Paylaş
Pandemi dünyadaki birçok dengenin bozulmasına neden oldu.
Sonrasında da gördük ki; bildiğimiz birçok şeyi yeniden planlar olduk.
Sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada artan bir enflasyon, hammadde tedarikinde ve lojistiğinde zorluklar ve tabii ki hayat şartlarının ağırlaştığı bir süreç…
Üstüne üstelik bir de Ukrayna-Rusya gerginliği patladı.
Özellikle enerjide bir kriz dünyayı bekliyor.
Avrupa’dan özellikle peş peşe ve bugüne kadar hiç duymadığımız önlemler geliyor.
Şehirler karanlığa bürünüyor; kışın yaklaşmasıyla evlerdeki gaz kısıtlamalarına kadar bir dizi önlemler paketi açıklanıyor.
Geçenlerde TES-İŞ ve MADEN-İŞ Sendikaları Yatağan Şubeleri’nin açıklamaları dikkatimi çekti.
Şöyle deniyordu.
“Dünya çok ciddi ve uzun sürecek bir küresel enerji krizinin içinden geçmektedir. Petrol, doğalgaz, kömür ve elektrikte ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Böyle bir dönemde enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasını sağlayacak yerli kömür Türkiye’nin sigortası durumundadır. Bizim de ülke olarak yerli kömürle enerji üreten santrallere olan ihtiyacımız her zamankinden daha fazladır. Yatağan, Yeniköy, Kemerköy Termik Santralleri çalışmak, enerji üretmek zorundadır. Bu santralleri çalıştırmak için kendi topraklarımızda milyonlarca ton kömürümüz bulunmaktadır. Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde çevreci kaygılarla kömür kullanmamak ya da yerli kömürü yerin altında bırakarak dışarıdan kömür ithal etmek akıl karı değildir.
Sendika Şube Yönetimleri olarak, çevreyi ve ağaçları korunmanın yanında bu santrallerde ve madenlerde çalışan üyelerimizin haklarını, çıkarlarını korumak ve yüceltmek bizim en temel görevimizdir.”
Türkiye’de çevre hareketinin başladığı yıllarda gazetecilik yapan ve bu platformlara destek veren biri olarak sendikalara katıldığımı söylemeliyim.
Yatağan’ı konuştuğumuz dönemler 90’ların başındaydı.
O günden bu yana teknoloji çok değişti ve imkanlar doğayla, çevreyle barışık endüstrinin birlikte olabileceğini bizlere gösterdi.
Ve bunu yapmalıyız.
Çevreyle barışık doğru örnekleri çoğaltmalıyız.
Değişiklik olmazsa
Santraller duracak
Sendikaların sözlerini okuyunca YK Enerji Genel Müdürü Serhat Dinç ile konuştum.
Dedi ki…
“Yıllık 1 milyar doların üzerinde doğal gaz ithalatını önlüyoruz.”
Yeniköy Kemerköy Termik Santralleri 2.7 milyar dolarlık bedelle özelleştirildi.
Serhat Dinç; var olan bazı yasal sorunlar nedeniyle 2.5 yıldır yeni kömür sahasının yaratılamadığını söylüyor.
Ve ekliyor.
“Hem orman bölgesiyle ilgili hukuki süreç devam ediyor hem de zeytin yasası ile ilgili değişiklik yapılması gerekiyor. Ancak yasa şu anda bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. En azından yerli kömürle üretilen elektrik santralleri için değişikliğe gidilmesi ihtiyacı hissediyoruz. Aynı sorunu yaşayan başka santraller de var. Eğer bu sorunlar çözülmezse bu santraller üretimini durdurmak zorunda kalacak. Bugün karar çıksa yeni kömüre ulaşmak için en az 14-15 aylık bir süre gerekli. Bu şekilde giderse muhtemelen aşama aşama üniteler devre dışı olacak sonra santral tamamen üretimi durduracak.
Zaten yapılan hesaplamalara göre, bu bölgedeki kömür stoğu 2040 yılında bitecek. O döneme kadar bu santrallerin çalışması büyük bir önem taşıyor.”
Serhat Dinç’in bir sözü var.
“Zeytinciliğin ve madenciliğin yan yana uygulanabildiğini yıllardır kanıtlıyoruz. Yasal süreçlerin düzenlenmesi ve faaliyetlerimize devam etmemiz durumunda aynı hassasiyeti göstererek faaliyetlerimize devam edeceğimizi bir kez daha taahhüt ediyoruz.”
2 milyon ağaç dikilmiş
1992’den bu yana 400 hektarlık alanda 415 binin üzerinde akasya, zeytin, kızılçam, fıstık çamı, mavi selvi, sakız ağacı, incir ağacı dikimi yapılmış. Ülkenin farklı bölgelerine ise 2 milyon ağaç dikilmiş; hedef bu rakamı 5 milyona çıkarmak.
Kömür madeninde 40 ton zeytin, 8 ton zeytinyağı üretiliyor.
Ayrıca kapatılan maden sahalarının olduğu bölgede 93 hektarlık arazide 22 bin 100 zeytin ağacı bulunuyor. Bu ağaçların hasadı yine bölgedeki köylüler tarafından yapılıyor. Her yıl rekolteye göre değişmekle birlikte ortalama 40 ton zeytin elde ediliyor.
Bu arada zeytinyağına coğrafi işaret alınmış.
Artık teknolojik deneyime sahibiz
90’ların başında Yatağan’a gidip santrali incelemiştim. O zamanki Enerji Bakanı Ersin Faralyalı santralle ilgili çok yoğun çalışmıştı. Sonraki yıllarda iyileştirme çalışmaları da yapıldı. Santrallerde arkeolojik çalışmaları da gördüm.
Erken tunçtan Roma dönemine kadar gelen birçok mezarın, zeytinyağı işliğinin korunduğunu gördüm.
Burada çalışanların büyük bölümü de yöredeki kadınlardan oluşuyordu.
Buradan çıkan örneklerin bazıları Ören Arkeopark açık hava müzesinde sergileniyor.
Eski örnekler akıllarda kaldığı için bugünün işletmeleriyle ilgili yorumlar yapılıyor.
Özellikle Almanya’daki bazı işletmeleri yerinde görmüştüm.
Şehrin ortasında ama son teknolojiler kullanılarak işletmelerine devam ediyorlar.
Türkiye’de bunu yapmalıyız.
Doğru örnekleri kamuoyunun önüne koymalıyız.
Çünkü Türkiye artık bunu yapabilecek deneyime, teknolojik kapasiteye sahip…
Paylaş