Sinemaya da uyarlanan ‘Eğreti Gelin-Kostak Kızı’ romanıyla tanınan yazar Şükran Kozalı, kısa süre önce hayata veda eden edebiyat araştırmacısı Yıldız Ecevit’in ilk ve son romanı ‘Kozmik Komedya’yla ilgili kapsamlı bir inceleme kaleme aldı: ‘Kozmik Komedya’, alıntıların ve düşünsel bütünlüğün bir aradalığı... Türkçede alışılmadık bir roman. Bir bilgi romanı! Yaşamının büyük bölümünü bilgi derleyerek geçiren bir edebiyat araştırmacısının ürünü. Yıldız Ecevit, yaşamı da, kendini de bilgi aracılığıyla çözümleme çabasına girişirken okuru çok çeşitli okumaların oluşturduğu çoğulcu bir ortama çekiyor.
#Yıldız EcevitCevat Turan, ‘Kibele’nin Laneti’ adlı son romanında bir seri katilin ruhsal haritasının izini sürerek bir insanın neden öldürdüğünün cevabını arıyor. Romanı yazmadan önce gerçek bir seri katille de görüştüğünü belirten Turan, “Romanın tamamında esas aranan kör nokta ‘İnsan neden öldürür?’ sorusuna yanıttır. Amerikan seri katillerinin işleniş gerekçelerindeki takıntı, çıkış noktası ile işlenme biçimleriyle buradakiler arasında büyük farklar olması normal. Biz daha feodal alt bilince ve değerle sahibiz. Öfkemiz de, kavgamız da hâlâ feodal. Ancak katil karakterinin egosu, öfkesi, kişilik yapısı, empati yeteneğinin olmaması ve narsist kişilikleri benzerlik gösteriyor. Romandaki Mirza Hud karakteri işlediği bazı cinayetlerin başında ağlıyor mesela” diyor.
#Cevat TuranDijital sanatların öncülerinden kabul ediliyor; henüz 35 yaşındaki Refik Anadol için “güncel sanatın kelime anlamı” deniyor. Los Angeles’tan San Francisco’ya, Milano’dan Melbourne’e ikonik işleri sergileniyor. New York Times, Forbes, Wired, Harvard Business gibi mecralarda boy boy söyleşileri yayınlanıyor ama ne tuhaf, kendi ülkesinde dünyada bilindiğinden daha az tanınıyor.
#Refik AnadolBir ressam, romancı ve şairi, alışılmadık, eserine, hayatına bağlı kalarak mitleştirmeden anlamak ve düşünmek isteyenlere değerli bir kaynak Roger Garaudy. ‘Kıyısız Bir Gerçeklik’, kıyısız gerçeklikleri yoklayan, ‘çiçekte gizlerin açması’ gibi yalın bir kitap...
#Kıyısız Bir GerçeklikGünlük, otobiyografik özellikler taşıyan bir düz yazı türüdür. Birçok yazarın ve ünü ismin tuttuğu günlükler kitaplaştırıldı ve okuyucularıyla buluştu. Söyleşi ise iki kişinin belli bir konu hakkında düşüncelerini sohbet havası içerisinde anlatan düz yazılardır. 7. sınıflar için söyleşi ve günlük konusunu anlattık.
#7. Sınıf Türkçe Söyleşi Ve Günlük Konu Anlatımıİkilemli soruları bu hafta “Başkomiser Nevzat”, “Beyoğlu Rapsodisi”, “Sis ve Gece” gibi unutulmaz polisiyelerin yazarı Ahmet Ümit yanıtladı... Katil karakterinin maktulden daha zor olduğunu düşünüyor. Rus edebiyatını Fransız edebiyatından daha kıymetli buluyor. Bir erkeğin kendini tam olarak 50’lerinde bulduğunu düşünüyor. “Aşk Köpekliktir” diye kitabı var ama o kedileri tercih ediyor. “Göz kırpmaktansa göz kaçırmak” diyor...
#Hababam Sınıfıİkilemli soruları bu hafta “Başkomiser Nevzat”, “Beyoğlu Rapsodisi”, “Sis ve Gece” gibi unutulmaz polisiyelerin yazarı Ahmet Ümit yanıtladı... Katil karakterinin maktulden daha zor olduğunu düşünüyor. Rus edebiyatını Fransız edebiyatından daha kıymetli buluyor. Bir erkeğin kendini tam olarak 50’lerinde bulduğunu düşünüyor. “Aşk Köpekliktir” diye kitabı var ama o kedileri tercih ediyor. “Göz kırpmaktansa göz kaçırmak” diyor...
#Başkomiser Nevzat‘Raydan Çıkan Trenler’le dikkat çeken günümüz Latin Amerika edebiyatının parlak isimlerinden Hernan Ronsino, ‘Ateş’ adlı romanında okurunu bir kez daha sanki zaman ve uzamda ‘taşlaşmış’ bir Arjantin kasabasına götürüyor ve bireysel hafıza ile toplumsal tarih arasındaki ilişkiyi sorguluyor.
#Hernan RonsinoNicedir merak ettiğiniz eserleri okumak, kitaplığınızda hep gözünüze çarpan ama bir türlü okumaya vakit bulamadığınız kitapları elinize almak, yeni yazarlar keşfetmek, yarım kalan klasikleri bitirmek için bundan daha iyi bir zaman olabilir mi? Jürimize danıştık, evde geçirdiğimiz zamanı daha anlamlı kılacak önerilerini sorduk. İster zamana direnen bir kitabın kapağını aralayın, ister çağdaş edebiyatın parlayan yıldızlarının izini sürün...
#KitapKısa süre önce bir otomobil kazasıyla aramızdan ayrılan Haluk Dursun’a Cumhurbaşkanlığı Büyük Ödülü verildi. Yakından tanıdığım birinin ödülle yaşatılması, kitaplarının okunması için de bir hatırlatma: ‘İstanbul’da Yaşama Sanatı’ kitabını bütün İstanbulluların okuması gerek.
#KitapKitaplarla uzun saatler baş başa kalabileceğimiz yaz mevsimi, tatil sezonu geldi çattı. Okumayı ertelediklerimiz, yeni çıkanlar, ödüllü kitaplar, çok konuşulanlar, klasikler... Kitap eki editörleri, eleştirmenler ve yazarlara yaz sıcağını serinletecek, tatili tatlandıracak kitap önerilerini sorduk...
#YAZ TatiliYazar ve çevirmen dostum Kâmuran Şipal son dönem bir rahatsızlık geçirdi, şimdi iyi. Kendisine buradan geçmiş olsun derken yıllar önce Behçet Necatigil, Kâmuran Şipal ve Ali Tanyeri’nin cumartesi günleri Yedikule’deki Narlı Kapı Meyhanesi’nde buluşmalarını hatırladım.
#Kâmuran ŞipalYerli edebiyatın güçlü sesleri, ödül komitelerinin gözbebekleri dünyaca ünlü isimler, çarpıcı biyografiler, yepyeni soluklar... Kitap dünyasının yeni sezonunda her okuru heyecanlandıracak bolca havadis var. Yıl bitmeden buluşacağımız roman, öykü, inceleme, biyografi, söyleşi türlerinin en öne çıkan kitaplarını sizler için derledik.
#Kitap SanatBaskılara karşı dik duruşuyla ülkesi Mısır’da büyük saygı gören Basma Abdel Aziz, ilk romanı ‘Kuyruk’ta bir Arap ülkesindeki totaliter yönetimin yarattığı çürümeyi distopik bir hikâye eşliğinde anlatıyor. Gerçeküstü bir hikâyeyi, hemen her gün tanıklık ettiğimiz bir gerçeklikte anlatan ‘Kuyruk’, mutlaka okunması gereken bir roman.
#KitapsanatBabalar ve oğullar arasındaki karmaşık ilişkiler ve geçmişin acılarının yaşanan ana yaptığı etkiler etrafında kurgulanan, konusu kadar dili ve anlatım biçimiyle de dikkat çekici bir roman: ‘Bir Düşüşün Güncesi’. Türkçeye ilk kez çevrilen Michel Laub, bellek ve kimlik konuları etrafında, içinden Auschwitz’in de geçtiği çarpıcı bir öykü anlatıyor.
#Kitapsanat‘Öteki Şehir’ romanı ile Türkçeye ilk kez çevrilen Michal Ajvaz, eski bir kitabın izinden giderek Prag’ın içindeki öteki Prag’ı arayan bir adamın fantastik hikâyesini anlatıyor. Gündelik hayatta farkına varmadığımız ya da varsak bile görmek istemediğimiz başka hayatların varlığına dair çarpıcı bir metafor.
#ÖTEKİ ŞEHİRKüçük bir Anadolu kasabasında yalnız, sessiz bir çocuktu. Bir gün omzuna Edebiyat Tanrısı dokundu. Kendine harflerden, kelimelerden bir dünya yarattı. Yıllarca köşesinde sessizce romanlar yazdı. Ve bir gün edebiyatımızın en büyük yazarlarından biri oldu. Kitapları İsveç’ten Güney Kore’ye pek çok ülkede yayımlandı. Ona “Doğu’nun Kafkası” diyorlar. Ama sanki o daha çok Marquez’le, Borges’le akraba. Bu hafta çıkan ‘Kuşlar Yasına Gider’i babasının ölümünden sonra kaleme aldı.Tıpkı kendisine benzeyen karakterlerine bile kırıcı tek söz söyletmemiş...Yitip giden güzellikleri yaşlı bir adamın sessizliğiyle anlatmış... Bütün dünyanın kederini bir sigaranın boğum boğum dumanına sığdırmış... Hasan Ali Toptaş’la tanışınca, bu ülkede iyiliğin tükenmeyeceğine inancınız tazeleniyor. Bizi Ankara Eryaman’daki evinde misafir ediyor. Çocukluğumdan hatırladığım bir sofrayla...Dolma, cacık, peynir ve rakı... Sonrası için de helva... Arkadaşı Ethem Baran sarıkanatları tavaya atıyor. Cızır cızır sesler içinde Hasan Ali Toptaş’ın büyülü dünyasından içeri giriyoruz.
#Hasan Ali Toptaş