Oluşturulma Tarihi: Mayıs 02, 2004 00:00
Her şey üst üste geldi. Kurtlar Vadisi’nde Çakır olayı patlayınca, insanlar söz konusu dizi kahramanının öldürülmesine gereğinden fazla tepki verdiler. Haliyle, dizinin danışmanı Soner Yalçın’ın ismi daha fazla gündeme geldi.İşte tam bu sırada, Doğan Kitapçılık, yeni kitabı ‘Efendi’nin piyasaya çıktığını müjdeledi. Bu kitap, içindeki yakın Türk tarihine ait iddialarla bir sürü tartışma yarattı. Adnan Menderes’in eşcinsel olup olmadığı bunlardan sadece bir tanesiydi. Ama Soner Yalçın, zaten tanımadığımız biri değildi. O, Binbaşı Ersever’in İtirafları, Bay Pipo, Reis, Teşkilatın İki Silahşörü gibi pek çok ses getiren kitaba imza atmış bir gazeteci. Yeni kitabı da diğerleri gibi çok konuşuluyor, daha da çok konuşulacağa benziyor. Peki benim bu röportajı yapma nedenim: 1. Röportaj vermeyi sevmeyen bir gazeteci olması! 2. Mafya dizilerine danışmanlık yapabilecek kaç tane adam var bu ülkede? 3. Sabetayistler konusunda çok tartışma yaratacak bir işe imza atmış bulunması...Derin devlet, artı mafya derken Sabetayistler nereden çıktı?- Her şey Doktor Nazım yüzünden! Doktor Nazım, İttihat ve Terakki’nin en önemli kurmaylarından biri. Onunki müthiş bir hayat hikayesi. Araştırdıkça büyülendim. Osmanlı’dan Türkiye’ye dönen o siyasal, ekonomik ve kültürel dönüşümün hikayesine paralel olarak Doktor Nazım’ı yazmaya karar verdim. Birden karşıma Evliyazadeler çıktı. Doktor Nazım, onların damadı. Bir baktım diğer damat Adnan Menderes. Allah Allah. Ailede kimler yok ki! Tevfik Rüştü Aras, Fatin Rüştü Zorlu. Yok belediye başkanları, yok dışişleri bakanları. İlk jokey kulübünden tutun, ilk kadın hareketlerinin içinde yer almaya kadar, neyi araştırsanız karşınıza Evliyazadeler çıkıyor...Ve birden Sabetayist meselesiyle burun buruna geldiniz...- Aynen. Ama bu aile Sabetayist midir değil midir, ben hüküm veremem. 620 sayfa kitap yazdım. Bütün olgularını alt alta dizdim, istiyorum ki, okuyucu kendi karar versin.Peki bu kitabın özel bir amacı var mı?- Osmanlı’dan günümüze kadar bu konuyu, daha çok İslamcılar yazmış. Hep onların tekelinde olmuş. Sabetayistlere düşman olmuşlar. Neden? Bunu irdelemeye çalıştım. Mesela Hasan Tahsin diyoruz, onunla gurur duyuyoruz. Biliyor muyuz ki, İstanbul Bülbülderesi’ndeki Sabetayist mezarlığında onun anıtı var. Türkiye’nin batılılaşma veya milli burjuvazinin kurulmasında Sabetayistlerin çok büyük emeği var. Evet bu doğru bir tespit. De... Niye? Acaba Sabetay Sevi, 17. yüzyılda, mesihlik iddiasının yanı sıra bir devrimci miydi? İnsanları modernizme doğru mu yöneltti?Kitapta anlattığınız kişilerin, verdiğiniz isimlerin hepsi birbirine geçiyor ve insan hepsinin Sabetayist olduğundan şüpheleniyor....- Ben Reis’i yazdım. Ülkücünün biri dedi ki: ‘Çatlı’yı ne güzel övmüşsün. Teşekkür ederiz.’ Çok şaşırdım. Abdullah Çatlı’dan söz ediyor! Ve aynı anda bir solcu diyor ki, ‘Afferin sana. Çatlı gibilerin ne kadar hain olduğunu iyi anlatmışsın!’ Demek istiyorum ki, insanların değerlendirmesi baktıkları pencereye göre değişiyor. Efendi’yi okuyan biri diyecektir ki, ‘Sen Sabetayist düşmanlığı yapmışsın’, diğeri de ‘Amma korumuşsun adamları. Yoksa Sabetayistler mi yazdırdı bunu sana?’ Bunları önlemenin yolu yok.Peki herkesin birbiriyle akraba olması neyi kanıtlıyor?- O bir soru işte! Gerçekten niye öyle? Niye hepsi birbiriyle evleniyor? Üstelik bunlar Osmanlı münevverleri. Aydınlanmayı bu topraklara getirenler. Ve neden bu kadar çok intihar vakası oluyor? Tek tek sıraladım kitapta: Halit Ziya Uşaklıgil’in iki amcası Yusuf ve Süleyman Tevfik, intihar etti. Halit Ziya Uşaklıgil’in oğlu Vedat da, torunu da intihar etti. Uşaklıgil’in çocuğu kim? Latife. O da Mustafa Kemal’la evli. Peki kardeşim hiç mi kimse bu konuyu araştırmıyor? Berin Menderes’in babası, Manisa Akıl Hastanesi’nde öldü. Adnan Menderes’in dayısı da akıl hastanesindeydi. Tesadüfe bak ki, Menderes’in oğlu da intihar etti. Neden akraba evliliği? Onları zorlayan ne? Adnan Menderes’in hikayesi baştan aşağıya sorularla doludur. Ama ben kimseyi deşifre etmedim. ‘Bu haindir, bu kahramandır’ demedim. Sabetayist olduğundan kuşkulandığım insanları, tahmin ettiğim olguları yazdım.Mustafa Kemal’in durumu neydi?- Bilmiyorum. Onu da başkası araştırsın!Sabetaycılar konusunda sizin şahsi görüşünüz nedir?- İçlerinde bu ülkenin aydınlanması için çalışan, sanayileşmesinde ve kültür hayatında emeği olan çok değerli insanlar da var. Ama tıpkı mafya tetikçilerini onaylamadığım gibi, karşı olduğum Sabetayistler de var. Hangi kaynakları araştırdınız ve nerelere kadar gittiniz?- 340 kitabı kaynak olarak gösterdim, 35 insanla konuştum ve şimdiye kadar yazıldığı halde piyasaya çıkmayan 5 kitaptan yararlandım.Kitabınızda Adnan Menderes’le ilgili yeni bir bilgi var: Edhem Menderes’le ilişkisi. Nasıl bir ilişkiydi aralarındaki?- Tarifi olmayan bir yakınlık. Okurun değerlendirmesine kalmış bir şey bu...O kadar yakınlar ki, Adnan Bey, gidip o çok sevdiği arkadaşının soyadını alıyor. Böyle bir ilişkiden söz ediyoruz. Değil mi?- Evet. Alt alta yazdığın zaman, bunlar kan kardeş, bunlar kanka diyebilirsin. İstediğin gibi değerlendirebilirsin. Sizin bakışınızla ilgili...Adnan Menderes’in eşcinsel olduğu kanıtlanabilecek durumda mı?- Ben öyle bir şey yazmadım. Adnan Menderes eşcinseldir demedim.Ama yoruma göre değişiyorsa ve kimileri sizin yazdıklarınızdan böyle yorumlar çıkarıyorsa...- Cüneyt Özdemir, ‘Arkadaşlıktan öte’ meselesine takmış ve ‘Bu nasıl bir ilişkidir?’ diye soru yöneltmiş. Yoksa o da herhangi bir şey iddia etmemiş. Kim böyle bir şeyi iddia edebilir ki?Peki Menderes’in etrafındaki kadın hikayeleri. Sizce efsane mi, paravan mı?- Bu soruya cevap verebilmek için Osmanlı’dan Türkiye’ye uzanan insanların sekse bakışlarını, karşı cinsle ilişkilerini analiz etmek gerekir. Bu bir araştırma konusu: Çokeşlilik ne vaziyetteydi, erkeklerle ilişki ne zaman ahlaksız olarak değerlendirildi? Hep şu yanılgıya düşüyoruz: Alalım bugünkü ahlak yapımızı, Osmanlı tarihinin üzerine giydirelim ve öyle değerlendirelim. Hadi oradan canım! Dün öyle değildi kardeşim. Kimseyi suçlayamazsın. Günün kendi ahlakı vardır...Adnan Menderes’le Edhem Menderes arasındaki tarifi olmayan yakınlığa dönersek...- Menderes’i yazarken fark ettim ki, yanında hep bir Edhem var. Hep Edhem, hep Edhem! Dostlukları ortaokuldayken başlıyor, yedek subaylıkta güçleniyor, birlikte bir çiftlik hayatı yaşanıyor. Sonra Adnan gidiyor Edhem’in soyadını alıyor ve Menderes oluyor. Kabinede Adnan Menderes’i azarlayabilen bir tek o. Ve her zaman kabinede yeri var. Yassıada’da Adnan Menderes’le Berin Hanım’ın mektuplarda kavga ettiği tek konu Edhem. Berin Hanım, Edhem’den nefret ediyor. Ölüme bile giderken Adnan Menderes’in yanında Edhem var. Ben bu ilişkiden çok etkilendim ve dikkat çektim.ÇAKIR’I ÖLDÜRTEN HAYATIN KENDİSİKurtlar Vadisi dizisi ve siz. Ne alaka? Bu danışmanlık meselesi nereden çıktı? - Osman Sınav, Bahadır Özdener ve Raci Şaşmaz bir mafya dizisi yapmak istiyordu. Bana dediler ki: ‘Yapar mısın?’ Onları dinledim: ‘Gelin biz Susurluk’u yapalım’ dedim. ‘Çünkü Susurluk bu ülkede yanlış anlaşıldı. Sandılar ki, üç beş özel timcinin yeraltı dünyasından bilmem kimi öldürmesi filan. Oysa değil...’ Ben onlara Susurluk’u anlatıyorum, Naci ve Bahadır anlattıklarımı senaryo haline getiriyor...Sizin dizideki varlık sebebiniz dizinin gerçek gibi durmasını sağlamak mı?- Ben onları hayattan besliyorum. Bazılarının kahraman olarak gördükleri bazı kişilerin aslında ne kadar küçük birer tetikçi olduklarını anlatmaya çalışıyorum. Çakır öldü mesela. E ölecek tabii. Tetikçiydi, kullanıldı, öldü...O zaman Çakır’ı öldürten sizsiniz. Onu Alaattin Çakıcı yapan, sonra da ölümüne sebep olan...- Hayır. Çakır’ı öldürten, senaryonun, yani hayatın kendisini. Çakır ölmek zorunda. Ona buna kurşun sıkan bir tetikçiden ne olabilir ki? Ama dizideki herkes bir simge. Çakır sadece Çakıcı değil ki, hepsinin bileşimi.Peki Oktay Kaynarca’yı öldürterek diziden çıkartan siz misiniz?- Söylüyorum, hayatın kendisi. Gazetelere ‘Sedat Peker ve Çakıcı’yla uygunsuz ilişkiler kurduğu için diziden attık’ diye beyanat verdiniz...- İyi bir oyuncu. İnşallah Kurtlar Vadisi onun kimliğine zarar vermemiştir. Eğer öyle ilişkiler içine girmişse...Girmişse ne demek, ‘Girdi’ diye açıklamalar yaptınız. O da ‘Soner Abi’m bunu benim için nasıl söyler? Bunca yıllık Soner Abim...’ diye dert yandı...- Senaryo gereği öldürülmüştür. Onu hayatın kendisi öldürmüştür. RTÜK’le de alakası yok!‘Sedat Peker ve Çakıcı’yla uygunsuz ilişkiler kurduğu için diziden attık’ diyorsunuz. Öbür taraftan da genç bir nesli Çakır nezdinde Çakıcı’ya özendiriyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi?- Bu ‘Cambaza bak!’ meselesidir. ‘Cambaza bak’ derler ve cebindeki parayı alırlar. Ya kardeşim, bu ülkenin şöyle bir gerçeği var: Varoştaki kahvelere gidip, orada çocuklara üç beş kuruş para verdiğin zaman, Derya Tuna’yı da vururlar, İbrahim Tatlıses’in sevgilisini de. Bunlar Kurtar Vadisi’nden önce de vardı. Sen oradaki çocukları eğit, onların karnını doyur. Mesele, Kurtlar Vadisi değil yani, mesele sistemin kendisi. Benim işim eğer senaryo yazmaksa senaryo yazarım, kitap yazmaksa kitap yazarım. Benim görevim devlet görevi değil ya da savcılık değil. Kurtlar Vadisi yayından kalktı diyelim, ne değişecek. Bunlar daha önce de öykünmüyor muydu?Türk halkının özelliği mi, tetikçilere sempati duymak...- Bu yoksulluğun dayattığı bir şey. Ama biz şunu anlatıyoruz: O öykündüğün küçük, basit biridir. Sonunda ya cezaevine atılır ya da öldürülür.Peki Çakır’ın ardından ölüm ilanları verilmesi, cenazesinin kaldırılması, dualar okunması, rozetler takılması. Bunlara ne diyorsunuz?- Ya bu bir espri! Nasreddin Hoca’nın, Aziz Nesin’in torunları bunlar. Gırgır geçiyorlar, alay ediyorlar. Gazeteciler de bunu ciddiye alıp
haber yapıyor. Diyaloglar ve kılık kıyafetlerde hep size başvurulduğu doğru mu?- Raci ve Bahadır diyalog yazabilmek için kitap karıştırıyorlar, ona buna telefon edip, araştırıyorlar. Oturup tavana bakıp yazmıyorlar yani. İkisi de son derece başarılı. Kılık kıyafet meselesini de birlikte ortaklaşa çıkarıyoruz.KUTU KUTU EFENDİBunları biliyor muydunuz?Bu ülkede Nazım Hikmet’ten Sabiha Sertel’e, Şefik Hüsnü’den Behice Boran’a kadar pek çok Sabetayist var. Açıklayan var, açıklamayanlar var. İpekçi Ailesi mesela en bilinenleri. Onlar gizlemiyor. Ama koca koca profesörler biliyorum ya da işadamları, susuyor. Neden? Bence namussuzluk bu! Sen tarihini, İslamcıların ellerine alıp yerlere atmasına nasıl göz yumarsın? Onlara karşı duramıyorsan, korkağın tekisin! Mustafa Kemal, 1911’de Evliyazadeler’in kızı Güzin’le evlenmek istiyor. Güzin o sırada nişanlı. O iş olmuyor. Olsaydı, Mustafa Kemal ve Adnan Menderes bacanak olacaktı. Çünkü Güzin, Adnan Menderes’in eşi Berin Hanım’ın ablası. Beni etkilemiş anekdotlardan biridir bu.
Galatasaray Kulübü’ne Kuruçeşme’deki adayı kazandıran eski GS kulüp başkanlarından Sadık Giz’dir. Ne tesadüftür ki, o da Adnan Menderes’in dayısının torunudur. Celal Bayar’ın Bursa Alliance İsraelite Universelle’da okuduğunu biliyor muydunuz? Bir Yahudi okulunda...
Atatürk’e suikast iddiasıyla 1926’da idam edilen Yenibahçeli Nail, Nail Keçili’nin dedesiydi.RahÅŸan Ecevit’in babası Namık Zeki Aral, Osmanlı’ya ilk liberal fikirleri getiren Türk saÄŸcılarının idolü Prens Sabahattin’in ekibindendir. RahÅŸan Hanım’a göre bayağı saÄŸcıdır yani! Bu da bana ilginç gelmiÅŸ bilgilerden biri.Cengiz Çandar’ın anne tarafı Sabetayisttir. Kendisi söyledi.Ä°zmir Valisi Kazım Dirik PaÅŸa, kızı Şükran’ın, tiyatrocu Muammer Karaca’ya kaçması üzerine görevinden istifa etmek istiyor. Atatürk kabul etmiyor. Bakar mısınız insanlar eskiden neleri dert ediyor ve ÅŸimdi neleri dert etmiyor!Galatasaray’ın ve Milli Takım’ın unutulmaz futbolcusu Turgay Åžeren’in babası Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin kurucusuydu.Radikal yazarı Gündüz Vassaf’ın babası Ethem Vassaf, Atatürk’ün halası Nimet Hanım’ın torunuydu.Radikal’in bir diÄŸer köşe yazarı Işık Menderes ise Adnan Menderes’in torunu.Demokrat Parti tüzüğünü ve programını yazan Refik Åževket Ä°nce ise, gazeteci Emin ÇölaÅŸan’ın dedesi.Â
button