Peynir özellikle kahvaltılarda olmazsa olmazların başında geliyor. Marketlerde çeşit çeşit peynir bulmak mümkün ancak peynirini evde yapmak isteyenler için de çeşit çeşit seçenekler mevcut. İşte katkısız doğal peynirler yemek isteyenler için çökelekten kaşara çeşit çeşit peynir tarifleri…
#Evde Peynir Nasıl YapılırSucuk kahvaltı sofralarımızın ve tost, sandviç, pizza gibi atıştırmalıklarımızın olmazsa olmazıdır. İnanılmaz yoğun lezzetiyle, yumurtadan kuru fasulyeye her şeyi bir ziyafete dönüştürme gücüne sahiptir. Bunca lezzetli olmasına karşın işlenmiş bir et ürünü olduğu için sağlıklı beslenmek isteyen birçok kişinin mecburen uzak durduğu sucuğu evinizde yapıp gönül rahatlığıyla yemeye ne dersiniz? Cevabınız ‘evet’se içeriğimizi dikkatle okuyun. Çünkü bağırsak kullanarak sucuk yapımı ve bağırsak kullanmadan sucuk yapımı üzerine birçok ince detayı burada bulabileceksiniz. Lafı daha fazla uzatmayalım, huzurlarınızda evde sucuk yapımının püf noktaları ve tarifi…
#Evde Sucuk YapımıHer yıl milyonlarca kişi gidiyor Kapalıçarşı’ya... Bir arı kovanı misali işliyor bu tarihi alışveriş merkezi. Gelip geçeni bırakın bir kenara, tam 4 bin dükkân var burada. Hem esnafı hem de alışveriş yorgunu müşterileri doyuran 41 de irili ufaklı lokanta... Sulu yemek de var, kebap da... Döner de var, geleneksel ev yemeği de. Hatta seyyar tezgâhında supangle, kek satan da... Hepsi ayrı güzel. Esnafı ziyaret ettik, çarşı ahalisinin en çok gittiği esnaf lokantalarını tespit ettik.
#Uygar TAYLANYemek artıkları ve bayat ekmekler, çöpe atıldığında hem çok büyük bir israf hem de ekonomik kayba sebep oluyor. Bununla birlikte dünyanın büyük bir kısmının açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir ortamda, kaynakların son derece etkili kullanılması ve sürdürülebilirliğe katkı sağlanabilmesi adına geri dönüşüm tarifleri harika birer çözümdür. Biz de bu sorumluluk duygusuyla hareket ettik ve evdeki bayat ekmekleri değerlendirmenin yollarını sizler için derledik.
#Bayat EkmekOn bir ayın sultanı Ramazan için geri sayım başladı. İlk sahur yarın yapılacak. 2 Nisan Cumartesi günü de ilk oruç tutulmuş olacak. Ramazan ayı gönüllere huzur, sofralara bereket getirir. Masaya yalnız oturulmaz, ikramın ardı arkası kesilmez, her bir lokmanın değeri bilinir. Sadece evlerde değil, lezzet duraklarında da 30 gün boyunca tatlı bir koşturmaca yaşanır. Bu aya özel hazırlıklar yapılır, lezzetler sunulur. Bugün sizi bu mekanlardan biriyle, Lezzet-i Alâ ile tanıştırmak istiyorum.
#1Bu hafta uzun zamandır gitmediğim Esenyurt’ta yine lezzet avına çıktım, mekan mekan dolaştım. Her gün en az 2 restorana iki farklı yere gitmeye çalıştım. Aralarından lezzetini, hizmetini, kalitesini beğendiğim üç mekanı sizler için yazıyorum. Önceden haber vermediğim için sıradan bir müşteri gibi gidiyor ve istediğimi yiyorum. Böyle olunca bana özel bir ayrıcalık söz konusu olmuyor. Sıradan bir müşteriye ne verilirse onu alıyorum ve deneyimlerimi sizlerle paylaşıyorum. Beğendiğim 3 restorandan ilki Abbara Et Sarayı. İsminin hakkını veriyor. Saray gibi bir mekan, menüsü çok geniş ve lezzetleri harika. Bir diğeri Diyar-ı Kebap restoran. Burada yediğim kanat ve Adana’yı çok beğendim. Son olarak ise Hükümdar Kebap... Kelle paçası ve özel Antep lahmacunu anlatacağım...
#Esenyurtİstanbul’un kalbi Tarihi Yarımada’da gezecek görecek yer ne kadar çoksa lezzet adresi de o kadar çok. Size en sevdiğim yemek ve alışveriş noktalarını vermeden önce belirtmeliyim ki normal koşullarda omuz omuza kalabalığa girmemek için pek uğranmayan bölge bugünlerde oldukça sakin ve davetkâr.
#Tarihi YarımadaAnsel Mullins sekiz yıldır İstanbul’da yaşayan bir eski eser restoratörü. Şakır şakır Türkçe konuşuyor. Yigal Schleifer ise zaman zaman New York Times’ta da yazan bir serbest gazeteci. O da uzun bir süredir İstanbul’da. İkisi de yeme-içmeye çok meraklı oldukları için 2009’da istanbuleats.com adlı bir site kurdular.
Bu haftaki alışılmadık bir yolculuk. Buram buram maya kokan, geçmişten bugüne uzanan bir güzergâhtan geçeceğiz. Ramazanın vazgeçilmezi mis gibi ekşi maya kokan, altı kepek tozu ile kaplanmış pidelerdir. Yüzyıllardır bu pideleri Kastamonu’dan İstanbul’a özel olarak gelen ustalar pişirir. İnsan sırf bu pideler yüzünden ramazanın bitmesini hiç istemez.