Mehmet Ali Birand

Bu yasa sivilin askere başkaldırısıdır

1 Temmuz 2009
Türk siyasi yaşamının belki de en önemli yasalarından biri geçen hafta çıktı.Düzene karşı işlenen suçlarla, darbe, cunta, terör, çete ve benzeri suçların soruşturulması ve kovuşturulması konusunda askeri yargıyı devre dışı bırakan, özetle; bu gibi suçlara karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan yasanın TBMM’den geçmesi son derece önemlidir.

Türk siyasi yaşamının belki de en önemli yasalarından biri geçen hafta çıktı.

 

Düzene karşı işlenen  suçlarla, darbe, cunta, terör, çete ve benzeri suçların soruşturulması ve kovuşturulması konusunda askeri yargıyı  devre dışı bırakan, özetle; bu gibi suçlara karışmış askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolunu açan yasanın TBMM’den geçmesi son derece önemlidir.

 

Türkiye ilk defa, darbe-cunta tipi girişimleri bundan böyle yargıya taşıyacağını ortaya koymuş oldu.

 

Yakın tarihimizde, ilk defa böyle bir gelişme yaşıyoruz. İlk defa sivil iktidar, Askere başkaldırıyor ve karşı  harekete geçiyor.

 

Yazının Devamını Oku

Artık bir süre olsun…

27 Haziran 2009
Bu çağrıyı hem sivil hem de asker kesime yapmak istiyorum. Başbakan’ın ayak üstü açıklamaları, muhalefetin fırsattan istifade iktidarla mücadelesine askeri sokma girişimleri, medya’nın yangına benzin dökmesi ve nihayet TSK’nın demeçleri bu toplumu geriyor. Gereksiz bir tartışma yaşanıyor. Artık yetmez mi?

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ’un dünkü basın toplantısı artık son damla olmalı. Bardak taşmak üzere. Bardağı  taşırmadan, hiç değilse bir süre için herkesin susması gerekiyor.

 

Başbakan, nerede fırsat bulursa demeç vermekten vazgeçmeli. Ayaküstü ve gereken araştırmalar bitmeden suçlama yapmamalı.

 

Muhalefet deseniz, onlar da fırsattan istifade sırf iktidara vurabilmek için asker üzerinden politika yapıyor.

 

Medya farklı mı?

 

Yazının Devamını Oku

Şimdi kafamız daha karışacak…

26 Haziran 2009
Belge’nin ne olduğu bir türlü anlaşılamadı. Sonunda işler daha da karıştı. Orijinali bulunamadığından dolayı da, sahte olup olmadığı da hiçbir zaman anlaşılamayacak. Bu durum, Baykal’ın dediği gibi, daha büyük spekülasyona neden olacak. İsteyen istediği komplo teorisini kuracak . Kime inanalım? Gerçeği nasıl öğreneceğiz? Yoksa birileri bizimle alay mı ediyor?

Belge olayı daha da karıştı.

           

Genelkurmay Başkanlığının açıklaması son derece net:

 

-         Bu belge fotokopi olduğundan dolayı, üzerindeki imzanın gerçek mi, yoksa sonradan eklenmiş sahte imza mı olduğu anlaşılamamıştır.

 (Zira albayın imzasını başka bir yerden alıp, bu belgeye koymak kolaydır. Yani belgenin sahte olup olmadığı, ancak orijinal belge üzerinde inceleme yapıldığı taktirde anlaşılabiliyor.)

-         Genelkurmay Başkanlığı bu belgedeki gibi herhangi bir emir çıkarmamış ve Genelkurmay Bilgisayarlarından böyle bir belge çıkmamıştır. Bu nedenlerle de Albay....hakkında herhangi bir takibat yapılmayacaktır.

 

Yazının Devamını Oku

Adım atmak için PKK’yı beklemeyin

25 Haziran 2009
Hepimiz, PKK terörü ile Kürt sorununu birbirine karıştırıyoruz. Mutlaka aralarında bir elektrik var. Birbirini etkileyen iki sorunla karşı karşıyayız. PKK terörüne karşı mücadele çok karmaşık ve uzun süreçli bir iştir. Ancak, PKK’nın Kürt kökenli vatandaşlarımızın üstündeki etkisini azaltabilmekte bizim elimizde. Bu etkinliği tümüyle yok edemesek dahi, atılacak bazı adımlar var ki, bunları gerçekleştirmeye zaten mecburuz. Bunların başında da, Kürtçeye uygulanan kısıtlamalar geliyor.

Bizim amacımız nedir ?

 

PKK terörünü yok etmek, hiç değilse yaşanabilir bir noktaya indirebilmek değil midir ?

           

Bunu gerçekleştirebilmek için ne yapıyoruz ?

           

Son derece güç yöntemlerle PKK’yı askeri yöntemlerle  baskı altına almaya çalışıyoruz. PKK’yı yanlızlaştırmak için, DTP’ye baskı yapıyoruz. PKK’nın boyun eğmesini, koşullarımızı kabul etmesini istiyoruz. Onlar da, ellerindeki terör silahıyla, Türkiye’ye adeta şantaj yapıyor. “Ya istediğimizi kabul edersiniz veya daha fazla kan dökeriz” demeye getiriyorlar.

           

Yazının Devamını Oku

İlk ‘fırsat’ın üstünden 40 gün geçti, ancak…

24 Haziran 2009
PKK terörünü bitirebilmek için, Türkiye’nin önüne “çok önemli bir fırsat çıktığını” ilk defa 40 gün önce duymuştuk. O günden bu güne kadar “fırsat” kelimesinin dışında birşey görmedik. Zaman akıp gidiyor. Böyle giderse, fırsat eriyip yok olacak ve geriye birşey kalmayacak.

PKK terörünü bitirmek ve Kürt sorununda ilerleme sağlayabilmek için, 40 gün kadar önce “tarihi bir fırsat” ile karşı karşıya kaldığımızı duymuştuk.

 

 Hepimiz heyecanlandık.

 

Cumhurbaşkanından Başbakan’a, Genelkurmay Başkanından muhalefet liderine kadar herkes bu fırsattan söz etti. PKK’nın Kandil’deki lideri Karayılan bile, önümüze açılan fırsatı değerlendirdi.

 

Ancak bugüne kadar somut hiçbir adım atılamadı. Veya atıldı ve çok iyi gizlendiği için, bizler anlayamadık. Görülen o ki, herkes birbirini bekliyor. Bu arada da Abdullah Öcalan’ın ağustos ayında yapacağı açıklama bir yol haritasının temel çizgilerini çizecek.

 

Yazının Devamını Oku

Öcalan, Ağustos açıklamasına hazırlanıyor

23 Haziran 2009
Öcalan’ın Ağustos ayında bir açıklama yapıp, Kürt sorunu ve PKK’nın atması gereken adımlar hakkındaki görüşlerini duyuracak. Bu açıklama ile ilgili çalışmalar şimdiden başlatıldı. Öcalan’ın avukatları, bu sorunlarla yakından ilgilenen çevrelerle temas ediyorlar. Öcalan’dan ne bekledikleri, nasıl bir açılım yapılmasını istedikleri soruluyor. Bana da geldiler. Bakın, onlara ne dedim.

Bu fırsat kaçırılmamalı” cümlesini hala duyuyoruz  ve hala geçerliğini  koruyor. PKK terörünü bitirmek ve Kürt sorununda ilerleme sağlamak için gereken koşullar hiçbir zaman böylesine olumlu bir noktaya gelmemişti.

 

Ankara’da ilk defa iktidarı elinde tutanlar ile Çankaya aynı görüşte. Farklı yönlere  bakmıyorlar. Görüş ayrılıkları yok. TSK’da komuta düzeyi de yine ilk defa, ayrıntılarda olmasa  dahi, genel çizgilerde iktidar ile uyuşum içinde. PKK terörünü yok etmek için, artık adım atılması gerektiğine inanıyorlar.

 

Uluslararası koşullar, terörün bırakılması ve Kürt sorununun siyasi yöntemlerle çözülmesi için hiçbir zaman bu kadar kararlı olmamıştı. ABD ve Avrupa “artık yetti” diyor ve Kuzey Irak ve Kürdistan  yönetimi de, yine  ilk defa,  Türkiye ile arasındaki PKK sorununun engel olmaktan çıkmasını istiyor.

 

PKK yönetimi de, bu işin artık silahla çözülemeyeceğini kabul ettiğini söylüyor, ancak pazarlığı sıkı götürmek istiyor. Hem örgütün üst düzey yöneticileri, hem de hapisteki PKK’lıları kurtarmaya çalışıyor.

 

Yazının Devamını Oku

Sarkozy’e kızıp, kendimizi cezalandırıyoruz

20 Haziran 2009
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye’yi iç politika malzemesi olarak kullanıyor ve AB’ye giden yolu sürekli mayınlıyor. Başbakan Erdoğan da, bu duruma çok kızıyor. Ancak, Sarkozy’i cezalandırayım derken, öylesine yanlış bir hedef seçiyor ki, anlaşılır gibi değil.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye’yi artık sürekli şekilde  iç politika malzemesi olarak kullanıyor. Aşırı sağ’dan oy koparmanın yolunu, Avrupa’nın Genişlemesine karşı çıkarak, yabancılara gözdağı vererek arıyor. Bu hedeflere varabilmenin en  kestirme yolu da, Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkmak... Avrupa Parlamentosu seçimlerinde bu senaryo tekrarlandı.

 

Bu duruma Başbakan  Erdoğan çok kızıyor.

 

Haklı olarak tepki gösteriyor.

 

Ancak bu defa tepki mesajını yanlış adrese yolladı.

 

Yazının Devamını Oku

“Bu darbe hazırlığı değil, salaklıktır..”

19 Haziran 2009
Dün akşam 32 inci Gün programında konuşan, emekli Koramiral Atilla Kıyat, çok azımızın söylediği veya söylemek cesaretinde bulunduğu saptamalar yaptı. TSK’dan hiçbir zaman hesap soramayan, aksine her istediğini karşılayan sivil kesimlerin bugün şikayet etmeye hakları olmadığını söyledi. Nasıl andıç hazırlandığını anlattı ve TSK’ nın AKP seçimi kazanınca yaşadığı şaşkınlığın anlattı. Son günlerde yaşanan TSK- Sivil iktidar gerginliğinin nedenleri hakkında çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Bugün sizlere bambaşka bir yazı hazırlamıştım. Ancak, günlerden perşembeydi . Yani 32. GÜN’ün günüydü. Rıdvan ile konuğumuz da, Atilla Kıyat idi.

Çok tanınan bir isim, ancak tanımayanlara kısaca hatırlatayım.

1999 ağustosunda çok tartışmalı bir Şura sonunda emekliye ayrılmıştı.

Koramiral Kıyat, NATO’da Türk temsilciliği (TMR) yapmış, son derece yetenekli, herkesin değer verdiği bir komutandı. Kuzey Deniz Saha Komutanıydı ve önü açıktı. Oramiralliğe yükselmesi, Donanma Komutanlığı, oradan da Deniz Kuvvetleri Komutanlığına kadar çıkması beklenen bir askerdi. Ancak, TSK’da pek sevilmeyen bazı kalitelere de sahipti. Liberal görüşlüydü. Görüşlerini açıkça söylemesi, hatta sivri diliyle ünlenmişti. TSK’nın pek açıkça konuşulmayan bazı kurallarına ters düşen bir kişiliği vardı.

Yazının Devamını Oku