Dış piyasalarda ABD Merkez Bankası (Fed) etkisi zayıflamaya başladı. Son Fed toplantısının ardından yapılan açıklamalar erken parasal sıkılaştırma olasılığı yönünde algılanmış ve piyasalar üzerinde dalgalanmaya neden olmuştu. Ancak piyasalar bu defa mevcut para politikasının bir süre daha korunacağı beklentileriyle küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın sürüyor olmasından destek buldu. ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalarda kısa bir kâr satış sürecinin ardından çıkış hareketleri devam etti. Yakından izlenen ve referans olarak görülen ABD 10 yıllık bono faiz oranı düşüş sonrası yükselişe geçti ve tekrar % 1.50 seviyesinin üzerine çıktı. Altın fiyatı (ons dolar) yükselen faizle baskı altında kalmaya devam ederken petrol fiyatı önümüzdeki hafta OPEC toplantısı öncesi ekonomideki aktiviteye bağlı talep etkisiyle yükselişini sürdürdü. ABD doları ise son günlerde stabil ve denge bulma çabasında. (Dolar Endeksi 91.00-92.00 bandında) Piyasalardaki volatiliteyi gösteren VIX Endeksi (korku endeksi) Fed toplantısı sonrası yükselmişti, tekrar geri çekildi ve toplantı öncesi seviyelerinin de altına çekildi.
Buna karşılık iç piyasalar ise cuma günü itibariyle dışarıdan tekrar olumsuz ayrışma gösterdi. Borsa İstanbul’da satış, döviz kurlarında yükseliş vardı. Borsa İstanbul bir süredir zayıf hacimli bir seyir izlemekle birlikte direnç seviyelerini geçmekte zorlanmıştı. Bir bakıma “çıkamayan borsa düşer” anlayışı benimsendi. ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki yükseliş gelişen ülke piyasaları ve aynı ligde yer alan Türkiye için istenmeyen bir görünüm. Gelişen ülkelerden Meksika Merkez Bankası geçen hafta faiz oranını 25 baz puan artırarak % 4.25’e çekti.
Bu durum Fed’in olası para politikası değişikliğine karşı atılmış bir adım olarak görülebilir. Son gelişmeler TCMB’nin 14 Temmuz toplantısında faiz indirim olasılığı zayıflatan bir durum. ABD’de tahvil faizi yükselip gelişen ülke piyasalarında faiz arttırım hamleleri gelirken ve iç piyasalarda döviz kurları yükselirken faiz indirimi çok zor görünüyor. Bu açıdan haziran enflasyon verileri de önemli olacak. Dış piyasalar tekrar iyimserliği yakalamaya çalışırken iç piyasalarda temkinli görünüm sürüyor.
FARKLI SESLER GELİYOR
Piyasalarda şu sıralarda herkes Fed yetkililerinden gelecek mesajlara kulak kabartmış durumda. Ancak bazen birbiriyle çelişen mesajlar da gelmiyor değil. Başkan Powell ile birlikte bir çok bölge başkanı var. Ayrıca eski bir Fed Başkanı olan ABD Hazine Bakanı Yellen’ın açıklamaları da önemli tabi ki. Powell, ekonomideki gelişmelere göre para politikasını ayarlamaktan yana ve değişime açık mesajlar veriyor. Diğer yandan Hazine Bakanı Yellen gibi enflasyondaki yükselişi geçici görenlerden. New York Fed Başkanı John Williams, ABD ekonomisinin hala maksimum istihdamdan uzak olduğu ve faiz oranlarını değiştirme zamanının gelmediği görüşünde. Dallas Fed Başkanı Robert Kaplan, “Varlık alımını azaltmanın erken başlayacağını öngörüyorum” dedi. Boston Fed Başkanı Eric Rosengren, “Uzun süreli çok düşük faiz oranları insanları risk almaya teşvik ediyor. Bazı piyasalarda görülen ev fiyatlarındaki artış, son konut krizinin yükselişi ve çöküşü sırasındaki artışa benziyor ancak bu model bu sefer mutlaka tekrarlanmayabilir” dedi. Bir bakıma 2008 mortgage hatırlatması gibi. Farklı görüşler de olsa hepsi aslında piyasayı bir politika değişikliğine hazırlama amacına hizmet ediyor. Bundan sonra Fed bir politika değişikliğine gitse de sürpriz olmayacak. Aynı şekilde belki uzun bir süre daha mevcut politikayı korusa da tabi ki. Ama Fed niyetini belli etti. Doğrusu da bu sanki. Piyasadaki kurum ve oyunculara pozisyonlarını ayarlamaları için uyarısını yapmış oldu. Gerisi artık piyasaya kalmış. Herkes kendi öngörüsü ve konumuna göre gardını alacak.
FİYAT KAZANÇ ORANLARI DÜŞÜK
Piyasalarda şu sıralarda herkes Fed yetkililerinden gelecek mesajlara kulak kabartmış durumda. Ancak bazen birbiriyle çelişen mesajlar da gelmiyor değil. Başkan Powell ile birlikte bir çok bölge başkanı var. Ayrıca eski bir Fed Başkanı olan ABD Hazine Bakanı Yellen’ın açıklamaları da önemli tabi ki. Powell, ekonomideki gelişmelere göre para politikasını ayarlamaktan yana ve değişime açık mesajlar veriyor. Diğer yandan Hazine Bakanı Yellen gibi enflasyondaki yükselişi geçici görenlerden. New York Fed Başkanı John Williams, ABD ekonomisinin hala maksimum istihdamdan uzak olduğu ve faiz oranlarını değiştirme zamanının gelmediği görüşünde. Dallas Fed Başkanı Robert Kaplan, “Varlık alımını azaltmanın erken başlayacağını öngörüyorum” dedi. Boston Fed Başkanı Eric Rosengren, “Uzun süreli çok düşük faiz oranları insanları risk almaya teşvik ediyor. Bazı piyasalarda görülen ev fiyatlarındaki artış, son konut krizinin yükselişi ve çöküşü sırasındaki artışa benziyor ancak bu model bu sefer mutlaka tekrarlanmayabilir” dedi. Bir bakıma 2008 mortgage hatırlatması gibi. Farklı görüşler de olsa hepsi aslında piyasayı bir politika değişikliğine hazırlama amacına hizmet ediyor. Bundan sonra Fed bir politika değişikliğine gitse de sürpriz olmayacak. Aynı şekilde belki uzun bir süre daha mevcut politikayı korusa da tabi ki. Ama Fed niyetini belli etti. Doğrusu da bu sanki. Piyasadaki kurum ve oyunculara pozisyonlarını ayarlamaları için uyarısını yapmış oldu. Gerisi artık piyasaya kalmış. Herkes kendi öngörüsü ve konumuna göre gardını alacak.
FİYAT KAZANÇ ORANLARI DÜŞÜK
ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı geçen haftaya damgasını vurdu. Piyasaların yakından izlediği ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısında beklendiği üzere faiz değişimi olmadı. Ancak toplantı sonrası yapılan açıklamalar ‘şahin’ olarak değerlendirildi ve olumsuz algılandı. ABD doları değer kazanırken ABD 10 yıllık bono faiz oranı yükseldi, borsalar, petrol ve altın fiyatları ise düşüş gösterdi. Gelişen ülke para birimleri ve TL’de değer kayıpları görüldü. Fed toplantısı sonrası yapılan açıklamalarda, 120 milyar dolarlık tahvil alımlarına devam kararının yanı sıra 13 Fed üyesinin 2023 yılı sonuna kadar iki defa faiz artışı beklerken, enflasyon ve büyüme beklentileri yukarı çekildi. Aşı uygulamalarının salgın hastalığın etkisinin yayılmasını azalttığı bununla birlikte mali desteklerin ekonomik aktiviteyi ve istihdamı güçlendirdiği, enflasyondaki yükselişin geçici olduğu görüşleri tekrarlandı. Fed Başkanı Powell ise, “Enflasyon beklentileri yukarı yönlü hareket ederse politikayı ayarlamaya hazır olmalıyız. Fed varlık alımlarını değiştirmeden önce bir uyarı verecek”dedi. Ayrıca “Faiz artışını tartışmak için erken derken kısa vadede varlık alım sürecini tartışmaya başlayacağız” diye ilave etti. Bu durum mevcut para politikası bu aşamada korunsa da şartlara göre beklenenden önce de değişebileceği olasılığını gündeme getirdi.
PİYASAYA HAZIRLIK MESAJI
FED toplantısının ardından değişebilecek para politikasına karşı piyasaların gardını almaya başladığı görülüyor. Belki de Fed Başkanı Powell’in bu açıklamalarla kastı piyasaları hazırlamaktı. Daha önceleri tecrübe edildiği ve hatırlanacağı üzere Fed ve Avrupa Merkez Bankası önemli politika değişimlerinden bir süre önce piyasalara bu yönde sinyal verirler. Piyasalar toplantı sonrası görünümüne bakılırsa son açıklamaları buna yordu ve mesajını aldı. Fed toplantısından iki gün sonra St. Louis Fed Başkanı James Bullard, Jerome Powell’ın bu hafta varlık alımı azaltma tartışmalarını resmi olarak başlattığını Fed’in ilk faiz arttırımını 2022’nin sonunda yapmasını beklediğini söyledi. Bullard, 2022 yılı boyunca yüzde 2.5-3 arasında oluşacak yüksek enflasyonun faiz arttırımı için gereken şartları sağlayacağını belirtti. Enflasyon ve ekonomik aktivitenin seyrine göre erken parasal sıkılaştırma olasılığına karşılık bardağın dolu tarafına bakacak olursak, 2021 yılı için faiz arttırımı öngörülmüyor olması önemli. Bu açıdan piyasaların Fed fiyatlaması etkisini biraz daha gösterebilir. Ancak sonrasında dengelenme veya yeni dengenin oluşması muhtemeldir. Gerçi ABD 10 yıllık bono faiz oranında 1.60 sınırına yaklaşıldıktan sonra 1.50 seviyesinin altına kadar geri çekilme yaşandı. Ama dış borsalarda düşüş ve ABD dolarındaki değerlenme sürüyor. Küresel piyasalarda koşulların değişmeye başlaması Türkiye gibi dış finansman ihtiyacındaki gelişen ülke piyasaları için istenen bir durum değil. Borsa İstanbul’a yabancı ilgisi son aylarda zayıflamıştı. Bu görünümün sürmesi olasılığı yeni gelişmelerle biraz daha güçlendi gibi. Bu durum makro ekonomik veriler açısından da ayrıca önemli. Piyasalarda temkinli görünüm korunuyor.
ALTININ IŞILTISI ZAYIFLADI
FED toplantısının ardından ABD 10 yıllık faiz oranının yükselmesi ve ABD dolarının değer kazanması altın fiyatı (ons dolar) sert satışlara neden oldu. 1.900 seviyesinin üzerinde başlayan düşüş 1.800 doların altına salınım gösterdi. Fed toplantısından en büyük darbeyi altının fiyatının aldığını söylemek mümkün.
YABANCI YATIRIMCI KARARSIZ
TCMB verilerine göre 11 Haziran haftasında hisse senetleri (33 milyon dolar) ve tahvil bonoya (80 milyon dolar) toplam 113 milyon dolarlık bir giriş görüldü. Bir önceki hafta 157 milyon dolar çıkış vardı. Yabancı yatırımcının Türkiye para ve sermaye piyasaları konusundaki kararsızlığı veya isteksizliği korunuyor. Fed toplantısından sonraki seyri ayrıca izlemek gerekecek. TCMB brüt rezervleri 1 milyar dolarlık artışla 94,8 milyar dolara çıkarken bankalardaki yabancı para mevduatı yine 1 milyar dolarlık artışla 228.4 milyar dolara ulaştı. Kurlardaki yükselişe rağmen döviz mevduatında çözülme henüz görülmüyor.
BORSA DESTEK ARAYIŞINDA
Yoğun veri akışı sonrası piyasalarda mevcut trendler korunuyor. Özellikle geçen perşembe günü açıklanan ABD mayıs enflasyon verileri, haftalık işsizlik başvuruları, Avrupa Merkez Bankası toplantısı yakından izlendi. Ekonomilerdeki hızlı toparlanma ve yükselen enflasyona bağlı olarak piyasalarda son dönemde erken bir parasal sıkılaştırma gelir mi tartışmaları sürüyordu. Bu açıdan öncelikle ABD mayıs enflasyon verilerine odaklanıldı. Beklentiler yüzde 4.7 iken yıllık yüzde 5.00 olarak gerçekleşti. Veri sonrası kısa bir dalgalanma yaşansa da daha sonra tekrar bir denge sağlandı. Önemli bir referans olarak görülen ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.42 seviyesine kadar çekildi, sonra tepki verdi. Bu görünümde enflasyondaki yükselişin geçici olacağı beklentileri ve buna bağlı bonoya gelen alımların etkisi önemli. Avrupa Merkez Bankası toplantısında ise beklendiği üzere faiz sabit bırakıldı. Toplantı sonrası Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde, son dönemde Fed dahil ekonomi yönetimlerinden sıkça duyduğumuz benzer açıklamalardan birini yaptı.
YÜKSELİŞ GEÇİCİ
Ekonomik toparlanmanın devam ettiğini ve edeceğini, enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu, varlık alımlarının en azından 2022 yılı sonuna ve koronavirüs krizi bitene kadar süreceğini söyledi. Ayrıca, erken sıkılaştırma büyüme için risk, faizlerin erken artması finansal koşullarda sıkılaştırmaya yol açabilir, diye ilave etti. Beklenenden erken parasal sıkılaştırma konusunda Avrupa Merkez Bankası’nda da bir tereddüt olduğu çok açık. Bu çerçevede dikkat çeken konu sözlü yönlendirmelerdeki başarı. Ayrıca ekonomi yönetimlerine olan güven. Somut verilere rağmen gerek ABD, gerekse Avrupa Merkez Bankası kaynaklı açıklamalar önemli ölçüde piyasalarda karşılık buluyor ve fiyatlanıyor. İç piyasalar ise yarın NATO zirvesinde Brüksel’de yapılacak Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Biden arasındaki görüşmelere odaklanmış durumda. ABD Başkanı Biden’ın seçildikten sonraki yapılacak ilk yüz yüze görüşme öncesi yapılan karşılıklı açıklamalar olumlu algıya neden oldu. Borsa İstanbul’da tepki yükselişi, döviz kurlarında düşüş ile daha iyimser bir iç piyasa görünümü öne çıktı. Ancak yine de konu başlıkları açısından zor geçmesi muhtemel görüşme sonuçlarını görmek yerine olacaktır. Ayrıca 16 Haziran’da yapılacak Biden-Putin görüşmesi de yakından izlenecek gelişmeler arasında olacak. Piyasalarda olumlu hava korunmakla birlikte dalgalı bir piyasa bizi bekliyor.
MERKEZ BANKASI KARARLARI BEKLENİYOR
Önümüzdeki hafta yine Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve ABD Merkez Bankası (Fed) toplantıları önemli gündem konuları arasında olacak. 16 Haziran Fed, 17 Haziran TCMB toplantısı var. Her iki merkez bankası toplantısından faiz değişimi beklenmiyor. TCMB’nin faiz indirimi için temmuz ile kasım arasına yayılan bir tahmin yelpazesi var. Fed faiz artımı için ise en erken tarih 2022 yılı işaret edilmişti. Hatta 2024 yılını bekleyen Fed yetkilileri vardı. Diğer yandan Reuters’ın yaptığı bir ankete göre, ABD Merkez Bankası (Fed) ağustos veya eylül aylarında tahvil alımlarını azaltmayı açıklayacak. Ancak gelecek yılın başlarına kadar aylık alımları düşürmeye başlamayacak. Fed gözlemcileri ise ABD Merkez Bankası’nın bir indirim duyurusu yapmadan önce yılın sonlarına kadar bekleyeceği görüşündeler. Öngörüler bu yönde. Ancak enflasyon ve büyüme başta olmak üzere ekonomik verilerin seyri böyle giderse bu takvim öne mi çekilir? Yoksa biraz daha ertelenir mi? Zaman gösterecek. Piyasalar şimdilik yüksek enflasyona rağmen bunun geçici olacağı senaryosuna inanmış görülüyor.
ALTIN-FAİZ KORELASYONU ZAYIFLADI
Altın fiyatında (ons dolar) kâr satışına rağmen yükseliş eğilimi korunuyor. Bilindiği üzere altın fiyatının en önemli parametrelerinden biri faiz. Altın fiyatıyla ABD 10 yıllık faiz arasındaki negatif korelasyon son günlerde biraz zayıfladı. ABD 10 yıllık bono faiz oranı enflasyondaki yükselişe rağmen gerilemeye devam etti. Altın fiyatında ABD enflasyon verileri sonrası kâr satışları görülmüştü. ABD 10 yıllık bono faiz oranındaki düşüşle altın fiyatı tekrar toparlandı. Ancak enflasyondaki yükselişin geçici olduğu ve mevcut para politikasının en azından bir süre daha korunacağı beklentileri bu toparlanmada etkili oldu. Diğer yandan yüksek enflasyon ile parasal sıkılaştırma olasılığının arttığı görüşleri ise altın fiyatındaki yükselişi sınırlayan bir durum olarak görülüyor. Bu açıdan geri çekilmeler tepki alımlarıyla karşılaşırken yükselişlerde 1.900 dolar seviyesi geçilmekte zorlanılıyor.
BORSADA 1.465 SEVİYESİ ÖNEMLİ
ABD ve Euro bölgesinde beklentilerin üzerinde gelen güçlü veriler ekonomide toparlanmanın sürdüğünü gösteriyor. Isınan ekonominin doğal sonucu olarak enflasyon da yükseliyor. ABD’de yıllık enflasyon yüzde 4.2, Almanya’da ise yüzde 2.5 seviyelerine ulaştı. Buna karşılık ABD haftalık işsizlik verileri ilk defa 400 binin altında ve pandemi sürecinde en düşük seviye olan 385 bin olarak açıklandı. Ayrıca ABD ADP özel sektör istihdamı 978 bin ile beklentilerin üzerinde ve on ayın en yüksek rakamı olarak gerçekleşti. Perşembe günü açıklanan bu veriler beklenenden önce parasal sıkılaştırma olasılığının arttıran bir durum olarak algılandı. ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.62 seviyesine yükselirken ABD doları değer kazandı, Euro değer kaybetti. Bu gelişmelerle birlikte altın sert kâr satışlarıyla karşılaştı. Piyasalar başta istihdam ve büyümeye ile ilgili gelen olumlu işaretleri temkinli karşılaşırken aksi yönde fiyatlıyor. Bu verilerin ardından gözler cuma günü açıklanan mayıs ABD tarım dışı istihdam verilerine çevrildi. 650 bin beklenen ABD tarım dışı istihdamı 559 bin olarak açıklandı. Hatırlanırsa nisan ayında 266 bin seviyesindeydi. Bu açıdan bakınca geçen aya göre iyileşen ancak beklentilerin altında kalan bir veri söz konusu. Bir bakıma perşembe günkü verileri takip eden aynı eksende diyebileceğimiz bir durum. Piyasalar bardağın dolu tarafını gördü ve bu yönde fiyatlama yapınca ABD 10 yıllık bono faiz oranı tekrar yüzde 1.60 seviyesinin altına geriledi, altın (ons dolar) tepki alımlarıyla karşılaştı. Ekonomideki büyümeden güç alan dış borsalar ise çıkış trendlerini ve gücünü korurken Borsa İstanbul dış borsalara uyumda zorlanıyor. Bu görünümde iç gündemin etkisini dikkate almak gerekecek. Pandemiye bağlı kısıtlamaların kaldırılması ve normalleşme adımları ekonomilerdeki toparlanmaya hız kazanacak beklentisi hakim.
2022 İŞARET EDİLİYOR
Doğal olarak artan talep ile enflasyon yükselmeye devam edebilir. Buna bağlı olarak ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankaları parasal genişlemeyi yavaşlatacak, tahvil alımlarının azaltacak algısı öne çıkmış durumda. Enflasyon yükselişine geçici gözle bakılmakla birlikte faiz artırım için daha çok 2022 işaret ediliyor. Ancak Fed içinde bazı yetkililer parasal sıkılaştırmanın tartışılmaya başlamasından yana. Bu açıdan artık parasal genişlemede bir fren veya vites küçültme gündeme girmiş durumda. Ekonomik verilere duyarlılığın artması bu yüzden. Bu duyarlılık muhtemelen bir süre daha devam edecek. Piyasalar veriler ışığında dalgalı seyrini sürdürebilir.
ENFLASYON DÖVİZ KURLARINI HAREKETLENDİRDİ
Mayıs enflasyon verileri (TÜFE) yüzde 0.89 ile beklentilerin biraz altında kaldı.Yıllık enflasyon da yüzde 16.59 olarak gerçekleşti. Bu görünümde mayıs ayının bir önemli bölümünde pandemi nedeniyle ekonominin kapalı kalmasının payı var mı konusu tartışılır. Ancak enflasyonun mayıs ayında zirve yaptığı konusundaki değerlendirmelere bu aşamada biraz temkinli yaklaşmakta yarar var. Haziran ayı ile kısıtlamaların kaldırılması haliyle hizmet sektörünü ve talebi olumlu etkileyecek. Ayrıca kur geçişkenliği açısından enflasyon için döviz kurlarının seyri tabi ki önemli. Kurlarda gerileme henüz görülmüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Merkez Bankası başkanımla görüştüm, faizi düşürmemiz şart. Onun için de temmuz-ağustos, buraları bulacağız” açıklaması gelmişti. Mayıs enflasyonu da beklentilerin altına kalınca acaba bir faiz indirimi gelir mi olasılığı döviz kurları hareketlendi. Ancak TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, piyasalardaki haklı bir gerekçeye dayanmayan erken gevşeme beklentilerinin ortadan kalkması gerektiğini söyledi. Açıklama döviz kurlarında bir denge sağladı. ABD verileri ise dalgalanmalara neden oldu.
PARA GİRİŞİ ZAYIFLIYOR
TCMB verilerine göre nisan ayının son haftasından bu yana gerek hisse senetleri gerekse tahvil bono da yabancı yatırımcıların para girişleri sürüyor. Ancak son haftalarda para giriş tutarlarında haftalık bazda bir miktar azalma söz konusu. Buna karşılık Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde bazı data şirketlerinin ve MKK’nın açıkladığı verilerde Borsa İstanbul’da yabancı payı geriliyor. 22 Nisan’da yüzde 43.00 seviyesinin üzerindeydi. Cuma günü itibariyle yüzde 41.92 seviyesine kadar çekilmiş durumda. Son dönemde yoğunluk kazanan halka arzlara yerli katılımının daha fazla olması yüzde olarak yabancı payının gerilemesinin nedenlerinden biri olabilir. TCMB verilerine göre 22 Nisan’dan bu yana haftalık bazda topladığımızda 330 milyon doların üzerinde bir giriş görülüyor. İki veriyi de dikkate almak ve doğru kabul etmekle birlikte bu farklılık muhtemelen kurumların hesaplamalarından (adet-pay, tutar) kaynaklanıyor.
BORSA DİRENÇLERDE ZORLANIYOR
Altın fiyatındaki yükseliş devam ediyor. Referans olarak görülen ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 1.60 seviyesinin üzerinde kalmakta zorlanırken ABD dolarında zayıf, Euro’da güçlü görünüm söz konusu. Yüksek enflasyona karşılık düşük faizin devamı olasılığı (negatif faiz) ve parasal genişlemeye bağlı olarak altın fiyatı güç kazanmış durumda. Kripto paralardaki çözülme ve talepteki artış altın fiyatını destekleyen diğer gelişmeler olarak görülüyor. Yıl sonuna kadar enflasyonun yüksek kalacağı kabul edilmekle birlikte merkez bankaları en azından bir süre daha faiz artırma düşüncesinde değiller. Parasal sıkılaştırma için ağırlıklı olarak telaffuz edilen tarih sonbahar.
İVME KAZANDI
Aşı uygulamalarındaki başarı, pandeminin kontrol altına alınmasıyla ülkelerin kısıtlamaları hafifletmesi veya normalleşmesi ekonomilerdeki aktiviteyi daha da hızlandıracak gibi. Yine de yüksek enflasyon düşük faiz dengesinin ne kadar korunabileceği konusunda ihtiyatlı olmakta yarar var. İç piyasalarda altının gram TL fiyatı ise eski zirvesi olan 540 TL seviyesine yaklaşmaya başladı. Dış piyasalarda altının ons dolar fiyatına iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükseliş de eklenince fiyat artışı ivme kazanmış durumda.
YABANCI GİRİŞLERİN ETKİSİ ZAYIF
Mart ayındaki yüksek montanlı çıkış sonrası yabancı portföy yatırımlarında (sıcak para) nisan ayında dengelenme başlamıştı. Nisan ayının son haftasıyla birlikte başlayan yabancı girişleri sürüyor. TCMB’nin açıkladığı verilere göre, hisse senetlerinde son dört haftalık giriş 275 milyon dolar, tahvil bonoda ise son üç haftalık giriş 175 milyon dolarlık giriş gerçekleşti. Mart ayında 5.8 milyar dolarlık tahvil bono ve hisse senetlerinden yabancı çıkışı olduğunu dikkate alırsak bu girişlerin çok yeterli olmadığını, düşük kaldığını söylemek mümkün. Ancak bu girişleri yabancı yatırımcının Türkiye sermaye piyasalarına tavrının biraz değişmeye başladığının sinyali olarak da görmek mümkün. Yüksek faiz ve diğer borsalara göre Borsa İstanbul’un nispeten primsiz kalması ana etken olarak görülebilir. Bununla birlikte önümüzdeki döneme ilişkin olarak ek tedbirlerle salgın hastalığa bağlı vaka sayılarındaki düşüş ve aşı uygulamalarını da dikkate almak yerinde olabilir. Türkiye’nin Pfizer/Biontech ile 90 milyon adetlik yeni aşı anlaşması yapması ve vaka sayıların 10 binin altına gerilemesi önümüzdeki günlerde normalleşme konusunda umutları artırırken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “salgının sonu görünüyor” dedi. Yabancı girişlerini destekleyecek veriler olması açısından, 14 Mayıs haftasında bankalardaki yabancı para mevduatları bir önceki haftaya göre 800 milyon dolar artarak 227.4 milyar dolara, TCMB brüt rezervlerinin ise 1.6 milyar dolar artışla 91.9 milyar dolara yükseldiğini eklemek yerinde olacak.
SÖZLÜ YÖNLENDİRMELER PİYASALARDA İŞE YARADI
Beklentilerin üzerinde gelen ABD enflasyon verilerinin ardından piyasalarda görülen dalgalı seyir ve tedirginlik, ABD Merkez Bankası (Fed) kaynaklı politika değişikliği olmayacağı yönündeki açıklamalarla yerini daha sakin bir seyre bıraktı. Avrupa Merkez Bankası yetkililerinin de Fed benzeri açıklamaları ayrıca katkı yaptı. Piyasalar altın hariç ABD enflasyon verileri açıklanmadan önceki fiyatlamalarına geri dönmeye başladı. Artan risk iştahıyla dış borsalarda çıkış trendleri korundu. Geçen hafta açıklanan Fed tutanaklarında bazı üyelerin önümüzdeki toplantılarda parasal sıkılaştırma konusunun değerlendirilebileceği açıklamalarına rağmen diğer Fed yetkililerinin bunun için erken, enflasyon artışı geçici yönündeki açıklamaları önemli görüldü. Bir bakıma bir yazarımızın dediği gibi “dişime gelen işime gelir” anlayışı benimsenmiş görülüyor.
YATIRIMCI MEMNUN
Dış borsalarda devam eden bir çıkış hareketi var ve bu durumdan yatırımcılar memnun. Enflasyonun bir süre daha yüksek kalacağı konusunda fazla bir tereddüt yok. Düşük faiz, parasal genişleme ve toparlanmaya devam eden ekonomi enflasyon artışını destekliyor. Gelen ekonomik veriler de bu görünüme katkı yapıyor. Perşembe günü açıklanan ABD haftalık işsizlik başvuruları 444 bin olarak gerçekleşirken pandemi sürecinden bu yana en düşük seviyesine geriledi. Cuma günü açıklanan ve bir öncekine göre yükseliş görülen ABD PMI verileri de aynı yönde sinyaller veriyor. Almanya PMI verileri ise biraz zayıf gelirken son günlerde enerji, tarım, maden sanayi emtia fiyatlarındaki gerilemeler enflasyondaki tedirginliği bir parça azaltıyor. Ekonomilerdeki ısınma ve enflasyonun en azından bir süre daha bu seviyelerde kalacağı beklentilerine rağmen başta Fed olmak üzere öncü merkez bankalarının faiz artışı ve parasal sıkılaştırma politikalarını öne çekme gibi bir niyetlerinin olmadığına dair algı sürüyor. Bu durumu piyasalar önemli bir referans görüp ona göre fiyatlama yapıyor. Önümüzdeki dönemde enflasyon daha yüksek noktalara ulaşır, merkez bankaları bu kararlarını tekrar gözden geçirirler mi? Şimdiden bir şey söylemek zor. Bu konu en azından bugünün sorunu değil gibi görünüyor. Bu algıya bağlı olarak piyasalardaki olumlu görünüm korunuyor. Ancak piyasaları taşıyacak yeni bir gündem ve beklenti olmadığı notunu da düşmek gerekecek.
PETROL FİYATI 70 DOLARDAN DÖNDÜ
Petrol fiyatları, ekonomik toparlanmanın talebi artıracağı beklentileriyle 70 dolar seviyesini gördükten sonra gerilemeye başladı. İran’ın nükleer anlaşmaya geri döneceği ve ambargonun kaldırılması olasılığına bağlı olarak İran petrolünün piyasaya gelmesi durumu, artış gösteren haftalık ABD ham petrol stoku verileri ve kâr satışlarının etkisiyle biraz geriledi. Ancak zayıflayan ABD doları ve Avrupa’da kısıtlamaların hafifletilmesiyle ekonomik aktivitenin canlılığını korunması beklentileri satışların derinlik kazanmasını önlerken geri çekilmelerde tepki alımlarına neden oluyor.
BORSA DİRENÇLERDE ZORLANDI
Fed, beklentileri aşan enflasyon konusunda ilk tepkiyi verdi. Fed Başkan Yardımcısı Richard Clarida, enflasyonu kontrol etmek için adım atmaktan çekinmeyeceklerini ifade etti. Bu açıklamalar piyasaları biraz sakinleştirdi ve dengeledi. ABD 10 yıllık bono faiz oranı geri çekildi, altın tekrar yükselmeye başladı, ABD doları değer kaybederken Euro değer kazandı. Ayrıca ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalarda tepki yükselişleri görüldü. Şimdi piyasalar Fed Başkan Yardımcısı’nın kastettiği adımların ne olabileceğini tartışmaya başladı.
GÖZLEM YAPMALARI OLASI
Birkaç hafta önce ABD Hazine Bakanı Yellen, sonradan düzelttiği konuşmasında, “hükümet harcamaları nedeniyle ekonominin aşırı ısınmasını önlemek için faiz oranlarının biraz artması gerekebileceğini” söylemişti. Faiz arttırımı mı, tahvil alımlarının azaltılıp parasal genişlemeyi yavaşlatarak beklenenden daha erken bir parasal sıkılaştırma mı yapılır? Şimdiden bir şey söylemek zor. Hatırlanacağı üzere ABD’nin yeni başkanı Biden seçimi kazandıktan sonra ardı ardına teşvik ve destek paketleri açıklamıştı. Bu açıdan bir hamle yapmadan biraz daha beklemeleri ve gözlem yapmaları daha olası görülüyor. Zira geçtiğimiz günlerde Fed, enflasyonda yükselişin geçici vurgusu yapmıştı. Ancak enflasyonun da hemen düşmesini beklemek fazlaca iyimserlik olacak.
PARASAL SIKILAŞTIRMA
Fed Başkan Yardımcısı Richard Clarida, pandemi sürecinden sonra ABD ekonomisinin yeniden açılmasıyla bazı dengesizliklerin söz konusu olabileceğini, bu dengesizliklerin fiyatlar üzerinde baskı oluşturabileceğini, ekonomide bastırılmış bir talep olduğunu ve arzın bu talep seviyesini karşılayacak seviyeye gelmesinin zaman alacağını söyledi. Bu açıklamalar durumu özetliyor aslında. Üzerine çok fazla bir şey söylemek gerekmiyor. Enflasyon biraz daha yüksek kalacak gibi görünüyor. Bu durum faiz artışı, parasal sıkılaştırma veya ekonominin soğutulması noktasında “Demokles’in kılıcı” gibi piyasalar üzerinde baskı yapar mı? Bunu zaman gösterecek. Ancak yarın işleme başlayacak iç piyasaları temkinli ve dalgalı bir seyrin beklediğini söylemek yerinde olacak.
GÜNDEM ENFLASYON
İç piyasalar bayram tatili nedeniyle kapalıyken beklentilerin oldukça üzerinde gelen ABD enflasyon verileri dış piyasaları dalgalandırdı. ABD’de nisan ayında tüketici fiyatları (TÜFE) aylık yüzde 0.8, yıllık yüzde 4.2 artarak son 13 yılın zirvesine çıktı. Beklentiler yüzde 3.6 idi. Benzer görünüm ABD’de üretici fiyat endeksi (ÜFE) için de geçerli. ÜFE’de son 10 yılın zirvesine ulaşıldı ve yıllıkta yüzde 6.2 olarak açıklandı. ABD’de enflasyon zaten yüksek bekleniyordu. Ancak gerçekleşmeler beklentilerin de oldukça üzerinde oldu. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde ABD Merkez Bankası(Fed) kaynaklı açıklamalarda, enflasyonun yüzde 3 seviyesini aşabileceği, bunun geçici olacağı, enflasyon ile mücadele edecek araçlarının bulunduğu ve endişeye mahal olmayacağı gibi söylemleri sıkça duymuştuk.
DEĞER KAYBETTİ
Başarılı sonuçlar olumlu, başarısızlık için ise olumsuz fiyatlamalar söz konusu olabiliyor. Şampiyon olan takım için Türk Futbol Federasyonu’ndan sağlayacağı yayın ve puan gelirleri dışında UEFA’dan Şampiyonlar Ligi de çok önemli gelir kapısı. Bu açıdan borsadaki fiyat hareketlerinin altında olayın maddi boyutu da çok önemli yer tutuyor. Süper Lig’de son haftaya girilirken kafa kafaya bir rekabete tanık oluyoruz. Ligin bitmesine bir maç kala Galatasaray’ın Denizlispor’u yenerek şampiyonluk şansını artırması dün borsada hissesinin tavan yapmasına ve günü %9.94 primle kapatmasına neden oldu. Buna karşılık Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin rakiplerine mağlup olması ise hisselerine sert düşüş olarak yansıdı. Beşiktaş %9.98, Fenerbahçe ise %9.95 düşüşle günün taban fiyatından kapanış yaptılar.
Fenerbahçe’nin şampiyonluk şansı zayıf görülürken yarış daha çok Galatasaray ile Beşiktaş arasında olacak. Son yıllarda pek rastlanılmayan bir görünümle iki takım son haftaya aynı puan ile giriyor ve gol averajı bakımından 2 gol ile Beşiktaş lider. Şampiyonluğu belki gol averajı belirleyecek. Belki de puan farkı. Tahmin çok zor elbette. Şampiyon olan takımın borsadaki hissesinin yükselişini sürdürmesi, kaybedenin hissenin değer kaybı olasılığı beklentiler dahilinde. Ancak borsada “beklenti bitti” satışları da gelebildiği için bunu tavsiye olarak görmemek gerekir. Borsacıların çok bilindik “beklentiler alınır, gerçekler satılır” sözünü de dikkatte tutmakta yarar var. Hafta sonu şampiyonluk düğümü çözülürken hisselerin durumu bayram sonrası Pazartesi günü borsada işlemler başlayınca netlik kazanacak.