Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Bi çocuğun vapur hatırası

Konak’tan Bostanlı vapuruna bindim.

Haberin Devamı

Yanımda kızım, oğlum ve yeğenim. Yeğenim hayatında ilk defa vapura biniyor. Daha 4 yaşında. Çizgi film kahramanı bi tip. Suratına bak, gülümsersin anında, hiçbir derdin kalmaz. Nasıl mutluyum onu vapura ilk bindiren ben olduğum için anlatamam.
Kızım ve oğlum daha önce binmişlerdi vapura, ama küçüklerdi. Ben de vapura binmeyeli yıllar olmuş. Çocuk gibi şen ve heyecanlıyız hepimiz.
Gevrek aldık dört tane. Martılar için tabii! Keşke altı tane alsaymışım. Ama kaç tane alırsan al, yetmez asla o mutluluğa...
Gişelerden öyle heyecanla geçtik ki, vapurun çoktan kaçtığını fark edememişiz. Yarım saat bekleriz n’olcak ki, tek işimiz vapura binmek nasıl olsa. Hiç sorun değil yani.
Evcilik oyununun baş karakterleri biziz! Mutluluktan patlamış mısır gibi çıtır çereziz.
Bizim bu acemi komedimizi gören gişe görevlisi “Siz İzmirli değilsiniz galiba!” dedi gülümseyerek. “Çok uzun zaman oldu gelmeyeli, her şeyi unutmuşuz” dedim şapşalca.
Vapur geldi. Alkışlarla karşıladık iskeleye yanaşmasını.
Bindik ve hemen yukarı çıktık.
Koşarak!
Hava nasıl güzel, çocuklar nasıl heyecanlı size anlatamam; gözleri pırıldıyor, eller çırpılıyor, yürümüyorlar uçuyorlar adeta.
Martıların burnumuzun ucunda görünmesiyle atılan sevinç çığlıkları sahneyi daha da sihirli kıldı.
Martıların gözlerine baktınız mı hiç?
Teşekkür ediyorlar insana... Olağanüstü zarif ve zekiler. Süzülüyorlar hayatta.
Martı gibi süzülüyorum ben de, onlara bakınca.
Çocuklar gevrekleri koparıp martılara atmaya başladı bu arada...
Bi ağza, bi martılara atılan simit parçaları, martı simidi havada mı yakaladı suya düşünce mi yakaladı tasası, simit yetti-yetmedi stresi, aaa vapurda “bakkal” da varmış keşfi ve etraftan bizi izleyenlerin gülücükleri...
Tam karşımızda oturan teyzenin çocukları ısıtan şepşeker sohbeti...
Denizin rengi... Ah bi de o dalgaların köpüğü gazoz gibi!
Bu bulut neye benziyor bilmeceleri...
İnce belli bardakta çayları taşıyan abi bu sallantıda nasıl da o kocaman tepsiyle yürüyebiliyor, cambaz mı acaba bilemedik gitti.
Bir an durdum. Nefesimi tuttum.
Resmini çektim o anın. Hayatım boyunca şu çocuksu heyecanı ve mutluluğu unutmak istemiyorum ki! Ben bu vapurda kalsam olmaz mı? Sürekli gelseeem, gitsem...
En sıkıştığım anda aklıma gelsin o an ve beni hayata bağlasın. Yeniden.
Hayat bu kadar basit ve minik mutluluklar silsilesi.
Farkında olursan tabii.
Acaba her gün vapura binen kaç kişi bu minnacık mutluluğu fark ediyordur diye düşündüm.
İnsana her zaman yaptığı şey artık sıkıcı ve anlamsız gelebiliyor. Oysa her biri mutluluk, huzur ve keyif anı!
2012 bir sürü irili ufaklı şeyin farkına vardığımız bir yıl oldu.
Uyandık sanki.
Sesimiz daha çok çıktı... Daha çok iyilik peşinde koştuk. Bardağın dolu tarafını görmeyi sanki her zamankinden daha çok istiyoruz.
Daha çok insan iyi şeylere kilitlenmek niyetinde eskiye nazaran.
Dahası herkes daha aktif!
2013, farkındalığımızı koruyup en minik alışkanlığımızın bile kıymetini-keyfini hissettiğimiz bir yıl olacak görün bak.
2013, hüzünleri kısa, mutlulukları upuzun tuttuğumuz bir yıl olacak ve arkası gelecek.
İnanın buna...
Böylesi çok daha iyi.
Daima.
Yonca
“Mutlu yıllar”

Yazarın Tüm Yazıları