Paylaş
Gelecek hafta ‘merkez bankaları’ konuşacak. 10’dan fazla merkez bankası toplantısı var. 22 Eylül’de ABD, Çin, Japonya, İngiltere, 23 Eylül’de ise Türkiye, Brezilya, G.Afrika olmak üzere birçok merkez bankası toplantısı var. Piyasaların pürdikkat kesileceği iki toplantı perşembe günkü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve çarşamba günü gerçekleşecek olan ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı olacak. Dış piyasaların öncelikli gündemi Fed. Daha doğrusu Fed’in tahvil alımlarının azaltıp azaltmayacağı kararı önem arz edecek. Piyasa beklentisi ağırlıklı olarak tahvil alımlarının azaltılması (tapering) yönünde bir karar çıkmayacağı yönünde. Ancak toplantı sonrası yapılacak açıklamalarda ileriye yönelik para politikaları için bir değişiklik sinyali olacak mı? ABD ağustos TÜFE verisi yıllıkta yüzde 5.3’e gerilerken, aylık bazda beklentilerin altında kalması ve ABD tarım dışı istihdam artışının ağustosta 235 bin seviyesine gerilemesi (temmuzda 943 bin idi) Fed’in bu toplantıyı pas geçme olasılığını arttırıyor. Fakat geçen perşembe ABD perakende satışlarının beklentilerin oldukça üzerinde gelmesi kafaları karıştırdı. Veri sonrası ABD dolarının değer kazanarak 93.00 seviyesinin geçmesi ve ABD 10 yıllık bono faiz oranının yüzde 1.38’e tırmanması 22 Eylül için varlık azaltma kararı bekleyenlerin sayısını arttırmış görünüyor. Fiyatlamalar da bunu gösterdi. Dip not olarak vermek gerekirse, dış piyasalardaki bu gelişmeler döviz kurları başta olmak üzere iç piyasalara da yansıdı. Fed toplantısı için ağır basan olasılık her ne kadar yeni bir karar çıkmayacağı yönünde olsa da piyasalar toplantı sonuçları konusunda bölünmüş durumda. Bir karar çıkmazsa ve güvercin tonda açıklamalar gelirse bu olumlu algılanır, tahvil alımlarının azaltılması kararı veya bu yönde bir sinyale ise olumsuz bir piyasa tepki beklenebilir. Dış piyasalardaki görünüm temkinli bir bekleyişi gösteriyor.
DÖVİZ MEVDUAT ARTIŞI İVME KAYBETTİ
Bankalardaki döviz mevduat artışı 10 eylül ile biten haftada ivme kaybetti ve 238 milyar dolar seviyesinde kaldı. Diğer yandan aynı haftada sıcak para girişleri tahvil bono tarafına kaymış görülüyor. Yüksek faiz etkisi önemli. Hisse senetlerinden 52 milyon dolar çıkış, buna karşılık tahvil bonoya 325 milyon dolarlık giriş söz konusu. TCMB brüt rezervlerinde ise artış sürüyor. 10 Eylül haftasında önceki haftaya göre 1 milyar dolarlık artış ile brüt rezervler 120 milyar doları geçti. Geçen hafta bankaların yabancı para mevduatlarında bazı vadelerdeki iki puanlık artış ile rezerve 3.4 milyar dolar ilave katkı gelecek. Ayrıca reeskont kredilerinin 30 milyar dolara çıkarılması yine rezerv artışını destekleyecek bir gelişme. Son yıllarda yıllık 20 milyar doların üzerinde reeskont kredilerinden rezervlere bir katkı söz konusu. Rezerv biriktirme operasyonları sürerken bu yönde bir politika oluşmuş görülüyor.
BÜYÜME POLİTİKASI
FED toplantısından bir gün sonra TCMB toplantısı var. Fed kararları ne ölçüde referans olacak orası tartışılır ama zor bir karar olacak. Toplantıya ilişkin beklentiler TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nın ‘çekirdek enflasyonu’ öne çıkarmasıyla değişti. TÜFE baz alınarak enflasyonun üzerinde faiz söylemi yerine ağustosta yüzde 16.76 olan çekirdek enflasyon vurgusu gelince piyasalar bunu faiz indirim hazırlığı olarak yorumladı. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) TCMB’den bu toplantıda 50 baz puan indirim, yıl sonuna kadar ise 150 baz puan daha indirime gitmesini beklediğini açıkladı. TCMB faizi sabit bırakırsa döviz kurlarında geri çekilme, faiz indiriminde ise yukarı yönlü bir hareket olasılığı söz konusu. Son dönemde ekonomi yönetiminin büyümeyi öne çıkaran bir politika istediği yönünde emareler mevcut. TL’nin değer kaybı kur geçişkenliğine bağlı olarak enflasyonu yukarı çekecek olsa da ihracat üzerindeki pozitif katkısı malum. Faizdeki düşüşün etkileri yanında ihracat artışı da ekonomideki büyümeyi destekleyen bir durum. Faiz indirimi gelirse, bunu büyümeden yöne tercih olarak da yorumlamak mümkün. Piyasalarda Fed toplantı sonuçlarına ilişkin bölünmüşlük TCMB için de var. Faizin sabit bırakılması gerektiği veya bırakılacağı yönünde hatırı sayılır ölçüde görüşler mevcut. Cevap için yine de 23 Eylül’ü beklemek yerinde olacak.
BORSADA SATIŞ BASKISI SÜRÜYOR
Borsada düşüş eğilimi devam ediyor. İlk önemli destekler 1.410-1.400 seviyelerinde bulunurken sonraki destek noktaları 1.370 ve 1.350 seviyelerinde. Olası tepki alımlarında ilk dirençler ise 1.445-1.457 seviyelerinde. Tepki çıkışının devamı için 1.457 seviyesi geçilmeli. Sonraki dirençler 1.475-1.485 seviyelerinde bulunuyor. Satış baskısı korunmakla birlikte destek noktalarında tepki alımları görülebilir.
DOLAR/TL’DE TEPKİ ÇIKIŞI GÜÇ KAZANDI
Döviz kurlarında kâr satışlarının ardından sert tepki alımları görüldü. İlk destekler 8.60-8.57 seviyelerinde. Bu seviyelerin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyabilir. Aksi takdirde sonraki destekler 8.52 ve 8.46 seviyelerinde bulunuyor. İlk direnç ise 8.68 seviyesinde. Bu seviyelerde satışlar görülebilir. Sonraki direnç ise 8.80 olarak görülüyor. Çıkış hareketi sürmekle birlikte direnç seviyelerinde kâr satışlarıyla karşılaşılabilir.
ALTININ PARILTISI ZAYIFLADI
ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki yükseliş ile ABD dolarındaki değerlenme altın fiyatına sert düşüş olarak yansıdı. 1.750 doların altını test eden ons fiyatı tekrar bu seviyenin üzerine zayıf bir atak yapsa da 1.750 seviyelerinde denge bulmaya çalışıyor. Fed toplantısı birçok yatırım aracı için olduğu kadar altın fiyatı için de önemli olacak. Diğer yandan enerji emtialarını (petrol, doğalgaz) hariç tutarsak değerli metaller (altın, gümüş) dahil emtia fiyatlarında zayıflama var. Gerçi Cuma günü enerji emtialarında da yükseliş sonrası kâr satışları şeklinde bir gerileme de yaşandı. Fed’in tahvil alımlarının azaltma olasılığının etkileri dışında küresel ölçekte ekonomik verilerde bir ivme kaybı var. Bunun en bariz örneği Çin olsa gerek. Çin’de son dönem açıklanan veriler beklentilerin altında kaldı. Ayrıca delta varyantının olumsuz etkileriyle birlikte üçüncü çeyrek için çok düşük büyüme beklentileri dillendirilmeye başladı. Bu yıl büyüme için ise yüzde 8 gibi tahminler var. Çin ile ilgili bir diğer dip not ülkenin ikinci büyük emlak şirketi Evergrande ile ilgili. Evergrande, 20 Eylül’de vadesi gelecek kredi faiz ödemesini yapamayacağını bankalara bildirmiş, tahvil işlemlerinin kapatılması için başvuruda bulunmuştu. Şirketin 305 milyar dolarlık borcu bulunuyor ve iflas endişeleri nedeniyle bu durum Çin bankacılık sektörü için önemli bir sorun olarak görülüyor. Buna karşılık Çin Merkez Bankası olayın yayılma kaygılarına bağlı olarak piyasalara 13.9 milyar dolarlık fonlama yaptı.
Paylaş