Zeynel Balcı

Altın ABD istihdamını bekliyor

6 Ağustos 2021
Altın fiyatında son dönemde 1.750-1.900 bandında dalgalı bir seyir izleniyor. Ancak bugün açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verisi altın fiyatları üzerinde etkili olabilir. Beklentilerden yüksek bir rakam gelirse altın fiyatında aşağı yönlü baskı yapabilecek bir gelişme yaşanabilir. İstihdamın beklentilerin altında kalması durumunda ise altın fiyatını destekleyici yönde etki yapabilir.

Altın geleneksel yatırım araçlarının başında geliyor. TCMB rezervleri kadar yastık altı diye tabir edilen halkın elindeki altın miktarı konusunda da sıkça haberler geçer. Bununla birlikte haftalık olarak TCMB rezervlerinde ne kadar altın olduğu kamuoyuna duyurulur. Yayınlanan tablolardan TCMB’nin elinde 30 Temmuz ile biten haftada 41 milyar dolarlık altın rezervi olduğu anlaşılıyor. Türk halkının elinde ise 5 bin ton altın bulunduğu çeşitli vesilelerle yetkililer tarafından dillendirilen bir durum... Son olarak Eski Maliye Bakanı Nurettin Canikli, geçtiğimiz nisan ayında katıldığı bir TV programında vatandaşın yastık altında 5 bin ton altını var açıklamasını yapmıştı. İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Genel Müdürü ve Üst Yöneticisi Ayşen Esen ise önceki yıllarda “Türkiye’de 2 bin 500 ila 5 bin ton arasında değişen yastık altı altın bulunuyor” demişti. Türk haklının altın, döviz ve gayrimenkul öncelikli yatırım araçları olmaya devam ediyor. Böyle de uzun yıllar devam edeceğe benziyor.

DALGALI GÖRÜNÜM

Altının global ölçekte fiyatını belirleyen temel etkenlere bakıldığında; enflasyon, faiz, ABD dolarının değerindeki değişimler, fiziki alım satımlar (merkez bankaları, fonlar), jeopolitik gelişmeler ve öncü merkez bankası para politikaları gibi konu başlıklarını saymak mümkün. İç piyasalarda altının gram/TL fiyatını etkileyen parametreler ise altının ons/dolar fiyatı ile dolar/TL kurunun bileşeninden oluşur. Altının dış piyasalardaki ons fiyatının seyrine göz atacak olursak, Ağustos/2020 tarihinde 2 bin doların üzerini test ettikten sonra gelen satışlarla bu yıl dalgalı bir görünüm izliyor. Mart/2020 ayında baş gösteren salgın hastalığa bağlı olarak piyasalardaki “nakit kraldır” anlayışının öne çıkmasıyla yaşanan düşüşte 1.676 seviyesine kadar geri çekilme yaşandı. Sonrasında gelen tepki alımlarıyla görülen yükseliş 1.900 doların üzerinde kalamadı. Son dönemde 1.750-1.900 bandında dalgalı bir seyir izleniyor. Bugünlerde ise yatay hareketle bekleyiş havası hakim. ABD Merkez Bankası (Fed) kararları ve para politikalarının altın fiyatı üzerindeki etkileri biliniyor. Fed’in karar aşamasında baz aldığı veriler arasında ABD tarım dışı istihdamının önemi malum. Bugün açıklanacak temmuz verisi bu açıdan yakından izlenecek. Piyasa beklentisi 925 bin civarında. Beklentilerden yüksek bir rakam gelirse, bu durum Fed politikalarında bir değişim veya erken parasal sıkılaştırma olasılığını tekrar gündeme taşıyacağı için altın fiyatında aşağı yönlü baskı yapabilecek bir gelişme olabilir. Aksi takdirde istihdamın beklentilerin altında kalması, parasal genişlemenin ve tahvil alımlarının bir süre daha devamı olasılığını güçlendirebilir. Bunun da altın fiyatını destekleyici yönde etki yapması muhtemeldir.



DENEMELER GÜÇ KAZANMADI

Yazının Devamını Oku

Enflasyon yüzde 18.95 oldu

4 Ağustos 2021
Temmuz ayında tüketici enflasyonu aylık bazda yüzde 1.8 artarken, yıllık bazda yüzde 18.95’e yükseldi. Tüketici enflasyonu politika faizi olan yüzde 19 sınırına yaklaşmış oldu. Dış dünyada da durum pek farklı değil, enflasyon önemli bir sorun. Bilindiği üzere ABD’de haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 5.4 seviyesine ulaşmıştı.

Enflasyon temmuz ayında yükselişini sürdürdü. Haziran ayında TÜFE yıllık bazda yüzde 17.53 iken temmuz ayında 18.95 seviyesine yükseldi. Aylıkta ise yüzde 1.80 artış var. Beklentiler daha çok aylıkta yüzde 1.55-1.65, yıllıkta ise 18.60-18.70 seviyelerinde yoğunlaşmıştı. Alt gruplara bakıldığında, aylık artışlar konutta yüzde 5.07, gıda 2.77, lokanta ve oteller 2.72 ile en fazla artış görülen kalemler oldu. Yıllıkta ise gıda yüzde 24.92 ile fiyat artışında ilk sırada yerini korurken onu 24.62 ile ulaştırma izledi. Konut fiyatlarında yüzde 40’a yaklaşan inşaat maliyetleri ve talep artışları kendini göstermiş. Gıda önceki aylardan aşina olunan bir durum. Temmuz enflasyonunun beklentileri aşmasında, kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte talepteki canlanma yanında temmuz ayında elektrik (% 15), doğalgaz (% 12) ve LPG fiyatlarına gelen zamlara maliyet enflasyonu açısından ayrı bir yer açmak gerekecek.

MEYVE-SEBZE FİYATLARI

İthal ağırlıklı ekonomide kur geçişkenliğinin enflasyon üzerindeki etkileri malum. Temmuz ayında döviz kurları bir önceki aya göre daha sakin olsa da haziranda yaşanan kur hareketinin yansımaları veya devreden bakiyeleri olabilir. Haziran ayında dolar/TL kuru 8.80 seviyesini test etmişti. Diğer yandan ÜFE ve TÜFE makası açılmaya devam ediyor. Temmuz ayında TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) yüzde 18.95 iken ÜFE (Üretici Fiyat Endeksi) 44.92’ye yükseldi. 25.97 puanlık fark, önümüzdeki dönemde enflasyonda geri çekilmenin önünde önemli bir mani olarak geçerliliğini koruyor. Ürün bazında bakıldığında geleneksel yaz mevsimi ucuzluğunun gıdada hissedilmemesi dikkat çekici. Birçok üründe düşüş var ama bazı meyve sebze fiyatlarında artışlar sürüyor. Bir dip not eklemek gerekirse, son günlerde Ege ve Akdeniz’de tarım üretim alanlarını da etkileyen yangın felaketinin tarım ürünleri üzerinde bir etkisinin olup olmayacağı konusu önümüzdeki aylarda yakından izlenecek bir durum.

YURTDIŞINDA DA YÜKSELİYOR

Dış dünyada ise durum pek farklı değil, enflasyon önemli bir sorun. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) gıda endeksi mayısta bir önceki aya göre yüzde 4.8, yıllık bazda ise geçen yılın aynı ayına göre 39,7 arttı. Haziran ayında ise biraz gerileme olduğu açıklandı. Aylıkta yüzde 2.5 gerilemeye karşılık yıllık artış 33.9 seviyesinde. 33.9 çok yüksek bir rakam. Bilindiği üzere ABD’de haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 5.4 seviyesine ulaşmıştı. Geçtiğimiz yıllarda yüzde 2.00-2.50 bandında devam ediyordu. ABD Merkez Bankası (Fed), faiz ve para politikası kararları için en duyarlı olduğu verilerden biri enflasyon. 2008 yılındaki yüzde 5.6 zirve seviyesine yaklaşıldı. Her ne kadar ABD ve Avrupa Merkez Bankası yetkileri enflasyondaki yükselişi geçici görse de sorun olmaya devam ediyor.

Enflasyonla ilgili detaylara değindikten sonra ekonominin en önemli parametrelerinden birisi olması nedeniyle enflasyonun para ve maliye politikalarına yansımalarını ayrıca değerlendirmek gerekecek. ABD Merkez Bankası para politikası konusunda haziran toplantısında değişim olasılığı için bir sinyal vermişti. Beklentiler sonbahar gibi veya en geç yıl sonu tahvil alımlarının azaltılması ve parasal genişlemenin yavaşlatılması konusunda bir takvim açıklayacağı yönünde. Peki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ne yapacak? Mevcut enflasyon, yüzde 19 olan TCMB faiz oranına yaklaşmış durumda. Türkiye çift paralı ve dolarizasyon ağırlıklı bir ekonomik sisteme sahip. Ekonomi yönetiminin TL’ye cazibe kazandırmak açısından reel faiz vermesi işleyiş gereği ve alışageldik bir durum. Gerçi dış dünyada ABD ve bazı gelişmiş ülkelerde 3-5 puanı bulan negatif faiz oranları mevcut. Ama Türkiye’nin durumu biraz farklı. Dış finansman ihtiyacı malum ve borçlanmalar ile bankalardaki tasarrufların yarısından fazlası döviz cinsinden. Reel getiri söz konusu olmazsa yatırımcı döviz ve konut gibi başka yatırım araçlarına ilgi gösteriyor.

İSTİKRAR ÖNEMLİ

Döviz kurlarında istikrar önemli. Hem faizi hem dövizi birlikte tutma çabasının sonuçları geçtiğimiz dönemde tecrübe edildi. Geçen haftaki ‘Enflasyon Raporu’ sunumunda TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu “Enflasyon ile mücadelede yalnız bırakıldık” demişti. TCMB, enflasyon hedefine ulaşana kadar sıkı para politikasına ve enflasyonun üzerinde faiz politikasına devam edileceğini her defasında vurgularken faiz indirimi en azından şimdilik zor görülüyor. Ayrıca enflasyonun zirve yaptığını söylemek için hem dış dünya hem de Türkiye açısından çok erken.

Yazının Devamını Oku

Doları düşüren 8 neden

3 Ağustos 2021
Son günlerde dolar/TL kurunda geri çekilme öne çıkmış durumda.

Dolar/TL kuru cuma günü 8.45 seviyelerinden işlem görürken, dün ise 8.35 seviyelerine kadar geriledi. Uzun dönem açısından yükseliş hareketi korunsa da kısa dönemli düşüş biraz derinlik kazanmaya başladı. Düşüşe etki eden bazı önemli sebeplere göz atacak olursak;

1. ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı sonrası Başkan Powell’dan gelen piyasa dostu açıklamalar ve erken parasal sıkılaştırma olasılığının zayıfladığı algısının öne çıkması. Bu gelişmeye bağlı olarak piyasaların yakından izlediği ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.33 seviyesinden 1.22 seviyesine geri çekildi. Ayrıca ABD Dolarının Euro ve Japon Yeni başta olmak üzere altı para birimine karşı değişimini gösteren Dolar Endeksi 93.1 seviyesinden 91.8 seviyelerine kadar geriledi. Dışarıda ABD dolarındaki değer kaybı iç piyasalarda Dolar/TL kuru üzerinde zayıflamaya neden oldu.

SICAK PARA

2. Fed toplantısı sonrası piyasalardaki iyimserlik ve güvenli liman ihtiyacının nispeten azalmasıyla risk iştahının artması ve bu durumun döviz kurlarında kâr satışlarını beraberinde getirmesi.

3. Türkiye’den yabancı portföy yatırımlarında (sıcak para) çıkışların durması ve yüksek faiz etkisiyle tahvil bono (DİBS) ağırlıklı olmak üzere yerini az da olsa girişlere bırakması.

4. Pandemiye bağlı kısıtlamaların kaldırılmasıyla turizm gelirlerinde artış beklentisi. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, haziranda yabancı turist sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 853.4 oranında arttı. Geçen yılın pandemi şartları nedeniyle ekonomilerin kapalı olduğunu dikkate alırsak bu oranda baz etkisini de hesaba katmak gerekecek. 

İHRACAT REKORU

5.

Yazının Devamını Oku

Piyasalara Fed morali

1 Ağustos 2021
ABD Merkez Bankası’nın (Fed) toplantısının ardından Fed Başkanı Powell, bir bakıma piyasaların duymak istediklerini söyledi. İç piyasalar da bu açıklamaların etkisiyle bayram sonrasına iyi bir grafikle başladı. Bir süredir dış piyasalardan olumsuz ayrışan Borsa İstanbul, dışarıya göre daha güçlü bir performans sergilerken, dış piyasalarla olan açığını kapatmaya çalıştı.

BAYRAM tatilinin ardından iç piyasalar iyi başladı. Bu gelişmede ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı ve Başkan Powell’ın açıklamaları önemli rol oynadı. Toplantının ardından yapılan açıklamalar güvercin tonda ve piyasa dostu olarak değerlendirildi. Fed Başkanı Powell’ın açıklamalarında “enflasyonda kısa vadede riskler yukarı doğru ancak orta vadede aşağı ineceğine güvendiğini ve enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu, Fed’in toparlanma tamamlanana kadar varlık alımlarını sürdüreceğini, tahvil alımlarının azaltılmasını konuştuklarını, henüz bir karar almadıklarını, faiz arttırımını düşünmekten çok uzak oldukları” gibi detaylar vardı. Bir bakıma piyasaların duymak istediklerini söyledi. Bu açıklamalar risk iştahını artırırken borsalara sınırlı bir yükseliş, ABD 10 yıllık bono faiz oranında düşüş, ABD dolarında değer kaybı ve altın fiyatında (ons dolar) ise yükseliş getirdi. Ancak yatırım araçlarındaki dalgalanmalar kısa boyutlu kaldı. Bu durum iç piyasalara da olumlu yansıdı. Zaten bir süredir Borsa İstanbul dış borsalardan olumsuz ayrışma göstermiş, prim açısından oldukça geride kalmıştı. Bu defa dışarıya göre daha güçlü bir görünüm sergiledi. Bir bakıma dış piyasalarla olan açığı kapatmaya çalıştı. Şimdilik sınırlı bir yükseliş kaydetmiş oldu. Fakat üzerindeki ataleti bir parça attığını söylemek mümkün. Aslında Borsa İstanbul’un dış borsalara göre çok daha düşük olan fiyat kazanç oranı gibi olumlu yönde kullanabileceği doneler mevcut. Fakat ucuz ve primsiz olmasının tek başına alıcı çekmesi için çok yeterli olmadığı görülüyor. Piyasayı taşıyacak başka parametrelerin ve beklentilerin de devreye girmesi gerekecek. Yabancı takas saklama oranı düşüşte ve yüzde 42 seviyesinin biraz üzerinde seyrediyor. Yerli yatırımcı katılımı geçtiğimiz aylara göre zayıf. Düşük fiyat kazanç oranı ve piyasa değeri defter değeri gibi finansal oranların fiyatlanması için talep gerekiyor. Ancak şunu da dip not olarak vermek yerinde olacak, bir ticari metanın bir ederi varsa geç de olsa şartlar tamam olduğunda fiyatlanıyor. Fed’in verdiği moralle iç piyasalarda toparlanma çabaları sürüyor.

TCMB, ENFLASYON TAHMİNİ YÜKSELDİ

TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu perşembe günkü ‘enflasyon raporu’ sunumunda, 2021 yılı için enflasyon tahminini yüzde 12.2’den 14.1 seviyesine yükseltti. Hatırlanırsa enflasyon tahmini nisan ayında yüzde 9.4’den 12.2’ye çekilmişti. Diğer yandan TCMB’nin 2021 enflasyon hedefi yüzde 5 olarak duruyor. Ayrıca Başkan Kavcıoğlu, sıkı para politikasının devamıyla enflasyonun üzerinde faiz politikasının korunduğu, bazı ülkeler ile swap anlaşması için görüşmeler yapıldığı” söylemlerine yer verirken TCMB’nin enflasyon ile mücadelesinde yalnız kaldığı ve eşgüdüm gerekliliğine dikkat çekti. Diğer ülke merkez bankalarıyla swap görüşmeleri bir çok defa dillendirilmesine rağmen Çin ve Katar dışında şimdiye kadar gerçekleşen bir anlaşma henüz olmadı. Eğer ciddi bir rakam üzerinden swap anlaşması olursa bunun döviz kurları üzerinde etkileri hissedilebilir. Fakat anlaşmanın olduğunu görmek gerekecek. TCMB’nin enflasyon mücadelesinden yalnız kaldığı durumu ise biraz tartışmaya açık bir konu. Desteğin piyasadan mı yoksa diğer kamu kurumlarından mı beklendiği veya kurumlar arasında uygulanan ekonomi politikalarındaki uyumsuzluk mu kastediliyor? Başkan, bu konuda netleştirmek açısından biraz detay verse daha yararlı olurdu. TCMB yüksek faiz ile sıkı para politikası uyguladığını sıkça vurgularken bankalarda pandemi sürecindeki kredi büyümesi yaklaşık 1 trilyon TL’yi buldu.

ENFLASYON BEKLENİYOR

3 Ağustos Salı günü TÜİK tarafından temmuz enflasyon verileri açıklanacak. Beklentiler aylık bazda yüzde 1.55-1.65, yıllıkta yüzde 18.60-18.70 civarında. Piyasa beklentileri gerçekleşirse enflasyon yükselişi sürmüş olacak. Haziran ayında yıllık enflasyon yüzde 17.53 idi. Bu durumda TCMB’nin 12 Ağustos toplantısında faiz indirimi biraz zorlaşacak. Faiz indirimi için piyasa beklentisi daha çok sonbahar olarak dillendiriliyor. Gerçi son Fed açıklamaları, erken parasal sıkılaştırma olasılığının zayıfladığı varsayımıyla gelişen ülkeleri de biraz rahatlatmadı değil. Son dönemde Meksika ve Rusya gibi Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülke merkez bankaları faiz arttırıyor. Rusya bu yıl içinde art arda faiz arttırımları yaparak faiz oranını yüzde 6.5 seviyesine yükseltti. Faiz farkını dikkate aldığımızda Türkiye’nin Rusya ve diğer gelişen ülkelerle faiz karşılaştırması yapmak, ona göre bir faiz tahmininde bulunmak ne kadar doğru olur? O da ayrı bir tartışma konusu. Diğer yandan kaygı veren delta varyantına bağlı vaka artışları konusu var. Vakalar artar, bu da kısıtlamaları berberinde getirirse merkez bankalarının parasal genişleme süreci daha da uzar mı, para politikaları buna göre şekillenir mi? Bunu da zamanla göreceğiz. Ancak vaka sayları artsa da aşılama nedeniyle vefat sayılarının azalıyor olması önemli bir konu. Piyasaların artan vaka sayılarına duyarsızlığı biraz da bu sebeple olabilir.

EKONOMİK VERİLER BİRAZ ZAYIFLIYOR

SON günlerde yayınlanan ABD, Euro Bölgesi ve Almanya’ya ait ekonomik verilerde bir ivme kaybı ve zayıflama var. ABD konut satışları, istihdam verileri, beklentilerin altında kalan büyüme ve Almanya’da beklentileri aşan enflasyon verilerine rağmen piyasalar iyimserliğini koruyor. Bu görünümde gerek Fed, gerekse Avrupa Merkez Bankası kaynaklı açıklamalarda “parasal desteğin süreceği” vurgularının payı önemli. Ancak önümüzdeki cuma açıklanacak ABD tarım dışı istihdam verileri yakından izlenecek.

Yazının Devamını Oku

Bayram sonrası sakin bekleyiş

25 Temmuz 2021
Uzun bayram tatili döneminde iç piyasalar kapalıyken, dış piyasalarda dalgalı bir seyir yaşandı. Ancak hafta sonuna doğru borsalarda kayıplar önemli ölçüde telafi edildi. Piyasaların kısa bir türbülans yaşayıp tekrar kayıpların toparlanmasında öncü merkez bankalarından gelen destekleyici mesajların katkısı oldu. Yarın işleme başlayacak iç piyasalar da dışarıdaki toparlanma nedeniyle sakin bir başlangıç olası görülüyor.

İç piyasalar bayram tatilinde iken dış borsalar dalgalı bir seyir izledi. Geçtiğimiz hafta ‘delta varyantına’ bağlı vaka artışları ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalarda sert düşüşlere neden olmuştu. Olası bir kısıtlama ve ekonomik toparlanma gecikebilir kaygıları öne çıktı. Dow Jones Endeksi (ABD) 35.000 seviyesinden 33.741 seviyesine kadar geriledi. Daha sonra gelen tepki alımlarıyla tekrar 34.800 seviyelerine ulaştı. Benzer görünüm Dax Endeksi (Almanya) için de geçerli. Hafta sonuna doğru borsalarda kayıplar önemli ölçüde telafi edildi. Yakından izlenen ABD 10 yıllık bono faiz oranında ise düşüş eğilimi sürüyor. Ancak kısa süre içinde yüzde 1.13 seviyesine çekilip tekrar yüzde 1.30 seviyesine çıkmasıyla görülen oynaklık oldukça dikkat çekici. Yükselen enflasyona rağmen güvenli liman arayışına bağlı gelen talep faizi baskılamış görülüyor. Hatırlanırsa haziran enflasyonu yüzde 5.4 olarak gerçekleşirken Fed faiz oranı yüzde 0.25 seviyesinde bulunuyor. Enflasyon faiz makası oldukça açıldı. Bu durum uzun zaman sürdürülemez görülse de halen geçerliliğini koruyor. ABD doları ise değerlenmeye devam ediyor.

FİYAT AŞAĞI ÇEKİLİYOR

Dolar Endeksi geçen hafta 93.19 seviyesini test ettikten sonra 93.00 seviyesinin altına biraz geriledi. Diğer yandan petrol fiyatlarında gerileme var. Pandemide vaka sayılarının yeniden artmaya başlamasının yanı sıra OPEC+ grubunun ağustos itibarıyla petrol üretimlerini 400 bin varil arttırma kararı fiyatı aşağıya çekmeye başladı. Brent petrol 67.00 dolara kadar düştükten sonra tekrar 73.00 seviyesine ulaştı. Piyasaların yakından takip ettiği verilerden biri olan ABD haftalık işsizlik başvuruları tekrar artışa geçti. 17 Temmuz ile biten haftada 419 bin olarak açıklandı. Bu son iki ayın en yüksek verisi. ABD ekonomisindeki güçlü toparlanmanın zayıfladığı söylemek için bu data tek başına bir ölçü olmaz tabi ki. İstihdam, büyüme, enflasyon gibi başka veriler de önemli olacak.

Piyasaların kısa bir türbülans yaşayıp tekrar kayıpların telafi edilmesinde öncü merkez bankalarından gelen destekleyici mesajların katkısı var elbette. Yarın işleme başlayacak iç piyasalar da dışarıdaki toparlanma nedeniyle sakin bir başlangıç olası görülüyor.

MERKEZLERDE DEĞİŞİKLİK YOK

Gerek ABD Merkez Bankası (Fed), gerekse Avrupa Merkez Bankası para politikalarında bu aşamada değişiklik görülmüyor. En azından bir süre daha mevcut politikaların korunacağı mesajları her fırsatta veriliyor. Bu durum piyasalar için önemli bir referans olarak görülüyor. 22 Temmuz Avrupa Merkez Bankası toplantısında beklendiği üzere faiz ve politika değişimine gidilmedi, enflasyon hedeflerine ulaşana kadar para politikası çerçevesinin korunacağını açıklandı. Ayrıca, varlık alım programının aylık miktarında bir değişiklik olmayacağı vurgulandı. Başkan Christine Lagarde, “Euro bölgesindeki toparlanma devam ediyor fakat pandeminin gölgesi hâlâ üzerimizde. Enflasyonda bir artış var fakat bunun büyük oranda geçici olması bekleniyor” dedi.

YAKINDAN TAKİP

Geçtiğimiz günlerde 22 Temmuz toplantısında bir politika değişikliği için sinyal gelebilir türünden açıklamalar vardı. Bu yönde bir gelişme görülmemesi piyasalar açısından biraz rahatlama getirmiş görülüyor. Senato Bankacılık Komitesi’nde konuşan Fed Başkanı Powell, “Enflasyon rahatsız edici seviyelere ulaşsa dahi merkez bankasının ABD ekonomisini destekleyici duruşunu korumasını savunmuş enflasyonun geçici olup olmadığını yakından takip edeceklerini” söylemişti. Hatırlanırsa, yükselen enflasyon ve ekonomilerdeki ısınma ile birlikte geçtiğimiz Fed toplantılarından sonra erken parasal sıkılaştırma gündeme gelmişti. Pandeminin mutasyona uğrayarak vaka sayılarını arttırması, bunun kısıtlama tedbirlerini yeniden gündeme getirmesi acaba ekonomi üzerinde yavaşlatıcı bir etkiye neden olur mu? Bu durumda erken parasal sıkılaştırma veya faiz arttırımları biraz daha ileriki tarihlere ötelenir mi? Bunu zamanla göreceğiz. Geçtiğimiz günlerde ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Direktörü Rochelle Walensky, delta varyantına karşı bir başka dönüm noktasından geçtikleri uyarısında bulunmuştu. Delta varyantı konusu ekonomik gündemin bir parçası haline gelmiş durumda. Vaka sayılarındaki artış veya gerilemeler piyasalarda karşılık buluyor. Duyarlılık artmış durumda.

Yazının Devamını Oku

ABD enflasyonu zirveye yaklaşıyor

18 Temmuz 2021
ABD’de enflasyon, 2008 haziran ayında görülen yüzde 5.6’lık zirve seviyesine yaklaşarak yüzde 5.4’e ulaştı. Yükselen enflasyon Fed’in erken parasal sıkılaştırma tartışmalarının yoğunlaşmasına neden oldu. Fed’in ardından Avrupa Merkez Bankası’nın da yeni stratejileri devreye alacağına yönelik haberler geldi. Küresel ekonomide Fed politikaları öncü olarak görülür, orada olacak bir gelişme diğer ülkelere de yayılır.

ABD enflasyonu son dönemde piyasaların en önemli gündem konuları arasında yer alıyor. ABD haziran enflasyonunun (TÜFE) yüzde 5.4 seviyesine ulaşması ABD Merkez Bankası’nın (Fed) erken parasal sıkılaştırma tartışmalarını tekrar alevlendirdi. Hatırlanırsa 2008 haziran ayında ABD enflasyonu yüzde 5.6 olarak zirve yapmış ve para politikasında ciddi değişimler olmuştu.  Mevcut enflasyon o seviyelere yaklaşmaya başladı. Yetkili ağızlardan gelen açıklamalar da bu konunun sıcak kalmasına yardım etti. Fed Başkanı Powell Kongre’deki sunumlarında; “Enflasyon çok fazla yükselirse Fed politikasını ayarlamaya hazır, gelecek toplantılarda tahvil azaltmayı tartışmaya devam edeceğiz. Enflasyon bir süre yüksek kalacak, istihdam halen hedeflenen seviyelerden uzak, tahvil alımları azaltılmadan önce bildirim sağlanacak. Enflasyonun rahatsız edici seviyelere gelmesine rağmen Fed ABD ekonomisini destekleyici nitelikteki duruşunu sürdürecek” görüşlerine yer verdi.

GÜVENLİ LİMANLARA İLGİ

Halihazırdaki durumu özetleyen bu açıklamalar zaten konu bir süredir gündemde olduğu için borsalarda fazlaca dalgalanmaya neden olmadı. Ancak geçen haftaki yazımızda vurguladığımız ‘güvenli limanlara’ ilginin biraz daha artmasına neden oldu. ABD 10 yıllık bono faiz oranında talebe bağlı olarak gerileme, ABD dolarında değerlenme ve altın fiyatında tepki yükselişi görüldü. ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.43 seviyesine kadar yükselmişti, yüzde 1.30 seviyesinin altını test etti. Risk algısının biraz zayıflamasıyla borsalara kâr satışları geldi. Fakat teknik düzeltme boyutunda kaldı, derinlik kazanmadı. Fed’in politikası değişikliğinin gündeme gelmesinin ardından Avrupa Merkez Bankası’nın 22 Temmuz toplantısında yeni stratejilerinin uygulanmaya alınacağı, Başkan Christine Lagarde’ın politika değişikliğine yönelik sinyal vereceği yönünde haberler geçmeye başladı. Küresel ekonomide Fed politikaları öncü olarak görülür, orada olacak bir gelişme diğer ülkelere de yayılır. Ön teker nereye arka teker oraya mı, yoksa ABD hapşırırsa dünya nezle olur mu desek. İkisi de bu duruma uygun düşer. Kabul etsek de etmesek de işleyiş böyle. Bir de “delta varyantı” konusu var tabi ki. Mutasyon ve versiyon değişiklikleriyle artan vaka sayıları, bazı ülkelerde kısıtlayıcı tedbirlerin tekrar uygulamaya alınması kayda değer bir durum. Piyasalar bu yönde çok fazla fiyatlama yapmazsa da hep gündeminde ve dikkatinde. Küresel piyasaların son görünümü özetleyecek olursak temkinli bir iyimserlikten söz etmek mümkün. İç piyasalarda ise dışarıya uyum sorunu devam ediyor.      

KONUTTA CANLILIK SÜRÜYOR

KONUT sektöründe hareketlilik devam ediyor. Türkiye’de mayısta konut fiyat endeksi aylık yüzde 3.9, yıllık yüzde 29.1 ve reel olarak yıllık yüzde 10.7 arttı. Haziran ayında 134 bin konut satıldı. Bu veri yılın en yüksek rakamı. Konut satışları haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 29.1 azalırken mayıs ayında satışlar kapanmanın da etkisiyle 59 bin olarak gerçekleşmişti. Yüksek faiz ve yüksek döviz kurlarına rağmen konuta olan talebin sürüyor olması önemli. Dış dünyada da benzer görünüm var. ABD’de mart ayında konut satışları son 15 yılın zirvesine ulaştı. Nisanda bir önceki aya göre yüzde 4.4 düşerken mayıs ayında tekrar arttı ve yüzde 8 artışla yılın en yüksek seviyesini yakaladı.  Hatırlanırsa ABD’de konut fiyatları (Case Shiller Konut Fiyat Endeksi) nisanda yıllık yüzde 14.6 artarak 1988 yılından bu yana en yüksek artışı kaydetmişti. ABD’de konut sektöründe balon tartışmaları yapılmıyor değil. Geçtiğimiz aylarda JP Morgan ve Morgan Stanley’in CEO’larının bu yönde açıklamaları olmuştu. Geçen hafta ise St.Louis Fed Başkanı Bullard,“Yeni başlayan konut balonunu beslediğimizden biraz endişeliyim. Varlık alımlarını azaltmak için doğru zamandayız” dedi. Mevcut durumda biraz tedirginlik yaratsa da parasal genişleme konut dahil varlık fiyatlarında talebi ve fiyatları yukarı çekmeye devam ediyor. Önümüzdeki dönemlerde Fed para politikası değişirse bu görünüm korunabilir mi? Bekleyip göreceğiz.

Yazının Devamını Oku

Güvenli limanlar hatırlandı

11 Temmuz 2021
Enflasyondaki yükseliş, merkez bankalarının para politikasının devamlılığı konusundaki belirsizlik, pandemide artan vaka sayıları ve tekrar kısıtlama tedbirlerine başvurulması, ekonomik verilerdeki olumlu seyrin son günlerde biraz zayıflaması kayda değer gelişmeler. Hal böyle olunca, risk iştahında bir parça zayıflama ve güvenli limanlara ilginin artması olağan bir gelişme olarak görülebilir.

Piyasalar geçen hafta dalgalı bir seyir yaşadı. ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı sonrası benzer bir görünüm yaşanmış fakat denge yeniden sağlanmıştı. Bu eksen yine de korunuyor. Ancak Fed tutanaklarının açıklanması sonrası daha küçük ölçekte de olsa bir hareketlenme görüldü. Fed hazine toplantı tutanaklarında, üyelerin tahvil alımlarının azaltılması konusunda görüş ayrılığı yaşamasına karşılık enflasyon artışı ve istihdam verileriyle ekonomideki büyümenin sürdüğü, ayrıca parasal desteğin devamında vurgular öne çıktı. Fed’in genişlemeci para politikasının değişebileceği olasılığı artık piyasaların aklına yer eden bir durum. Enflasyondaki yükseliş, merkez bankalarının para politikasının devamlılığı konusundaki belirsizlik, pandemide artan vaka sayıları ve tekrar kısıtlama tedbirlerine başvurması, ekonomik verilerdeki olumlu seyrin son günlerde biraz zayıflaması kayda değer gelişmeler. Hal böyle olunca, risk iştahında bir parça zayıflama ve güvenli limanlara ilginin artması olağan bir gelişme olarak görülebilir. Yakından izlenen ve önemli bir referans olarak kabul edilen ABD 10 yıllık tahvil faiz oranında gelen alımlarla düşüş yaşandı ve yüzde 1.30 seviyesinin altı test edildi. Ayrıca ABD dolarında değerlenme, altın fiyatında yükseliş görüldü. ABD tahvili, ABD doları ve altın piyasalarda ‘güvenli liman’ adresleri görülen yatırım araçları.

TEPKİ YÜKSELİŞİ

ABD dolarında ve altın fiyatında çok ciddi bir değer kazanımı bu aşamada söz konusu değil. Daha çok tepki yükselişi boyutunda. 1.750 doları gören altın ons fiyatı 1.800 seviyesinin üzerini test ederken ABD dolarının euro başta olmak üzere altı para birimine karşı değerini gösteren dolar endeksi 89 seviyesini gördükten sonra 92 seviyesinin üzerinde işlem görüyor. Risk algının biraz zayıflamasıyla da dış borsalarda (ABD, Almanya) kâr satışları görüldü. Bu durum Borsa İstanbul’a da yansıma gösterdi. Ancak dış borsalardaki çıkış trendleri korunuyor. Gelen satışlar “teknik düzeltme” ölçüsünde. Borsa İstanbul, dışarıya göre daha zayıf ve dış borsalara uyumda zaten bir süredir zorlanıyor. Piyasalarda iyimserlik yerini daha temkinli bir görünüme bırakmaya başladı.

PAS GEÇMESİ BEKLENİYOR

İç ekonomik gündemin önümüzdeki hafta en önemli gündemlerinden biri 14 Temmuz Çarşamba günkü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısı olacak. Piyasalar faiz değişimi beklemiyor. Hatırlanırsa geçtiğimiz yazılarımızda faiz indiriminin zor olduğunu ve gerekçelerini vurgulamıştık. Döviz kurları ve enflasyonda yükselişin sürüyor olması, enflasyonun önümüzdeki döneme ilişkin seyri açısından oldukça önemli görülen TÜFE ve ÜFE arasındaki farkın haziran ayında 25 puanı geçmesi, Fed’in para politikalarında değişiklik olasılığı, Türkiye’nin de yer aldığı gelişen piyasalarda bazı ülkelerin faiz artımına gitmesi gibi gerekçeler faiz indirimi beklentilerinin ertelenmesine neden oldu. Bazı yabancı yatırım bankaları erteleme yanında indirim oranını küçültürken faiz artırımı bekleyenler de yok değil. Ama görünün o ki faiz en azından bir süre daha bu seviyelerde kalacak gibi. Yine de TCMB toplantısının sonuçlarını bir görmek gerekecek. Toplantı sonrası açıklanacak metinde, beklentileri aşan Haziran enflasyonu sonrası özellikle parasal sıkılaştırmanın artırılması yönünde bir söylem gelip gelmeyeceği konusu önemli olabilir.

VAKA SAYILARINA DUYARLILIK

Yazının Devamını Oku

Piyasalarda dengeye dönüş

4 Temmuz 2021
Yurtdışı borsalarda yaşanan gerginlik, yerini olumlu bir seyre bıraktı. Bunun temelinde iki önemli beklenti yer aldı. İlki, ABD ve Euro Bölgesi ekonomilerindeki toparlanma, diğeri ise Fed’in faiz hamlesinin zaman alacağı yönündeki beklenti oldu.

ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı sonrası erken parasal sıkılaştırma olasılığı ciddi olarak gündeme taşınmıştı. Toplantının ardından dış borsalarda yaşanan gerginlik kısa bir sürede yerini tekrar olumlu bir seyre bıraktı. Bu görünümde ABD ve Euro Bölgesi ekonomilerindeki toparlanmanın sürüyor olmasının önemli katkısı var.

Diğer etken ise olası bir parasal sıkılaştırma ve Fed faiz artırım hamlesinin zaman alacağı, mevcut para politikalarının bir süre daha korunacağı beklentisi oldu. Fed’in tahvil alımlarının azaltılmasının açıklanması için sonbahar ve sonrası, faiz artırımı için ise 2022 sonu veya 2023 yılı başları gibi tahminler var. Fed toplantısına ilk tepki olarak bir olumsuz refleks görülse de piyasalar “dereyi görmeden paçayı sıvamadı” desek yerinde olacak. Bir bakıma eski ünlü bir edebiyatçımızın söylediği gibi “dişine gelen işine geldi” de denebilir.

Borsalar yükselişte; faiz oranları düşük, ekonomiler toparlanıyor. Bu durum finans çevreleri ve ekonomi yönetimlerinin istediği bir ortam... Diğer yandan ekonomik veriler yoğun şekilde gelmeye devam ediyor. ABD haftalık işsizlik başvuruları 364 bin kişi olarak açıklanırken pandemiden sonraki en düşük rakama geriledi. Cuma günü açıklanan ABD tarım dışı istihdam verileri ise beklentileri aşarak 850 bin olarak gerçekleşti.(Beklenti 706 bin). İşsizlik oranı %5,9 (Beklenti %5,6), saatlik kazançlar aylık %0.3 (Önceki %0.5) oldu. İstihdam verilerinin beklentilerden olumlu gelmesine karşılık işsizlik oranındaki yükseliş ve saatlik kazançların gerilemesi piyasalar üzerindeki etkisinin sınırlı kalmasına neden oldu.

ABD ekonomisindeki ısınma Fed’in erken parasal sıkılaştırma olasılığını artıracak bir gelişme. Bu da piyasalar için istenen bir durum değil elbette. Borsalar, devam eden parasal genişleme ve düşük faiz ortamından son bir yılı aşkın zamandır ciddi biçimde beslendi. ABD ve Almanya gibi öncü borsalarda yeni zirveler ve rekorlar geldi. İç piyasalar ise bir süredir özel gündemiyle dışarıya uyumda zorlanıyor. Son günlerde biraz toparlanma görülse de borsa İstanbul’da düşüş, kâr satışları görülmekle birlikte döviz kurlarında yükseliş eğilimi sürüyor. Temkinli görünümün dağıldığını söylemek için erken.

YARIN ENFLASYON AÇIKLANACAK

Pazartesi, haziran enflasyon verileri açıklanacak. Beklentiler aylıkta %1.4, yıllıkta %16.9-17.0 civarında yoğunlaşmış durumda. 14 Temmuz’daki TCMB toplantısı öncesi son enflasyon datası olması açısından önemli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir TV programında temmuz, ağustos gibi faiz indirim olasılığından söz etmesi TCMB’nin bundan sonraki toplantılarını faiz kararları açısından daha önemli hale getiriyor. Ancak mayıs ayında enflasyon (TÜFE) % 16.59 olarak açıklanmıştı. Haziran enflasyonunda artışın devamı bekleniyor. Ayrıca döviz kurlarında yükseliş eğilimi sürerken, Fed önümüzdeki dönemde para politikası değişikliğini gündemine aldı. Bu durumda TCMB’nin faiz indirimi zor olacaktır. Geçen hafta elektrik ve doğalgaza gelen zamların enflasyondaki artışa katkı yapması bekleniyor. Nitekim Deutsche Bank, elektrik ve gaz fiyatlarına yapılan zamlar sonrasında yılsonu enflasyon tahminlerini yüzde 15’ten yüzde 16’ya revize ettiğini duyurdu. Ayrıca, temmuz ayında enflasyonun hızlı bir şekilde artarak yüzde 18’in üzerine çıkmasını bekliyor. TCMB ise yatırımcılara yaptığı cuma günkü sunumunda, “kararlı sıkı duruş” mesajını tekrarladı. Ayrıca, ‘enflasyonun üzerinde faiz politikasına devam’ dedi. Ancak yine de TCMB kararlarını bir görmek yerinde olacak.

HAZİRAN İHRACATI SEVİNDİRDİ

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre haziran ihracat verileri sevindirdi. Haziran’da Türkiye’nin ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı ayına göre, yüzde 47 artışla, 19,8 milyar dolara ulaştı. İthalat ise haziran ayında yıllık yüzde 39 artışla 22,7 milyar dolar oldu. Son 12 aylık dönem dikkate alındığında ihracat bir önceki döneme göre yüzde 19,1 oranında artarak 199,6 milyar dolar, ithalat ise aynı oranda artışla 246,7 milyar dolar oldu. Türkiye’nin ihracatı 200 milyar dolara yaklaşırken Türkiye ve küresel ekonomideki büyüme verilere yansımalarını sürdürüyor.

Yazının Devamını Oku