İçinde yaşadığımız süreci daha belirginleştirmek istiyorsak, şu cümleleri kullanmak daha doğru olur:
- PKK terörünü etkisizleştirme
- Kürt sorunuyla ilgili yasakları azaltmak ve Kürt kökenli vatandaşlarımızın beklentilerini olduğunca karşılamak, kalplerini kazanmak.
İki noktayı içimize sindirmemiz gerekiyor.
Biri, PKK’nın tümüyle silinmesi ve bir daha adından söz edilmez konuma sokulmasının imkansızlığıdır.
Kürt sorunuyla ilgilenenler çok iyi bilirler.
Deniz Baykal ile birlikte CHP, Kürt raporu hazırlatan ve sorunu kamuoyunun önünde tartışmaya açan ilk partiydi.
Son derece cesur bir adımdı.
Ardından, birşeyler oldu ve CHP, Kürt sorunundan adeta elini eteğini çekti. Zaman içinde daha milliyetçi ve çatışmacı bir tutum takındı. PKK terörü ile Kürt sorununu birbirinden ayıramadı.
Bir Türk vatandaşı 5 metreden uzun, motorlu bir tekne satın alır ve buna Türk bayrağı çekmek isterse yandı demektir. Örneğin, 200 bin Tl’lik bir tekne için yüzde 18 kdv (36.000 Tl), yüzde 8 Ötv ( 16.000 Tl) ödemek zorundadır. Ayrıca her yıl MTV – Motorlu Taşıt Vergisi- (Orta boy bir tekne için yaklaşık 30- 40 bin Tl) ödemek zorunda bırakılıyor.
Buna karşılık, aynı vatandaş, aynı tekneyi yabancı bir bayrağa tescil ettirmek istediği taktirde, ne KDV ne de ÖTV ödüyor. Yani yüzde 26’lık bir kar elde ediyor. Başka bir ülke bayrağını taşımanın yıllık masrafı da sadece ve sadece , 450 ile 1.100 Tl arasında değişen bir miktarla sınırlı kalıyor.
Aradaki büyük farkı görüyorsunuz değil mi ?
Üstelik, yabancı bayrakla Türk karasularında istediği gibi dolaşabiliniyor. Hiçbir kısıtlaması yok. Ne vergi, ne başka bir harcaması oluyor.
Bu yazıyı yazmadan edemezdim. Çok geç olmadan bunları söylemem gerekirdi.
Gazeteci olarak Türkiye’nin politikalarını izlerken, kendi kendime üzerinde en çok düşündüğüm ve bir türlü yanıt bulamadığım konu, “Bizi yönetenlerin, bazı adımları neden zamanında atamadıkları ve gereksiz şekilde mağdur duruma düşmeleri” olmuştur.
Defalarca aynı filmi görürüz.
Zamanında atılmayan adımlar, bir süre sonra bumerang gibi geri dönüp bizi vurur. Önemli bir sorun ile karşı karşıya iseniz ve bunu çözmek için bugün alacağınız bir kararı geciktirir ve sürekli ertelerseniz, sadece o sorunun kangren olmasına yol açarsınız. İşin içine başkalarını da sokarsınız ve iş arap saçına döner. Ne zaman ki, geciktirdiğiniz kararı atmaya karar verirsiniz, bir de bakarsınız ki, beklediğiniz sonuç çıkmaz. Zira çok geç kalmışsınızdır. Hem ödün vermiş, büyük çaba harcamış, hem de sonuç alamamış, kimselere yaranamamış olursunuz.
Son derece “ince bir yolda” yürüyoruz.
İlk defa, 25 yıllık kanlı terör mücadelesinde bir dönüm noktasına gelindi.
PKK, silahla bir yere varılamayacağını gördü. Uluslararası konjonktür ve Irak’taki gelişmeler yön değiştirdi. Artık terörün bitmesi isteniyor. Mücadele edilecekse, bunun siyasi yollar denenerek yapılması üstünde duruluyor. Washington’ da, Brüksel de, bu konuda aynı görüşleri paylaşıyorlar. PKK’ya silah bırakması için baskı yapıyorlar. Örgüt de bu durumun farkında ve büyük kayıplara uğramadan silah bırakmanın yollarını arıyor.
Türkiye de, artık sürekli kan dökülmesi, şehit cenazelerinde göz yaşı akıtılmasından yoruldu. Eğer önemli kayıplara uğranılmayacaksa, PKK’nın silah bırakmasını kolaylaştıracak adımlar atılması kabul edilebilir bir noktaya geldi.
Kimin ne hesabı olduğunu anlayabilmek için, gelişmeleri biraz daha yakından izlemek gerekiyor.
PKK terörünün azalacağı ve Kürt sorununun eski ağırlığını kaybedeceği havası eyior.
Yaklaşık 6 aydan beri hazırlıklar var.
Bu köşeyi izleyenler eminim okumuşlardır.
DP kurultayı kelimenin tam anlamıyla bir kaos görüntüsü verdi. Hiçbir hesap tutmadı ve yaşananlar, Merkez sağ’daki büyük kavgayı çok net şekilde ortaya koydu. En sonda söyleyeceğimi baştan açıklayayım: DP’deki liderlik mücadelesi daha yeni başladı.
Kimse bu sonucu beklemiyordu.
Ben de Hüsamettin Cindoruk’a fazla şans vermemiştim.
Kamuoyunun eski politikacıların tekrar sahneye çıkmalarını pek istemediği izlenimi vardı. Hele Hüsamettin beyin, tüm yeteneklerine karşı, uzun süre politika dışında kalmasını ve DP kadrolarıyla teması kaybetmiş olmasının önemli bir dezavantaj sayılacağını hesaplamıştım. Buna karşılık Demirel’den destekliydi. Ancak bu desteğin ne kadar etkili olacağı da sorgulanıyordu.
Şimdi Kürt sorunuyla ilgili birşeylerin değiştiği ve PKK’ya silah bıraktırmak amacıyla ciddi adımlar atılmaya başlandığı tartışılıyor. Ancak bunun ne anlama geldiği tam olarak anlaşılamadı.
İktidarın söylemleri değişmeye başladı.
Kürt sorunundaki dayatmalar teker teker kaldırılıyor.
TRT’nin Kürtçe yayınlarından sonra, şimdi de köy isimlerinin geri verilmesinden başlayın da, PKK’ya yönelik yeni adımlara karşı herkesi merak ettiren bir sürece girildi.