Paylaş
Mehmet Emin Karamehmet kendine özgü bir insandır. Ortalarda görünmez, medya’ya konuşmaz. Ancak onun öylesine önemli bir yanı vardır ki, kimse kolay kolay reddedemez.
İş ve insan seçmesini çok iyi bilir.Son olarak günlerdir konuştuğumuz Kuzey Irak’taki petrol çıkarma olayı ile bu yeteneğini tekrarladı ve gündeme oturdu.
Hayatında çok örnekler vardır mutlaka, ancak kamuoyunayansımış iki isim, Karamehmet’in bu yönünün en belirgin tanığıdır.
Biri, ona Turkcell projesini getiren Murat Vargı, diğeri de ona Kuzey Irak petrollerinin kapısını açmış olan Mehmet Sepil.
Murat Vargı, bugün bir imparatorluğa dönüşen Turkcell projesini, Karamehmet’ten önce bu ülkenin önde gelen nice iş adamına götürmüş, ancak ikna edememiştir. Vargı’yı ve projenin boyutunu görüp yanına çeken Karamehmet olmuştur.
Aynı şekilde Mehmet Sepi’ye ve projesine yine Karamehmet inanmıştır.
Bu “doğru insan ve proje seçme” yeteneği sayesindedir ki, bugün tüm badirelerden kurtulmuş ve tekrar çıkışa geçmiştir.
Boş yere “iş bilenin, kılıç kuşananındır” dememişler.
www.32gunhaber.com sitesine yolladığınız mesajlar için teşekkür ederim. İnanın hepsini okuyor ve değerlendiriyoruz. Tebrik eden de, yeren de sağ olsun. Mesajlarınızın çoğunda eski 32.Gün’leri ne kadar özlediğinizi anlatıyorsunuz. Tıpkı eski 32.Gün’ler gibi sitede de içinde magazin ve eğlence de olan “yumuşak” haberlere daha fazla yer vermemizi istiyorsunuz. Böyle okuyucularımızın sayısı hiç az değil. Bu yüzden siteye artık isteğiniz doğrultusunda “gündem tutan sert haberlerin” yanında daha fazla “yumuşak” haber ve video koyacağız. Beğeneceğinize eminim.
Kafası karışık, korku içinde bir toplumuz
Önce PEW, ardından Alman Marshall Fonu, son olarakBahçeşehirÜniversitesi öğretim üyesi Prof. Yılmaz Esmer, “Biz kimiz?” diye adlandırabileceğimiz birer araştırma yaptılar. Bunların ortak noktalarını ele aldığımız taktirde insanın içini karartmaya yetiyor.
Genel olarak biliyorduk, ancak toplumun böylesine korku ve kuşku içinde yaşadığını tahmin etmek güçtür.
Şu manzaraya bakın:
Türk halkının yüzde 86’sı ABD’nin ülkeyi bölmek istediğine inanıyor. AB’nin bölücülük yaptığına inananların oranı da yüzde 76’yı buluyor.
Yabancıyı sevmeyen... Yabancıdan korkan... Azınlıkları dışlayan... Hoşgörüsüz... Dini değerleri ön planda tutan bir toplum durumundayız.
Dış güçler tarafından bölünme korkusu... Komşularından hiçbirine sempati duymamak ve bütün bunlar yetmiyormuş gibi, bir de kendi içinde de parçalara bölünmüş bir toplum.
Cumhuriyet tarihimizde ne ektikse, işte bugün onu biçiyoruz.
Yabancı kompleksi, Sevr Sendromu ve sürekli şekilde “Türkün Türkten başka dostu yoktur” edebiyatı ile bu noktalara geldik.
Toplumumuz şu anda, uluslararası değerler ve yaşam koşulları konusunda içine kapanık ve tam bir cehalet içinde yaşamaktadır.
Cumhuriyet eğitimi büyük oranda değişmeyip, hala soğuk savaş dönemi mantalitesi ile devam ettiğinden dolayı, ortaya çıkan sonuçlara hiç şaşırmayalım.
Ancak, böyle de devam edemeyiz.
İşte asıl tartışmamız ve değiştirmemiz gereken budur. Eğer bazı kavramları yeniden ele almaz ve uluslararası ölçülere getiremezsek, 20-25 yıl sonra bu toplum daha da içine kapanık, daha da paranoyak olacaktır.
Aman dikkat...
Kuşadası'nda yeni dönem...
Ben çok eski Kuşadalılardanımdır.
Cemile Garan,eşim Cemre ile birlikte beni oraya ilk götürdüğü günden (dile kolay, 38 yıl oldu) bu yana, Kuşadalılar listesine girdik ve çıkmaya da hiç niyetim yok. Evim var, bahçem var. Bu kadar uzun yıllar iç içe yaşayınca da, Ada’daki her gelişmeyle yakından ilgilenir oldum. Bundan sonra da aynı ilgiyi göstereceğim.
Bunca yıl süresince Ada’yı yönetmek için kimler geldi, kimler geçti...
Kimi iyi, kimi sorumsuz, kimi çok başarılı başkan oldular. Bazıları çok yararlı işler yaptı, kimi cehaletinden kimi para hırsından büyük zarar verdi.
Şimdi Esat Altıngünü’ nün dönemi başladı.
Bu döneme çok önem veriyorum, zira Kuşadası artık eskisi gibi bir sayfiye kasabası değil. Kuşadası artık gelişmiş bir kıyı kenti, Türkiye’nin en büyük denizden gelen turistlerinin uğrak noktası oldu.
Büyük ve giderekte büyüyecek bir liman kentinden söz ediyoruz.
Bundan dolayı bu kentin gelişmesi de farklı olacak.
İşte yeni Belediye Başkanı Esat Altıngünü bu açıdan, diğerlerine benzemeyecek. O artık küçük bir kasabanın ihtiyaçlarını değil, dev bir liman kentinin gereksinimlerini düşünmesi, daha da büyümesine yardım etmesi gerekecek.
Artık Kuşadasında küçük düşünmenin değil, aksine büyük düşünmenin zamanı. Korkmadan projelerin peşinde koşmak, küçük gelişmelere takılmamak ve bu kenti olasına büyütmenin zamanı.
Kolay gelsin...
Bu belediyeler cezasız mı kalacak?
Mart seçimlerinden bu yana iç paralayan yıkım görüntüleri izliyoruz. Evlerini korumak için savaş veren insanlar, polis ve jandarmaya karşı amansız bir mücadele sergiliyorlar. İnsanın içi acıyor.Nedeni ve sorumlusu ise ortada: Seçim öncesi kaçakinşaatlara sırf oy kazanabilmek için göz yuman belediyeler. İşte Ümraniye, Ataşehir, Altınşehir, Sultanbeyli, daha niceleri var. Ayıptır. Kaçaklara göz yumulmasa, böylesine insanlık dışı manzaralar yaşanmaz. Baybakan’ın en duyarlı olduğu bir konuda, bu belediyeleri görmezden gelmesini de anlamak çok güç.
İstanbul'un medar-ı iftiharı Pera Müzesi...
Suna-İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, dört yaşına bastı ve yaşına başına bakmadan inanılmaz bir performans gösteriyor. Şu sıralarda dünyanın en ünlü müzalerinden biri sayılan Victoria ve Albert Müzesinin en değerli seramik kolleksiyonundan bir bölümünü misafir ediyor. Çin heykellerinden İtalyan rönesans çömleklerine, İznik çinisinden Sevr porselenlerine, 115 parça müthiş bir kolleksiyon sergileniyor. Picasso’nun, 1954 yapımı “Sehpasının Başındaki Sanatçı” eseri de birlikte gelmiş. Eğer biraz seramik meraklısı iseniz, mutlaka uğrayın. Zira 19 Temmuzda kapanıyor.
Pera’nın üst katındaki, İstanbul Araştırmaları Enstitüsüne de çıkın ve orada da yeni derlenen Osmanlı Donanmasının Seyir Defteri: Gemiler, Efsaneler, Denizciler sergisini de gezin. Küratörlüğünü Ekrem Işın’ ın yaptığı sergide, Osmanlı İmparatorluğunun Deniz Gücü olarak neler yaptığı hayretlerle izleyeceksiniz.
Bilmem haberiniz var mı, Pera engelliler için kapılarını açtı. Sizin yerinizde olsam araştırırım: Birgül Şener 0212-2114100/ birgul@plan-pr.com
Çok güzel hareketler bunlar
Kanal D’ dePazar akşamlarının neşesiolan MustafaErdoğan’ın “Çok Güzel Hareketler Bunlar”’ı reytingleri kırıyor ve sık sık bizim de kulaklarımızı çınlatıyor.Benim en iyi taklidimigenelde Yavuz Seçkin yapar. ÇGH’de Metin Yıldız ile taklitten çok AnaHaberinmuhabiri ve anchorman’i M.Ali Birand hicvediliyor.Bizde evde kahkahalara boğuluyoruz.
Doğrusu ben o kadar ııııı’lamıyorum artık, ancak bir kere yapıştı. Kurtulmanın imkanı yok.Üstelik kurtulmaya daçalışmıyorum.Aksine keyif duyuyorum.
Tüm ÇGH ekibine, oyuncularına, söz yazarlarına ve Erdoğan’a da teşekkür borcum var.(metin yıldız)
Paylaş