden bahsederken neler düşünüyoruz...
Son olarak, AMC, Mad Men’in son sezonunu ikiye bölerek yayınlama kararı almıştı hatırlarsanız. İlk yarısı geçen baharda ABD’de yayınlandı, Mad Men hayranları şimdi ikinci yarısı için tırnak yiyor.
Biz biraz geriden geliyoruz, Cnbc-e ise ilk yarının Türkiye’de yayınını bir süre ertelemişti, 23 Kasım’da başlayacağını duyurdu.
Son sezon öncesinde yaptığımız ve Türkiye’den sadece Hürriyet Kelebek’in bulunduğu telekonferans görüşmesinde Jon Hamm ve yapımcı Matthew Weiner ile konuştuklarımızı kısa bir süre sonra bu sayfalarda okuyacaksınız...
Paylaş