İç mimar ve tasarımcı Sahra Cansu Yıldırım, evinin tavanının çatlamasına neden olacak kadar yüksek gürültü yaptığı iddiasıyla üst katında oturan komşusu hakkında şikâyetçi oldu. Komşusu olaya eski eşi Ünal Ö.’yü de dahil etti. Yıldırım, Ünal Ö. hakkında 2 ay uzaklaştırma kararı aldırdı.
#Sahra Cansu Yıldırımİstanbul'un Güngören ilçesinde beş katlı binanın 4. katında yaşayan iki kardeş, evlerinin her odasına kurdukları özel ses düzenekleriyle komşularını rahatsız etti. Kardeşlerin daha önce de gürültü nedeniyle kapılarına gelen 2 genci keserle darbettiği öğrenildi. Öte yandan gürültüden kurtulmak için komşuları çareyi evlerini satılığa çıkartmakta buldu. Polisin incelemesinde ayrıca tavana gizlenmiş motorlu ses sistemi de ele geçirildi.
#İstanbulÖyle bir komşu var ki, hiçbir şey fayda etmiyor. Polise şikâyet ediyorsunuz, ALO 181 hattını arıyorsunuz, CİMER’e başvuruyorsunuz, bir türlü sonuç alamıyorsunuz. Dava açıyorsunuz, yıllarca mahkemede uğraşıyorsunuz. Sonunda davayı da kazanıyorsunuz. Ama komşunuz hiçbirini dinlemiyor, gürültü yapmaya yine devam ediyor. Bu kişiye ve bu gürültüye ömür boyu katlanmak zorunda mısınız? Kat mülkiyeti hukuku uzmanı İstanbul Barosu avukatlarından Mustafa Şeref Kısacık’a göre yanıtı, “Hayır”. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre binadaki diğer malikler olarak dava açıp o kişinin hissesini satın alabilirsiniz. Böylece gürültücü komşunuzdan tamamen kurtulabilirsiniz.
#Komşu‘Komşuyu rahatsız etmemek’, genel bir kural olmanın ötesinde kanuni bir yükümlülüktür. Bu yükümlülüğe uymadığı gibi tüm uyarılara rağmen kapı önüne çöp, ekmek atan, gürültü yapan ve davranışları da artık ‘çekilmez hal alan’ komşuya karşı çaresiz kalan okurlarım ne yapabileceklerini soruyor. Bir kez daha yazıyorum: Çaresiz değilsiniz.
#YAZARKat Mülkiyeti Kanunu ve Yargıtay’ın kriterlerine göre apartmanda ‘huzur bozup uyku kaçıracak kadar çekilmez hal alan gürültü’ yasak. Gürültü kirliliğine giriyor, yaptırımı var. ‘Komşuyu rahatsız etmemek’ zaten yasal bir yükümlülük. Kiracı ve ev sahibi fark etmiyor ve aynı yasal yükümlülüklere tabiler.
#YazarGürültü yapan komşunuzu önce polise ve zabıtaya şikâyet edip idari para cezası kestirebilirsiniz. Çözüm olmazsa, dava açma ve savcılığa şikâyet yolunuz var. Son çare olarak bütün komşular birleşerek, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre daireyi satın alıp gürültücü ve rahatsız eden o komşudan kurtulabilirsiniz.
#YazarTevazuu şaşılacak ölçülerdeydi. Milli şair mesabesindeki Resul Rıza’nın oğlu belli ki iyi bir terbiye görmüş ve kendini öne atmamayı öğrenmişti. Şiirleriyle tanınıyordu. Romanlarını da bu birkaç yılın içinde okudum ve şunu açıkça ifade ettim: Azerbaycan’da nesir bizimkinin önüne geçiyor. Gürültücü olmayan, ölçülü bir yurtseverdi. Ulusalcıydı.
#Yazarİstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından, gelecek ay 15. kez düzenlenecek İstanbul Bienali’nin teması “İyi Bir Komşu” olarak belirlenince, komşuluk üzerine yeniden kafa yormaya başladık. Komşuluk, mahalle hayatına dair pek çok şey gibi mazide kalmış, nostaljik bir ilişki biçimi mi, yoksa dönüşebilir mi? Komşu hâlâ komşunun külüne muhtaç mı? Hem sonra kim o iyi komşu? Bize benzeyen, bizim gibi yaşayan biri mi? Rengi, dili, inanışı, cinsel tercihleri, siyasi fikirleri farklı olanlara, ön yargıya kapılmadan kapımızı açıyor muyuz? Rezidans ve modern site hayatının, geleneksel komşuluk ilişkilerini erozyona uğrattığını, kapı komşularının bile birbirini tanımadığını, yaşayanlar tespit ediyor ama uzmanlara göre bu ‘ilişkisizlik’ halinden ufak çabalarla dönüş mümkün.
#Komşulukİzmir’in Selçuk İlçesi’ne bağlı Şirince, Orta Ege’de yıldızı en hızlı parlayan kasaba. Bir zamanlar kuru incir ve şaraba dayanan ekonomisini şimdilerde turizmle döndürüyor. Butik otelleri 12 ay açık. Kışın bile hafta sonlarında İzmir ve İstanbul’dan gelenlerin akınına uğruyor. Yeni kitabı Derin Anadolu’da Çanakkale’den Hatay’a gezi izlenimlerini anlatan Nedim Gürsel, Şirince’ye de özel bir bölüm ayırdı. “Bu köyün eski adı Çirkince’ye hiç de yaraşmayan bir görünümü var” diyor.
Leopar deseni güçlü, ateşli, seksi, tahrik edici, akılda kılıcı, dili damağa yapıştırıcı, soluk kesici bir şey midir? Yoksa ucuz, avam, bayıltıcı, tüyler ürpertici, erkekleri de keçileri de kaçırtıcı bir şey midir? İşte büyük bir muamma. Sonuç mu? Kadınlar ikiye ayrılıyor: Leopar deseni giyebilenler ve giyemeyenler. Erkekler de ikiye ayrılıyor: Leopar deseni giymiş kadınlardan etkilenenler ve gördükleri anda arkalarına bile bakmadan kaçmak isteyenler. Son olarak moda tasarımcıları da ikiye ayrılıyor: Leopar desenli kumaş kullanarak tasarım yapabilenler ve yapamayanlar...