İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), dün akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) 'Mezopotamya'dan Ege'ye' konserini sanatseverlerle buluşturdu. Gecede, Mezopotamya'dan başlayıp günümüz Türkiye topraklarına kadar uzanan hikayeler İlber Ortaylı tarafından anlatıldı.
#İDOB“Kültürümüzde opera ve bale diye bir şey yok” diyen gazeteci Hacı Yakışıklı’ya yanıt Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu’dan geldi: “Osmanlı padişahlarımız, dünyaca ünlü bestecileri İstanbul’a davet ederek pek çok opera ve bale eserinin sahnelenmesinin önünü açmıştır.”
#Hacı YakışıklıHayat bu ya, her zaman dümdüz olmuyor yollar. Tökezliyoruz, düşüyoruz, kalkıyoruz ama devam ediyoruz yaşamaya. Hele ki bu kadar kıymetli bir coğrafyada yaşarken. Zor zamanlarımda benim için en kıymetli can simidi, tarih. Bugün beni yorunca geçmişten gelen dersler kulağıma küpe oluyor, yıllar öncesinden dilden dile dolaşan hikâyeler ruhumu rahatlatıyor. Ve sonra usulca ‘Bu da geçecek’ diyorum kendi kendime. O yüzden size bu hafta, İstanbul’un sokaklarında gözden kaçan büyüleyici güzellikleri anlatmak istedim. Umarım bu değerleri hatırlamak kalbinizdeki umudu canlandırmaya ilham olur
#Hürriyetİstanbullu ilk önemli uluslararası piyano virtuozu Faik Della Sudda, 19. yüzyılın sonunda Avrupa’nın önde gelen başkentlerinde sahneye çıkmış, konserleri basına övgülerle yansımıştı. Ömer Eğecioğlu, 10 yılda üç kez ele alıp adım adım genişlettiği ‘Franz Liszt’in İstanbullu Öğrencisi - Faik Bey Franz Della Sudda ve Yakın Ailesi’nde Faik Bey’i ölümünden 81 yıl sonra anılar, arşiv belgeleri ve mülakatlarla yeniden gün ışığına çıkarıyor.
#Franz Liszt’İn İstanbullu Öğrencisiİlk Türk bandosu olan Mûsikâ-i Hümâyûn'un gelişmesinde en büyük katkı sağlayan İtalyan asıllı Giuseppe Donizetti, Osmanlı Padişahı II. Mahmut için de bir marş bestelemişti. Söz konusu bu marşın adının ne olduğunu merak eden çok sayıda vatandaş, bilgi almak adına internette sorgulamalarına hız verdi. Peki, Donizetti Paşa'nın II. Mahmut için bestelediği marşın adı ne?
#Donizetti PaşaMaestro, 165 yıl önce uğradığınız İstanbul’dan sizi ziyarete geldim geçen hafta. Evinizin duvarlarını kaplayan sarmaşıklar kızarmış, damadınız Richard Wagner’in komşu villası onarıma alınmıştı. Bayreuth’un merkezine kebapçılar, mezarınızın yanıbaşına Türk kıraathanesi kurulmuştu. Müzedeki masklarınızda sanki derin bir uykudaydınız.
Asmalımescit, Beyoğlu’nda Tünel’e doğru, daracık sokaklardan oluşmuş bir semt. Önceleri İstanbul’a çeşitli nedenlerle gelmiş yabancıların oturduğu bu bohem sokaklara sonra tinerciler, üçkağıtçılar, eşcinseller, hayat kadınları, toplumda üstüne çizik atılmış kişiler sığınmış. Karanlık dönem Refik Aslan’ın meyhanesiyle aydınlanmaya başlamış. Pırıl pırıl olmuş, İstanbul’un en yaşam dolu semtine dönüşmüş. Ta ki, birisi, Ramazanda buradan geçen bir devlet büyüğüne kadeh kaldırıncaya kadar. Ondan sonra semtin idam fermanı imzalanmış. Bu hafta size bu semti anlatmaya çalışacağım.
ISTANBUL - It’s not everyday there’s a compact disc recording with a timeless quality about it that can be played many times with pleasure. Not only that, but clearly a great amount of research was invested in finding copies of the relevant music. All the tracks on the CD are marches composed for the Turks in the 19th and 20th centuries. Reşit Mehmet Erol is the man behind this idea of putting history onto a music recording.
İlk Türk askeri bandosunun kurucusu ve Türkiye'nin ilk milli marşının bestecisi olan İtalyan Giuseppe Donizetti (Donizetti Paşa), ölümünün 150. yılında bir törenle anıldı. Anma töreni için Birinci Ordu'dan bando istendiği, ama kabul edilmediği belirtildi. İstanbul Beyoğlu'ndaki Saint-Esprit Katedrali'nde yapılan anma töreninde Türkiye’nin ilk milli marşı, 88 yıl sonra ilk defa çalındı ve ayakta dinlendi.