Türkiye'nin en değerli illerinden İstanbul'un neredeyse her semti ya en değerli ilçeler statüsünde ya da değerlenecek semtler arasına giriyor. Ulaşımdan manzaraya birçok detay bölgenin değerlenmesini etkilese de pandemiyle konut seçimlerinde değişiklik yaşandı. Uzmanlar son 10 yılda değerlenecek ilçeleri ve şu anda değerli olan semtleri sıraladı.
#En Değerli İlçelerBeşiktaş’taki Deniz Müzesi, sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin en önemli müzelerinden biri bana göre. Türkiye’nin ilk askeri müzesi olma özelliğine sahip. 21 ana kategoride tam 20 bin eser sergilenir ve bu koleksiyon zenginliğiyle alanında dünyanın sayılı müzeleri arasında gösterilir. Müze bugünlerde farklı bir etkinliği ev sahipliği yapıyor. Bomonti’nin tarihinin anlatıldığı 137 parçalık ilgi çekici bir sergiyi misafir ediyor. 12 Nisan’a kadar ücretsiz ziyaret edilebilecek sergideki parçaların tümü, özel koleksiyonlardan toplanmış.
#Deniz MüzesiCumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşuyor. Grup toplantısında partililer, "Reis bizi Afrin'e götür" tezahüratıyla Erdoğan'ın sözünü kestiler. Sloganlar üzerine Erdoğan partililere "Kararı verdiğimizde önce ben, sonra hep birlikte gideceğiz" dedi.
#Erdoğanİstanbul, UNESCO tarafından yaratıcı şehirler arasına alındı geçen ay. Bu hafta da TİM’in inovasyon haftasında en çok yenilikler, tasarımın gücü, bunun ekonomiye etkisi ve yıkıcı inovasyon konuşuldu. Türkiye’de tasarımın duayen isimlerinden Faruk Malhan, Leonardo da Vinci’nin Haliç için çizdiği köprünün hayata geçirilmesini önerdi. Malhan, ‘yaratıcı şehir’ seçilen İstanbul’un her metrekaresinin değerlendiğini ancak İstanbul’un bunun farkında olmadığını söylüyor.
#Faruk MalhanKadıköy’de sokaklar kalabalık ama insanlar sakin. Herkesin keyfi yerinde... Kimseyi geri çevirmiyor Kadıköy... Cebinde herkes için bir şeyler var: İsteyene deniz, isteyene İstanbul’un en güzel günbatımı, isteyene sereserpe uzanabilecekleri çayır çimen, isteyene Yeldeğirmeni ve Moda’nın yeni dalga kafelerinde dertsiz tasasız muhabbet... Çocuklar için koşup oynayacak alan, gençler için özgürlük, yaşlılar için rahatsız edilmeden nefes alma imkânı... Kadıköy’ün gündüzü böyle yaşanıyor. Bir de gecesi var. Yepyeni barlarından kimisi gizli hazine değerinde restoranlarına, açık hava meyhanelerinden İstanbul’un yeni ve dinamik sound’unun üretilip sergilendiği konser salonlarına, giderek daha büyük bir kitleyi kendine çeken Kadıköy gecesi... İlçenin, İstanbul’un cazibe merkezi haline gelmesinde bir sır var muhakkak. Beyoğlu’nun sönükleşmesi mi, Gezi olaylarından sonra kültür-sanat ekseninin yer değiştirmesi mi, başka türlü bir şehir anlayışının giderek yerleşmesi mi? İşte bir cevap... Kadıköy merkezli dergi Bant Mag.’ın kurucularından James Hakan Dedeoğlu ve Aylin Güngör, “Burada bu kadar yoğun bir kültür-sanat üretiminin ve tüketiminin olması ne anlama geliyor” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Şehrin diğer semtlerinde bir şeylerin yanlış gittiği anlamına...”Peki Kadıköy’de doğru giden ne? Ya da tam aksine, bu yükseliş bazı Kadıköylülerin artık orada barınamamasına, örneğin Fikirtepe’de olduğu gibi kenara itilmesine mi neden oluyor? Sokakları dolaştık, ilçenin sakinleriyle ve onu çekim merkezi haline getiren aktörlerle konuştuk, geniş bir dosya hazırladık.
#Kadıköy- Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu: (5) "Geçtiğimiz günlerde 3 şehidimiz oldu Amerika'da. Katil bir ırkçı, 3 genç Suriyeli Müslüman'ı şehit etti. Onların karşısında, o şehadetlerin karşısında bütün dünya sustu ama Allah şahittir ki; susarsak insanlık bize hakkını helal etmesin" - "Eğer susarsak, zulüm karşısında, bu katliamlar karşısında susarsak Hazreti Adem bize hakkını helal etmesin, şehitlerin babası Hazreti Ali helal etmesin, Hazreti Hamza ve bütün ulu erenler hakkını helal etmesin. Susmayacağız" - "Paris'te nasıl teröre karşı yürümüşsek, dünyanın her yerinde bu zulme karşı, islamofobiye karşı, Müslümanlara yönelik bu katliamlara karşı da en yüksek, gür seda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sedası olacaktır, Türk milletinin sedası olacaktır, milletimizin ve AK Parti'nin sedası olacaktır"
Türkiye nüfusunun yarısı 28 yaşından küçük. Ülkedeki her dört kişiden biri, 18-28 yaş arasında. En büyük şehir İstanbul’a “dinamik, canlı şehir” denilmesinin nedeni onlar. Yedi ayrı semte gittik, orada yaşayan, boş vakitlerini orada geçiren, yaşları 18 ile 28 yaş arasında değişen arkadaş gruplarıyla sohbet ettik.
EDEBİYAT tarihçisi İnci Enginün, Selim İleri için benim de katıldığım bir tespitte bulunuyor: "Bence Selim İleri, kırk yıldan beri emek verdiği edebiyat alanında mutfağından, izbesine kadar evleri, sokakları, insanlarıyla, dünü bugünüyle İstanbul’u kucaklamış, her eseriyle biraz daha ustalaşmış, değerli bir İstanbul yazarıdır."