Yonca Tokbaş - Kelebek

Karışık kuruşuk İzmir

4 Ocak 2013
Bugün çalışan anneler de rahat yetişsin diye saat 18:00’de İzmir Hilton’da buluşuyoruz.

Hayalkurdum Kitabevi sağ olsun, İzmirli annelerle bir araya geliyorum. Ölmek üzereyim heyecandan.
Annelik, ödevler ve okullardan konuşup dertleşiriz azıcık. Hep beraber güleriz ağlanacak halimize.
Sonra da kendi gibi adına layık kitabım Karışık Kuruşuk Şeyler’i imzalarım, yeşil tüylü kalemimle...
Ama bunlar da bahane, esas amacımız şahane. Buluşmamızdan elde edilen gelir, geçen ay bilgisayarları çalınan Sokak Çocuklarını Koruma-Çocuklar Geleceğimizdir Derneği’ne bağışlanacak. Çalınan o bilgisayarlar yerine konacak arkadaşlar!
Biletler için Hayalkurdum Kitabevi’ni (0232) 5011516’dan arayabilirsiniz...
Yonca“Konuş Yonca Konuş”

Kış vakti Türkbükü

İlk defa yeni yıla maaile Türkbükü’nde girdik. Divan oteli kışın da açıkmış. Yazlığını yaptırmaya gelen orada kalırmış meğer. Ama yılbaşı ya, millet curcuna peşinde, Bodrum’un içindeydi.

Yazının Devamını Oku

Bi çocuğun vapur hatırası

31 Aralık 2012
Konak’tan Bostanlı vapuruna bindim.

Yanımda kızım, oğlum ve yeğenim. Yeğenim hayatında ilk defa vapura biniyor. Daha 4 yaşında. Çizgi film kahramanı bi tip. Suratına bak, gülümsersin anında, hiçbir derdin kalmaz. Nasıl mutluyum onu vapura ilk bindiren ben olduğum için anlatamam.
Kızım ve oğlum daha önce binmişlerdi vapura, ama küçüklerdi. Ben de vapura binmeyeli yıllar olmuş. Çocuk gibi şen ve heyecanlıyız hepimiz.
Gevrek aldık dört tane. Martılar için tabii! Keşke altı tane alsaymışım. Ama kaç tane alırsan al, yetmez asla o mutluluğa...
Gişelerden öyle heyecanla geçtik ki, vapurun çoktan kaçtığını fark edememişiz. Yarım saat bekleriz n’olcak ki, tek işimiz vapura binmek nasıl olsa. Hiç sorun değil yani.
Evcilik oyununun baş karakterleri biziz! Mutluluktan patlamış mısır gibi çıtır çereziz.
Bizim bu acemi komedimizi gören gişe görevlisi “Siz İzmirli değilsiniz galiba!” dedi gülümseyerek. “Çok uzun zaman oldu gelmeyeli, her şeyi unutmuşuz” dedim şapşalca.
Vapur geldi. Alkışlarla karşıladık iskeleye yanaşmasını.

Yazının Devamını Oku

Gülümseyin iyi bir haber okuyacaksınız!

28 Aralık 2012
Sizler 7 yıldır yazılarımı okurken, ben aynı zamanda 10 yıl boyunca Dubai’de, ExxonMobil’de çalışıyordum.

8 yıl beraber çalıştığım Fransız Patronum Michel Gouzerh, bir insanın başına gelebilecek en iyi patrondu. Çalışan annenin halinden anlayan, bilgisini paylaşan, öğreten ve güzel tartışan; bir de üstüne insanı çok güldüren bir insan.

Onunla çalışmak benim en büyük şansımdı.

Michel benim Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı için Adım Adım ile koştuğumu, çocukların eğitimine katkı sağlamak için çabaladığımı biliyordu.

Sürekli antrenman yaptığım için işe bir sabah bisikletle gelip bisikletimi de masamın kenarına park edince, ciddiyetimi daha da iyi anlamıştı. Benimle çalışmak da

Yazının Devamını Oku

İzmir seni bir özledim ki sorma!

25 Aralık 2012
Koşa koşa İzmir’e geliyorum. Pardon, geliyom!

Gevrek yemeyi,

Karşıyaka vapuruna binmeyi, Kızlarağası’nın orada Niyazi’nin yerinde Dibek kahvesi içmeyi acayip özledim.

Öyle çok mutlu haber aldım ki tam yola çıkmadan önce, delirmiş haldeyim. Zıplıyorum zıp zıp.

Yazacağım size de, siz de zıplayacaksınız yeminle!

Yazının Devamını Oku

Seni affediyorum

22 Aralık 2012
Bu sene benim ve birçok tanıdığımın sınırlarını zorlayan bir sene oldu. Bu cümlemi hiç sevmedim aslında. Şikayetçi bir tınısı var.
Yazdığın, yaptığın her şey kalıyor geçmişinde. Geri dönemiyorsun silmek için.
O cümlemin yerine, “Bizler zor koşulların insanlarıyız, sınırlarımızı zorladık bu sene!” deseydim, umutlu bir tınısı olurdu.
Umut nasıl da incecik bir çizgiyle umutsuzluktan ayrılıyor.
Ben, zorlandıkça açılıyorum. Kamçılanıyorum.
İnadım, uğraşım kendimle ve kendi hayatımla!
Kimseyle bir derdim yok çok şükür. Başkalarının bahçesinde ve hayatında da yok gözüm.
Mutluluklarım da, hüzünlerim de benim. Bu ikisi kalbimde iyi arkadaş.
Şanslı olduğumu da biliyorum.
Çok şükür.
Bir de anneciğimden bana “Haydi kalk toparlan kızım, hele bir yarın olsun halledersin. Hayatta mucizeler var, inan...” geni geçmiş.
İyi ki geçmiş!
Annemin bana verdiği en büyük armağandır bu mucizevi inanç. Allah ondan bin razı olsun.
Umarım ben de çocuklarıma geçirmişimdir o geni...
Geçmediyse de, öğretebilmeyi umuyorum.
Ocak ayından 21.12.2012 gününe kadar yaşadığım şeylerden aldığım dersleri gizli bir yere not aldım.
Notları dönüp okumak ve yaralarımı deşmek için almadım.
O kağıda içimi dökmüş ve kağıdı katlayıp kaldırmış olmak için aldım.
O kadar.
Çok fazla şeyi haddinden fazla düşünüp-irdeleyip-didikleyip-sorgulayıp deşiyoruz. Zaten yorgun olan gönlümüzü daha da yoruyoruz.
Kimi zaman, tatsız bir şeylerin hiçbir açıklaması yok.
Kimi zaman açıklaması var da ne oluyor?
Hayat sana bazen bir tokat atıyor, korktuğunu sandığın şeyler unufak olurken, yüreğinde yepyeni korkular beliriyor.
Sonra hop bir yenisi geliyor ve önceki de eskiyor.
Ama hepsi geçiyor. İstisnasız hepsi!
“Ama fazla da üzülme, hayat bitiyor bir gün/ Hem çok zor hem de çok kısa bir macera ömür/ Ömür imtihanla geçiyor” demiş ya Sezen Aksu “Gidemem” şarkısında, var mı ötesi?
Hüzünlerinizi çok uzatmayın lütfen. Bu lafım kendime de!
Hüzün, hüzün doğuruyor.
Hayatta en çok inandığım şey mutluluk ve umut.
Bu ikili her daim, her yerde var.
Doğada varsa, vardır çünkü. Ve ben en çok doğaya inanıyorum.
Baksanıza insanların açgözlü betonseviciliğine rağmen kuşlar hâlâ uçuyor, ağaçlar hâlâ yeşeriyor.
Çok şükür.
Siz kitlenin mutluluğa ve umuda.
Bakış açınızı değiştirdiniz mi, bu ikiliyi görmeniz kolaylaşıyor.
Benim için bugün hayatımızdaki hüzünleri, hataları, acıları, günahları geride bırakıp kendimizi yeniden yarattığımız gün.
Hayata iyiliklerle bağlanma gündönümü.
Her türlü güçle donanmış bir beden ve ruha sahibiz madem, bugün de yapabileceğimiz bir şeyler vardır elbet, dedim.
İlk önce;
Yaşadığım kalp kırıklıklarımı kendi ellerimle sardım gitti.
Bunu yapmak ancak benim elimde çünkü.
Sonra da derin bir nefes aldım ve hem kendimi hem de kalbimi kıran kalpleri affettim.
Kırıcı kalplerin de bir gün kendilerini affedebilmelerini dilerim.
Aralık ayı bana, sonları değil de başlangıçları düşünmeyi öğreten bir ay oldu.
Dünyanın en uzun gecesi bu gece.
Kalp kırıklarımızı ellerimizle sarmak, kendimize merhem olmak, affetmek ve sil baştan yapmak için zaman verilmiş bakın hepimize. Gece kafamızı yastığa koyup affedecek uzunca bir zamanımız var.
Bunun farkında olmamak kıyAmet, farkında olmak ise, kıymet bilmek demek.
Alt tarafı bir minik ve tek “a” harfi kadar fark var iki kelime arasında baksanıza.
Alfabenin ilk harfi ama.. Her şeyin başı “A”...
Kıyameti kıymete çevirmek elimizde.
“Acı tatlı ne varsa hazinemdir” demeyi bilip, her duygunun kıymetini bildin mi, kalp kırıkları geçiveriyor.
Ben affettim.
Siz de affedin lütfen.
Buna değeriz.
Kıymetliyiz.
Yonca
“Güzel şeyler şimdi başlıyor”
Yazının Devamını Oku

Seni affediyorum

21 Aralık 2012
Bu sene benim ve birçok tanıdığımın sınırlarını zorlayan bir sene oldu.

Bu cümlemi hiç sevmedim aslında. Şikayetçi bir tınısı var. Yazdığın, yaptığın her şey kalıyor geçmişinde. Geri dönemiyorsun silmek için.


O cümlemi hiç sevmedim aslında. Şikayetçi bir tınısı var. Yazdığın, yaptığın her şey kalıyor geçmişinde. Geri dönemiyorsun silmek için.


Umut nasıl da incecik bir çizgiyle umutsuzluktan ayrılıyor.

Ben, zorlandıkça açılıyorum. Kamçılanıyorum.


Yazının Devamını Oku

Katy Perry hastasıyım!

17 Aralık 2012
Katy Perry, Dünya Paraşüt Şampiyonası’nın kapanışında konser vermek için Dubai’ye geldi ve resmen sahneden kalbimize dokunup gitti, kalbimiz onda kaldı.

Tek cümlem var aslında ona dair; dokunabildiğin ve dokunduğunda hayallerinin gerçek olduğuna inanabileceğin gerçek bir yıldız!

Bir konserde insan; güzellik, gözlerden fışkıran samimiyet ve doğallığa bakarak ağlar mı?

Ağladık yahu resmen!

En küçüğünden en yaşlısına herkesi kendine kilitledi.

Yazının Devamını Oku

İsim sponsorluğu

14 Aralık 2012
Daikin var ya hani Japon klima devi, dünyada ilk defa Türkiye’de Galatasaray Kadın Voleybol Takımı’na isim sponsoru oldu.

Bakın ne kadar güzel bir eylem ve cümle okudunuz.

Daikin’in misyonlarından biri bulundukları ülkedeki değerleri yukarıya taşımak olunca, Türkiye’deki yönetim de spora ve kadına destek amaçlı bu isim sponsorluğu önerisinde bulunmuş, hemen kabul görmüş.

Daikin Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Tuna Gülenç “Acıbadem ve Eczacıbaşı’na, sosyal sorumluluk, spor ve sanata; özellikle de Türkiye’de voleybola verdikleri değer ve destekle bize ilham kaynağı ve örnek oldukları için teşekkür ediyoruz” dediğinde ben bittim zaten. Daikin bir yabancı firma olarak yabancıların Türkiye’de spora yatırım yapmalarına örnek olmayı umut ediyor.

Olur da!

Yazının Devamını Oku