Paylaş
Bu konuda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önemli çalışmaları var.
Her detayı yakından takip ediyorum.
Sünger şehir konseptini Profesör Kongjian Yu önermiş.
Yu, ekolojik bir şehir plancısı ve peyzaj mimarı... Aynı zamanda Pekin Üniversitesi’nde peyzaj mimarlığı profesörü ve Pekin’deki planlama ve tasarım ofisi Turenscape’in kurucusu.
Yu şöyle diyor; “Beton, çelik, borular ve pompalardan oluşan gri altyapı, acil bireysel sorunları çözmek için gerekli olabilse de, çok büyük miktarlarda beton ve enerji tüketir, dayanıklılıktan yoksundur ve genellikle daha yüksek bir felaket riski biriktirir. İnsan ve doğa arasındaki bağlantıyı koparır.”
İnovasyon, sürdürülebilirlik sadece kullandığımız ürünlerde değil artık yaşadığımız şehirler için de geçerli...
Prof. Kongjian Yu bu fikri 2013 yılında ortaya atıyor. Doktora derecesini Harvard Üniversitesi’nden alan ve 2020’de Uluslararası Peyzaj Mimarları Federasyonu’nun Sir Geoffrey Jellicoe Ödülü’nü kazanan ve uluslararası üne sahip peyzaj mimarlığı firması Turenscape’in kurucu ortağı olan Prof. Yu geçirimli yüzeyleri geçirimsiz yüzeylerle kaplamaya yönelik mevcut yaklaşımın başarısızlığa mahkum olduğunu ve bunun yerine şehirlerin taşkınlara karşı doğaya dayalı çözümler benimsemesi gerektiğini söylüyor.
Çin’de sünger şehirler olarak tanımlanan kavram Avrupa’da yeşil altyapı, ABD’de düşük etkili kalkınma olarak biliniyor.
Türkiye’de İzmir bir model yaratabilir.
Bunu gerçekten önemsiyorum.
Depreme dayanıklı dirençli kentler gibi iklim krizine hazırlık yapmış sünger şehirler de önümüzdeki yıllarda önem kazanacak.
Su değerli her damlası
bizim için çok değerli
ASLINDA yerel yönetimler kadar merkezi hükümetin de buna inanması lazım. Çin’de böyle olmuş.
Prof. Yu’nun fikirleri Çin Merkezi Hükümeti kabul ettikten sonra 2015’te 16 sünger şehir, 2016’da ise 14 sünger şehir seçilmiş.
Başarılı denemelerden sonra sünger şehirler inşa etmek artık Çin’de ulusal bir hareket haline gelmiş. Yetkililer 2030 yılına kadar kentsel alanların yüzde 80’ini sünger şehre dönüştürülmesini ve yağışın en az yüzde 70’inin absorplanması ve yeniden kullanmasını hedefliyor.
Sünger şehirler, yağışın yüksek olduğu zamanlarda suyu hızla tahliye etmek yerine tıpkı bir sünger gibi fazla suyu tutmak için tasarlanmış yeşil mimari çözümleri kullanıyor. Şehirler geçirimli kaldırım ve yollardan, yağmur bahçelerinden, yeşil çatı ve duvarlardan, teraslardan, birbirine bağlı su yollarıyla dolu geniş yeşil alanlardan ve kuruyken park gibi davranan, taşkın zamanlarında ise sulak alanlara dönüşen sistemlerden oluşuyor.
Biliyorum zor...
Ama bir yerden başlamak lazım.
En azından pilot semtler seçip sonuçlarını görmemiz gerekiyor.
İzmir’de neler yapılıyor?
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yağmur suyu hasadını Bornova’daki pilot uygulamasıyla başlattı.
Bornova Manavkuyu’da yağmur suyu depoları çatılara yerleştirildi.
Sonra da “İzmir’e 10 bin yağmur bahçesi” kampanyası başlatıldı. 10 bin kişiye yağmur bahçesinde ekeceği bitkiler verilecek.
Bornova’daki Çamkıran Sitesi’ndeki Öğün Apartmanı’nda yer alan yağmur suyu depoları, çatı alanı 300 metrekare olan bir binaya düşen yağmur sularını topluyor. Her biri 3 metreküp hacminde 2 depo bulunuyor. Site sakinleri hasat edilen yağmur suyunu bahçe sulamada ve site ile apartman temizliğinde kullanıyor.
Tunç Soyer şöyle diyor; “Kendi kurumsal kapasitemizle bununla nasıl başa çıkabiliriz, bu hikâyeyi nasıl hafifletebiliriz düşüncesinden yola çıkarak yaptığımız bir proje bu. Sadece yağmur suyu deposu ve yağmur suyu bahçeleriyle sınırlı bir şey değil. Topyekûn bir mücadeleyi gerektiriyor. O nedenle Sünger Kent oluşturma fikriyle ilgili her birinizin desteğine ihtiyaç duyuyoruz.”
Bunlar küçük ama etkili adımlar...
Kentin geneline yağan yağmur toplanabilir ve yeniden kullanılabilir ise işte o zaman tam anlamıyla başarmış oluruz.
Daha su krizleri olmadan
DÜN 26 dereceydi, hafta için 15 derece birden sıcaklık inecek. Sonra birkaç gün daha soğuk yapar ve Ege’nin kıyılarına yaz gelir. Hiç kış yaşamadan bahar, hatta baharı tam yaşamadan yaz... İklim krizi denen şeyi keşke bu kadar kolay tarif edebilsek.
Daha su sıkıntıları, savaşları; gıda krizleri yaşamış değiliz. Yol yakınken yanlış yaptıklarımızdan dönme şansımız var. İnsan eliyle yaratılan bu iklim krizi yine insan eliyle pekala düzeltilebilir.
Paylaş