Penceren mi var derdin var

Güncelleme Tarihi:

Penceren mi var derdin var
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 14, 2019 08:00

Hava almak için pencereleri açtım. Şimdi evde bütün sokakla ev arkadaşıymışım gibi bir hava esiyor.

Haberin Devamı

Yazları sevmem. Çünkü evde ne kadar cam varsa hepsini açmak gerekiyor. Öyle olunca da konu komşu resmen evin içine doluyor. Mesela bizim mahallede artık bolca sahne var. Ben de bir kısmına komşuluk yapıyorum. Bir tanesinin kulis camı doğrudan bizim arka oda camına bakıyor. Dönem dönem çeşitli sanatçılarla ev arkadaşlığı yapıyor; provalarına, kulis dedikodularına ve gösteri günü heyecanına tanık oluyoruz. Birkaç gündür de bir Türk sanat müziği korosuyla beraber yaşıyorduk. Çalışmalar biraz sıkıntılı geçti. “İsmail Bey solist ben olduğuma göre sizin beni takip etmeniz gerekmiyor mu? Hayır öyle değilse buyurun siz söyleyin, ben koro tarafına geçeyim”, “Arkadaşlar bu gösteriyi yapmak istemiyorsanız iptal edebiliriz, biraz daha istekli çalışalım lütfen” gibi atışmaların ortasında oturdum durdum. Neyse ki geçen akşam gösteriyi kazasız belasız gerçekleştirdiler. Sanat müzikçiler falan iyi aslında. Aynı eserleri çok fazla duymak dışında bir dert yaratmıyorlar. Tiyatrocular biraz gürültücü yalnız. Oyuna çıkarken basket maçına çıkar gibi bir elleri üst üste koyup “Bir... İki... Üç... Bizim kumpanya!” gibilerinden bir çıkış ritüeli oluyor. Aralarda da “Sıra sende”, “Kostümüm nerde”, “Abi mahvettin beni orada, o replik öyle değildi” gibi bir bağırış çığırış oluyor hep. 

Haberin Devamı

Salon camı ayrı bir dert kapısı. Burada gece 11’de canlı müzik başlıyor. Müzisyen yan komşum o saatlerde eşiyle dostuyla jam session işine giriyor. Elektrogitar, saksofon, davul, her türlü ekipmanları da var maşallah. Hiçbirini bizden esirgemeden veriyorlar coşkuyu, veriyorlar coşkuyu. Genç komşulara, “Yavrum gürültü yapmayın, bak polis çağırırım” sopası sallayacak yaşa ve kafaya gelmiş olmayı kendimize yediremediğimizden içimizden homurdanıp geçiyoruz.

Sokağımızın dik duruşunu kurtardık ama...

Bir tek geçenlerde iki parça arasındaki ese camdan kafamızı çıkarıp, “Arkadaşlar sıradaki parçaya geçmeden kapatsak mı acaba bu geceyi? Günlerden salı, saat de 01.30 ya, hani o bakımdan” şeklinde müdahil olduk. “Tamam” deyip durdular. Ama ertesi gün yine başa sardık. Gençlik başlarında duman, bizim orta yaşlılık başımızda barut bakalım ne kadar yan yana durmayı başaracağız?

Haberin Devamı

Açık cam sadece komşuluk ilişkilerini ve açanın ömrünü törpülemiyor, insanın üzerine sokağın asayişiyle ilgili sorumluluk da yüklüyor. Mesela geçen hafta yine salon camına yakın bir konumda, “İyi daha saat 9, canlı müziğe iki saat var” diye düşünürken aşağıdan, “Hanfendi kolay gelsin, niye boyuyorsunuz resmin üzerini” sesi geldi. Hop çıkardık kafayı hemen camdan. Bir komşumuz, elinde boya, birkaç gün önce iki gencin özene bezene yaptığı duvar resmini kapatıyor. Bir diğer komşumuz da olayı balkonundan görmüş, fırlamış aşağı. Al sana yaz eğlencesi! Biz de hemen fırladık aşağı. Hanımefendi, “Ben burada oturuyorum, bu böyle mahalle duvarına yapılacak resim değil” gibi bir şeyler diyor, bir yandan da boyuyor. Mahalle duvarına yapılamaz dediği de doğum çağrışımlı bir figür. İlk müdahil olan, yerden göğe haklı komşumuz, “Ben de burda oturuyorum, ne demek o, siz mi karar veriyorsunuz hangi resim duvara yapılabilir, hangisi yapılamaz” cevabını haklı olarak verdi. Biz de yanlarına varıp neden boyuyorsunuz dedikçe hanımefendi, “Ben sanattan gayet iyi anlayan bir insanım, size hesap vermem gerekmiyor” falan gibi şeyler mırıldandı.

Haberin Devamı

Biz oradan, “Hanımefendi, ‘Size ne’ diye cevap olmaz, kafanıza göre mahalle duvarını boyayamazsınız” falan diyerek defansa geldik. Hanımefendinin yanında arkadaşı vardı, o inceden uzadı. Tam o sırada bir beyefendi balkonundan kafayı uzatıp kükremeye başladı, “Ya gördüm ben, çocuklar kaç gün uğraştı onun için, sen git kendi kafanı boya!”

Meğerse sokağımızın takım kaptanı oymuş. Onun katılımıyla beraber bütün sokak, “Bir dakika, başkan çıktıysa ben de varım” diyerek çıktı mı cama! Herkes bir laf atıyor. Hanımefendi de baktı iş ciddiye biniyor, aldı boyasını, “Valla sizin dışınızda herkes beğeniyormuş resmi demek ki” lafını da güzelce yiyerekten girdi apartmanına.

Haberin Devamı

Camlardan ‘ne olmuşlar, niye boyuyormuşlar, vay sansürcü vaylar, burada böyle beğenmiyorsa taşınsınlar, ben geçen gördüm top sakallı çocukla genç kız yaptı onu, ne güzeller’ uçuştu. Sonra olaysız dağıldık. Bu arada sokağımızın dik duruşunu kurtardık ama resmi kurtaramadık. Sanattan anlayan ama bu sanatı beğenmeyen komşumuz zaten ciddi miktarını kapatmıştı.

Eve dönünce ‘Ya bu camı artık kapatsak mı? Şöyle bir hava alalım diye açıp oturduğumuz yerde yoruluyoruz’ diye düşünmeye ve “Yalnız deliye bak gece gece eline boya alıp mahalle duvarı boyamaya üşenmemiş” diye dedikoduya daldık. Çok da dalamadık ama. Yan duvarda mini konser işi başlayıp bizi böldü. Şimdi kış gelsin de şu camları kapatalım, işimiz gücümüz daha fazla aksamasın diye gün sayıyorum.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!