Balkabağı yemek için çok sebebiniz var
Sonbahar gelince aklımıza düşen iki şey var: Biri av yasağının bitimiyle bollaşan ve tezgahları ışıl ışıl ışıldatan balıklar, ikincisi de balkabağı. Dünyada da adı sonbaharla birlikte anılan balkabağını biraz daha yakından tanıyalım mı?
Türkiye'de de çok sevilen balkabağı aslında çok çok uzaklarda doğmuş bir ürün. Amerika kıtası (Meksika'nın kuzeydoğusu ile ABD'nin güney bölgeleri civarı) kökenli olan balkabağının bilinen en eski tarım ürünlerinden biri olduğu düşünülüyor. MÖ 7500 ila 5000 yıllarında balkabağı tarımı yapıldığına dair kanıtlar bulunuyor.
Bizim topraklarımıza gelirsek... Bugün bildiğimiz balkabağının 16'ncı yüzyıl sonlarında Osmanlı'ya geldiğine dair kaynaklar mevcut ancak onun öncesinde de Afrika kökenli asma kabağı tariflerde kullanılıyormuş.
Peki turuncu rengiyle göze de hitap eden balkabağının faydalarını biliyor muyuz?
Birincisi oldukça besleyici olan başkabağı özellikle A vitamini açısından çok zengin. 1 su bardağı pişmiş balkabağı diğer besin değerlerinin yanında günlük A vitamini ihtiyacımızın yüzde 245'ini karşılıyor. C, E, B2 vitaminleri, potasyum, bakır, demir gibi mineraller ve lif de başkabağının önemli bileşenleri. A ve C vitaminlerinin bağışıklık sistemine destek olduğunu da söylemeye gerek yok elbette.
Yüksek bir antioksidan deposu olduğundan kronik hastalık riskini azaltıyor. "Hangi antioksidanlar?" derseniz alfakaroten, betakatoren ve betakriptozantini sayabiliriz. Araştırmalarda bu maddelerin cildi güneş tahribatına karşı koruduğu, kanser ve göz hastalıkları rikini azalttığı da görülmüş.
Üstelik kalorisi de tek başınayken oldukça düşük. Bu da doğru tüketildiğinde kilo vermeye yardımcı olabileceği anlamına geliyor.
En güzel tarafı da tatlıdan çorbaya, yemekten böreğe her şeye yakışan bir ürün olması. Aşağıda balkabaklı tariflerimizden birkaçını sıraladık. Bu sonbahar daha fazla kabak tüketmek için çok sebebiniz var...