Geçtiğimiz perşembe gecesi Brüksel’e odaklanan Türkiye’nin cuma gecesi Semra Hanım’a kilitlenmesi, bana Türk Edebiyatı’nın konusunu kaynanalardan alan en meşhur eserini, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın 1927’de yayınladığı ve içerisinde Türk Edebiyatı’nın en güzel kaynana tiplemesinin bulunduğu ‘Kaynanam Nasıl Kudurdu?’ isimli romanını hatırlattı.
Siyaset, gündemimizi meşgul etse de seçimler geride kaldı… Peki toplum olarak nasıl bir ruh halindeyiz? Önümüzdeki günlerde bizi ve dünyayı neler bekliyor? Hem bu sorulara yanıt almak hem de Everest Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı ‘Ressamın İsyanı’ vesilesiyle psikolog-yazar Gündüz Vassaf’ın kapısını çaldık… Önce hayatının psikolojiyle haşır neşir olan kısmına eğildik. Sonra perspektifi bugüne çevirdik...
#Gündüz VassafHavalimanı’ndaki kitapçıdan bir broşür aldım... “Okuma arkadaşınız” diye anlatılıyor; ünlü bir “e-Okuyucu” markası. “Dokunmatik ekranı, yüksek çözünürlüğü, haftalarca süren pil ömrü, göz yormayan ışığı, eKitap mağazasına 7/24 erişim olanağı, ve 6.000 kitabı yanınızda taşıyor olmanıza rağmen, hafif tasarımı ile vazgeçemeyeceğiniz, harika bir seyahat yoldaşı...” diye devam ediyor tanıtım...
#İzmiBaşlık her ne kadar Jules Verne’in ‘Arzın Merkezine Seyahat’ kitabından ilham almış olsa da yazının içeriği İtalo Calvino’nun ‘Görünmez Kentler’ine selam yolluyor aslında. Bursa için böylesi bir girizgâh yapmayı uygun buldum… Çünkü şehre gelenlerin geneli, bilhassa Instagram’da popüler olmuş yerleri görmekle yetiniyor. Halbuki adımlanan yerlerin biraz ötesinde, çokça yakınında Bursa’nın asıl hikâyesini duyacaksınız. O zaman gelin, ‘gizli özne’leri görünür kılalım...
#BursaGazeteci Kürşad Oğuz, ‘Cehenneme Övgü’ kitabından bu yana sıkı takipçisi olduğu Gündüz Vassaf’la hayat hikâyesini, Türkiye ve dünyanın dünü, bugünü ile geleceğini konuştu. Alfa Yayınları’ndan çıkan 40 saatlik sohbetin ürünü ‘Gündüz Feneri’ni eline aldığında mezar taşına bakar gibi hissettiğini söyleyen Vassaf, her yıl bir ay yabancı bir yere, dillerini bile bilmediği insanlar arasına göçme kararı aldı. Siz bu yazıyı okurken o çok uzaklarda, ilk durağı Mostar’da olacak... Gündüz Vassaf’la kitabı konuştuk.
Farklı biri olduğu kesin. Daha onunla tanışmadan seveceğimi biliyordum. Sevdim. Olumlu elektrik veren biri. Sakin. İnsan ondan öğrenebiliyor. Bunu da kafana kakarak yapmıyor, bilgiyi, paylaşmak olarak görüyor. Kan portakalı ikram etti. Beni çıplak ayakla karşıladı, çıplak ayakla yolcu etti. Daha ne olsun...
İstanbul yeni bir kültür- sanat mekanı daha kazanıyor. Yıllarca, Sabancı ailesinin konut olarak kullandığı tarihi Atlı Köşk, 11 Haziran'dan itibaren kapılarını Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi olarak sanatseverlere açacak. Müzede ilk olarak, Altın Harfler: Osmanlı Hat, Resim Sanatı Örnekleri ve Sabancı resim koleksiyonundan seçmeler sergilenecek.