Mehmet Ali Birand

Karamehmet’in yeniden canlanışı

6 Haziran 2009
Mehmet Emin Karamehmet’in yavaş yavaş yok olma sürecine girdiği ileri sürülüyordu ki, Çukurova Kuzey Irak’taki petrol operasyonu ile yeniden gündeme oturdu. Bu başarının sırrı, Karamehmet’in iyi “insan okuması” ve doğru proje seçmesinde yatmaktadır.

Mehmet Emin Karamehmet kendine özgü bir insandır. Ortalarda görünmez, medya’ya konuşmaz. Ancak onun öylesine önemli bir yanı vardır ki, kimse kolay kolay reddedemez.

 

İş ve insan seçmesini çok iyi bilir.  Son olarak günlerdir konuştuğumuz Kuzey Irak’taki petrol çıkarma olayı ile bu yeteneğini tekrarladı ve gündeme oturdu.

 

Hayatında çok örnekler vardır mutlaka, ancak kamuoyuna  yansımış iki isim, Karamehmet’in bu yönünün en belirgin tanığıdır.

 

Biri, ona Turkcell projesini getiren  Murat Vargı, diğeri de ona Kuzey Irak petrollerinin kapısını açmış olan Mehmet Sepil.

 

Yazının Devamını Oku

Ben şimdi edepsiz mi oldum?

5 Haziran 2009
Başbakan son derece gereksiz yeni bir zorlama başlattı. “Bize AKP diyemezsiniz. Bizim kısaltılmış adımız AK Parti’dir. Böyle yazmaya mecbursunuz. Yazmıyorsanız bu edebe, adaba sığmaz (!)” Hoppalaa, nereden çıktı şimdi bu? Bu hafta bir konferansta, Erdoğan’ın Suriye politikasını överken sık sık “AKP” dedim. Ne o, şimdi edepsiz mi oldum?

Başbakanı anlayabilmek son derece güçleşiyor. Buna iktidar yorgunluğu mu dersiniz, yoksa sinirlerinin bozukluğundan mı kaynaklanıyor veya şekeri mi oynuyor, bilemiyorum.

 

Bazen, olmadık tepkiler gösteriyor.

 

Kabul ediyorum, hepimiz insanız ve hepimiz zaman zaman tepki veririz. Ancak bazı tepkiler vardır ki, çok gereksizdir ve sadece sahibine zarar verir.

 

İşte biri daha...

 

Yazının Devamını Oku

Davutoğlu AB sözünü tutabilecek mi?

4 Haziran 2009
Bu hafta Avrupa Parlamentosu seçimleri var. Bunların sonucu Türkiye ile müzakereleri de etkileyecek.

Bu arada Brüksel’de, Türkiye konusunda çelişkili rüzgarlar esiyor. Sarkozy ve Merkel, imtiyazlı ortaklık projesini yeniden piyasaya sürüyor. Avusturya-Kıbrıs-Yunanistan üçlüsü, bu durumu perde arkasından alkışlıyor. Komisyon ve diğer 22 başkent ise müzakere sürecini destekliyor. AB ile ilişkilerin gidişatı belirsizliğe doğru sürüklenirken, Ankara, bir türlü kıpırdamıyor, reformları canlandırmıyor.

 

Geçen ay Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileriyle ilgili olarak çok ilginç rüzgarlar esti.

           

Bir yanda,  Sarkozy- Merkel  ikilisinin, Türkiye’de tepkiyle karşılanan, açıklamaları vardı, öte yanda ise diğer AB üyeleri ve Komisyon‘dan kaynaklanan haberler.

           

Birbirleriyle çelişen manzaralarla karşı karşıya kaldık.

           

Yazının Devamını Oku

PKK bu gelişmeden çok rahatsız…

3 Haziran 2009
Kuzey Irak’ta tarihi bir gelişme yaşandı İLK DEFA kendi kontrolü altındaki topraklardan çıkan petrolü özel bir Türk firma ortaklığına çıkarttırdı. Merkezi hükümetin direnmesine rağmen, bu petrolü ihraç etti ve hiçbir kuşku veya kaygı duymadan, bu petrolün Türkiye üzerinden ihraç edilmesini özellikle istedi.

Pazartesi günü Kuzey Irak’ta son derece önemli bir gelişme yaşandı. Dünkü gazetelerde okumuşsunuzdur mutlaka. Kuzey Irak Kürdistan Yönetimi, ilk defa kendi petrolünü , bir Türk firması  Çukurova’ya ait Genel Enerji nin  ortak olduğu özel bir guruba çıkarttırdı ve Türkiye üzerinden ihraç etti.

           

Bunun hiçte önemli olmadığını ileri sürebilirsiniz.

           

O zaman da çok yanılırsınız.

           

Bu olayın öylesine farklı boyutları var ki, uzun vadede işin nerede biteceğini dahi hesap etmek zordur.

           

Yazının Devamını Oku

PKK’nın ateş-kes’i yeni bir dönemi başlatabilir

2 Haziran 2009
PKK ister oyun oynuyor olsun, ister gerçekçi şekilde bir çözüm peşinde koşuyor olsun, kendi kendine ilan ettiği ateşkes’i uzatması yeni bir dönemin sinyalidir. Örgüt kendi kamuoyunun baskısı karşısında mı, yoksa taktik nedenlerle mi bunu yaptığı , hiç önemli değil. Önemli olan, silahların bir süre susması, kan akmaması ve çözüm tartışmalarına müsait bir zemin oluşturulmasıdır. Bu ortama her iki tarafın da katılması ve bu arada fikirlerin korkusuzca ortaya konabilmesi gerekir.

PKK terörünü durdurabilmek, hiç değilse yaşanabilir bir noktaya indirebilmek için, hararetli bir tartışma yapılıyor. Henüz somut adımlar atılmış değil, ancak karşılıklı verilen demeçlerle dahi bir pazarlık süreci yaşanıyor. Taraflar birbirlerinin nereye kadar gerileyeceğini hesaplamaya çalışıyorlar.

           

Bir ara, DTP milletvekillerinin ifade verip vermemeleri krizi vardı. TBMM Başkanı Toptan’ın bulduğu bir formülle şimdilik atlatıldı. Ardından PKK’nın mayınlı saldırıları ve örgütün kendi kendine ilan ettiği, ateşkes süresinin uzatılıp uzatılmayacağı konuşuldu. Kandil’den gelen mesajların ne kadar samimi olup olmadığının bu şekilde test edileceği söylendi.

           

PKK, ateşkesin süresini uzattı.  Aslında buna “uzatma” demek dahi biraz abartı sayılabilir. Zira 15 Temmuz tarihine  sadece 1,5 ay var. Yine de bir adımdır.

           

PKK bu süreçte, TSK’nın da “büyük operasyonlar” yapmamasını istiyor. “Üstüme gelmeyin, gelirseniz ben de kendimi savunmak zorunda kalırım” diyor. Ancak dikkat ederseniz, yapılan açıklamalarda TSK’nın görevinin de, elinde silah yasadışı eylem yapanları yakalamak olduğu inkar edilmiyor.

Yazının Devamını Oku

PKK, ateş-kes’i devam ettirmeli…

30 Mayıs 2009
PKK, 1 Haziran gününe kadar ateş keseceğini ilan etmişti. Yani hesapça, önümüzdeki pazartesi gününden itibaren tekrar tetiğe basacaktı. Zaten maşallah, bu ne biçim bir ateş-kes idiyse, şimdiye kadar ardı ardına şehit haberleri aldık. Peki, bundan sonra ne olacak? Bu sözde ateş-kes sürecek mi, yoksa her yıl yapıldığı gibi, havaların ısınmasıyla yine silahlar patlayacak mı ? PKK’nın barış aramasının ne kadar samimi olduğu daha iyi anlaşılacak.

PKK önemli bir sınavdan geçmeye hazırlanıyor.

           

Kendi kendine ilan ettiği “Ateş-Kes” süreci , önümüzdeki pazartesi günü bitiyor.

           

Aslında PKK hemen her yıl aynı ateş-kes’i tekrarlar.

           

Kış gelip havalar bozunca, ateşi kestiğini ilan eder ve bu durum ilkbahar sonuna kadar sürdürür. Böylece gerçek barış isteyen taraf olduğunu göstermek ister. Bu süre içinde de, TSK’nın hiçbir operasyon yapmaması koşulunu getirir.

           

Yazının Devamını Oku

Hem öldürüp, hem de barış arayamazsınız

29 Mayıs 2009
Kamuoyu yüreğine taş bastı, şehitlerini gömdü ve daha fazla insanımız ölmesin diye PKKile yeni bir sürece girmeyi tartışıyor. Ancak, bakın görün ki, birileri bu süreci engellemek için ellerinden geleni yapıyor. PKK her şeyden önce bir noktayı bilmeli: Hem insan öldürüp, hem de barış arayan taraf olamaz.

Deniz Baykal,  Güneydoğu turunda önemli mesajlar verdi. Bunlardan biri çok dikkat çekti.

 

PKK’ya bir çağrıydı bu...

 

Silah bırakacağının güvencesini ver, o zaman affı da konuşuruz”

 

PKK, Baykal’ın bu yaklaşımına önem vermek zorundadır. Muhalefet liderinin sözleri, bu ülkenin önemli bir bölümünün hissiyatını yansıtmaktadır.

 

Yazının Devamını Oku

Devlet, 10 yıldır nerelerdeydi acaba ?

28 Mayıs 2009
Herkeste bir telaştır gidiyor. 2014’e kadar Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi gerekiyor. Adeta saate karşı bir yarış var. Bundan dolayı NATO’dan yardım alınamıyor ve yabancı bir şirkete bedava işletme hakkı verilip , karşılığında, 1 milyar dolara yakın bir maliyetten kurtulmaya çalışılıyor. Bunca kavganın tek nedeni var. O da geçikmeden kaynaklanıyor. Zamanında harekete geçilseydi, hiç bunlar yaşanmayacaktı.

Tipik bir Türkiye olayı yaşıyoruz.

           

Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesiyle ilgili olarak yaşanan tartışmalar, tam anlamıyla bir komedi.

           

Nedenini anlatayım…

           

Biliyorsunuz, 1958-59 döneminde, Suriye’den Türkiye’ye yönelik kaçakçılığı önleyebilmek için, sınır boyunca, yaklaşık 250 bin dönüm araziye 650-700 bin civarında mayın döşenmiş.

           

Yazının Devamını Oku