“Teknoloji değişim hızının arttığı bir alandır. Bizim de bu hıza uyum sağlamamız şart. İnternette fiber altyapı konusunda biraz yavaş gidiyoruz, onu da hızlandırmamız gerektiğinin farkındayız. Merkez Bankamız bünyesinde kripto parayla ilgili bir çalışma yürütülmektedir. Gençlerimize kripto para kumarlarına yönelmek yerine blok zincir teknolojisi geliştirilme çalışmalarına katılma tavsiyesinde bulunuyorum. Dijital varlıklar teknolojinin yakıtı, blok zincir ise teknolojinin vasıtasıdır. Dijital varlık deposuna yakıt koyan olmaktan ziyade, bizzat bu aracı kullanan ülke olmak istiyoruz. Başkalarının açtığı sanal evrenlerde yer almaya çalışmak yerine bizatihi kendi evrenimizi kurmak peşindeyiz.”
Her bir cümle önemli...
Türkiye’nin dijital değişimde mutlaka öncü rol alması gerekir.
Her fırsatta yazıyorum.
Elbette bu dönüşüm topyekün ve Türkiye’nin tamamını kapsamalı...
Era Bodrum Yelken Kulübü tarafından başlatılan bu deniz festivali artık dünyanın dört bir yanındaki yelken sporcularını ve meraklılarını Bodrum’da bir araya getiriyor.
Bu 34 yılın büyük bir kısmına tanıklık etmiş bir gazeteci olarak rahatlıkla şunu söyleyebiliyorum.
Bodrum Cup Türkiye’nin en önemli markalarında biri haline gelmiştir.
Tabii bunda destek verenleri de unutmamak yazım.
American Hospital güncel sponsor, geçmiş yıllarda birçok marka organizasyonun büyümesine katkı koydu.
Ve gelecek yıl...
“Dünyada fark yaratabileceğimiz en temel unsurlardan biri, tüm şirketlerimizde ‘insanı’ merkeze koymak olmalı. Özellikle gençlerimize daha fazla fırsat tanımamız gerekiyor. Hızlı adapte olan, hızlı öğrenen genç bir nüfusumuz var. Yıldız Holding’de bu gerçekten yola çıkarak, şirketlerimizde gençlere daha fazla yer açabilmek adına ‘tecrübe’ şartını ortadan kaldırdık. Ayrıca kadınların ekonomiye daha fazla katılımının önünü açmanın da son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle Yıldız Holding Kadın Platformu liderliğinde tüm şirketlerimizde kadınların daha görünür olması ve yöneticilik pozisyonlarında daha fazla kadın çalışana fırsat tanıyabilmeyi hedefliyoruz.”
Hepimizin önüne gençlerden talepler geliyor.
Ve ben de Ali Ülker gibi düşünüyorum.
Bugünün gençleri bizlerden çok daha farklı düşünüyorlar.
Aslında dünyada kariyere, deneyime bakış da çok değişti.
Teklifi Meclis’e sunan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici...
Destici gerekçesinde şu ifadelere yer vermiş; “Yüzbinlerce vatandaşımız ve binlerce aile iptal edilen yapı kayıt belgeleri neticesinde; idari para cezaları, yıkım kararları ve haklarında açılan ceza davaları sebebiyle telafisi güç mağduriyetler yaşamaktadırlar. Barınma ihtiyacını karşılamak üzere özel mülkiyetler üzerine yapılmış ve yapı kayıt belgesi almış, bir kısım yapı kayıt belgesi iptal olmuş ve iptal olma aşamasında olan yapılar; kamu zararı, iskan ve imar yönünden incelenmek sureti ile yapı sahiplerinin yaşadıkları mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmaktadır.”
Destici’nin iyi niyetinden kuşkum yok.
Ama imar aflarına kesinlikle karşıyım.
Çünkü bugün büyükşehirlerimiz geçmişte yapılan aflar nedeniyle büyük problemler yaşıyor.
Ne altyapı yetiyor, ne de kaynak...
Üstelik aflardan, barışlardan bir sonuç alınabilmiş de değil.
Kazadan birkaç saat sonra gittiğimde gördüklerimi, yaşadıklarımı herhalde hayatım boyunca unutamayacağım.
Aslında gazeteci olarak çok şeye tanıklık ettim.
Krizler, kaoslar, karmaşalar…
Tabii güzel ve unutulmaz anlara da tanıklık ettim ama Soma gibi olaylar insanda çok derin izler bırakıyor.
Bartın Amasra’ya gitmedim ama gideceğim.
Ancak orada yaşananları biliyorum, tahmin ediyoruz, hissediyorum.
Pandemi dünyadaki birçok dengenin bozulmasına neden oldu.
Sonrasında da gördük ki; bildiğimiz birçok şeyi yeniden planlar olduk.
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada artan bir enflasyon, hammadde tedarikinde ve lojistiğinde zorluklar ve tabii ki hayat şartlarının ağırlaştığı bir süreç…
Üstüne üstelik bir de Ukrayna-Rusya gerginliği patladı.
Özellikle enerjide bir kriz dünyayı bekliyor.
Avrupa’dan özellikle peş peşe ve bugüne kadar hiç duymadığımız önlemler geliyor.
Şehirler karanlığa bürünüyor; kışın yaklaşmasıyla evlerdeki gaz kısıtlamalarına kadar bir dizi önlemler paketi açıklanıyor.
Çok başarılı işlere imza attı bugüne kadar…
Çocukluğunun geçtiği Batmanlı yıllar hikayelerle şarkıların yarattığı ses dünyasının içinde geçer. Ses ve sözlerin sürekli tekrarından çok etkilenir; genç yaşta mitolojik öğelerle tanışıp resim yapmaya başlar.
İstanbul’a taşınması 1997’tir. Beyoğlu’ndaki ilk atölyesinde, biçim, materyal ve yüzeyle ilişki kurma yollarını araştırarak farklı üretim teknikleri denemeye başlar. İşleri yaklaşık on yıllık bir sürece yayılan ve ülke genelinde yürüttüğü etnografik çalışmalarda elde ettiği bulgulara dayanır.
İlk kişisel sergisini “Karanlıktan Sonraki Renkler” işte mitolojik bir öyküye dayanır.
2005’teki “Güneşin İzinde” çok ses getirir.
Belgesellerinde hem fotoğraf vardır hem de sinematik görüntüler…
Yerel sanatçılarla ortak sergileri de ilgi çeker.
Bunda başarılı mekanların, iyi şeflerin büyük katkısı var.
Aslında Anadolu, lezzetleriyle öne çıkan bir coğrafya.
Ama biz bunu anlatmakta, tanıtmakta geç kaldık.
Yerelliğin öne çıktığı bir döneme giriyoruz.
Gastronomide de durum böyle...
Ama geleneksel olanla moderni de birleştirmemiz gerekiyor.