Piyasaların gündemi enflasyon. Sadece piyasalar değil küresel ekonominin derdi enflasyon demek daha doğru olur. Pandemiyle mücadele kapsamında merkez bankaları tarafından piyasalara verilen bolca para, düşük faiz, aşının bulunması ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla ekonomik görünümde normalleşme ve artan talep, emtia fiyatlarındaki yükseliş ile tedarik yollarındaki aksaklıklar, enerji ve çip sıkıntılarına bağlı üretim kayıpları gibi etkenler yüksek enflasyon gibi bir sonucu beraberinde getirdi. Geçen hafta açıklanan ekim ABD enflasyon verileri (TÜFE) yüzde 6.2 ile son 31 yılın en yüksek rakamına ulaştı. Rekor ABD ekim enflasyon verilerine rağmen borsalardaki olumlu hava korunuyor. Ancak piyasanın geneli için daha temkinli bir görünümden söz etmek mümkün. ABD tahvil faiz oranları yükselirken ABD doları değer kazandı. Doların euro ve Japon yeni başta olmak üzere altı para birimine karşı değişimini gösteren Dolar Endeksi 95.00 seviyesini geçti. ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.60 seviyesine yaklaştı. Buna karşın eurodaki değer kaybı ise hızlandı. Çıkış hareketlerinin korunduğu dış borsalarda ise kâr satış denemelerine bağlı olarak ivme kaybı söz konusu.
ÇIKIŞI SINIRLADI
Bilindiği üzere enflasyon altın fiyatını etkileyen başıca parametrelerden biri. Yüksek enflasyon etkisiyle altının ons fiyatında çıkış vardı. 1.850 dolar geçilirken yükselen ABD tahvil faizleri baskı yaptı ve altındaki çıkışı biraz sınırladı. Dolar/TL kurundaki çıkışla ons fiyatındaki yükseliş birlikteliği iç piyasalarda altının gram/TL fiyatını 600 seviyesine taşıdı. Sonuç olarak, ABD enflasyon verisinin piyasalarda bu aşamada çok derin bir etki bırakmadığı söylenebilir. Fakat ABD Merkez Bankası’ndan henüz enflasyon konusunda daha doğrusu enflasyonun para politikası üzerindeki olası etkileri konusunda bir açıklama gelmedi. Merak edilen, erken bir parasal sıkılaştırma veya faiz artırım hamlesi olabilir mi durumu. Bu yönde bir sinyal gelirse piyasaların tepkisi farklı olacaktır. Şimdilik bir işaret yok. Her ne kadar inandırıcılığı zayıflasa da merkez bankalarının enflasyondaki yükselişin geçici olacağı görüşü korunuyor. Bu konudaki netleşme muhtemelen 15 Aralık Fed toplantısında olacak. Fed Başkanı Powell hariç o tarihe kadar yetkililerden gelecek açıklamaların etkisi daha zayıf kalabilir. Dış dünyadaki bu gelişmelerin etkisini iç piyasalar daha yakından dolar/TL kuru üzerinde hissetti ve çift haneye ulaşarak 10 TL’yi test etti. Borsa İstanbul ise dış borsalar gibi sakin karşıladı ve trendini bozmadı.
BORSA İSTANBUL'A YABANCI İLGİSİ ARTIYOR
TCMB’nin açıkladığı verilere göre, 5 Kasım ile biten haftada yabancılar hisse senetlerinde 274 milyon dolar alımda görüldü. Bir önceki hafta da 24 milyon dolar alım yapmışlardı. Borsa İstanbul’da yabancı ilgisinin uzun bir aradan sonra tekrar başlamış olması önemli. Banka hisseleri başta olmak üzere lokomotif hisselerdeki hareketlilik bunun işaretini vermişti. Borsa İstanbul’un bir süredir hem dolar bazlı görünümde hem de fiyat kazanç oranı gibi bilanço değerleme kriterleri açısından ucuz ve primsiz olduğu dillendirilen bir konuydu. Son yaşanan çıkış hareketine rağmen bu görünümün çok fazla değiştiğini söylemek zor. Halen BIST100 fiyat kazanç grafiği ve dolar bazlı grafiklerde BIST100 Endeksi geçmiş yıllardaki zirvelerinden uzak bir konumda görülüyor. Tahvil bonoda ise yabancı yatırımcıların son haftalardaki çıkışın ardından yine 5 Kasım haftasında 37 milyon dolar alım yapmış olmaları dikkate değer bir gelişme. Son aylarda şatış tarafında görülüyorlardı. Yakından takip edilen bankalardaki yabancı para mevduatında kısa bir gerilemenin ardından tekrar yükseliş görüldü ve 428 milyon dolarlık artış ile son hafta 233.3 milyon dolara yükseldi. Döviz kurlarındaki yükselişle rağmen kalıcı bir çözülme görülmüyor. TCMB brüt rezervlerinde ise artış sürüyor. 1.6 milyar dolarlık artış ile 125.4 milyar dolara yükseldi.
MERKEZ BANKASI'NIN KARARI BEKLENİYOR
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) 18 Kasım Perşembe günkü faiz kararı önümüzdeki haftanın önemli gündem konuları arasında yer alıyor. Piyasanın beklentisi ağırlıklı olarak 100 baz puanlık indirim ile politika faizinin yüzde 15 seviyesine çekileceği yönünde. Geçmiş yazılarımızda vurguladığımız üzere, TCMB’nin faiz ve para politikası kararlarında enflasyon yerine yeni referans noktası cari denge olarak işaret edilmişti. Eylülde 1.652 milyon dolar cari fazla verildi. Ağustosta da 814 milyon fazla vermişti. Yıllık cari açık 18.4 milyar dolara geriledi. TL’nin değer kaybının da katkısıyla ihracat artışının cari denge üzerinde yansımaları görülmeye devam ediliyor. Piyasa algısı bu yöndeyken Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’dan “Enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor. Hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla, yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil. Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir” açıklaması geldi. TCMB beklendiği üzere faiz indirimine giderse bunun piyasalar üzerindeki etkileri sınırlı kalabilir.
ENFLASYON BEKLENTİLERE PARALEL GELDİ
TÜİK tarafından açıklanan ekim enflasyon verileri beklentilere paralel geldi. TÜFE yıllık %19.89, aylık %2.39, çekirdek (C) %16.82, ÜFE yıllık %46.31, aylık % 5.24 olarak açıklandı. TCMB’nin faiz politikasında model değişikliği nedeniyle enflasyon verilerinin faiz kararları üzerinde etkisi beklenmiyor. Bu açıdan piyasalar üzerindeki yansımaları çok sınırlı gerçekleşti. Bilindiği üzere TCMB para politikası kararlarında cari dengeyi referans alacağını açıklamıştı.
ALTIN YATAY SEYREDİYOR
ALTININ ons fiyatında tepki alımları görülse de yatay hareketten kopmakta zorlanıyor. Bir bakıma 1.800 dolar seviyesi eşik gibi oldu. Fed’in son toplantıda faiz artırımı için zamana ihtiyaç olduğu vurgusu altın için önemli bir referans noktası. Bununla birlikte ABD 10 yıllık bono faiz oranı ve ABD dolarının (Dolar Endeksi) son dönemde altın fiyatını etkileyen önemli parametreler. ABD 10 yıllık faiz oranının yüzde 1.50 seviyesinin altına gerilemesiyle ABD dolarındaki değerlenmeye rağmen Cuma günü bir tepki yükselişi görüldü. Ancak henüz güç kazandığını söylemek için erken. İç piyasalarda gram/TL fiyatında ise dolar/TL’deki yükseliş hareketinin etkisiyle çıkış sürüyor. Altının ons fiyatı için 1.834, gram/TL fiyatı için 568 seviyeleri çıkışın devamı için izlenebilecek noktalar. Altındaki son fiyatlamalara bakıldığında “güvenli liman” özelliğinin bu aşamada çok fazla öne çıkarıldığını söylemek zor. Daha çok faiz ve ABD dolarının gölgesinde fiyatlamalar devam ediyor. Uzakdoğu piyasalarının derdi gibi görünen bir bilgi, iflasın eşiğinden dönen emlak şirketi Evergrande ile ilgili yaşanan gelişmelerin ardından Çinli emlak geliştirme şirketi Kaisa Group Holdings’ın Hong Kong Borsası’ndaki işlemlerinin durdurulmasını da dip not olarak vermiş olalım.
İÇ ve dış piyasalarda olumlu hava sürüyor. Başta ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalar yeni zirveler denerken Borsa İstanbul Mart/2021 zirvesini test etti. Dış piyasalarda ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı önemli bir gündem ve viraj olarak görülüyordu. Toplantı piyasa beklentilerine uygun sonuçlandı ve sorunsuz aşıldı. Faiz sabit tutulurken kasım ayından itibaren 15 milyar dolar ile varlık alımlarının azaltılması işlemi başlatıldı. Fed Başkan Powell, geçtiğimiz aylarda bu yönde bir hazırlık yapmış, kasım veya aralık gibi tahvil alımlarının azaltılmaya başlanabileceğini vurgulamıştı. Doğru iletişim karşılık buldu ve politika değişimine gardını almış olan piyasalar olumlu tepki verdi. Ayrıca Fed Başkanı Powell’ın toplantı sonrası, enflasyondaki yükselişin geçici olacağını, faiz arttırımı için ise erken olduğunu vurgulaması, tahvil alım işlemlerinin azaltımıyla faiz artışı işleminin ayrı şeyler olduğu vurguları oldukça önemliydi. Para politikası değişiyor ama yumuşak bir geçiş ve faiz arttırımı için sabır telkin edilmesi olumlu havanın devamında etkili oldu. Pandemi sonrası oluşan ve piyasaları bu noktaya taşıyan ‘düşük faiz ve bol para’ ortamının hatırı sayılır süre daha korunması bekleniyor. Ayrıca ekonomik veriler de destekleyici bir rol oynuyor.
HİSSELERE YABANCI İLGİSİ
PİYASALARDA olumlu hava sürüyor. Beklenti oluşturacak yeni bir gündem oluşmuş değil. Ancak mevcut gündemde olumsuz fiyatlamaya konu olacak kısa dönemli bir gelişme olmaması kayda değer. Bununla birlikte yayınlanmaya devam edilen 3.çeyrek bilançolarındaki olumlu performans iç ve dış piyasalardaki iyimserliği destekleyen bir durum. Türkiye özelinden bahsedecek olursak, banka bilançolarına ayrı bir yer açmak yerinde olacak. Şimdiye kadar açıklanan bilançolarda görülen kâr artışları enflasyonun oldukça üzerinde. Benzer görünüm özellikle otomotiv ve demir çelik olmak üzere birçok sanayi şirketleri bilançoları için de geçerli. Bu durum bir bakıma perşembenin gelişi hesabı Türkiye’nin 3.çeyrek büyümesinin nasıl geleceği konusunda bir sinyal veriyor.
Banka hisselerinin Borsa İstanbul üzerindeki ağırlığı malum. Son günlerde bankacılık hisselerindeki bilançolara bağlı hareketlilik borsanın geneline yansımış durumda. Dış piyasalarda özellikle ABD’de açıklanan bilançolarda genelde iyi bir performanstan söz etmek mümkün. Google’ın ana kuruluşu Alphabet’in geliri, üçüncü çeyrekte yüzde 41 artarak 65.1 milyar dolara çıktı, karı yüzde 68.4 artışla 18.9 milyar dolar oldu. Facebook’un geliri, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 35 artarak 29 milyar dolara yükselirken, net kârı yüzde 17 artışla 9.2 milyar dolara çıktı. ABD’li teknoloji devi Apple’ın son çeyrek geliri yıllık yüzde 29 artışla 83.4 milyar dolara ulaştı. Elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın karı, üçüncü çeyrekte 1.6 milyar dolara, geliri ise 13.8 milyar dolara ulaşarak rekor kaydetti. Pandemi sonrası küresel ekonomideki toparlanmanın şirket bilançolarına yansımaları böyle olunca piyasalar da bu durumdan payına düşeni alıyor.
OLUMLU HAVAYI DESTEKLİYOR
Bilançolar dışında Borsa İstanbul’un dolar bazında ve fiyat kazanç gibi kriterler açısından dışarıya göre ucuz kaldığı yönündeki değerlendirmeler, TCMB faiz indirimine bazı bankaların kredi faiz düşüşü ile katılmaları ve dış piyasalardaki iyimserlik içerideki olumlu havayı destekliyor. Bu noktada döviz kurlarına parantez açmak gerekecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz indirim hamlesinin ardından döviz kurlarında başlayan yükseliş devam ediyor.
Döviz kurlarındaki yükselişe Borsa İstanbul duyarsızlaştı. Geçtiğimiz günlerde aksi bir görünüm ve kur yükselişine bağlı bir baskı söz konusuydu. Dış borsalarda ise çıkış trendleri sürüyor. ABD borsalarında yeni zirveler oluştu. Ancak ABD Merkez Bankası’nın 2-3 Kasım toplantısı ve tahvil alımlarının seyri konusundaki karar bekleniyor. Kasım ve aralık gibi varlık alımlarının azaltılma kararının verilebileceği ve 2022 ortasına doğru sürecin tamamlanabileceği birinci ağızdan bizzat Fed Başkanı Powell tarafından açıklanmıştı. Bu açıdan piyasalar olası bu gelişmeye hazırlıklı denebilir. İçeride enflasyon, dışarıda Fed ve OPEC toplantısı gibi önemli gündemler beklenmekle birlikte bardağın dolu tarafını görme eğilimindeki piyasalarda iyimserlik korunuyor.
TCMB ENFLASYON HEDEFİNİ YÜKSELTTİ
TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyon raporu sunumunda TCMB’nin 2021 sonu enflasyon tahmininin yüzde 14.1’den yüzde 18.4’e yükseltildiğini açıkladı. TCMB, bu yıla yüzde 5 hedefiyle başlamış, daha sonra tahminler yüzde 9.4’e, sonra 12.2’ye son olarak da 14.1 seviyesine çekmişti. Faiz kararlarında önce tüketici enflasyonu (TÜFE), sonra çekirdek enflasyon baz alınmış, son olarak da parasal sıkılaştırmadan gevşek para politikasına geçilmişti. Fakat yeni referans noktası cari denge oldu ve cari açık azaldığında kur ile enflasyon üzerinde denge sağlanacağı beklentisi öne çıkarıldı. Bu açıdan 3 Kasım Çarşamba günü TÜİK tarafından açıklanacak ekim enflasyon verilerinin TCMB faiz kararı üzerinde etkisi olması artık zor. Enflasyonda ekim ayı beklentisi yüzde 2.60, yıllık yüzde 20.0020.50 civarlarında. TCMB’nin faiz indirimleriyle eksi faiz politikası devam ediyor. (TÜFE yüzde 19.58, çekirdek enflasyon yüzde 16.98, TCMB gösterge faizi yüzde 16.00) Yeni çapa olarak belirlenen cari dengenin kur ve enflasyon üzerindeki etkilerini zamanla bekleyip göreceğiz. Gerçi geçtiğimiz yıllara bakıldığında bu yöndeki gerçekleşmeler az çok bir fikir veriyor. Düşük faiz, zayıf TL ve artan ihracat ve büyüme hedeflenmiş görülüyor. Fakat ihracatın ithalata bağımlığı ve büyüme arttığında cari açığın da yükselmesi olasılığı gibi sonuçları da dikkate almak gerekecek. Bu arada Türkiye’nin yer aldığı gelişen ülke merkez bankalarından faiz artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Rusya’nın ardından son olarak Brezilya Merkez Bankası, enflasyon riski nedeniyle yaklaşık 20 yılın en büyük faiz artışını gerçekleştirdi ve banka, gösterge faizi 150 baz puan artırarak yüzde 7.75 seviyesine yükseltti. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, yılın son toplantısında aynı büyüklükte bir faiz artırımının uygun olacağını sinyalini verdiler. Dış dünyada parasal sıkılaştırma politikaları iyice benimsenmiş görülüyor.
Piyasalarda yoğun gündem ile birlikte dalgalı bir seyir var. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısı ve faiz kararı nedeniyle iç piyasalarda hem sermaye hem de para piyasaları oldukça hareketliydi. Birbirine alternatif olan piyasaların eş zamanlı ve aynı yönde hareketi işleyiş gereği olağan bir seyir değil. Ancak bazen bu tür uyumsuzluklar olabiliyor. Daha sonra olağan seyrine dönüyor. Olağan seyirden kasıt, borsa yükselirken döviz kurları ve piyasa faiz oranlarının geri çekilmesi veya döviz, faiz yükselirken borsaların düşmesi durumu. Dış piyasalarda ise daha zayıf gündem ve hareketsiz bir piyasa görünümünden söz etmek mümkün. Dış dünya 2-3 Kasım’daki ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı ve tahvil azatlım kararını bekliyor. Beklenti, kasım toplantısıyla veya en geç aralık gibi bu işlemin başlaması yönünde. Fed Başkanı Powell son toplantıda bu sinyali vermişti. Cuma günü basında haber olarak geçen açıklamasında da “Fed 2022 ortasına kadar varlık alımlarını azaltmayı tamamlama yolunda” diyerek bir bakıma bunu teyit etti. Powell ayrıca “ekonomik toparlanmanın çok dengesiz olduğunu ve enflasyonun beklenenden daha kalıcı olabileceği” vurgusunu da yaptı. Kasım toplantısında bu yönde bir karar çıkarsa çok sürpriz olmayacak. Çünkü bu mesajlar bir süredir veriliyor.
FED’E KARŞI HAMLE
Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkelerin merkez bankaları ardı ardına faiz arttırım kararları alıyor. Son olarak Rusya Merkez Bankası art arda altıncı kez faiz arttırımına giderek faizi yüzde 7.25 seviyesine yükseltti. Brezilya, Meksika, Macaristan gibi bir çok ülke yine birkaç kez ardı ardına faiz arttırımı yapmıştı. Kaygı, enflasyon ve Fed’in para musluklarını kısmaya başlaması olasılığına karşı gardını alma durumu. Yani Fed, parayı kısıp ardından faiz arttırımına giderse ABD tahvil faiz oranlarının yükselip ABD dolarındaki değerlenmesi beklentisi. Bu şartlarda doların anavatanına dönme olasılığına karşı tedbir alıyorlar. Rusya’nın faiz arttırımında bu ölçüde aceleci davranması biraz da yadırganan bir durum olarak dikkat çekti. Dış ödemeler dengesi cari fazla veriyor. (Cari Denge/GSYH %+2.4) Ayrıca ihracatının önemli bir bölümü doğalgaz ve petrol. Her ikisinin fiyatı da yükselişte ve gelir kaynakları artıyor. Dış piyasaların yakından takip ettiği önemli referans noktalarından biri ABD 10 yıllık bono faiz oranı. Yükseliş eğilimi korunmakla birlikte çıkışın devamı açısından yüzde 1.70-1.77 seviyelerinin geçilmesi önemli olacak. İç piyasaların dalgalı seyrine karşılık dış piyasalar da rahat değil. Fed toplantısını bekliyor. Toplantı sonuçlarına göre belki sakin seyir sürecek. Veya oralarda da volatilite artacak. Belki de fırtına öncesi sessizlik hali. Bu aşamada birşey söylemek için erken. Bekleyip göreceğiz. Hali hazırda dış borsalarda iyimserlik korunuyor. Ancak diğer yatırım araçları ve piyasaların geneli için daha temkinli bir görünümden söz etmek mümkün.
TCMB’DE FAİZ İNDİRİMİ SÜRÜYOR
TCMB perşembe günkü toplantısında gösterge faiz oranını 2.00 puan düşürerek yüzde 16 seviyesine çekti. Beklentiler 0.50-1.00 puan düşürülmesi yönündeydi. Yüksek kur, enflasyon ve dış koşullar nedeniyle faiz değişimi beklemeyenler de vardı. Yeni faiz oranı TÜFE ve çekirdek enflasyonun altında bir seviyede. Ancak toplantı metninde; Arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yılsonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı Kurul tarafından değerlendirilmiştir” açıklaması yapıldı. Bundan sonraki toplantılar için daha düşük indirim olasılığı veya son yapılan için önden yüklemeli faiz indirimi izlenimi verildi. Eylül toplantısında, faiz indirimi ve toplantı metninden ‘parasal sıkılaştırma’ ifadesinin kaldırılarak model değişikliğine gittiğini bir bakıma ilan etmişti. Bu açıdan faiz kararlarının enflasyon ile pek illiyet bağı kalmamış, TL’nin değer kaybıyla birlikte rekabetçi kur ve cari fazla yeni hedef olarak belirlenmişti. Enflasyon yerine büyümeye öncelik verilmekle birlikte oluşacak cari fazlanın kurları ve enflasyonu aşağı çekilmesi gibi bir politika öne çıkarılmış görülüyor. Dış dünyada artan enflasyon kaygıları ve parasal genişlemenin sonuna yaklaşıldığı varsayımları bu politikanın başarıya ulaşmasına ne ölçüde izin verecek bunu zamanla bekleyip göreceğiz. TCMB’nin faiz indiriminin iç piyasalara ilk önemli yansımaları döviz kurları üzerinde hissedildi. Döviz kurlarında yeni zirveler oluşurken uzun vadeli tahvil faiz oranlarında (piyasa) yükseliş görüldü. Borsa İstanbul’da da yükseliş vardı. Bu arada borsa için ‘dolar bazında ucuzladı’ sözü çokça duyuldu. Sadece dolar bazında değil, fiyat kazanç oranı gibi bilanço değerleme kriterlerine göre de dış borsalara göre ucuz diye eklemek yerinde olacak. Ama uzun süredir bu görünüm vardı. Yani yeni bir şey değil. Ama alıcıların döviz kurlarındaki yükselişi işaret fişeği gibi görüp harekete geçmeleri hisse senetlerini hareketlendirmesi borsa yatırımcılarını sevindirdi. İşlem hacminin de yükselmesi katılımın arttığını gösteriyor.
PİYASALARDA yön ve denge arayışı devam ediyor. Dış borsalarda toparlanma görülürken diğer yatırım araçlarında bir kararsızlık ve dalgalı seyirden söz etmek mümkün. Eş zamanlı birçok gelişme iç içe geçmiş durumda. Pandemi ile birlikte ekonomiye destek için piyasaya salınan bol para, aşının bulunmasıyla kısıtlamaların kaldırılması ve sonrasında ekonomilerdeki ciddi toparlanma ve varlık fiyatlarındaki yükseliş, artan talebe uyum sağlayamayan enerji emtialarındaki üretim yetersizliği ve tedarik sorunlarına bağlı olarak enflasyon kapıya dayandı. Bu durum ekonomi yönetimlerini, dahası merkez bankalarını önemli bir kararın eşiğine getirdi. Karar vericiler, enflasyona göz yumarak ekonomideki büyümeye bir süre daha yol verecekler veya artan enflasyon kaygılarıyla birlikte parasal sıkılaştırmaya gidip daraltıcı politikalara yönelecekler ve ekonomide soğutma çalışmalarına başlayacaklar. Bu arada stagflasyon (ekonomik durgunlukla yüksek enflasyonunun eş zamanlı görülmesi) tartışmaları da sürüyor. ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere öncü merkez bankalarının niyetleri aslında belli. Erken veya geç kalmak gibi bir ikilem ile birlikte daha çok zamanlama konusunda bir tereddüt var. Fed yetkilileri ve bölge başkanlarının açıklamalarına bakıldığında tam bir görüş birliğinden söz etmek zor. Farklı görüşler mevcut.
ENERJİ FİYATLARI ARTIYOR
Erken bir sıkılaştırma ekonomik toparlanmaya zarar verirken geç kalınması durumunda enflasyonun kontrolden çıkması gibi riskler mevcut. Hele şu sıralar maliyet enflasyonu açısından oldukça önemli görülen doğalgaz, petrol ve kömür fiyatlarında yükselişler sürerken. Bu açıdan Fed’in kasım veya aralık aylarında tahvil alımlarının azaltımına başlaması öngörülüyor. Geçen hafta açıklanan Fed tutanaklarında bu durum açıkça dillendirilmiş. Eğer Fed bu yönde bir adım atarsa Avrupa ve diğer gelişmiş ülke merkez bankaları onu takip edecek. Rusya ve Brezilya başta olmak üzere Türkiye’nin de dahil olduğu gelişen ülkeler kategorisinde birçok ülke faiz artışına başladı bile. Hatta birkaç kez üst üste faiz arttırımı yaptılar. Türkiye’de ise durum biraz farklı. TCMB geçen ay bir puanlık faiz indirimine gitti. Önümüzdeki hafta tekrar faiz indiriminin gelip gelmeyeceği tartışılıyor. Piyasaların seyri merkez bankaları para politikaları kararlarıyla oldukça ilintili. Geçen hafta ABD eylül tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 5.4 ile beklentilerin biraz üzerinde geldi. Bu rakam 2008 haziran ayındaki yüzde 5.6 seviyesinden bu yana en yüksek seviye. Bu durum tahvil alımlarının azaltılması kararı açısından 2-3 Kasım Fed toplantısını daha önemli hale getirdi. Yükselen enflasyona rağmen ABD başta olmak üzere dış borsalardaki yükselişi açıklanan 3.çeyrek bilançolarının beklentilerden iyi gelmesi ve ekonomik verilerdeki olumlu görünüme bağlamak yerinde olacak.
MERKEZ TOPLANTISI BEKLENİYOR
İÇ ekonomik gündem perşembe günkü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısına odaklandı. Geçen hafta yapılan atama ve görev değişikliklerinin ardından faiz indiriminin devamı yönünde artan bir piyasa algısı ve fiyatlaması söz konusu. Ancak döviz kurlarındaki yükseliş, ayrıca kur geçişkenliğine bağlı olarak artan enflasyon kaygıları ve dış dünyadaki parasal sıkılaştırma hazırlıkları da önemli. Bu durumun karar noktasında dikkate alınması olağan bir gelişme olacaktır. Diğer yandan, enflasyonun altında faiz uygulamasının (eksi faiz) olumsuz sonuçları daha önce tecrübe edilmiş bir konu. Bu yönden bakılınca faiz kararının pas geçilmesi olası görülüyor. Ancak eylül toplantısıyla birlikte TCMB sıkı para politikasından gevşek modele geçmişti. Bu eğilim sürüyor ise faiz indirimlerinin devamı da mümkün olabilir. Bize göre birinci şık daha olası görülse de yine de 21 Ekim Perşembe günü saat 14.00’deki kararı görmek yerinde olacak. Diğer gündem konuları arasında 22 Ekim Cuma günü açıklanacak S&P’nin Türkiye değerlendirmeleri var. Kredi notunda ve görünümde değişim beklenmiyor. Ayrıca Borsa İstanbul’da 3. çeyrek bilançoları beklenmeye başlandı.
Enerji fiyatlarında (petrol, doğalgaz) çıkış trendleri son yılların en yüksek seviyelerine ulaştı. Ancak Rusya Devlet Başkanı Putin, “Avrupa’ya doğalgaz ihracatını arttıracakları ve küresel enerji piyasalarını istikrara kavuşturmaya yardım etmeye hazır olduklarını” açıklayınca doğalgaz fiyatlarında sert düşüş görülmüş, bu durum petrol fiyatlarını da etkilemişti. Fakat Putin etkisi halen hissedilmekle birlikte zayıfladı, fiyatlarda tekrar toparlanma başladı. Putin doğalgaz fiyatlarının biraz ‘gazını’ almış oldu. ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm “ABD hükümetinin stratejik petrol rezervlerinin fiyatları düşürmek için kullanılabileceğini” açıklamıştı. Fakat bu açıklama, bizzat enerji bakanlığı tarafından stratejik rezervlerini şimdilik kullanmayı planlamadıkları şeklinde düzeltilince gerileyen petrol fiyatları tekrar yükselişe geçti. Enerji fiyatları soluklansa da çıkış hareketleri korunuyor. Talep durumu, arz ve tedarik sorunları, yaklaşan kış fiyatların çok aşağılara gelmesine pek izin verecek gibi görünmüyor. Enerji fiyatları yüksek kaldıkça da piyasalar üzerindeki enflasyon baskısının devamı olasıdır.
TOPARLANMA SİNYALLERİ
Piyasalarda dalgalı seyirle birlikte yön arayışı öne çıkmış durumda. Borsalarda düşüşler tepki alımlarıyla karşılaşırken yükseliş denemeleri zayıf kaldı. Açıklanan ekonomik verilerin farklı yönde sinyal vermesi veya birbirini teyit etmemesi bu görünüme neden olan gelişmelerin başında geliyor. Geçtiğimiz haftalarda ekonomik veriler zayıf gelirken, son gelen veriler ekonomide toparlanmanın korunduğu yönünde sinyaller veriyor. ABD ve Euro Bölgesi’nde açıklanan PMI verileri, ABD’de tekrar düşmeye başlayan haftalık işsizlik başvuruları beklentilere göre daha olumlu gelirken cuma günü açıklanan ABD eylül ayı tarım dışı istihdam artışı beklentilerin oldukça altında kaldı. 500 bin bekleniyordu 194 bin geldi. Geçen ay 235 bin idi. Buna karşılık işsizlik oranı yüzde 4.8 olarak gerçekleşti (beklenti %5.1, önceki %5.2). Aylık ortalama kazançlar beklentileri karşılarken, işgücüne katılım hafif geriledi. İstihdamdaki düşüş biraz da işgücündeki gerileme ile ilişkilendirildi. Bu açıdan verinin toplamda piyasalar üzerinde olumlu ancak sınırlı bir etki yaptığı söylenebilir. Bu verinin ABD Merkez Bankası’nın (Fed) kasım toplantısında tahvil alımlarının seyri konusundaki karara olası etkileri biraz tartışmaya açık. Diğer yandan 13 Ekim Çarşamba günü açıklanacak ABD enflasyon (TÜFE) verisine bakılacak haliyle. TÜFE için beklenti yüzde 5.3 civarında. Geçen ay yine yüzde 5.3 idi. Enflasyon bu seviyelerde çıkarsa istihdam verisi gibi Fed kararı için belirgin bir görüş verilmiş olmayacak. Fed yetkilileri enflasyondaki yükseliş için ‘geçici’ ifadesini kullanmaya devam ediyor. Aynı söylemler Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde için de geçerli. Fed’in tahvil alımlarının azaltılması kararı için Başkan Powell her ne kadar 2-3 Kasım tarihindeki toplantıyı işaret etse de bir erteleme ve görüş değişikliği sürpriz olmaz. Bu durumda piyasaların yaklaşımı ve tepkisi farklı olacaktır. Ancak yine de Fed toplantısını ve yetkililerden gelecek açıklamaları yakından izlemekte yarar var. Piyasalarda dalgalı seyirle birlikte kararsız görünüm korunuyor.
BORSADA İLK DESTEK 1.385 SEVİYELERİNDE
Borsada sert satışların ardından destek seviyelerinde tepki alımları görüldü. Ancak tepki çıkışının güç kazandığını söylemek için erken. İlk destekler 1.385 ve 1.375-1.370 seviyelerinde. İlk dirençler ise 1.410-1.417 seviyelerinde. Tepki çıkışının devamı için bu seviyelerin geçilmesi gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 1.430 ve 1.450 seviyelerinde. Endekste görülen tepki yükselişinin direnç seviyelerinde satışla karşılaşma olasılığı yüksek.
DOLAR/TL’DE YENİ ZİRVELER OLUŞUYOR
Dolar/TL kurunda yükseliş yeni zirve denemeleriyle birlikte sürüyor. İlk destekler 8.90-8.88 seviyelerinde görülürken sonraki destek noktaları 8.84-8.82 ve 8.76 seviyelerinde. İlk dirençler ise 8.97-9.00 seviyelerinde görülüyor. Bu seviyelerde kâr satışları görülebilir. 9.00 seviyesinin üzerinde kalınması durumunda ise sonraki dirençler 9.10 ve 9.17-9.20 seviyelerinde bulunuyor. 9.00 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri kâr satışlarıyla karşılaşabilir.
Gıda ve enerji üzerinden hareketle enflasyonda bu dönem arz kaynaklı gelişmeler öne çıktı. Pandemi sonrası küresel ekonomideki büyüme ve artan talep, enerji ihtiyacını canlandırdı. Talep artışının petrol ve doğalgaz fiyatlarına etkileri tartışılırken, bu defa enerji arzında sıkıntılar baş gösterdi. Buna bağlı olarak petrol, doğalgaz ve kömür fiyatlarındaki yükselişler ivme kazandı. Ayrıca bazı ülkelerin enerji güvenliği kaygılarıyla fazladan alım yaptığı haberleri de gelmeye başladı. Dış piyasalarda kömürde yıllık artış yüzde 260 seviyesini bulurken, doğalgazda yılbaşından bu yana yüzde 135, petrolde (brent) ise yaklaşık yüzde 60 fiyat artışları görüldü. Pandemi süresince enerji üretimindeki kesintilere tedarik yollarındaki maliyet artışı ve sorunlar da eklendi. Ayrıca stoklarda azalmalar görüldü. ABD haftalık ham petrol stokları geçtiğimiz beş haftalık dönemin dördünde düşüş gösterdi. Doğalgazdaki aşırı fiyat artışı elektrik üretimi için petrole daha fazla ağırlık verilmesi nedeniyle petrol fiyatındaki yükselişe katkı yaptı.
İSTİHDAM VE ENFLASYON
Buna ek olarak pazartesi günü yapılan OPEC+ toplantısında günlük 400 bin varil artış kararına sadık kalınması fiyatı biraz daha yükseltti. Enerji fiyatlarındaki sorun talepteki artıştan çok arz yönüne yani maliyet tarafına kaymış görülüyor. Tedarik sorunlarının kısa vadede çözümü pek mümkün görülmemekle birlikte yaklaşan kış nedeniyle enerji fiyatları bir süre daha gündemde kalacak gibi görünüyor. Enerji fiyatları enflasyondaki yükselişe katkı vermesi yönüyle para ve sermaye piyasaları üzerinde baskıya neden olmuş durumda. ABD Merkez Bankası’nın tahvil alımlarının azaltılması konusunda karar verirken öncelikle baktığı iki önemli veri bilindiği üzere istihdam ve enflasyon. Bu açıdan yükselen enflasyon, merkez bankalarının para politikalarını daraltıcı yönde etkileyecek bir gelişme. Para musluklarının kısılması doğal olarak piyasaların arzu edeceği bir gelişme değil.
TÜRKİYE’YE YANSIMALARI
Piyasalar dalgalı seyir izlerken borsalarda zayıflama sinyalleri öne çıkmaya başladı. ABD ve Almanya borsalarında kâr satışlarıyla birlikte önemli destek noktaları test ediliyor. Bu durum Borsa İstanbul’a da baskı yapmaya başladı. Ekonomik veriler yakından izleniyor. Özellikle 8 Ekim Cuma günü açıklanacak ABD eylül tarım dışı istihdam verilerine ayrı bir yer açmak gerekecek. ABD Merkez Bankası (Fed) para politikası için istihdam ve enflasyon öncelikli veriler arasında yer alır. Eylül tarım dışı istihdam artışı 500 bin bekleniyor. Geçen ay 700 bin civarında beklenirken 235 bin gerçekleşmişti. Ağustos enflasyonu ise yüzde 5.3 olarak açıklanmıştı. Fed toplantısı 2-3 Kasım tarihlerinde. Geçen hafta açıklanan ABD haftalık işsizlik başvuruları art arda üç haftadır yükselirken küresel ekonomide enflasyon kaygıları artıyor. Almanya’da enflasyon verileri (TÜFE) rekor kırarak yüzde 4.1 oldu. Fed Başkanı Powell’ın geçen haftaki “Enflasyonun hala hafiflemesini bekliyoruz, gelecek yılın ilk yarısında enflasyonda biraz rahatlama bekliyoruz, tam istihdamdan çok uzaktayız” açıklamaları oldukça dikkat çekici. Enflasyondaki “geçici” ifadesinin artık inandırıcılığı zayıflamaya başladı. Özellikle gıda ve enerji emtialarındaki (doğalgaz, petrol) fiyat artışları enflasyon ateşini biraz daha harlamış görülüyor. Bunlara ek olarak ABD tarım dışı istihdamı beklentileri aşarsa tahvil alımlarının azaltılması olasılığı artar. Zaten Fed Başkanı kasım ayını işaret etmişti. Fakat son dönem açıklanan ekonomik verilerdeki zayıflama ile istihdamın beklentilerin altında kalması durumu birleşirse bu defa varlık alımlarının azaltımı olasılığı tartışılmaya açılır. Diğer yandan ABD 10 yıllık bono faiz oranı sert yükseliş sonrası tekrar yüzde 1.50 seviyesinin altına gerilerken ABD dolarındaki değerlenme biraz ivme kaybetmeye başladı. Bu durum son günlerde düşüş eğiliminde olan altının ons fiyatını destekledi ve tepki alımlarını beraberinde getirdi. Bu aşamada dış piyasalar için temkinli bir görünümden söz edilebilir.
ENERJİ KRİZİ SÜRÜYOR
Enerji krizi ve enerji fiyatları gündemde ilk sıralarda yer alıyor. Maliyet enflasyonu (arz) açısından oldukça önemli görülen doğalgaz ve petrol fiyatlarındaki yükseliş hareketi korunmakla birlikte biraz ivme kaybetmeye başladı. Enerji krizi daha çok İngiltere ve Çin ile anılıyordu. Ancak artan doğalgaz ve elektrik fiyatlarının Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük gıda ihracatçısı Hollanda’da seraların küçülmesine veya kapanmasına yol açtığı bildiriliyor. Hatırlanırsa elektrik kesintileri nedeniyle Çin’de Apple ve Tesla’nın da bulunduğu bir çok fabrika üretimi durdurmuştu. Pandemi sonrası ekonomideki canlanma ile artan talebe arz artışının uyum sağlayamaması temel olarak görülürken yaklaşan kış nedeniyle sorunun kısa sürede çözümü biraz zor görülüyor.
EYLÜL ENFLASYONU YARIN AÇIKLANIYOR
Türkiye’nin eylül enflasyonu yarın açıklanacak. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) için tahminler aylıkta yüzde 1.25-1.35, yıllıkta 19.50-19.70 seviyelerinde. TCMB’nin çekirdek ve beklenen enflasyonu baz alarak faiz indirimine gitmesi sonrası TÜFE kadar çekirdek enflasyon da yakından izlenecek. Yükselen enflasyona rağmen sıkı para politikasını değiştiren TCMB için önümüzdeki toplantılarda faiz indirim beklentileri korunuyor. Bu açıdan bakınca faiz kararları için enflasyon eskisi kadar referans olma özelliği taşımıyor. Buna bağlı olarak enflasyonun beklentilerden yüksek veya düşük gelmesi piyasalar üzerinde öncekilere nazaran daha derin etkiler bırakmayabilir. Geçtiğimiz yazılarımızda yer verdiğimiz görüşü tekrarlayacak olursak, faiz düşüşü ile TL’nin değer kaybı ve bunun ihracat ve büyüme üzerindeki etkileri daha çok benimsenmiş durumda. Kur artışının ithalat kısıcı ve cari açığı azaltıcı yönde etkileri var. Ancak ağırlıklı olarak ara mal ithalatına dayalı yapı nedeniyle Türkiye için bunun ne ölçüde işlerlik kazanacağı tartışılır.
BRÜT REZERVLER 122 MİLYAR DOLAR
TCMB’nin açıkladığı yurtdışı yerleşiklerin haftalık tahvil bono ve hisse senetleri istatistikleri yakından izlenen veriler arasında. TCMB’nin faiz indirimi yaptığı 24 Eylül haftasında yabancılar tahvil bonoda 415 milyon dolar satış yaptı. Bu rakam son altı ayın en büyük satışı olarak görüldü. Hisse senetlerinde ise 35 milyon dolar alımdalar. Bu veriler yabancı yatırımcıların faiz kararına ilişkin bir sinyal olarak kabul edilebilir. Ancak henüz ciddi bir pozisyon değişikliği yapıyorlar, tahvil satıp hisseye yöneldiler demek için oldukça erken. Hisse senetlerinde ise yabancı payı düşüş eğiliminde, yüzde 42’nin altına geriledi. Diğer yandan 24 Eylül ile biten haftada TCMB brüt rezervleri, 120.7 milyar dolardan 122 milyar dolara yükselirken bankalardaki yurtiçi yerliklerin yabancı para mevduatı 2 milyar dolara yakın gerileyerek 235 milyar dolar çekildi.
BORSADA DESTEKLER İZLENİYOR