HTŞ’ye yakından bakalım (1) BM raporlarında HTŞ’nin sicili nasıl görünüyor?

GERİDE bıraktığımız yıllarda 911 kilometrelik ortak bir sınır paylaştığımız güney komşumuz Suriye’deki gelişmeleri özel bir merakla yakından izlemeye çalıştım.

Haberin Devamı

Suriye’yi izlerken karşıma en çok çıkan başlıklardan biri, Hatay’a hemen bitişik İdlib’de üslenmiş olan Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) isimli örgüt ve onun lideri -yaygın adıyla- Ebu Muhammed el Colani oldu.

İdlib’in bölge olarak önemi, 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşında Halep’in 2016 yılında Esad rejimine geçmesinden sonraki dönemde silahlı muhalefetin çekildiği son kale olarak kalmasıydı. Bu konumu, bir anlamda Suriye’de iç savaşın parantezinin açık kaldığına da işaret ediyordu.

Tabii, sınır hattında Türkiye’nin himayesi altındaki “güvenlikli bölgeler”de bulunan SMO/Suriye Milli Ordusu (eski adıyla ÖSO) unsurları siyasi çözüm sürecinde meşru muhalefet ile ilişkili görüldüğünden farklı bir kategoriyi oluşturuyordu.

HEM DEAŞ HEM DE EL KAİDE’DEN BRÖVESİ VAR

Haberin Devamı

HTŞ’nin meşru muhalefetin dışında görülmesinin önemli bir nedeni var. El Kaide’nin bir türevi olarak kabul edildiğinden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından “terör örgütü” listesinde tutuluyor.

El Colani, iç savaş başladığında önce 2012 yılında DEAŞ adına Suriye’de El Nusra örgütünü kurmuş, ardından 2013’te DEAŞ’tan ayrıldığını açıklayıp örgütüyle birlikte El Kaide saflarına geçmişti. Bir başka anlatımla, iç savaşın ilk döneminde El Colani’yi önce DEAŞ, daha sonra El Kaide’nin Suriye’deki resmi temsilcisi unvanıyla  karşımızda buluyoruz.

Silahlı muhalefetin 2016 sonunda Halep’ten çıkmasından sonraki dönemde El Colani’yi bu kez örgütüyle birlikte İdlib’e yerleşmiş bir cihatçı kimliğiyle görüyoruz. Burada yaptığı kayda değer bir hamle, 2016 yılında El Kaide’den de ayrıldığını açıklayıp “Cephe Fetih el Şam” adlı yeni bir örgüt kurmasıdır. Ertesi yıl başka köktendinci örgütleri de bünyesine katarak, Heyet Tahrir eş Şam’ı kurmuştur.

El Colani’nin El Kaide’den tümüyle koptuğu yolundaki ifadelerine rağmen, BM Güvenlik Konseyi bu beyanları yetersiz gördüğü için 2018 yılında HTŞ’nin BM’nin güncellenen terör örgütleri listesine alınması gecikmemiştir.

2018 sonrası dönemde El Colani, bu listeden çıkmak için büyük bir mücadele vermiş, özellikle ABD başta olmak üzere Batı dünyasını bu yönde ikna etmeye çalışmıştır. El Colani’nin bütün bu çabası durumu değiştirmemiştir.

Haberin Devamı

Gelgelelim, bu kişi 2024 kasım ayı sonunda savaşçılarıyla İdlib’ten yola koyulup Şam’a kadar gelip Beşar Esad’ı devirmiştir.

İki hafta öncesine kadar İdlib’in küçük coğrafyası içinde yerel ölçekteki bir silahlı muhalefet örgütü lideri kimliği taşıyan El Colani, bugünlerde Suriye’de en önemli aktör haline gelmiştir.

BM GENEL SEKRETERİ: ‘HTŞ İNSANLARA DAVRANIŞ KODLARI DAYATIYOR’

Öncesine dönelim... El Colani’nin liderliğindeki HTŞ’nin 2018 yılında BM Güvenlik Konseyi tarafından “terörist” kategorisine alınması kaçınılmaz olarak kendisinin ve örgütünün BM organlarınca düzenli bir şekilde raporlanmasını da beraberinde getirmiştir.

HTŞ, gerek BM Genel Sekreteri Guterres’in Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Suriye’yi konu alan raporlarında gerek BM Güvenlik Konseyi’ne bağlı DEAŞ ve IŞİD Yaptırımlar Komitesi için çalışan ‘Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi’nin hazırladığı raporlarda her seferinde karşımıza çıkmıştır.

Haberin Devamı

Objektif tespitlerin yer aldığı bu raporlarda HTŞ başlıca üç yönüyle gündeme geliyor. Bunlardan birincisi, HTŞ’nin kontrolü altında bulunan bölgelerde sıkça “baskıcı yöntemler” uygulamakla suçlanmasıdır.

Bu konuda birçok örnek verebiliriz. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 21 Şubat 2020 tarihli raporu bu bakımdan çok dikkat çekicidir. Guterres bu raporunda, HTŞ’nin kontrolü altındaki bölgelerde “insanlara sistematik bir şekilde kurallar ve davranış kodları dayattığını” söylüyor.

Guterres, örgütün getirdiği bu kuralların insan hakları hukukunu, yaşam hakkını, özgürlük ve güvenlik hakkını, ayrıca hareket serbestisi, ifade, barışçıl amaçla toplanma ve dernek kurma özgürlüklerini temelden ihlal ettiğini vurguluyor.

Haberin Devamı

BM Genel Sekreteri, şunları söylüyor: “HTŞ’nin kendi atadığı mahkemeler üzerinden, örgüt mensupları bu kuralları eleştirdiği düşünülen ya da grubun ideolojisine muhalefet etmekle suçlanan kişileri sert cezalara çarptırmış ve infaz etmiştir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne gelen raporlara göre, tutuklanan kişilerin akıbetleri, nerede bulundukları hakkında yakınlarına bilgi verilmemektedir.”

Başka örnekler de verilebilir. Yakın zamandan bir örnek, yine “Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi” adlı birimin BM Güvenlik Konseyi belgesi olarak yayımlanan son raporudur. Geçen 22 Temmuz tarihinde yayımlanan bu raporda, HTŞ’nin İdlib’deki “sert yönetim tarzı ve keyfi tutuklamaları” bir sorun olarak anlatılıyor, bu uygulamaların protestolara yol açtığı belirtiliyor.

Haberin Devamı

BİR TARAFTAN DA DEAŞ İLE MÜCADELE EDİYOR

Bununla birlikte, BM raporlarında son dönemde sıkça vurgulanan temalardan biri, HTŞ’nin İdlib’de başka terör örgütlerine karşı mücadele yürütmekte olduğudur. Bu raporlarda HTŞ terör örgütü olarak tanımlansa da, başka terör örgütleriyle mücadelesine dikkat çekilmesi lehinde bir unsur olarak beliriyor.

Bu durumu, örnek verdiğimiz 22 Temmuz’da yayımlanan BM ‘Analitik Destek ve Yaptırımları İzleme Ekibi’nin 22 Temmuz’da yayımlanan son raporunda da görmek mümkün.

Raporda “HTŞ’nin konrolü altındaki topraklarda DEAŞ savaşçılarına karşı operasyonlara giriştiği ve bir DEAŞ hücresini yakaladığı” kaydediliyor. Rapor, HTŞ’yi kendi iktidar bölgesi İdlib’de DEAŞ ile çatışma halinde bir örgüt olarak takdim ediyor.

Bu raporlarda HTŞ’nin Huras el Din adlı örgüte karşı yürüttüğü mücadele de sıkça atıf yapılan bir noktadır. Huras el Din, HTŞ’nin El Kaide’den koptuğunu açıklaması üzerine bu yapıdan ayrılıp El Kaide’ye bağlılığını koruyan bir örgüt kimliğiyle kalmıştır. ABD ve birçok Batılı ülkenin terör örgütleri listesindedir.

BÜNYESİNDE UYGUR, ÖZBEK VE ÇEÇEN SAVAŞÇILAR DA VAR

HTŞ açısından problemli görünen bir konu, İdlib’de toplanmış olan yabancı cihatçıların önemli bir bölümünü bünyesinde bulundurmasıdır. Bunu örnekleyebilmek için BM’nin “Analitik Grubu”nun 3 Şubat 2021 tarihli raporundan bir iki tespiti aktarmakla yetinelim.

Bu kategorideki silahlı örgütlerden biri “Türkistan İslam Partisi” (TİP) adıyla da bilinen “Doğu Türkistan İslami Hareketi” isimli örgüttür. TİP, BM’nin terör örgütleri listesindedir. BM raporunda, TİP’in HTŞ ile birlikte rejime karşı güç birliği yaptığı belirtiliyor.

Buna göre, İdlib’e dışarıdan gelip HTŞ’nin otoritesine tabi olan ikinci grup “Katip el Şişani Tugayı” olarak adlandırılan Çeçen savaşçılardır. Bir diğeri, “Katib el Tevhid
vel-Cihad
” isimli Özbekler ağırlıklı olmak üzere Orta Asya kökenli savaşçıların toplandığı örgüttür.

Yabancı cihatçılara sağladığı himaye El Colani’ye yöneltilen eleştiriler arasında azımsanmayacak bir yer tutuyor. El Colani, 4 Eylül 2021 tarihinde o dönemde “Independent Türkiye”den Cihat Arpacık’a verdiği ve 4 Eylül 2021 tarihinde yayımlanan mülakatta bu konudaki bir soru üzerine şunları söylüyor:

“Muhacir kardeşlerimiz Suriye’ye bize yardım etmeye geldi. Gayretleri için çok teşekkür ediyoruz. Kesinlikle onlardan vazgeçmeyeceğiz. Onlar halktan memnun, halk da onlardan. Bu insanlar kendi devletlerine bir tehdit değiller. Bizim kurduğumuz siyasetin altındalar... Dinimiz ve kültürümüz gereği onları koruyacağız.”

SURİYE’NİN GELECEĞİNDE YERLERİ NE?

Dolayısıyla HTŞ’yi tartışıyorsak, kaçınılmaz olarak İdlib’de sahada bulunan bir bölümü terörist kategorisindeki yabancı savaşçılar meselesini de denklemde tutmamız gerekecektir.

Ayrıca, bu yabancı gruplara gelecekte Suriye sorununa bulunacak siyasi bir çözümde nasıl bir yer verileceği de yanıt bekleyen kritik bir sorudur.

HTŞ söz konusu olduğunda, El Colani’nin ABD’ye verdiği mesajlar ve ABD’nin kendisine bakışı başlı başına ayrı bir değerlendirmeyi gerekli kılıyor. Yarın da meselenin bu yönüne bakalım.

Yazarın Tüm Yazıları