MADEM bir süredir Suriye ile normalleşme konusunu tartışıyoruz, o zaman bu tartışmanın bir noktada kaçınılmaz olarak içermesi gereken bazı çetrefil sorunlar üzerinde şimdiden ciddi bir şekilde düşünmeye başlamanın zamanı gelmiş olmalıdır.
#SuriyeGeçen pazartesi günü Suriye’nin kuzeyinde, büyük bölümü Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetimi altındaki harekât bölgelerinde doğrudan Türkiye’yi hedef alan saldırılar, Şam ile normalleşme beklentileriyle birlikte, Türkiye’nin bu bölgelerdeki varlığının geleceği sorusunu da gündemimize taşımıştır.
#SuriyeGEÇEN bir yıla baktığımızda, Suriye cephesinde ülkenin parçalanmışlık görüntüsünün ve bunun yol açtığı çözümsüzlük halinin aynı kaldığını, hatta durumun büyük ölçüde içinde bulunduğumuz 2020’li yılların ikinci yarısına doğru yayılabilecek bir kilitlenmeyi haber verdiğini söyleyebiliriz.
#YPGTürkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin seyrini değerlendirdiğimiz dünkü yazımız geçen nisan-mayıs aylarında yürütülen bütün üst düzey temaslara karşılık, bir normalleşme sürecinin başlayabilmesi için iki tarafın görüşlerinin birbirine çok uzak olduğunu, farklılıkların uzlaştırılabilmesinin güçlüğünü konu alıyordu.
#SuriyeYakın dönem, AK Parti iktidarının 2010’lu yıllarda Arap Baharı ile birlikte Ortadoğu’da attığı tartışmalı adımların bir dizi ülkeyle ilişkilerde yol açtığı kopmaların ardından bu ilişkilerin onarım sürecine sokulup normalleşme kapılarının aralanmasına sahne oldu.
#AK PartiHAFTA başında bütün dikkatler Vilnius’taki NATO Zirvesi’ne ve burada yürütülen Batı’ya dönük yoğun diplomatik trafiğe çevrilmişken, salı günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Türkiye üzerinden Suriye’ye yapılan BM yardımlarıyla ilgili yaşanan ve sonuçları itibarıyla Türkiye’yi ciddi bir şekilde etkileme potansiyeli taşıyan kriz yeterince dikkat çekmedi.
#Birleşmiş MilletlerGeçen hafta kaleme aldığımız bir dizi yazıda Türkiye’nin geride bıraktığımız 2022 yılı içinde Rusya, ABD, AB ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerinin seyrini değerlendirdik. Bugün son bir yazıda Suriye ile ilişkilerin durumuna bakarak bu diziyi noktalamak istiyoruz.
#Türkiye"Çünkü bu, son derece patlamaya hazır bir konudur...” tespitini yapıyor Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçen çarşamba günü Moskova’da ülkenin eski başbakan ve dış istihbarat örgütü başkanlarından Sergey Primakov’un anısına düzenlenen “Primakov Okumaları Uluslararası Forumu”ndaki açıklamaları sırasında.
#LavrovTürkiye’nin Suriye’nin kuzey batısında kontrol ettiği “Zeytin Dalı Harekât Bölgesi”nde son günlerde alışagelmedik şeyler oluyor. Ne oluyor derseniz, İdlib’de yerleşik olan ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından “terörist” olarak tanımlanan Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) örgütü, bu bölgeden içeri girerek Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) bileşenlerini sahada geriye itti.
#Zeytin Dalı Harekât BölgesiTürk kamuoyu, bir süredir Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’nin kuzeyinde yeni bir askeri harekâtının gerçekleşmesi ihtimalini tartışmakla meşgul. Bu tartışma kaçınılmaz olarak Rusya’nın harekât karşısında alacağı tutumu merak konusu haline getiriyor.
#TürkiyeGeçenlerde Google’da Suriye haritası için arama yaptığımda, bu ülkeyi toprak bütünlüğü içinde gösteren haritaların azınlıkta kaldığını fark ettim. Haritaların çoğu Suriye’yi ya içsavaşın değişik aşamalarındaki bölünmüşlüğü içinde ya da bugün olduğu gibi muhtelif nüfuz bölgelerine ayrılmış en son haliyle gösteriyordu.
#TürkiyeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pazartesi akşamı “Artık tahammülümüz kalmadı. Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkânlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız” şeklindeki açıklamasıyla birlikte, Suriye’nin kuzeybatısındaki Münbiç ve özellikle de Tel Rifat bölgeleri yeniden projektörlerin altına girdi.
#Tel RifatGeçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında gerçekleşen Soçi zirvesi ile birlikte İdlib’e ilişkin ikili mutabakatların uygulanması ve bu çerçevede kimin taahhütlerini yerine getirip kimin getirmediği konusunda hararetli bir tartışma sürüyor.
#ErdoğanHatay’a komşu olan ve TSK’nın da kayda değer bir askeri güç bulundurduğu İdlib konu olduğunda, aklımıza hemen bu bölgeye büyük ölçüde hâkim durumdaki Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) isimli örgüt geliyor. Peki, bu örgütün kurduğu bir şirket üzerinden akaryakıt ticaretinden ayda bir milyon dolar gibi bir gelir elde ettiğini biliyor muyuz? Ben de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yayımladığı bir rapordan öğrendim.
#Yazar