Güncelleme Tarihi:
GEÇEN ay UNESCO, İstanbul’u “Tasarım şehri” ilan etti. Bu hafta da Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’ydı. TİM tarafından bu yıl 5’incisi düzenlenen, İstanbul’da Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen panellerde 3 gün boyunca tasarım ve inovasyon konuşuldu. Ancak malum gündem nedeniyle ne İstanbul’un yaratıcılıkla, tasarımla öne çıkan kimliği, ne de inovasyonun ekonominin en hızlı kaldıraçı olduğu gibi konular gündemimize girdi. İşte tam da bu konularda neredeyse 40 yıldan fazla süredir kafa yoran, üreten, sektörünün öncü isimlerinden Türkiye’de Tasarım Vakfı’nın kurucusu Faruk Malhan’la “Ekonomi’de ve Kent’te İnovasyon” üzerine konuştuk. Koleksiyon Mobilya’nın kurucusu Faruk Malhan, Türkiye’ye uzun yıllar tasarım denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri oldu. Sektöründeki öncülüğünü farklı boyutlara taşıdı. Koleksiyon’un başında artık oğlu Koray Malhan var ve Faruk Malhan şimdilerde hem genç tasarımcıları destekliyor hem de Türkiye’de tasarım kültürünün gelişmesi için çalışıyor. Koleksiyon’un yurtdışında 26, toplamda 38 mağazası var.
Olmaz mı? Tasarımcı endüstri devrimi ile beraber, üretici ile müşterisi arasında görevli bir aktör olarak sahneye çıktı, o gün bu gün tasarım ürünleri üretimin motoru oldu. 1934 dönemi dünya ekonomisinin kriz dönemi idi. Ekonomi kavramı tasarımla ilk bu yıllarda tanıştı. İlhan Tekeli Hoca, Avusturyalı iktisatçı Joseph Schumpeter’in Harvard’da 1932-1950 yılları arasında ders verirken, Walrasçı denge analizleri ve Keynesçi yaklaşımlara karşın yenilikçiliği nasıl tanıştırdığını anlatır. Burada tasarım ve inovasyon yerine yenilikçilik kelimesi kullanıldı. Schumpeter teknolojik gelişmelerden de öte, Nietzsche’den esinlenerek yaratıcı yeni ekonomide yıkıcı yaratıcılığı işledi. Bunların etkilerini yaşıyoruz.
Şu günlerde “Yıkıcı inovasyon”u konuşuyoruz. Hatta “Türkiye ancak bunu başarırsa yol alabilir” diyenler var…
Yıkıcı yaratıcılık her defasında başka firmaların gerilere düşmesine, yıkımına yol açabilir. Ancak Prof. Dr. İlhan Tekeli yenilikçiliğin bağımsız değişken olamadığını söyler, yer, tarihsel coğrafya ve kültür ile bağlantılarını gösterir. Bana her zaman moral veren bir anlayışı ifade ediyor bu. Ekonominin kalbine tasarım yerleşmelidir. Ekonomi, yalnız sermaye, üretim araçları, insan kaynaklarından ibaret, sıfır toplamlı bir üretim ve mal ekonomisi değildir. Yeni ekonomi tasarım, ürün, hizmet, deneyim, ilişki ekonomisidir. Yeni ekonomide yönetim yerini yönetişime terk etmelidir, determinist yaklaşımların yerini oluşumsal süreçler almalıdır, bölgeler arası gelişimlerde eşitsizliğe karşın bölgesel gelişime yön vermeli.
Avrupa ve Amerika’da bunun güzel örnekleri var. Semtler hızla kimlik değiştirdi.
Doğru. Ben de şimdi “bölgesel inovasyon merkezleri” önerilerimi çeşitli şehirlerimize önermekteyim. Hatay bunlardan biri. Midyat’ta çok iş yapıyoruz.
Geçen ay İstanbul Unesco tarafından Tasarım şehri ilan edildi, yaratıcı kentler arasına alındı…Bunu değerlendirebiliyor mu İstanbul?
Unesco’nun bu seçiminin ardından İstanbul’un her metrekaresinin değeri arttı. Bunun farkına varmalıyız. Bunu değerlendirip her aya, haftaya tasarımın odakta olduğu işler, etkinlikler yapmalıyız.
Sizin İstanbul’un simgesi olabilecek bir öneriniz olmuştı değil mi?
Haliç için Leonardo’nun çizmiş olduğu köprüyü İstanbul’a kazandırmak adına girişimlerde bulunmuş, konuyu gündeme taşıyabilecek bir film yapımına destek vermiş, Büyükşehir Başkanlığı ve Başbakanlık gündemine sunmuştuk. Bu proje küresel bir proje idi, açılımında Leonardo’nun çizimleri ve maketi hiza alınıp bir uluslararası mimarlık yarışması öngörülmüş, bir mevzi imar plan çalışması ile kentsel tasarıma alınması, köprünün Haliç’in iki yakasına basan ayakları ve alanlarıyla trafikten arındırılması, İstanbul’un yaratıcı ekonomilerine, kültür endüstrilerine kazandırılması teklif edilmişti. Gerçekleşemedi.
Leonardo Da Vinci’nin böyle bir çizimi mi var?
Evet belgeleriyle duruyor. Sergileniyor.
Bu konu yeniden gündeme gelse yapar mısınız?
Koleksiyon ve ben bu konuda hizmet vermeye hazırdım, hala hazırız. Köprünün ayaklarına yerleşim alanları kurulmasını önerdim bu projede. İstanbul’da yenilikçilik adına çalışan çok kurum, STK var. Onlarla birlikte çalışarak bunu yapabiliriz. Günümüzde İstanbul’un Unesco tarafından yaratıcı kentler arasına alınması Koleksiyon’un desteklediği bu projeyi gündeme getirecektir diye de düşünüyorum. Bu film Koleksiyon web sitesinden izleyebilirsiniz. Ayrıca Leonardo’nun Haliç köprüsünün 7 metre boyutundaki replikası 14 aralık 2017- 7 Nisan 2018 tarihleri arasında UNIQ Müzesi’nde gerçekleşecek Leonardo da Vinci Expo’da sergilenecek.
İSTANBUL YAŞANMAZ HALE GELDİ
İstanbul’da son dönemde yaşanan yapılaşma hakkında ne düşünüyorsunuz?
İstanbul’daki yapılaşma İstanbul’u yaşanmaz hale getirdi. Bu yapılaşmayla birlikte trafik herkesi bitiriyor. Oysa İstanbul çok değerli bir şehir. Çok köklü bir kültürü var. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi var. Osmanlı’nın sağlam yapıları var. Osmanlı’nın değerlerini de kötü yapılaşmayla mahvettik. Ama hala çok özel yerler var. Galata tarafı örneğin. Benim bir sözüm var, “çiçekleri kopararak baharın önüne geçemezsiniz”. Şimdilerde Galata taraflarına bakıyoruz, yepyeni yaşam alanları filizleniyor. Çok güzel tasarlanmış butik mağazalar çıkıyor. Bence büyük markaların mağazalarından değerli. Oralarda kardelenler açılıyor. Bunun nedeni oraya müdahalenin yapılmamış olması.
YENİ KONU TARIM VE HAYVANCILIKTA YENİLİKLER
Ekonomi tasarımın neresinde duruyor?
Böyle giderse mercimeğimiz, nohutumuz kalmayacak. Tarımsal Kalkınma projesi hazırladım. Bu konuda ekonominin, özellikle tarım ve hayvancılığın, kırsal ekonominin gündemlerine nasıl katılacağı model üzerinde de çalışıyorum, yakında kamuoyuna da sunacağım. Genelde yaratıcı ekonomiler ve kültür endüstrileri AB ülkelerinde genel ekonomik büyüme hızına yüzde 12 daha yüksek bir düzeyde ve yüzde 14 daha karlı bir ortalama ile katılıyor. Bu gelişmelere bilgi teknoloji kümeleri çarpan hızında etki yapıyor. Yenilikçi yaklaşımlar ekonomiye gayri safi milli hasıla ve kişi başı gelir artışı olarak yansır, ekonomik refahın milli gelir artışının daha eşitlikçi dağılımını sağlar. Kültürel ifadelerin ve çeşitliliğin korunması kültür endüstrilerinin, yaratıcı ekonominin gelişimini sağlar. Ama daha da önemlisi toplumsal ayrışma, ayrıştırmaları, kutuplaşmaları giderir.
FARUK MALHAN KİMDİR?
1947 İzmir doğumlu. ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu. Malhan, 1971’de Koleksiyon firmasını kurdu. Halen mobilya, halı kilim, cam, porselen, takı, mücevher, mimarlık alanlarında tasarım çalışmalarını sürdürüyor. 2013’te de Tasarım Vakfı’nın kuruluşuna da öncülük eden Malhan, Türkiye’de tasarım kavramının yaşama aktarılmaya başladığı 70’li ve 80’li yıllarının lider kimliklerinden biri. Design Management Institute ve Design Cities Europe üyesi olarak dünya kongrelerine katılmakta olan Faruk Malhan aynı zamanda Siena 2019 Avrupa Kültür Başkenti projesi Danışma Kurulu üyesidir.