Paylaş
Bu haber aracılığıyla haklarımızı öğrenmiş bulunduk ama ben komşu gürültüsünü bir yana bırakıp, “dükkan gürültüsü” ile ilgili konuşmak istiyorum.
Mesela, eğlence merkezi olmayan semtlerde nargile kafe furyası var biliyorsunuz bir süredir. Bir de “aile pastaneleri” meselesi var, nargile kafelerle aynı kategoride olmasa da semt sakinlerinin uzaklara gitmeden “maaile kafede oturma” ihtiyacını karşılayan mekanlar bunlar.
Bilhassa nargile kafelerin varlığından ötürü bir zamanlar sadece kedi miyavlamalarının duyulduğu semtlerden, artık geç saatlere kadar insanı hayli yoran “nağmeler” yükseliyor. Hayır yani sevgili belediyeler, “nargile kafelere destek oluyoruz” gibi bir durum var da bizim mi haberimiz yok, bilelim, ona göre polisimizi çağıralım.
Ha, şöyle bir gerçek de var: Bu tip kafelerin semtlerin daha geç saatlere kadar “uyanık kalmasını” sağlıyor, bir iyi yanı olarak bunu sayabilirim, dolayısıyla hırsızlar artık daha tenha sokak aralarını, erkenden uyuyan yerleri tercih ediyor.
Tabii bu “geç saatlere kadar dıp-tıs müzik” mekanları belirli bir yaş üzeri insanların yoğunlukla yaşadığı ve günün erken bittiği semtlerde, günü geç bitirme mecburiyeti getiriyor, bu da kimsenin hakkı değil.
Ailemle yaşarken “nargileci sesi”nden delirmişliğim, olmayacak bir saatte ALORRRS DANS sesleriyle aklımı yitirmenin eşiğine gelmişliğim, sonra kafeye gidip uyarmışlığım, ses kesilmeyince polis çağırmışlığım vardır.
Fakat bir noktadan sonra “sürekli polisi arayan deli kadın” oluyorsun. Zaten son senelerde “nargileci kafe gürültüsü yüzünden polisi arayan teyze ve amca” yoğunluğu çeşitli semtlerde yüzde beş bin artmış, hal böyleyken “polis çağırmadan makul çözüm” ne olabilir, bunu araştırmak lazım.
Eğlence merkezi olan semtleri masalardan “temizleme” operasyonu yerine artık her semtte karşınıza çıkan bu tip kafelerle ilgili, -mesela- “nargileci kafe düzenleme kanunu” gibi gelişmeler bekliyoruz sayın devletim.
Gürültü kaynağı çok!
Gelelim komşuya polis çağırma meselesine. Gürültücü komşu eğer uyarılarınıza yanıt vermezse polis çağıracak mıyız?
Şimdi trafikte bizi rahatsız eden biri olduğunda dilediğince bağırılıyor, polis tehditleri savuruluyor ya. Nasılsa karşımızdaki insanı bir daha görmeyeceğiz.
Fakat söz konusu “komşu” olunca bunu asla yapmıyorsun. Neden, çünkü evin, senin kalen. Gün içinde yorulup, daralıp, akşamları evine sığınıyorsun.
Eh, dolayısıyla komşunla karakolluk olmadan başka çözüm yollarına gidiyorsun. Apartmanda huzurun kaçsın istemiyorsun. Komşunla arandaki hukuk “polislik” olunca, tadın tuzun kalmıyor.
Apartman hayatıyla ilgili başka sorunlar da var elbette. Mesela bitmeyen inşaatlar, korna ve motor sesleri...
Otoyollar bir zamanlar şehir dışı sayılırken şimdi yerleşim alanları bu yolların dibine kadar geldi. Yol kenarları boyunca devam eden ses kesici paneller vardır, onlar bildiğim kadarıyla şimdilik sadece Beykoz’daki Acarkent civarında var sadece.
Mesela Mecidiyeköy’de oturanlar bu ses kesici panellerden niçin faydalanamıyor?
Paylaş