Yılın magazin olayı

Nereden baksanız, magazin açısından epeyce kurak, verimsiz bir yıl geçirmişiz. Öyle ki 2023’ün bombası olan Metin Akpınar’ın babalık meselesi bile, dava bu yıl sonuçlandığı için ısıtılıp pişirilip bu senenin hanesine yazılıyor.
Aralarından sadece bir tanesi hakikaten bomba.

Ayrıntıları hâlâ ortaya çıkmaya, dallanıp budaklanmaya devam eden Icardi- Wanda Nara ayrılığı.
İçinde aşk, intikam, ihtiras, futbol, para, aldatma... Ne ararsan var!
Bir kere sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor, Arjantin’de falan da şaşkınlıkla takip ediliyor, uluslararası bir meseleye dönmüş halde.
Wanda’nın Icardi’yi kendi evinde aldattığı Keita Balde’nin, Sivasspor’dan kovulduğu söyleniyor.
Arjantinli bir gazetecinin iddiasına göre Balde tek futbolcu da değil.
Ama ben biliyordum. Çünkü perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Daha önce benzer olaylarla Arjantin’i de karıştırmıştı.
Henüz kimse adını bile bilmezken, Icardi’nin transfer sürecinde yazmıştım “Kim bu Wanda Yenge?” diye.(Eylül 2022)
Neyse ki Wanda, umduğumuzdan, beklediğimizden de fazlasını verdi.
İçimden bir ses, hikâyenin hâlâ sonuna gelmediğimizi, Wanda’nın daha ne ocaklar söndürüp, daha ne skandallara imza atacağını söylüyor. Bunu da buraya yazmış olalım, at fav’a bekle: Aralık 2024.

Demet bu işin neresinde?

İbrahim Kutluay “343 Dijital” adlı programda Gülşen’in kendisine çok şarkı yazdığını açıkladı, ortalık karıştı:
“Kendisiyle uçakta karşılaşmıştık. Şarkı yazdığını bana kendisi söyledi ama hangi şarkılar olduğunu bilmiyorum.”

Bu cümleden ilk anlaşılan Gülşen’in Kutluay’a tutulup, ona şarkılar yazdığı. Ama sanmıyorum ki İbrahim Kutluay evli ve çocuk sahibi bir kadın için yıllar sonra durduk yere böyle bir açıklama yapsın. Eğer öyleyse çok ayıp.
Bir ihtimal daha var, o da şu: Gülşen sadece kendisi için şarkı yazmıyor, yapıp başkalarına da veriyor. Dolayısıyla da akla, ayrıldıktan sonra İbrahim Kutluay hakkında, “Unuttum Boyunu Posunu” gibi atarlı-giderli şarkılar çıkaran Demet Akalın geliyor.
Hemen baktım, tarayabildiğim kadarıyla Gülşen, Demet’e “Hayalet” şarkısını vermiş ama onun da yılı tutmuyor.
Belki de çok şarkı yazdı ama albüme girmediler. Varsa öyle şarkılar, keşke şimdi çıksa. Ne güzel şarkıydı o “Boyunu Posunu”...
Anlayacağınız, Kutluay kuyuya bir basket attı, 40 akıllı çıkaramıyor!

Merak etme anne, ben arkalardayım

Son birkaç gün içinde insanın bütün uçuş fobisini tepesine fırlatacak kadar uçak kazası yaşadık. En bilinenleri Kazakistan’da düşen Azeri uçağıyla önceki gün Kore’de düşen uçak.
Her iki kazanın da ortak bir yanı var: Düşen uçaklardan mucizevi biçimde kurtulanlar oldu ve kurtulanlar kuyruk kısmında oturanlar.
Artık bu örneklerden sonra en öndeki business class’a bu kadar rağbet olur mu, bilmiyorum. En azından korkumu atlatana kadar ben bir süre binmem ön koltuklara.
Hani Cem Yılmaz’ın esprisi vardı ya: “Biz business’tık, biz de mi öldük?”
O espri tersine döner artık: “Biz bileti kuyruktan almıştık, biz de mi öldük?”

Bu mola ‘taşlı’ Mola

Bir dönem aralarından su sızmayan Enis Arıkan ile Ezgi Mola bir süredir birlikte görünmüyor, fotoğraf vermiyor, ortak paylaşım yapmıyor.

Enis’in arada küslük olmadığını söylemesine rağmen Ezgi’nin doğum sürecinde yanında bulunmadığı için arkadaşına dargın olduğu, dostluklarına “mola” verdikleri yazılıp çiziliyor.
Ezgi Mola en son bir paylaşım yaptı, Enis’e gönderme mi değil mi, kimse anlamadı:
“Sitem eden, küsen, ‘Bana neden şunu yapmadın?’ diyen o arkadaş... Herkesin var böyle arkadaşı.”
Acaba yazıp çizenler yanlış mı biliyor? Asıl gücenen, darılan Mola değil de Arıkan mı?

Anne deyip geçme

Trabzonsporlu Enis Destan (22) kendi kendine nişanlandı, annesi gelin adayına demediğini bırakmadı:
“Bizim tercih etmediğimiz gelin adayı. Hiçbir şekilde yakıştıramıyorum. Ne fizik, ne yaşam tarzı ne de yaş olarak. 10 yaş büyük. Oğlumun yakasına yapışmış. Dengi değil. Bulmuş pırlanta gibi, genç, yakışıklı, kalbi temiz, kaçırır mı? Yangından mal kaçırır gibi aceleye getirdiler...”
Anneler kimseleri evladına yakıştıramaz, kısmen anlaşılır bir şey bu. Ama böyle şey olur mu? Ya bu iş nihayetine ererse? Yarın öbür gün torunlarının annesine “yaşam tarzı” falan diye kara çalmış olmayacak mı? Ne ayıp!
Ama ben Demet Akalın gibi “Aferin, aşkının arkasında durmuş” falan diye de alkışlara boğmuyorum durumu.
Bu olayın dışında konuşuyorum; annelerin, kız kardeşlerin, velhasıl sizi seven ve düşünen insanların o kadar da göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bazen aşktan kör olmuş gözlerinizle sizin göremediğinizi, onlar sizden daha iyi sezip, sizden daha önce farkına varabiliyor.
Bakınız:
Şu Icardi’nin anası, Enis’inki kadar “dişli” olaydı, bu hallere düşer miydi hiç?