Güncelleme Tarihi:
KADIN
‘Mücadeleye devam edilecek, yeni hedefler belirlenecek’
◊ Doç. Dr. Özgün Biçer
Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi
◊ 2025 yılı küresel ölçekte kadın mücadelesi açısından oldukça önemli. Çünkü Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nın 30’uncu yıldönümü ve Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun (Pekin+30) 1995’te kabul edilmesinin yıldönümü. 189 ülke tarafından oybirliğiyle kabul edilen Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu cinsiyet eşitliği konusunda temel küresel politika belgesi olarak kabul ediliyor ve kadınlar için eğitim, sağlık hizmetleri, ekonomik güçlenme, liderlik ve kadına yönelik şiddeti önlemeyi içeren 12 kritik hedef ve eylemi belirliyor. 2025 yılının sıcak gündemi 30 yıl boyunca elde edilen kazanımların yanında eşitsizliğin hâlâ sürdüğü alanlarda mücadeleye devam etmek ve günümüz dünyasının koşullarına uygun yeni hedefler belirlemek olacak.
◊ Dünyanın farklı coğrafyalarında kadınların kazanımlarına meydan okumaya devam ediliyor. Taliban yönetiminin kadınların ve kız çocuklarının eğitim hakkı, kamuda çalışma hakkı ve hareket özgürlüğünün yanında toplum içinde yüksek sesle konuşma gibi temel haklarını sınırlandırması gibi... ABD’de kürtajın eyaletler bazında yasaklanması ve Project 2025 hareketinin kadınları hedef göstermesi, Güney Kore’de feminizm karşıtı tepkiler ve cinsiyetçi normlar ya da Türkiye’de kadına yönelik şiddet... Tüm bu örnekler kadınların küresel ölçekte farklı zorluklarla karşı karşıya olduğunu göstermekle birlikte 2025 yılı için mücadelenin rotasını belirliyor. Baskıcı rejimlerin olduğu yerlerde temel insan hakları mücadelesi öne çıkarken demokratik ülkelerde de yapısal eşitsizliklerle mücadele ön planda olacak.
◊ Bunun yanında iklim krizi, dijital dönüşümle yapay zekânın etkisi ve kadınların teknoloji alanında güçlenmesi daha çok gündeme gelecek. Dijital alandaki hızlı ilerleme ve yapay zekânın daha fazla alanda kullanılmaya başlaması teknolojideki cinsiyet uçurumunu derinleştirme riski taşıyor. Teknolojide toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak temel bir mücadele konusu olmaya devam edecek. Daha detaylı söyleyecek olursak STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanında olmak için daha çok uğraşmak gerekiyor. Bu durum özellikle sektörde daralan istihdam ve rekabeti derinleştirecek.
◊ En son olarak doğurganlık krizi -doğum oranlarının düşmesi- ekonomik, sosyal ve demografik etkileriyle 2025 yılının ana gündemlerinden olacak. Krize dair geliştirilen aile dostu politikalar kadınların hem bedenlerini hem kariyer beklentilerini hedef alıyor. Kadın hareketini, bu politikaların kadın haklarını ve özgürlüklerini sınırlandırmaması için sağlam bir mücadele bekliyor.
DIŞ POLİTİKA
‘Türkiye önemli bir arabulucu olabilir’
◊ Nilgün Tekfidan Gümüş, Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Müdürü
◊ 2025’in gelişi aslında 2024’ten belli. Uluslararası meseleler anlamında devreden birçok bakiye var. Suriye’de Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) liderliğinde muhaliflerin elde ettiği zafer kalıcı ve kapsayıcı bir barışın yolunu açabilecek mi? 7 Ekim 2023’teki Hamas baskını sonrasında Filistinli Hamas ve Lübnanlı Hizbullah örgütlerine büyük darbe indiren İsrail nerede duracak? Gazze Şeridi’nde nihai ateşkes ve İsrail’in Arap dünyasıyla normalleşmesi yolundaki müzakerelerde olası bir ilerleme sağlanırsa İran’ın hamlesi ne olacak? 20 Ocak’ta ABD’de ikinci kez Beyaz Saray’a çıkacak olan Başkan Donald Trump’ınsa Ortadoğu’nun şekillenmesinde İsrail’in çıkarlarını gözeteceğini öngörebiliriz.
◊ 2024’ü eksi bakiyede kapatan Avrupa ne yapacak? AB’nin motor ülkesi Almanya, şubattaki seçimlerden sonra toparlanabilir mi? ABD’nin Çin’le olası bilek güreşi dünyayı nasıl etkiler? Küresel ısınmayla sayısı artan çevre felaketleri de zorlayıcı olabilir.
‘Kartlar iyi hesaplanmalı’
◊ Türkiye, Etiyopya-Somali barışında arabulucu olarak ve muhaliflerin Suriye zaferi sonrasında yılı eli güçlü tamamlıyor. Trump’ın Rusya-Ukrayna barışı için devreye girmesinin beklendiği dönemde Türkiye de önemli bir arabulucu olabilir. 2025 zorluklar kadar, fırsatları da içinde barındıran bir yıl olmaya aday. Dolayısıyla diğer oyuncuların elindeki kartları da iyi hesaplamak gerekiyor.
İKLİM
Su ve gıda güvensizliği tehdidi
◊ Prof. Dr. Ayşe Uyduranoğlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü
◊ İklim değişikliği insanlığın karşılaştığı en büyük tehditlerden biri. Halihazırda etkilerini gözlemlediğimiz ve gerekli önlemler alınmaması halinde gelecek yıllarda daha da kötüleşecek olan bu sorun sadece insanlığı değil, tüm canlıların hayatını etkileyecek. Su ve gıda güvensizliği bu etkilerden biri. Abraham Harold Maslow’un (ABD’li psikolog) insanlar için geliştirdiği ihtiyaçlar hiyerarşisinin en temelinde su, gıda ve barınmanın da aralarında olduğu fizyolojik ihtiyaçlar var. Maslow insanların yaratıcılığının, sosyalleşmesinin ve icatlar yapmasının bu ihtiyaçlar güvence altına alındıktan sonra gerçekleşebileceğini belirtiyor. Tarihte yaşanan gelişmeler de bu görüşü kanıtlıyor. Tarım Devrimi insanların barınma ve gıda güvenliğini sağlayarak yerleşik düzene geçmek için zemin hazırladı, bu devrimden on bin yıllar sonraysa Sanayi Devrimi gerçekleşti. Sanayi Devrimi ülkelerin gelişmesinde büyük rol oynadı fakat insan kaynaklı iklim değişikliğine de yol açtı.
◊ Türkiye, Akdeniz Havzası’nda olduğu için iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkeler arasında. Daha da kötüsü iklim değişikliğine uyum politikalarının son derece yetersiz olması nedeniyle Avrupa’nın en kırılgan ülkesi. 2022 yılında IPCC (Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli) tarafından yayımlanan ‘Etkiler, Uyum ve Kırılganlık’ başlıklı raporda Türkiye, Avrupa’nın aşırı hava olayları bakımından en kırılgan ülkesi olarak gösteriliyor. İklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’yi bekleyen en önemli tehditler, su ve gıda güvensizliği olarak sayılabilir. Türkiye’nin, artan nüfusu nedeniyle 2030 yılında su fakiri bir ülke olması bekleniyor. Aşırı hava olayları, suyun döngüsünü değiştirip suya erişimde zorluklara neden olacağı için su güvenliği tehdit altında. Su güvensizliği, tarım ürünleri üretimini de olumsuz etkileyerek gıda fiyatlarının daha fazla artmasına neden olacak. Yakın bir gelecekte iklim değişikliğine bağlı olarak kötüleşecek gıda güvensizliği, Türkiye’yi bekleyen en önemli sorunlardan biri. Türkiye’nin tarım deposu olarak bilinen ve farklı birçok ürünün üretilmesine elveren Çukurova’da son yıllarda yaşanan su sıkıntısı, kurak geçen yaz mevsimleri beklenen bu kötü gelişmenin habercisi olarak düşünülebilir.
◊ İklim değişikliğine dair olumsuz gelişmeler, su ve gıda güvensizliğinden ibaret değil. Aşırı hava olaylarından sıcak hava dalgaları, orman yangınlarını körükleyerek biyoçeşitliliğe zarar vermeye devam edebilir. Biyoçeşitliliğin azalması da tarım ürünleri verimliliğini olumsuz etkileyen bir faktör. Aynı zamanda ormanlar doğal karbon yutakları oldukları için zarar görmeleri halinde iklim değişikliğiyle mücadeleyi olumsuz etkileyecek. Buna ilave olarak da yanan ormanlardan çıkan sera gazı emisyonları iklim değişikliğini körükleyen bir faktör.
‘Sorunlar kötüleşebilir’
◊ Küresel sera gazı emisyonlarında her yıl artış kaydediliyor. Uluslararası düzeyde etkin azaltım politikalarının henüz geliştirilememesi, müzakere süreçlerinin uzaması artışın süreceğini gösteriyor. Bunun anlamı ortalama sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılmasının mümkün olmayacağı. Türkiye bu azaltım politikalarını uygulamadığı sürece iklim değişikliğinin etkileri var olan sorunların daha da kötüleşmesine neden olacak. Yoksulların daha yoksul; yaşlılar, kadınlar ve çocukların oluşturduğu kırılgan grupların da daha kırılgan hale geleceği başka bir yıl yaşayabiliriz.
TEKNOLOJİ
‘Evde, işte akıllı eşyalar robotikler...’
◊ Umut Fırat Eroğlu
Hürriyet Ekler teknoloji yazarı
◊ Kuantum kelimesini sık duymaya başlayacağımız 2025’te yapay zekânın erken olgunluk evresine girdiğini göreceğiz.
◊ Şimdiye kadar teknolojiyi çoğunlukla uygulamalar, yazılımlar ve aslında hepsi birer küçük bilgisayar olan akıllı telefonlarla deneyimledik. 2025’te akıllı araç gereçler, drone’lar, ev ve işyerleri için robotikler ve bazıları yapay zekâyla işletilen ‘akıllı eşyalar’ hayatımızda belirmeye başlayacak.
◊ Sosyal medyada Bluesky gibi alternatif platform arayışlarının çoğalması, yeni mecraların ortaya çıkması ve dijital göçler, Trump yönetiminin yaratacağı kutuplaşmayla beraber gelişebilecek olasılıklar arasında.
◊ Google’ın Willow işlemcisiyle aştığı kuantum eşiği sayesinde kuantum girişimlerinin çoğaldığını duyacağız. Ülkeler arasında kuantum yarışına dahil olma ve öne çıkma atılımlarına tanık olabiliriz. Fakat realitede tam anlamıyla hayata geçmesi için henüz erken olmasından dolayı kuantumun bir miktar ‘tekno hype’ (teknoloji alanında ilgi uyandırmak) ile sınırlı kalması muhtemel.
◊ Öte yanda yapay zekâ, kripto gibi aşırı işlemci gücü tüketen teknolojiler gezegeni ısıtmaya ve kaynaklara yüklenmeye devam edecek, tartışmalar da artacak.
◊ Ekonomik gücü yüksek ülkelerde hava taksilerinin ve drone taşıtların aktif kullanımını bu yıl izlemeye başlayabiliriz.
SEYAHAT
Karizmatik oteller, ‘pembe nostalji’ trendi ve yumuşak seyahat...
◊ Gülay Barbaros Altan, Hürriyet Seyahat Yazı İşleri Müdürü
◊ Araştırmalar 4 gezginden 1’inin eğlence amaçlı seyahat ederken aslında kendini keşfetmek ve ruh sağlığı için yola çıktığını ortaya koyuyor. Bu kişileri hedefleyen ‘yumuşak seyahat’ kavramı gelecek yılın trendi olacak. Yumuşak seyahat sadelik vaat ediyor ve spontane olmayı teşvik ediyor ama bunu ‘yavaş seyahat’ ile karıştırmayın. ‘Yumuşak seyahat’ talebi bireyselleştirilmiş bir deneyim ve içedönük bir odaklanma arayışı aynı zamanda... Modern hayatın amansız temposuna mola vermek isteyenler önümüzdeki yıl konuklarına meditasyon dersleri sunan, havuz kenarında bangır bangır tempolu müzikler değil, hafif canlı müzik çalan yerleri tercih edecek. Arnavutluk ‘yumuşak seyahat’ için şu anda mükemmel bir seçim, doğal ve tarihi güzellikleriyle paranızın karşılığını fazlasıyla veriyor. Arnavutluk 2025’te bütün dünya için yeni Hırvatistan, Türkler için de yeni Karadağ olacak.
◊ 2024 dünyada onlarca ulusal seçimin yapıldığı, savaşlar ve siyasi sıkıntılarla çalkantılı bir yıl oldu. Bu da trend belirleyicilerin ‘pembe nostalji’ olarak adlandırdığı yeni bir trendin doğuşunu tetikledi. Geçmişin daha basit, daha mutlu zamanlarına duyulan özlemle gençlik tatillerini tekrar etmek, balayı gibi özel zamanları hatırlatan seyahatleri yeniden yaşamak moda olacak. Hatta nostalji dalgası fazla ileri gidip ‘Muhteşem Gatsby’ pırıltısı katılmış kruvaziyer seyahatlerini canlandıracak.
◊ Dünyanın birçok önemli turizm firması 1946-1964 yılları arasında doğan boomer’ların tatil rezervasyonlarındaki büyük yükselişe dikkat çekiyor. Booking.com geçen ay yayımladığı 2025 seyahat tahminleri raporunda bazı ebeveynler arasında ‘çocuğuna bırakacağı mirası harcayan’ gezginlerin sayısının arttığı tespitine yer verdi. 27 binden fazla baby boomer gezginin katıldığı bir çevrimiçi ankette katılımcıların yüzde 49’u, 2025 yılında çocuklarına miras bırakmaktansa hayatlarının seyahatine para harcamayı tercih edeceğini belirtmiş.
◊ ABD ile Avrupa arasındaki uçuşlarda uçak bileti fiyatlarında düşüş bekleniyor. Şirketler pandemiden sonra işletmedikleri bazı rotaları tekrar açıyorlar, yani daha fazla rota, daha fazla uçak ve daha fazla rekabet var. Bu da fiyatları düşürecek.
◊ Kadın gezginler arasında gittikçe ön plana çıkan ‘solo tatil’ trendini 2025’te daha çok göreceğiz: Erkek gezginler daha çok bildikleri yerleri tercih ederken kadınlar daha cesur ve her yıl yeni ve farklı bir yer için tek başına yola çıkıyorlar.
◊ Çin, Japonya, Güney Kore, Tayland, Singapur, Yeni Zelanda ve Avusturya bütün dünya için 2025’in keşfedilecekler listesinin başında. Bunun önemli sebeplerinden biri çevrimiçi oyunlar ve platformlardaki diziler.
◊ Havayolları hiper-kişiselleştirilmiş uçak içi sistemlerle çıtayı yükseltiyor. Dünyanın dört bir yanındaki havayolları giderek artan bir şekilde ücretsiz, yüksek hızlı WiFi sağlayacak.
‘Agora Pansiyon tek başına cazibe noktası’
◊ Öncü konaklama adresleri, karizmalarıyla kendi başlarına birer destinasyon haline gelecek. Buna Michelin Yeşil Yıldızı alarak tüm sektörü şaşırtan Agora Pansiyon’u örnek verebiliriz. Milas’ın Kapıkırı Köyü’ndeki pansiyon tek başına bir cazibe noktası. 2024 yazında bir Alman savaş sığınağında açılan yeni Reverb Hamburg Oteli; 19’uncu yüzyıldan kalma bir konakta hizmet veren Edition Lake Como ya da Londra’da sarayın hemen karşısındaki Admiralty Arch otellerini de dünyadan örnekler olarak gösterebiliriz.
SAĞLIK
‘En büyük devrim yapay zekâyla yaşanacak’
◊ Prof. Dr. Derya Unutmaz, ABD Jackson Laboratuvarı, immünoloji uzmanı
◊ Kansere karşı geliştirilen mRNA aşıları şu anda çok heyecan verici bir gelişme. BioNTech uzun yıllardır bu konuda çalışıyor. Başka firmalar da var, klinik çalışmalar devam ediyor. İlk veriler çok umut verici. mRNA aşıları aslında önleyici değil, tedavi amaçlı geliştiriliyor, tamamen de kişiye özel oluyor. Bunu biz başka yollardan da yapıyoruz. Genetik olarak değiştirilen bağışıklık hücrelerini kanser hücrelerini öldürmeleri için programlıyoruz. Buna CAR-T hücresi diyoruz. Kanser hastasından bağışıklık hücresini çıkarıyorsunuz, onu kanser hücresini tanıması için programlıyorsunuz ve vücuda geri veriyorsunuz. mRNA aşısında buna gerek kalmıyor. Bağışıklık hücresinin direkt kanser hücresini tanımasını ve onu öldürmesini sağlıyorsunuz. Bence 2025’te, faz 3 çalışmalarında ilginç sonuçlar çıkacak.
◊ 2025’te tıptaki en büyük devrim yapay zekâyla olacak. Protein yapısını tahmin etme üzerine geliştirilen AlphaFold isimli yapay zekâ programına 2024’te Nobel Ödülü verildi. Bu sayede çok daha hızlı ve spesifik ilaçlar geliştirmek mümkün olacak. Ayrıca dijital ikiz dediğimiz bir yapay zekâ modeli geliştiriliyor. Biz de şu an onun üzerinde çalışıyoruz. Yapay zekâyla vücuttaki tüm hücrelerin simülasyonunu yapıyorsunuz. Normalde gerçek hücreleri test edebilmemiz için onları önce ayırmamız, üzerine bir şeyler eklememiz lazım, çok uzun bir süreç. Şimdi yapay zekâyı eğitiyoruz. Böylece ilaçların kişiye özel hale gelmesi süreci ve klinik çalışmalar hızlanacak.
◊ Kendinize çok dikkat edin çünkü önümüzdeki 10-15 yıl içinde yaşlanmayı geri çevirebiliriz. Şu süreçte birkaç yıl daha fazla yaşamak, size bir 50 yıl daha yaşama fırsatı verebilir. Biyoloji zaten bunu yapıyor. Eski hücreler gidiyor, yerine yeni hücreler geliyor. Ama bir süre sonra bu sistem yoruluyor ve biz yaşlanıyoruz. Artık bu süreci öğrenmeye başladık. Yapay zekâ sayesinde de öğrendiklerimizi uygulayabilirsek gençleşmek ve daha uzun yaşamak kesinlikle mümkün olacak.
MODA
‘Bohem şıklık daha sofistike hale bürünüyor’
◊ Neslişah Aygören, Hürriyet Ekler moda yazarı
◊ 2024 kışında görmeye başladığımız bohem şıklık trendi, 2025’te atağa geçecek. Süetler, uzun etekler ve püsküller öne çıkacak. Ancak önümüzdeki yılın bohem trendi, 70’li yılların hippi havasından oldukça farklı, daha sofistike bir hale bürünüyor. Yani, desenli ya da yamalı parçalar yok. Onun yerine, upuzun kroşe bir elbise, çizmeler ve süet ceketlerle buluşuyor örneğin.
◊ Bir başka trendse heykelsi silüetler. Hem erkek hem kadın modasında üste özel dikilmiş gibi duran ceketler, geniş omuzlar, mükemmel kesimli fit pantolonlar dikkat çekiyor.
◊ 90’lar modası da geri dönüyor; ancak son yıllarda gördüğümüz şekilde değil. Geçmiş sezonları domine eden grunge esintili görünümler veya logo çılgınlığı yerine, 90’ların daha rafine bir yorumuna rastlıyoruz. Slip elbiseler, erkek ve kadınlarda yüksek belli kargo pantolonlar, kapriler görüyoruz.
◊ Pantone’nin 2025’in rengini mocha mousse (sıcak bir kahverengi tonu) olarak açıklamasıyla kahve tonlarının atağa geçeceğini zaten biliyoruz ancak onun bazı eşlikçileri de olacak. Mesela pastel pembeyi özellikle ilkbahar/yaz sezonunda bolca görebiliriz. Pozitif bir enerji yayan bu rengin romantik havasına şimdiden kendinizi kaptırabilirsiniz. Öne çıkan bir diğer renkse lacivert olacak. Bu renk denizci stilini anımsatan parçalarla da birleşecek.
◊ Son olarak, hayvan desenlerinin, sportif görünümlerin ve romantik parçaların da gündemde olacağını ekleyebiliriz.