Paylaş
Kendisinin bu yönüyle ilk kez geçen hafta Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ı Şam’ın tarihi Emevi Camii’nin önünden arabasıyla aldığı görüntülerde karşılaşmıştık. Ama ünlü ABD’li belgeselci Martin Smith 2021 yılında İdlib’e geldiğinde de, konuğuna aynı ağırlamayı yapmış HTŞ lideri.
Zaten Smith’in aynı yıl ABD’nin en önemli kamu yayıncısı “Public Broadcasting Service” (PBS) TV kanalında yayımlanan “The Cihadist” (Cihatçı) başlıklı belgeselinin girişinde de El Colani’yi yine şöför mahallinde bu kez İdlib’in caddelerinde araba kullanırken görüyoruz. Bu sırada bir taraftan da ödüllü Amerikalı gazeteci ile sohbet ediyor.
Ayrıca, El Colani’ye belgesel boyunca zaman zaman İdlib caddelerinde, sokaklarında insanlarla konuşurken, pazar yerinde tezgâhının başındaki esnafla sohbet ederken de tanıklık ediyoruz. Halkla iç içe bir lider görüntüsü veriyor ABD’li belgeselcinin karşısında.
Arabayı kullanırkenki rahatlığı -bu görüntülerle birlikte- İdlib’de her şeyin kontrol altında ve istikrar içinde olduğu duygusunu yayıyor izleyenlere.
SOĞUKKANLI DURUŞUNU HİÇ KAYBETMİYOR
Martin Smith’in bu belgeseli El Colani’nin nasıl bir kimliğe ve dünya görüşüne sahip olduğunu anlamak bakımından bugün de önemli bir referans olma özelliğini koruyor. (https://www.pbs.org/wgbh/frontline/documentary/the-jihadist/)
Önemli çünkü, öncelikle objektifliğiyle izleyeni etkiliyor bu belgesel. Bir taraftan El Colani’yi Selefi geçmişine karşılık bazı şeyleri farklı yapmaya çalışan bir İslamcı olarak gösteriyor. Aynı zamanda, başında bulunduğu örgütün yol açtığı insan hakları ihlallerini, muhaliflerine karşı başvurduğu acımasız yöntemleri aktarmaktan da geri kalmıyor.
Örneğin, HTŞ tarafından götürüldükten sonra hapishanede infaz edilen bir muhalifin kardeşine mikrofon tutuyor Martin Smith. Keza ABD’nin saygın insan hakları örgütü Human Rights Watch’un HTŞ ile ilgili kuvvetli eleştirilerine de yer veriyor.
Sonuçta El Colani, olumlu ve olumsuz yönlerinin bir arada yan yana durduğu karmaşık bir kimlikle karşımıza çıkıyor bu belgeselde. Ancak örgütü hakkında aktarılan bütün eleştirel tespitler karşısında bunları düzeltme, değiştirme taahhüdünde bulunması da not edilmelidir.
En rahatsız edici sorular karşısında bile kontrolünü kaybetmemesi, soğukkanlı duruşunu koruması dikkat çekiyor. Bu yönünü Şam’da ipleri eline aldıktan sonra verdiği mülakatlarda da görüyoruz.
KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİNİ DESTEKLİYOR
El Colani konu olunca önce temel bir tespit yapmamız gerekiyor. Geçmişte hem DEAŞ hem de El Kaide’nin Suriye temsilciliğini yapmış, DEAŞ’tan ayrılıp El Kaide’ye geçtikten bir süre sonra kendi başına gitmeye karar veren, ancak geçmişteki bir hayli kabarık sicil dosyası nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terör örgütleri listesinde devamlı yeri olan bir “Cihatçı”dan söz ediyoruz.
Martin Smith, El Colani’nin “Toplumun şeriata göre düzenlenmesine inanan biri olduğunu” vurgulayarak başlıyor, daha sonra “Suriye’ye şeriat hukukunu getirme çağrısında bulunma yetkisini size veren nedir?” diye soruyor kendisine.
“Biz inandığımız şey için çağrıda bulunuyoruz. İslam şeriatı büyük iyilik, adalet ve toplumsal çözümler içerdiğinden, hiç kimse bir kişinin bu yönde çağrısına itiraz etmemelidir. Bu adil ve haklı bir çağrıdır” diye yanıtlıyor HTŞ lideri.
Ardından, bu değerlerin diğer dinleri ve İslam’ın farklı anlayışlarını da kucakladığını anlatıyor, “Aksi takdirde Hıristiyanların 1.400 yıldır Suriye’de yaşamakta oluşunu nasıl izah edeceksiniz? Şeriat çağrısında bulunmak diğerlerini dışlamak istediğimiz anlamına gelmez. Tam tersi...” diye ekliyor.
Açıklamalarının önemli bir bölümünde kendisinin diğer aşırılıkçı İslamcı gruplardan farkını izah etmeye çalışıyor. Kız çocuklarının, kadınların eğitimine yaptığı vurgu bu çerçevede kayda geçirilebilir.
El Colani, İslam’ın birçok amacının yanı sıra “Kadınları korumayı, onların haklarını gözetmeyi ve eğitimini hedeflediğini” anlatıyor. “Kurtarılmış bölgelerde (İdlib) İslami bir yönetim olduğunu kabul ediyorsak, Allah’ın lütfuyla öğrencilerle dolu üniversiteler bulunduğunu, öğrencilerin üçte ikisinin kadın olduğunu söylemeliyiz” diye konuşuyor. Ayrıca, İdlib’deki okullarda 450-500 bin arasında öğrenci bulunduğunu anlatıyor.
Bununla birlikte, İdlib’de kız ve erkek çocukların derslikleri birbirinden ayrılmaktadır.
AVM VE SİNEMA AÇMAK GÜNAH MIDIR
Kadınların konumu İdlib’deki “değişim” meselesinde en kritik başlıklardan biridir ve sıkça HTŞ’yi buradaki diğer köktendinci gruplarla karşı karşıya getirmektedir.
Örneğin, geçen 15 Aralık’ta New York Times’ta çıkan “İsyancılar Suriye’yi Nasıl Yönetecek?” başlıklı bir haber analizde, İdlib’de yaşanan bu çekişmeyi gösteren ilginç bir olay aktarılıyor.
Buna göre, İdlib’de bir AVM açılması gündeme gelince, sertlik yanlısı gruplar bu mekânda kadın ve erkekler bir araya gelecekleri için “günah” bir proje olarak görüp itiraz etmiştir. Buna karşılık, son tahlilde HTŞ kadrolarının dediği olmuştur.
Buna benzer bir hadise, 2022 yılında Ortadoğu ülkelerindeki gelişmeleri çok yakından izleyen “Al Monitor” haber portalında işlenmişti. Bu mecrada 22 Kasım 2022’de Muhammed Hardan imzasıyla çıkan “Suriyeli Selefiler İdlib’de sinema açılmasına muhalefet ediyorlar” başlığı altında verilen renkli bir haber, HTŞ ile diğer gruplar arasındaki bu konuda yaşanan çekişmeyi anlatıyordu.
HTŞ’nin İdlib’de “Royal Palas” isimli insanların ücretsiz girebileceği bir sinema açma kararı buradaki Selefi grupların şiddetli muhalefetiyle karşılaşmış, ancak sonucu değiştirmemişti. Aynı yazıda HTŞ’nin 2021 yılında “Hisbah” diye adlandırılan ‘ahlak polisi’ uygulamasını da kaldırdığı anlatılıyordu.
Geçmişte yaşanmış bu gibi hadiseler, El Colani’nin yeni dönemde atmak isteyebileceği adımlarda kendisinden daha radikal dinci gruplar cephesinde karşılaşabileceği sıkıntıları göstermesi bakımından kayda değerdir.
GEÇMİŞ SİCİLİ KABARIK
Aslında bu gibi hareketler El Colani’nin bir süredir kadınların toplumdaki yeri konusunda belli bir esneklik sergileme çabası içinde olduğuna işaret ediyor.
Bunun bir nedeni, HTŞ’nin geçmişteki sicilinin hayli rahatsız edici oluşudur. HTŞ kadrolarının İdlib’deki ilk dönemleri kadınlara karşı dışlayıcı, sert uygulamalarla doludur. Bu yöndeki tasarrufların önemli bir bölümü insan hakları örgütleri ve aynı zamanda Birleşmiş Milletler tarafından da raporlanmıştır.
BM Suriye Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu’nun 28 Ocak 2020 tarihli bir raporu, HTŞ’nin doğrudan kadınları hedef alan uygulamaları ayrıntılı bir şekilde sıralıyor. Dikkat çekilen bir uygulama, HTŞ’nin okullarda kadın öğretmenleri ve kız öğrencilerini belli kıyafet kurallarına uymaya zorlamasıdır.
Keza, yolda bir erkek akrabası eşlik etmeden yalnız yürüyen bir kadının tutuklanması da raporda yer verilen tasarruflardan biridir.
İŞİN BAŞINDA ÇIKAN KILIK KIYAFET TARTIŞMASI
Bu imaj sorununun da etkisiyle olsa gerek El Colani’nin 8 Kasım’da Şam’a gidip Suriye’de iktidarı eline almasından sonra ilk attığı adımlardan biri de kılık kıyafet konusunda bir talimat yayımlamak olmuştur. 9 Aralık günü HTŞ Genel Komutanlığı tarafından sosyal medyadan yapılan bir paylaşımda, “Kadınların giyim ve görünüşlerine yönelik herhangi bir müdahale veya talebin kesin bir şekilde yasaklandığı” duyurulmuştur.
Bu açıklamada “Kişisel özgürlüklerin güvence altına alındığı, birey haklarına saygının medeni bir ulus inşa etmenin temel taşı olduğu” belirtilmiştir.
Bu duyurudan bir gün sonra 10 Aralık’ta El Colani’nin Şam’da kendisiyle birlikte fotoğraf çektirmek isteyen bir genç kadına bunun için önce başını örtmesini istemesinin sosyal medyada paylaşılması, bu açıklamaların inandırıcılığıyla ilgili hararetli bir tartışmayı da beraberinde getirmiştir.
El Colani, bu konuda BBC’nin bir sorusu üzerine yaptığı açıklamada, “Kendisini zorlamadım. Ama bu benim kişisel özgürlüğüm. Ben fotoğraflarımın bana uygun olacak şekilde alınmasını istiyorum” diye konuşmuştur.
PROJEKTÖRLER KADIN MESELESİNE ÇEVRİLİRKEN
Daha ilk günden itibaren patlak veren bu tartışmalar kadınların toplumdaki konumunun Suriye’de yeni dönemin en hassas başlıklardan birini oluşturacağını gösteriyor.
Bu yönüyle kadınların kazanacakları özgürlük alanı, El Colani’nin kendisinin değiştiği ve Suriye’de çoğulcu, hak ve özgürlüklere saygılı, kapsayıcı bir yönetim kurmak istediği yolundaki söyleminin inandırıcılığı açısından da bir ‘mihenk taşı’ işlevi kazanmıştır.
Geçen hafta cumartesi günü Ürdün’de düzenlenen ve önde gelen Arap ülkeleriyle Batılı ülkelerin buluştukları, Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın temsil ettiği Suriye toplantısında kabul edilen ortak açıklama bu açıdan özellikle önemlidir.
Suriye’de kurulacak yeni yönetimin esas alması gereken temel ilkelerin sıralandığı metinde “Kadınlar ve azınlıklar da dahil olmak üzere insan haklarına saygı” vurgusu yer almıştır.
El Colani, uluslararası alanda kabul görebilmesi açısından galiba en kritik sınavlarından birini kadınlar karşısında vermek durumundadır.
“The Cihadist” belgeseli için El Colani ile yapılan mülakatın deşifre edilmiş tam metnine şu linkten ulaşılabilir: https://www.pbs.org/wgbh/frontline/interview/abu-mohammad-al-jolani/
Paylaş