Piyasalarda geçen hafta merkez bankası kararları öne çıktı. ABD Merkez Bankası (Fed), geçen çarşamba günkü toplantısında beklendiği üzere faiz değişimine gitmedi. Toplantı sonrası yapılan açıklamalarda 2021 yılı için enflasyon hedefi yukarı, işsizlik beklentisi aşağı yönlü revize edildi. Enflasyondaki yukarı yönlü revize bir yönü ile Fed yetkilerinin bir süredir dillendirdiği “enflasyondaki yükselişin geçici olduğu” beklentileriyle çelişti. Ama bunun üzerinde pek durulmazken, Fed Başkanı Powell’ın açıklamalarına odaklanıldı. Merak edilen konu tahvil alımlarının seyriydi. Bu yönde ileriye yönelik bir yol haritası şekillenirken tahvil alımlarının azaltılmasının faiz arttırımı anlamına gelmeyeceği vurgusu tekrarlandı. Yapılan açıklamalardan kasım toplantısında kararın verileceği ve 2022 ortasında ise sürecin tamamlanacağı şeklinde bir takvim ortaya çıktı. Fed üyelerinin çoğunluğu 2022 sonuna doğru faiz arttırımı bekliyor. Bir bakıma Fed ayağını fren pedalına koydu ancak henüz frene basmadı. Ne zaman frene dokunulacağı kasımda belli olacak. Karar noktasında istihdam ve enflasyon gibi ekonomik verilerin seyrine bakılacak.
ALTINDA DÜŞÜŞ
Dış borsaların bu beklentiye tepkisi yükseliş yönünde olurken ABD dolarında değerlenme, ABD 10 yıllık bono faizinde yükseliş ve bu gelişmelere bağlı olarak altın fiyatında düşüş görüldü. Fed’in bu kararı alması dış finansman ihtiyacındaki Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen piyasalar açısından iyi bir haber olmayacak. Bir süredir aynı ligde bulunduğumuz bazı ülkeler Fed politika değişimine karşı gardını alıyor. Rusya beş kez üst üste faiz arttırırken yükselen enflasyonun da etkisiyle tekrar faiz arttırımına hazırlanıyor. Brezilya Merkez Bankası art arda üçüncü kez olmak üzere geçen hafta bir puanlık faiz arttırımına gitti. Ekimde tekrar faiz artışı sinyali verdi. ABD’de tahvil faizlerinin yükselmesi sıcak para akışı açısından gelişen ülke piyasaları için istenen bir durum değil. Ayrıca yüksek faiz, borsalar için önemli bir alternatif. Para musluklarının kısılması ve faizdeki yükseliş, risk iştahının korunmasını zorlaştıracak bir gelişme olabilir. Henüz bu olasılılık çok fazla fiyatlamalara girmiş değil. Ancak dış piyasaların daha temkinli olduğunu söylemek mümkün.
PARA POLİTİKASINDA DEĞİŞİM
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçen perşembe günü sürpriz bir kararla gösterge faiz oranını bir puan düşürerek, yüzde 19’dan 18 seviyesine çekti. Hatırlanırsa TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, birkaç hafta önce “çekirdek enflasyonunun baz alınacağı” vurgusuyla faiz indirimi için bir alan açtığı kabul edilmişti. Buna rağmen Fed toplantısı sonrası yapılan açıklamalar, gelişen ülkelerden gelen faiz arttırım haberleri ve yüksek enflasyon gibi nedenlerle beklenti daha çok faizin sabit bırakılması yönündeydi. Faiz indirimine gerekçe olarak, gıda ve ithal fiyatlardaki artışların arızi unsurlara bağlı olduğu (geçici), kredi yavaşlaması ve cari dengedeki iyileşme gösterildi. Ayrıca geçmiş toplantı metinlerinde yer alan enflasyon üzerinde faiz ve parasal sıkılaştırma vurguları son metinde yer almadı. Bu durum TCMB’nin para politikasının ciddi bir değişime uğradığını, parasal sıkılaştırma modelinden vazgeçildiğini gösteriyor. Kasım ayındaki toplantı için de farklı beklentiler oluşmaya başladı. Citi, JP Morgan, Bank of America, Morgan Stanley ve Barclays gibi yabancı kurumlar faiz indirimini sürpriz bulurlarken, bazıları faiz indiriminin devamını beklediklerini açıkladı. Barclays, sene sonunda faizin yüzde 15 olmasını beklerken, BofA 150 baz puan daha indirim bekliyoruz açıklamasında bulundu. Morgan Stanley ise kasım toplantısında 50 baz puanlık indirim bekliyor. Faiz indirimini sürpriz olarak karşılayıp devamını beklemek çelişki gibi görülse de bu durum TCMB’nin parasal sıkılaştırma yerine gevşek para politikasına geçişle yani model değişikliğiyle izah edilebilir. TCMB’nin faiz kararının ardından dolar/TL kurunda 8.80 zirvesi geçildi. Borsa İstanbul’da düşüş görüldü. Uzun vadeli gösterge tahvil faiz oranında ise yükseliş vardı. İç piyasalarda yeni denge arayışları sürüyor.
EKONOMİK VERİLERDE ZAYIFLAMA İŞARETLERİ
Son dönemde açıklanan ekonomik veriler küresel ekonomideki toparlanmanın ivme kaybettiği izlenimini veriyor. Perşembe günü ABD haftalık işsizlik başvuruları 351 bin kişi olarak açıklandı. (beklenti 320 bin, önceki 332 bin) ABD, Almanya, Euro Bölgesi ve İngiltere PMI verileri beklentilerin altında kaldı. Yükselişini sürdüren petrol fiyatlarına ayrı parantez açmak gerekecek. Son günlerdeki artışta ABD ve Avrupa’da ham petrol stoklarındaki azalmanın yanı sıra doğalgaz fiyatlarındaki artışla beraber elektrik üretimi için petrole olan talebin artacağı beklentisi önemli paya sahip. Gündem olarak önümüzdeki hafta Türkiye dış ticaret verileri var. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD dönüşünde ABD ile ilişkiler hakkında yaptığı açıklamalar sonrası daha çok önem atfedilen Rusya Devlet Başkanı Putin ile yapacağı görüşme yakından izlenecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gıda fiyatları için marketler ile ilgili yaptığı açıklama ise Borsa İstanbul’da sektör bazlı fiyatlamalarla karşılık buldu.
BORSADA SATIŞ BASKISI SÜRÜYOR
Gelecek hafta ‘merkez bankaları’ konuşacak. 10’dan fazla merkez bankası toplantısı var. 22 Eylül’de ABD, Çin, Japonya, İngiltere, 23 Eylül’de ise Türkiye, Brezilya, G.Afrika olmak üzere birçok merkez bankası toplantısı var. Piyasaların pürdikkat kesileceği iki toplantı perşembe günkü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve çarşamba günü gerçekleşecek olan ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı olacak. Dış piyasaların öncelikli gündemi Fed. Daha doğrusu Fed’in tahvil alımlarının azaltıp azaltmayacağı kararı önem arz edecek. Piyasa beklentisi ağırlıklı olarak tahvil alımlarının azaltılması (tapering) yönünde bir karar çıkmayacağı yönünde. Ancak toplantı sonrası yapılacak açıklamalarda ileriye yönelik para politikaları için bir değişiklik sinyali olacak mı? ABD ağustos TÜFE verisi yıllıkta yüzde 5.3’e gerilerken, aylık bazda beklentilerin altında kalması ve ABD tarım dışı istihdam artışının ağustosta 235 bin seviyesine gerilemesi (temmuzda 943 bin idi) Fed’in bu toplantıyı pas geçme olasılığını arttırıyor. Fakat geçen perşembe ABD perakende satışlarının beklentilerin oldukça üzerinde gelmesi kafaları karıştırdı. Veri sonrası ABD dolarının değer kazanarak 93.00 seviyesinin geçmesi ve ABD 10 yıllık bono faiz oranının yüzde 1.38’e tırmanması 22 Eylül için varlık azaltma kararı bekleyenlerin sayısını arttırmış görünüyor. Fiyatlamalar da bunu gösterdi. Dip not olarak vermek gerekirse, dış piyasalardaki bu gelişmeler döviz kurları başta olmak üzere iç piyasalara da yansıdı. Fed toplantısı için ağır basan olasılık her ne kadar yeni bir karar çıkmayacağı yönünde olsa da piyasalar toplantı sonuçları konusunda bölünmüş durumda. Bir karar çıkmazsa ve güvercin tonda açıklamalar gelirse bu olumlu algılanır, tahvil alımlarının azaltılması kararı veya bu yönde bir sinyale ise olumsuz bir piyasa tepki beklenebilir. Dış piyasalardaki görünüm temkinli bir bekleyişi gösteriyor.
DÖVİZ MEVDUAT ARTIŞI İVME KAYBETTİ
Bankalardaki döviz mevduat artışı 10 eylül ile biten haftada ivme kaybetti ve 238 milyar dolar seviyesinde kaldı. Diğer yandan aynı haftada sıcak para girişleri tahvil bono tarafına kaymış görülüyor. Yüksek faiz etkisi önemli. Hisse senetlerinden 52 milyon dolar çıkış, buna karşılık tahvil bonoya 325 milyon dolarlık giriş söz konusu. TCMB brüt rezervlerinde ise artış sürüyor. 10 Eylül haftasında önceki haftaya göre 1 milyar dolarlık artış ile brüt rezervler 120 milyar doları geçti. Geçen hafta bankaların yabancı para mevduatlarında bazı vadelerdeki iki puanlık artış ile rezerve 3.4 milyar dolar ilave katkı gelecek. Ayrıca reeskont kredilerinin 30 milyar dolara çıkarılması yine rezerv artışını destekleyecek bir gelişme. Son yıllarda yıllık 20 milyar doların üzerinde reeskont kredilerinden rezervlere bir katkı söz konusu. Rezerv biriktirme operasyonları sürerken bu yönde bir politika oluşmuş görülüyor.
BÜYÜME POLİTİKASI
FED toplantısından bir gün sonra TCMB toplantısı var. Fed kararları ne ölçüde referans olacak orası tartışılır ama zor bir karar olacak. Toplantıya ilişkin beklentiler TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nın ‘çekirdek enflasyonu’ öne çıkarmasıyla değişti. TÜFE baz alınarak enflasyonun üzerinde faiz söylemi yerine ağustosta yüzde 16.76 olan çekirdek enflasyon vurgusu gelince piyasalar bunu faiz indirim hazırlığı olarak yorumladı. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) TCMB’den bu toplantıda 50 baz puan indirim, yıl sonuna kadar ise 150 baz puan daha indirime gitmesini beklediğini açıkladı. TCMB faizi sabit bırakırsa döviz kurlarında geri çekilme, faiz indiriminde ise yukarı yönlü bir hareket olasılığı söz konusu. Son dönemde ekonomi yönetiminin büyümeyi öne çıkaran bir politika istediği yönünde emareler mevcut. TL’nin değer kaybı kur geçişkenliğine bağlı olarak enflasyonu yukarı çekecek olsa da ihracat üzerindeki pozitif katkısı malum. Faizdeki düşüşün etkileri yanında ihracat artışı da ekonomideki büyümeyi destekleyen bir durum. Faiz indirimi gelirse, bunu büyümeden yöne tercih olarak da yorumlamak mümkün. Piyasalarda Fed toplantı sonuçlarına ilişkin bölünmüşlük TCMB için de var. Faizin sabit bırakılması gerektiği veya bırakılacağı yönünde hatırı sayılır ölçüde görüşler mevcut. Cevap için yine de 23 Eylül’ü beklemek yerinde olacak.
BORSADA SATIŞ BASKISI SÜRÜYOR
Borsada düşüş eğilimi devam ediyor. İlk önemli destekler 1.410-1.400 seviyelerinde bulunurken sonraki destek noktaları 1.370 ve 1.350 seviyelerinde. Olası tepki alımlarında ilk dirençler ise 1.445-1.457 seviyelerinde. Tepki çıkışının devamı için 1.457 seviyesi geçilmeli. Sonraki dirençler 1.475-1.485 seviyelerinde bulunuyor. Satış baskısı korunmakla birlikte destek noktalarında tepki alımları görülebilir.
DOLAR/TL’DE TEPKİ ÇIKIŞI GÜÇ KAZANDI
Piyasalarda dalgalı seyir devam ederken gözler merkez bankalarından gelen mesajlardaydı. Avrupa Merkez Bankası’nın geçen haftaki toplantısında beklendiği üzere faiz oranı sabit tutulurken başkan Lagarde’ın açıklamaları piyasalar üzerinde çok belirgin etkiler yapmadı. Sınırlı bir etkiden söz edilebilir. Açıklamalarda, pandemi tahvil alım programının 1.85 trilyon Euro olarak kalması, alımların ılımlı yavaş bir patikada yapılacağı ve hızının azaltılacağı, enflasyon baskısının yavaşlaması ve yükselişin geçici olduğu, ekonomik toparlanmanın devamı ve delta varyantına ilişkin vurgular öne çıktı. Bu söylemler durumu idare eden, bekle gör türünden ve ekonominin seyrini ölçmek açısından zaman kazanmaya yönelik açıklamalardı. ABD Merkez Bankası (Fed) tahvil alımlarının azaltılması ve para politikası değişikliği konusunda adım atmadan Avrupa’nın yön belirlemesi biraz zor. En azından geçmiş tecrübeler bunu gösteriyor. Beklentilerin oldukça altında gelen ABD tarım dışı istihdam verileri sonrası Fed yetkililerinden çok net mesajlar gelmedi. Tahvil alımlarının bu yılsonuna kadar azaltılması veya bir süre ertelenmesi yönünde görüşler mevcut. Ama tahvil alımlarının azaltılması yönündeki görüşler biraz daha ağırlıklı. New York Fed Başkanı John Williams, 2021’de teşviklerin geri çekilmesine başlama taraftarı olduğu yönünde görüş bildirdi. Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic ise, Fed’in bu yıl varlık alımlarını azaltabileceğine inandığını ancak bu ayki Fed toplantısında bu yönde bir karar beklemediğini söyledi. Fed’in 22 Eylül toplantısı sonrası piyasalar bu konuda netleşebilir. Ancak toplantıdan önce sonuçlarına göre Salı günkü ABD ağustos enflasyon verisi önemli bir eşik olabilir.
ÖNEMLİ PARAMETRELER
Enflasyon ve istihdam verileri bilindiği üzere Fed kararları açısından oldukça önemli parametreler. Hatırlanırsa haziran ve temmuz aylarında ABD enflasyonu (TÜFE) yıllık yüzde 5.4, aylık yüzde 0.5 olarak açıklandı. Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ise ağustosta aylıkta yüzde 0.7 artarken yıllıkta yüzde 8.3 ile 2010’dan beri en büyük yıllık artışı kaydetti. Ağustos TÜFE için beklentiler aylıkta yüzde 0.4, yıllıkta yüzde 5.3 civarında yoğunlaşıyor. Bu rakamı çok aşacak bir veri doğal olarak olumsuz, buna karşılık bu rakamın altında kalacak bir veri ise olumlu algılanabilir. Enflasyon konusunda Fed’in beklentisi yükselişin geçici olduğu yönünde. Bununla birlikte farklı görüşler de gelmiyor değil. Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester enflasyonun bu sene yüksek kalabileceğini, risklerin de yukarı yönlü olduğunu söyledi. Özetle, Fed para politikasındaki değişimler konusunda piyasaların çok net bir tepkisi ve görüşü henüz oluşmuş değil. Ayrıca delta varyantına ilişkin belirsizlik ve ekonomiye etkileri sıkça vurgulanan bir konu. Piyasalarda iyimserliğin yerini daha temkinli bir görünüme bıraktığını söylemek mümkün.
TCMB’DEN ‘ÇEKİRDEK’ ENFLASYON VURGUSU
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nın geçen hafta enflasyon konusunda yaptığı açıklamalar dikkat çekti. Kavcıoğlu’nun açıklamalarında manşet enflasyon yerine çekirdek enflasyonu öne çıkarması olası bir faiz indirim hazırlığı olarak görüldü. Bu durum döviz kurlarına yükseliş olarak yansırken, Borsa İstanbul’a satış olarak etki etti. Hatırlanırsa, TCMB Başkanı Kavcıoğlu’nun enflasyon üzerinde faiz söylemleri vardı. Ağustos manşet enflasyonu (TÜFE) TCMB gösterge faizinin üzerine çıkmış, ağustos çekirdek enflasyonu yüzde 16.76 olarak açıklanmıştı. Bu açıdan TCMB Başkanı’nın açıklamaları faiz indirimi için bir alan açma olarak değerlendirdi. Bununla birlikte 23 Eylül’deki TCMB toplantısında faiz indirimi veya şimdilik sabit kalması yönünde farklı görüşler ve beklentiler oluşmaya başladı. Ancak piyasalar gardını ve fiyatlamasını ağırlıklı olarak faiz indirimi yönünde yapıyor izlenimi hakim. ABD’de parasal genişleme sorgulanıp takvim hesabı yapılırken Türkiye’nin da dahil olduğu gelişen ülkelerden faiz artırımı ve enflasyonda yükseliş haberleri geliyor. Kolombiya Merkez Bankası, yükselen enflasyon nedeniyle politika faiz oranını arttıracağını açıkladı. Rusya’da ise enflasyon son beş yılın zirvesine ulaştı. Bu durum bu yıl beşinci kez faiz artırım olasılığını arttırdı. TCMB karar alırken dış kaynaklı gelişmeleri de değerlendiriyor tabi ki. Tahminler yerine 23 Eylül’deki TCMB faiz kararını görmek daha doğru olacak.
DÖVİZ MEVDUATINDA ARTIŞ SÜRÜYOR
TCMB verilerine göre bankalardaki döviz mevduatı ve brüt rezervler artarken sıcak para girişleri sürüyor. 03 Eylül haftasında hisse senetlerine 98.8 milyon dolar, tahvil bonoya 41.8 milyon dolar yabancı girişi oldu. Tutar olarak yüksek olmazsa da hisse senetlerine son dört haftadır, tahvil bonoya ise son üç haftadır yabancı girişleri devam ediyor. Yine 03 Eylül haftasında bankalardaki yabancı para mevduatı bir önceki haftaya göre yaklaşık 2 milyar dolar artışla 238 milyar dolara ulaşırken TCMB brüt rezervleri 900 milyon dolar artışla 119 milyar dolar oldu. Özellikle toplam mevduatın yüzde 55’ine ulaşan bankalardaki döviz mevduatındaki artış kayda değer. Döviz kurları düşse de yükselse de çözülme bir yana artış sürüyor. Döviz kurlarındaki geri çekilmelerin daha kalıcı hale gelmesi için bu görünümün değişmesi ve talebin azalması önemli olacak.
BORSA DESTEK ARAYIŞINDA
Küresel piyasalar açısından oldukça önemli görülen ağustos ayı ABD tarım dışı istihdamı 235 bin kişi olarak açıklandı. Önceki 943 bin, beklentiler 733 bin idi. Son yedi ayın en zayıf istihdam artışı. İşsizlik yüzde 5.2 seviyesine gerilerken saatlik kazançlarda ise artış var. Hatırlanırsa Jackson Hole toplantısında Fed Başkanı Powell sonbahar gibi tahvil alımlarının azaltılması yönünde sinyali vermişti. Zayıf gelen istihdam verilerine rağmen Fed beklendiği gibi tahvil alımlarını azaltmaya başlayabilecek mi? Yoksa biraz bekleyip ekonomik verilere göre mi hareket edecek? Bunu zamanla göreceğiz. İstihdam verisinin açıklanması sonrası piyasalar çok net tepki vermezse de ilk etki olarak tahvil alımlarının azaltılmasında bir öteleme beklentisi öne çıkmış gibi görünüyor. ABD doları değer kaybederken euro değer kazandı, ABD 10 yıllık bono faiz oranı önce bir geriledi, sonra yükseldi. ABD borsaları başta olmak üzere dış borsalarda bir miktar kâr satışları görüldü. Bu noktada net tavır için yine ABD Merkez Bankası (Fed) kaynaklı açıklamalar beklenecek sanki. ABD enflasyonun yüzde 5.4 seviyesinde kalıp ivme kaybetmesi ve Fed’ın enflasyon artışını geçici görmesi, ABD, Çin ve Euro Bölgesine ait diğer ekonomik verilerde zayıflama emareleri, ayrıca delta varyantının artan etkilerini de dikkate alırsak Fed’in para politikasında değişiklik için acele etmemesi olasılığı daha ağır basıyor. TCMB gibi bekle gör politikası yakın görülüyor.
SICAK PARA GİRİŞİ SÜRÜYOR
TCMB verilerine göre son haftalarda portföy yatırımlarına (sıcak para) giriş devam ediyor. Hisse senetleri ve tahvil bonoda 27 Ağustos haftasında 103 milyon dolarlık giriş söz konusu. Bir önceki hafta 437 milyon dolardı. Bankalar döviz mevduatındaki artış ise biraz ivme kazanmış görülüyor. Yine 27 Ağustos haftasında bir önceki haftaya göre 4 milyar dolarlık artışla birlikte 236 milyar dolara yükseldi. Döviz kurlarındaki geri çekilme alım yönünde kullanılmış. TCMB brüt rezervlerinde de belirgin bir artış söz konusu. 9.7 milyar dolar artışla 118.2 milyar dolara ulaşan rezervlerde IMF’den gelen 6.3 milyar dolarlık özel çekme hakkının katkısını dikkate almak gerekecek. Brüt rezervlerdeki artış, sıcak para girişleri, ABD dolarının dış piyasalarda değer kaybı, ihracat ve turizm gelirlerindeki artışlar, piyasalardaki iyimserlik gibi etkenlerin döviz kurları üzerindeki etkileri hissediliyor.
DÜNYADA FİYATLAR ARTMAYA DEVAM EDİYOR
Piyasalarda geçen hafta önemli ve yoğun veri akışı vardı. İç ekonomik gündemde ağustos enflasyonu ve büyüme (GSYH), dışarıda ise ABD ağustos ayı tarım dışı istihdam verileri yakından izlendi. Türkiye’nin bu yılın ikinci çeyreğine ait büyümesi geçen yılın aynı dönemine göre beklentilere paralel olarak yüzde 21.7 gerçekleşti. Bu açıdan piyasalar üzerinde fazlaca bir etki yapmadı. Büyümede baz etkisi önemli bir ayrıntı olmakla birlikte bir önceki çeyreğe göre büyüme yüzde 0.9 olarak kaydedildi. Cuma günü açıklanan ağustos enflasyon verisi ise biraz yüksek geldi. Piyasa beklentisi aylıkta yüzde 0.75, yıllıkta yüzde 18.70 civarındayken, gerçekleşme aylıkta yüzde 1.12, yıllıkta yüzde 19.25 oldu. Bu rakam Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) gösterge faizini aştı. Yine faiz için enflasyon en önemli referans olacak. Faiz kararı için bir süre mevcut enflasyona geçici gözle bakılıp önümüzdeki aylardaki veriler görülmek istenebilir. Muhtemelen bu ayki toplantıda faiz sabit kalacak. Piyasalarda bu yönde bir beklenti oluşmaya başlamış durumda. TCMB’nin çekirdek enflasyonu baz alıp faiz indirimi olasılığını gündeme getiren bir kesim de yok değil. Son dönemde döviz kurlarındaki gerileme kur geçişkenliği açısından bir avantaj sağlar gibi görünse de yaz mevsimi olmasına rağmen gıda fiyatlarındaki yükselişin tekrar ivme kazanması kayda değer bir durum. Ayrıca yaz mevsiminin bitmesiyle gıda fiyatlarındaki yükselişin devamı yönündeki beklentiler mevcut. Gıda fiyat artışları dış dünyada da sürüyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) gıda fiyatları endeksi ağustos ayında yüzde 3.9, son bir yılda yüzde 32.9 yükseldi. Kuraklık, kısmi üretim kayıpları, tedarikteki sıkıntılar ve gıda güvenliği konuları çokça tartışılan konular arasında.
ALTIN TEKRAR PARLAR MI?
Altının ons fiyatında son günlerde hareketlenme gözleniyor. ABD tarım dışı istihdamının düşük gelmesi ve parasal genişlemenin bir süre daha devam etme olasılığı, ABD dolarındaki zayıflama, ABD 10 yıllık bono faiz oranında düşüş eğilimin korunuyor olması altın fiyatını destekleyen etkenler olarak görülüyor. 1.800 doların üzerindeki çıkış biraz güç kazanmaya başlamış görülse de çıkışın devamı için son birkaç aydır önem kazanan 1.833 seviyesinin üzerinde kalınması gerekecek. Dolar/TL kurundaki zayıflama nedeniyle ons fiyatındaki yükseliş altının iç piyasalardaki gram/TL fiyatına pek yansımadı. Gram/TL fiyatında yön tayini açısından 480-492 bandı kısa dönem için izlenebilir.
BORSADA TEPKİ ÇIKIŞI ZAYIFLIYOR
Piyasalar ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Powell’ın Jackson Hole toplantısında yaptığı açıklamalara odaklandı. Özellikle ABD enflasyon ve istihdam verilerinin yüksek gelmesi, ayrıca Fed bölge başkanlarının açıklamaları Powell’ın konuşmasını daha önemli hale getirdi. Büyüme, istihdam artışı ve işsizlik verileri ekonomideki ciddi toparlanmayı gösterirken enflasyon yüzde 5.4 gibi tarihi sayılabilecek seviyelere ulaştı. Bir çok Fed bölge başkanı da tahvil alımlarını azaltma hamlesinin zamanın geldiği yönünde “şahin” sayılabilecek açıklamalar yaptı. Bu açıdan piyasalar Fed’in para politikası ve ileriye yönelik yol haritası konusunda başkanın söylediklerini pürdikkat dinledi. Fed Başkanı Powell, oldukça başarılı bir iletişim kurdu ve güven verdi. Aslında konuşmanın içeriğine bakıldığında birkaç ayrıntı dışında daha önceki söylediklerinden çok da farklı değildi. Enflasyondaki yükselişin pandemi koşullarında kaynaklandığı ve geçici olduğu görüşlerini tekrarlarken yüksek enflasyon problem olursa Fed kesinlikle tepki verir dedi ve yüzde 2 enflasyon hedefine vurgu yaptı. Powell konuşmasında özellikle istihdam konusuna ağırlık verdi.
YÜKSELİŞ DEVAM ETTİ
Bu açıdan önümüzdeki cuma günü açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verisi daha yakından izlenecek. Tarım dışı istihdam yine yüksek gelirse yakın bir tarihte belki eylül veya ekim gibi tahvil alımlarının azaltımı sürpriz olmaz. Konuşmadan yapılacak çıkarım da tam bu noktada oldu. Powell’ın, “Tahvil alımlarını azaltmaya bu yıl başlamak uygun olabilir. Tahvil alımlarında azaltım doğrudan faiz arttırım zamanlaması sinyali değil” açıklamasıydı. Tahvil alımları azaltılmaya başlansa da faiz arttırımı anlamına gelmeyeceği, bunun başka bir süreç olduğu vurgusu bir bakıma “ince ayar” olarak da görülebilir. Piyasalar duyacağını duydu ve konuşmayı güvercin tonda algıladı. Parasal sıkılaştırmanın başlamasına ilişkin bakış biraz yumuşadı. Açıklamaların ardından artan risk iştahıyla ABD borsaları başta olmak üzere dış borsalarda çıkış sürerken ABD 10 yıllık bono faiz oranında düşüş, ABD dolarında zayıflama, altının ons fiyatında ise yükseliş vardı. Bu durum iç piyasaları da olumlu etkiledi. Borsa İstanbul yükseliş devam etti, TL ise değer kazandı. Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkeler para birimlerinde (Rusya, Brezilya, Meksika, G.Afrika) bir miktar değer kazanımı görüldü. Özetle, Fed Başkanı Powell, ustaca, gidişatı bozmadan mesajlarını verirken ileriye yönelik bir yol haritası çizdi ve piyasalardaki olumlu havanın devamına katkı sağladı.
ENFLASYON BEKLENİYOR
Cuma günü TUİK tarafından açıklanacak enflasyon verileri öncekilere göre biraz daha önemli olacak. 23 Eylül’deki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararı öncesi son enflasyon verisi. Bir bakıma referans olarak görülebilir. Diğer yandan TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun enflasyon üzerinde faiz politikası uygulayacakları taahhüdü var. TÜFE’nin yüzde 18.95, TCMB politika faiz oranının yüzde 19.00 olması olayın kritik bir eşiğe dayandığını gösteriyor. Enflasyon yüzde 19’u geçerse TCMB faiz arttıracak mı? Piyasalar enflasyon verisine daha çok bu açıdan bakacak. Ağustos enflasyon beklentisi aylıkta yüzde 0.65-0.75, yıllıkta yüzde 18.70-18.80 aralığında yoğunlaşıyor. Enflasyon beklentiler dahilinde gelirse TCMB büyük bir olasılıkla faizi sabit bırakacak. Faiz indirimi sonraki aylara kalabilir. Ancak Fed tahvil alımlarının azaltılması sinyalini birinci ağızdan vermişken enflasyonda hafif bir gerileme ile faiz indirim kararı vermek de oldukça zor. Ayrıca yaz etkisiyle talepteki canlılık sürüyor. Bu durum enflasyon için ağustosta zirveden dönüş beklentisini zayıflatabilir. Piyasalar sonbahar veya yıl sonu gibi faiz indirimi bekliyor. Gelişmeleri göreceğiz.
'TEDBİRLER ALDIK'
Diğer yandan geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli üç yeni mekanizmayı devreye alacaklarını açıklamıştı. Önceki gün ise Lütfi Elvan, “Kurumsal kredilerde ve ödemelerinde sorun yok. Ama bireysel kredilerin sınırlandırılması için bankalarla görüşmelerimiz var, ciddi bir artış var. Bu konuda bazı tedbirler aldık, ama yeni tedbirler de gündeme gelecek” dedi. Bu açıklama bankaların sorunlu kredilere ilişkin olduğu kadar talep kısıcı bir düzenleme izlenimi veriyor.
YABANCI GİRİŞİ SÜRÜYOR
Son haftalarda TCMB’nin açıkladığı yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono istatistiklerinde, yabancı girişlerinin miktarı düşük de olsa devam ediyor olması kayda değer bir durum. 13 Ağustos haftasında hisse, tahvil bono netinde 32.7 milyon dolarlık giriş görüldü. Hisse senetlerine 77.9 milyon dolar giriş, tahvil bonoda 45.2 milyon dolar çıkış gerçekleşmiş. Özellikle son iki haftada hisse senetlerindeki alımların 248 milyon dolar olması dikkat çekici.
Hatırlanırsa geçtiğimiz haftalarda hisse senetlerinde çıkışlar söz konusuydu. Yine 13 Ağustos haftasında bankalardaki döviz mevduatı 232 milyar doların biraz üzerinde seyrederken bir önceki haftaya göre fazlaca bir değişim olmadığı görüldü. TCMB’nin brüt döviz rezervlerinde ise yaklaşık 2 milyar dolarlık azalışla 107 milyar dolara gerileme söz konusu. Rezerv ve döviz mevduatı tarafında çok belirgin değişimler görülmüyor. Piyasa şartları gereği rakamlarda küçük çaplı oynamalar var. Yılın ilk yarısına ait bilançoların yayınlanması da tamamlandı. Genel olarak hem sanayi hem özel banka bilançoları performansları olumlu olarak değerlendirilebilir. Bu durum 1 Eylül’de açıklanacak 2. çeyrek büyüme verisi hakkında da bir fikir veriyor. Hatırlanırsa ilk çeyrek büyümesi yüzde 7.0 olmuştu. 2. çeyrek için yüzde 20-25 gibi büyüme beklentileri telaffuz ediliyor.
BAZ ETKİSİ DETAYI
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan “İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler baz etkisinin de devreye girmesiyle yıllık yüzde 20 civarında bir büyümeye işaret ediyor” açıklaması gelmişti. Tabi ki burada baz etkisi önemli bir detay. Bilindiği üzere ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7.0 büyüme görülürken bir önceki çeyreğe göre büyüme yüzde 1.7 olmuştu.
Geçen yılın ikinci çeyreğinde koronavirüs şartları ile kapalı bir ekonomi vardı. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan ise “Öncü göstergelere göre ekonomide büyüme ve yatırım eğilimi üçüncü çeyrekte de sürüyor, bu çerçevede, salgınla ilgili dışsal bir şok olmaması durumunda, 2021 yılı için yüzde 8’in üzerinde bir büyüme bekliyoruz” dedi. Fitch de daha önce yüzde 6.3 olarak belirlediği Türkiye için büyüme beklentisini yüzde 7.9’a yükseltti.
Bu dip nottan sonra bilançoların hisse bazlı hareketlilik getirdiğini söylemek yerinde olacak. Geçtiğimiz haftanın dikkat çeken tarafı, delta varyantına bağlı vaka sayılarındaki artışla birlikte gıda, sağlık ve perakende gibi sektör hisselerinde yaşanan küçük çaplı hareketlilik oldu.
Ancak hareketler güç kazanmadı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ‘yeni dönemde tam kapanma olmayacak’ açıklaması bu açıdan önemli.
ABD İSTİHDAM VERİLERİ İYİ GELDİ
Piyasalarda iyimserlik devam ediyor. İç piyasalarda geçen haftanın öncelikli gündemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısıydı. TCMB, beklendiği üzere perşembe günkü toplantısında gösterge faiz oranını yüzde 19.00 olarak sabit tuttu. Duyuru metninde ‘parasal sıkı duruş ve enflasyonun üzerinde faiz politikası’ vurgusu yerini korudu. Bu durum iç piyasalara moral verdi. Borsa İstanbul’a sert yükseliş, döviz kurlarına ise düşüş olarak yansıdı. TCMB’nin G.Kore Merkez Bankası ile yaptığı 2 milyar dolarlık swap anlaşmasının döviz kurlarındaki düşüşe olan kısmi etkisini ayrıca dikkate almak yerinde olacak. Hatırlanırsa TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyon raporu sunumunda başka ülke merkez bankalarıyla swap görüşmeleri yaptıklarını söylemişti. TCMB’nin faiz indireceği ve duyuru metninde değişiklik olabileceği yönündeki spekülasyonların etkisiyle çarşamba günü sert düşüş gösteren Borsa İstanbul, toplantı sonrası güç kazandı ve dış borsalardan olumlu yönde ayrışma gösterdi. İç ekonomik gündem TCMB toplantısı sonrası rahatladı. Ancak geçen haftaki yazımızda da bahsettiğimiz üzere ağustos enflasyonu ve TCMB’nin eylül toplantısı daha yakından izlenecek. Enflasyonda beklenen düşüş olmaz ve 19.00 seviyesini aşarsa, enflasyonun üzerinde faiz politikası nedeniyle eylül toplantısı ayrıca önem kazanacak. Enflasyonda olası bir düşüş TCMB’nin elini rahatlatacaktır. Enflasyon ve faiz kararı piyasalar açısından eylül ayında tekrar gündem olmak kaydıyla ertelenmiş bir konu. Toplantı öncesi dalgalanma yaşayan piyasalar bu süreci sorunsuz atlatmış görülüyor.
DIŞ BORSALARDA YENİ ZİRVE DENEMELERİ
Öncü olarak görülen ABD ve Almanya borsalarında devam eden çıkışla birlikte yeni zirveler denendi. Güçlü gelen ABD temmuz istihdam verilerinin ardından ABD Merkez Bankası’nın (Fed) erken parasal sıkılaştırma olasılığı artmış ve bu yönde “şahin” açıklamalar gelmişti. Halen de gelmeye devam ediyor. San Francisco Fed Başkanı Mary Daly, ‘varlık alımlarını azaltmanın bu yıl en kısa sürede başlayabileceğini’ söyledi. Kansas City Fed Başkanı Esther George ise, merkez bankasının parasal teşvikleri azaltma yönünde ilerlemesi gerektiği görüşünde. Buna karşılık ABD temmuz enflasyonu yüzde 5.4 olarak açıklandı. Haziran ayında aynı rakamdı. Bu sonuç ivme kaybı olarak görüldü. Ayrıca bazı Fed yetkililerinden ise ‘enflasyondaki yükselişin geçici olacağı ve para politikası değişikliği için bir süre daha verilerin izlenmesi’ yönünde değerlendirilmeler geldi. Bu durum erken parasal sıkılaştırma olasılığının zayıfladığı algısıyla piyasalardaki mevcut görünümün korunmasında etkili oldu. Biraz da bardağın dolu tarafı görülmek istenmiş olabilir.
MEMNUN EDEN GÖRÜNÜM
Büyüyen ekonomi, şirket karlarındaki artış ve borsalarda yeni devam eden çıkış hareketleri yatırımcıları memnun eden bir görünüm. Fed’in sonbahar veya daha sonraki aylarda yapması muhtemel tahvil alımlarının azaltılması hamlesi için erkenden pozisyon değişikliği doğru bulunmamış olabilir. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Ama piyasalarda bir politika değişikliği için duyarlılığın biraz daha arttığını söylemek mümkün. Diğer yandan ‘delta varyantı’ ve artan vakalar gündem olmaya devam ediyor. Dış borsalarda bazen kâr satışları için bahane olarak görülse de henüz bu yönde çok ciddi bir fiyatlama yapılmış değil. Aşılamanın yaygınlaşması,vaka sayıları artsa da vefat sayılarının artmaması, ekonomide kapanma ve kısıtlamaların gelmemesi piyasalar için önemli referanslar. Diğer taraftan delta varyantına bağlı vaka artışları ve bu yöndeki belirsizlikler henüz ortadan kalkmadan merkez bankaları parasal desteğin azaltılması konusunda çok hızlı davranabilir mi? Bir de bu açıdan bakmak yerinde olacak.
HİSSEYE YABANCI GİRİŞİ
TCMB tarafından açıklanan yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono istatistiklerine göre 6 Ağustos ile biten haftada yabancıların toplamda 281 milyon dolarlık net alım gerçekleştiği görüldü. (Hisse senetleri 168 milyon dolar, tahvil bono 113 milyon dolar) Bir aydır ilk defa hisse senetlerinde yabancıların alım yapmaları dikkate değer. 54 milyon dolar ile hisse senetlerinde son alımı 9 Temmuz haftasında yapmışlar. Bununla birlikte 25 Haziran’dan itibaren tahvil bonoda art arda yedi haftadır miktarı azalıp artmakla birlikte alımdalar. Burada yüksek faiz etkisi bariz şekilde görülüyor. Zayıf da olsa sıcak para girişleri, cari açıktaki daralmanın sürmesi, TCMB’nin brüt döviz rezervlerindeki artışın devam ediyor olması, IMF katkı payı beklentisi ve swap anlaşması gibi gelişmelerin döviz kurlarındaki gevşemeye katkı yaptığını söylemek mümkün. Diğer yandan bankalardaki döviz mevduatı 6 Ağustos ile biten haftada bir önceki haftaya göre yaklaşık 600 milyon dolarlık artışla 232.6 milyar dolara ulaştı. Yüksek faize rağmen banka mevduatlarında pozisyon değişikliği görülmüyor. Bu noktada enflasyondaki yükselişle gerileyen reel faiz getirisi ve biraz da güven algısına atıfta bulunmak gerekecek. Döviz kurlarındaki gerilemenin daha kalıcı hale gelmesi açısından bankalardaki döviz mevduatının çözülmesi önemli olacak.
ALTIN DALGALI SEYREDİYOR
Piyasalarda dalgalı seyirle birlikte iyimserlik korunuyor. İyimserlik daha çok borsa ağırlıklı. Piyasalar cuma günü açıklanan temmuz ayına ilişkin ABD tarım dışı istihdam verilerine odaklanmıştı. Beklentilerin üzerinde 943 bin kişi olarak açıklandı. Haziranda 850 bin idi. İşsizlik oranı ise yüzde 5.4 oldu. Haziran ayında işsizlik yüzde 5.9 seviyesinde bulunuyordu. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) para politikasına ilişkin kararlarda çok fazla yer tutan tarım dışı istihdam verisi güçlenmeye devam ediyor. Bu durum aynı zamanda ABD ekonomisindeki toparlanmanın sürdüğünün de belirgin bir göstergesi. Bir süredir Fed’in erken parasal sıkılaştırmaya gidebileceği konusu tartışılıyor. Hatta Fed’in haziran toplantısından sonra Başkan Powell bu yönde açık bir sinyal vermişti. Temmuz toplantısında ise “parasal desteğin devam edeceği, enflasyondaki artışın geçici olduğu, istihdam hedeflerinden hala uzakta bulunduğu” söylemleriyle ortamı yumuşatmıştı. Cuma günkü verinin ardından Fed tekrar daha şahin bir görünüme bürünür mü? Bir sonraki Fed toplantısı 22 Eylül’de. Fakat toplantıyı beklemeden geçtiğimiz günlerde olduğu gibi Fed adına konuşacak başkan veya yetkililerin açıklamalarından bazı sinyaller gelecektir. Gerçi Cuma günü tarım dışı istihdam verisinin açıklanmasıyla parasal sıkılaştırma algısı güçlendi ve ilk fiyatlamalar görüldü. Borsalarda fazlaca bir dalgalanma olmasa da ABD doları değer kazanarak Dolar Endeksi 92.80 seviyelerine çıkarken piyasalar için önemli bir referans olan ABD 10 yıllık bono faiz oranı sert yükselişle yüzde 1.30 seviyesine ulaştı. Altın ise en çok yara alan yatırım aracı oldu. Altının ons fiyatı 1.800 doların üzerinde seyrederken veri sonrası 1.760 seviyelerine geri çekildi. Bu verinin Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülke piyasaları için iyi bir durum olmadığını söylemek yerinde olacak. Fed’in faiz artışı için uzun bir süreç olduğu kabul edilse de erken parasal sıkılaştırma ve tahvil alımlarının azaltılması olasılığının güç kazanması piyasa faiz oranlarında yükselişi beraberinde getirebilir. Bu gelişen ülkelerden doların anavatanına dönüş eğiliminin hızlanması ve dış finansman ihtiyacındaki ülkeler için daha pahalı borçlanma maliyeti olasılıklarını artıran bir durum. Tabi ki bunlar biraz da erken sayılabilecek tahmin ve varsayımlar. Yine de Fed yetkilerinden gelen açıklamaları bir görmek doğru olacak. Belki de temmuz toplantısı sonrasında olduğu gibi daha sakin ve rahatlatıcı söylemler duyarız. Ancak cuma günü açıklanan verilerinin ardından piyasaların biraz daha temkinli olması muhtemeldir.
PERŞEMBE TCMB TOPLANTISI VAR
İç ekonomik gündemde önümüzdeki hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısı var. Faiz değişimi beklenmiyor. Ancak toplantı sonrası yapılacak duyurularda para politikasının seyrine ilişkin ileriye yönelik sinyaller aranacak. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalarda “parasal sıkı duruş ve enflasyonun üzerinde faiz” politikasını sıkça vurgulamıştı. Temmuz enflasyonu (TÜFE) yüzde 18.95 olurken bilindiği üzere TCMB politika faizi de yüzde 19.00 seviyesinde bulunuyor. Enflasyon ve faiz farkı kalmadı. Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’nın “Faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz yok çünkü yüksek faiz bize yüksek enflasyonu getirecektir. Düşük faiz de düşük enflasyonu getirecektir. Ağustos ayı kırılma noktasıdır” açıklamaları kayda değer. Açıklamaların ardından döviz kurlarında yükseliş görülürken Borsa İstanbul’un seyrinde bir değişim olmadı, çıkış devam etti. Faizin düşmesi olasılığı hisse senetleri için alternatif piyasa olması nedeniyle olumlu bir referans olarak değerlendirilmiş olabilir. Para politikası ve faiz kararları açısından Ağustos enflasyonu ile TCMB’nin eylül toplantısı daha önemli olacak gibi görülüyor. TL’nin tekrar değer kaybetmeye başlaması kur geçişkenliği ve enflasyon açısından dikkatte tutulması gereken bir durum.
PETROL FİYATLARI DÜŞÜŞTE
Petrol fiyatında geçtiğimiz günlerdeki yükseliş son günlerde yerini düşüşe bırakmış durumda. Diğer arızi sebepleri bir yana bırakırsak ağırlıklı olarak “delta varyantına” bağlı vaka artışlarının ekonomideki toparlanmaya ve petrol talebine sekte vurabileceği beklentileri düşüş gerekçesi olarak görülüyor. Brent petrol 70 dolar seviyelerinde bu günlerde seyrediyor. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde 77 doların üzerini görmüştü. Petrol ithalatçısı konumundaki Türkiye’nin enflasyon konusuna dikkat kesildiği bu günlerde petrol fiyatlarını da yakından izlemek gerekecek.
TAHVİL BONOYA GİRİŞ VAR
TCMB’nin açıkladığı haftalık “yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono istatistikleri” sıcak paranın seyrini izlemek açısından yakından takip edilen verilerden biri. 30 Temmuz ile biten haftada tahvil bonodaki 300 milyon dolarlık alım son ayların en yüksek rakamı olarak dikkat çekti. Temmuz’daki girişler 462 milyon doları buldu. Bu görünümde yüksek faizin payı oldukça önemli. Buna karşılık hisse senetlerinde ise aylık bazda 102 milyon dolarlık çıkış görülüyor. Borsa İstanbul’daki yükselişe rağmen takas saklamada yabancı payında henüz artış görülmüyor, halen yüzde 42 seviyesinin biraz üzerinde bulunuyor.
BORSADA ÇIKIŞ HAREKETİ SÜRÜYOR