Yasemin Boran

Sanatsal organizasyonlar var

19 Mayıs 2005
Bugün Başak burcunda dolaşan Ay, öğle saatlerinde Terazi burcuna giriyor. Güzel duyguların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün bu konumu anlayışın yükseleceğini, ilişkilerin uyum ve ahenk içinde olabileceğini gösteriyor. Estetik duyguların harekete geçeceği bugün özellikle sanatsal faaliyetler ve organizasyonlara yönelik yapılacak çalışmalar açısından son derece hareketli olacak. Güzel duygularınızı yansıtabilir, isteklerinizin yaratacağı gerilimi dengeleyebilirsiniz.

Türkiye genç bir ülke

Bugün gençlerin bayramı. Türkiye’nin kuruluş zamanına baktığımızda da her açıdan genç bir ülke olduğunu görüyoruz. Hem zaman olarak, hem de kuruluş anındaki gökyüzünün konumunu incelediğimizde astrolojik açıdan gençlerin çoğunlukta olduğu bir ülke.

Ülkeler astrolojisinde Merkür, o ülkenin genç nüfusunu sembolize eder ve Merkür’ün bulunduğu konum hem genç bir ülke olduğunu, hem de gençliğin ülke için mutluluk kaynağı olduğunu işaret ediyor. Fakat ne yazık ki, Satürn-Merkür kavuşumu gençliğin kendisini ortaya koymasını zorlaştırıyor.

Satürn, yaşlı kişiyi, sorumlulukları, disiplin ve otoriteyi sembolize eder. Terazi burcunda meydana gelen bu kavuşum, uyum ve ahengi sağlamak için düşüncelerin derinleşeceğini ve fikirlerin kolay söylenmeyeceğini gösteriyor.

Büyüklerin çocuklar üzerinde baskı yaratan bir etki meydana getirip zihinsel faaliyetin dışardan görünmesini engelleyeceğini gösteren bu etki, derinleşen akıl faaliyetinin ortaya çıkması için zorlanacağını işaret ediyor.

Genç bir nüfus ve kendisini nasıl mutlu edeceğini bilen bir halk olduğunu işaret eden yıldız haritası Türkiye’nin özellikle genç nüfusun bu sene dikkatini kendine yönelteceğini ve buna bağlı olarak önümüzdeki günlerde daha da derinleşeceğini söyleyebilirim. Fakat Terazi burcunda dolaşan Jüpiter Eylül-Ekim aylarında büyük fırsatların oluşacağını ve gençliğin kendisini ortaya koymayı başaracağını gösteriyor. Hem de çok parlak bir biçimde. Ancak bu sırada açığa çıkan olaylar düşüncelerin çok fazla derinleşmesine neden olmazsa... Çünkü gezegenler arasında en büyük gezegen olan Jüpiter, astrolojik açıdan büyüteci sembolize eder.

Büyüteç, üstüne tutulduğu nesneleri büyüten bir araçtır. Jüpiter de kişinin halini büyütür. Hangi hal içinde bulunuyorsanız, bu durumun ayrıntılarına dalmak ve büyütmek söz konusudur. Böyle bir durumda ayrıntılara dalabilir ve sorgulamalar başlarsınız. Fakat belirli bir konuya takılıp kalmadığınız zaman bu durumun fırsatlar yarattığını anlarsınız. Aslında bu bir şanstır.

Şimdi şansı kullanma zamanı. Karamsar halden sıyrılıp, iyimser düşüncelerin ortaya çıkmasıyla birlikte fırsatlar da birlikte ortaya çıkar ve bunları kullanmayı başardığınız zaman şanslı bir dönemde olduğunuzu düşünürsünüz.

Geçiş yapan Jüpiter’in bu etkisi aynı zamanda kanunların gözden geçirileceğini hatta bütün ayrıntılarının inceleneceğini işaret ediyor.
Yazının Devamını Oku

Metin olacaksınız

18 Mayıs 2005
Değiştirici olayların açığa çıkarak gerilim yaratması mümkün fakat bugün tedbirli ve dirençli duygular açığa çıkacak. Serinkanlı ve olayları anlamaya çalışan bir tavır içinde bulunmak, zorlayıcı durumlar karşısında sabır göstermeyi sağlayacak.

Bugün içinizden yükselen kuvvetli duyguların zorlayıcı olacağını fakat bunu denetlemenin de mümkün olabileceğini söyleyebilirim. Hem aşk, hem de parasal konulara yönelik değişiklikler karşısında metin ve sabırlı olunacak bir gün.

Genç enerjinin yaşla ilgisi yok

Yaşınız ne olursa olsun, yeter ki, enerjiniz genç olsun. Peki bu nasıl olacak?

Sahip olduğunuz enerjinin genç ya da ihtiyar olması tamamen kişinin düşünce ve hissettiklerinin bir ürünü. Evet, yaşlı demiyorum. Çünkü, yaşınız çok ileri olabilir fakat, enerjiniz gençtir. Üstelik kişinin enerjisi genç olduğu zaman bu enerji dış görünümünüze de yansıyor. Tabii sadece dış görünüme değil, bütün davranışlarınıza ve hatta hayatı yakalayabilmenize kadar her şeye yansıyor.

Öylelerini gördüm ki, yaşı çok genç olduğu halde enerjisi ihtiyardı. Sanki dünyanın tüm geçmişini sırtında taşıyormuş da bitap düşmüş gibi halleri vardı.Bezgin görünümleriyle yaşlarının en az iki katını gösteriyorlardı. Enerjisi ihtiyar olan böyle biri ile karşılaştığınız zaman kendinizi kara deliğin girdabına yakalanmış bir yıldız gibi hissediyorsunuz.

Karşınızdaki kişi sanki dipsiz bir kuyu ve siz de bu kuyuya düşüyormuş, duygusuna kapılıyorsunuz. Hele o anda enerjiniz orta derecelerde bulunuyorsa, vay halinize.

Enerjinizin yüksek olduğu bir anda karşılaştıysanız, fazla mesele yok. Kendinizi onun çekiminden uzaklaştırmanız an meselesi. Fakat, yine de onun güçlü çekimini kuvvetle hissedeceksiniz. Sakın kendinizi bırakmayın. Mümkün olan en kısa sürede oradan uzaklaşın. Ve sakın ona projelerinizden bahsetmeyin. Genç enerjilerin en tipik özelliği daima yaratıcı projeler üretebilmesidir. Üstelik bu projelerinin büyük bölümünü hayata geçirmeyi başarırlar. Yani son derece ilginç girişimlerde bulunurlar.

Bu tip enerjilerin diğer özelliği ise, girişimlerine istedikleri desteği sağlayabilmeleridir.

Çünkü, sahip oldukları enerjiyi çevrelerine öyle bir yayarlar ki, onun yapabilme gücü olduğunu içinizde hissedersiniz. Ve tabii böyle birini geri çevirmeniz mümkün değildir. Üstelik, denenmiş olanın çok dışındaki projeleri önünüze getirip sunabilir ve siz gözünüzü bile kırpmadan bunu desteklersiniz. Çok da doğru yaparsınız. Çünkü, genç enerjilerin yapamayacağı şey yok gibidir.

İhtiyar enerjinin bulaşıcı olduğu gibi genç enerji de sizi sarıp sarmalar ve etkilenirsiniz.

Aslında bizim için gerçeğin iki yüzü var. Olumlu ve olumsuz tarafları. Yani negatif ve pozitif yanı. Biri olmazsa olmaz. Fakat, sevimli, güzel ve çekici olanı kabul göstermek ve sevmekten daha kolay bir şey yoktur. Zaten, çirkin, itici ve soğuk olanı kim ister ki... Fakat, onun da içinde çekici taraflar olduğunu düşünüyorum. Tıpkı ying-yang sembolü gibi.

Ve taa içini görebilmek için, enerjinizin genç olması gerekiyor. Enerjinizin genç olması sizin yaşam enerjisiyle bağlantınızın gücünü gösteriyor. Ve işte bu enerjinin yaptırım gücü de çok yüksek oluyor. Yaratıcı fikirleri oluşturan ve başarılı girişimlerin itici kuvveti işte bu genç enerji. Ve bu enerjinin yaşınızla hiçbir bağlantısı yok. Sadece sizin duygu ve düşüncenizle bağlantılı. Güzel bakın, güzel görün ve güzel hissedin ki yaşam enerjiniz yükselsin!
Yazının Devamını Oku

Skandallara hazır olun

17 Mayıs 2005
Başak burcunda dolaşan Ay öğle saatlerinden itibaren Balık burcundaki Mars-Uranüs kavuşumunu tetikliyor. Aynı anda İkizler burcunda dolaşan Venüs de bu etkileşimi daha da kuvvetlendiriyor. Sürpriz sayılabilecek olayların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün bu konumu gaz patlamalarının olabileceğini, deniz yolları ve denizde meydana gelebilecek ani değişikliklerin etkileyici olabileceğini gösteriyor. Aşk maceraları ve skandal sayılabilecek gizli, saklı durumlar ortaya çıkabilir.

MEKTUPLAR

Bu sene sizin için son derece ilginç gelişmelerin meydana geleceği bir yıl olacak. Değişim rüzgarları sizi kuvvetle etkiliyor. Uranüs’ün güçlü etkisi sizi hem değiştiriyor, hem de yaratıcılığınızı uyandırıyor. Bu yıl başlayan değiştirici etkiler sizin için önümüzdeki yıl da devam edecek. Doğum yerinizi belirtmemişsiniz ancak Bodrum’dan yazdığınızı belirttiğiniz için yıldız haritanızı Bodrum’a göre çıkardım.

Buna göre yükselen burcunuz Yay oluyor. Şayet Türkiye’nin farklı bir yerinde doğduysanız, özellikle Doğuda Van, Kars gibi o zaman yükseleniniz Akrep olabilir. Fakat değişim arzularınız değişmez. Yükselen burcun değişmesi davranışlarınızın değişeceğini gösteriyor. Yay gibi veya Akrep gibi davranan biri olursunuz.

RUMUZ: BALIKADAM



Kendisini nasıl mutlu edeceğini bilen, gösteri dünyası ve eğlenceden hoşlanan, aşk potansiyeli yüksek birisiniz. Yükselen burcunuz kesinlikle su değil. Tabii İstanbul’da doğduysanız yükselen burcunuz Yay. Neptün ve Ay doğum haritanızda birinci evde duruyor ve bu da sizi son derece sezgisel, algılaması yüksek, hassas biri yapıyor.

Bu sene sizin için zor geçmiş olmalı. Satürn döngüsü yaşantınızda ve alışkanlıklarınızda bazı değişiklikler yapma zamanınız gelmiş olduğunu gösterir ve bu etki geçtiğimiz aylarda kaldı. Şimdi hem moral açıdan, hem de fiziksel açıdan daha yüksek hissetmeye başlamış olmalısınız. Yaratıcı duygularınız harekete geçiyor ve önümüzdeki günlerde kendinizi çok daha iyi hissedecek ve duygularınızı ortaya koymayı başaracaksınız. Huzursuzluk duygunuz azalıyor. Aslında bu duygunun kaynağı değişim enerjisinin sizi zorlamasından doğuyor. Şimdi değişiminizi gerçekleştirmiş olmanın rahatlığını yaşıyor olmalısınız.

RUMUZ: MUM IŞIĞI



Aslında sürprizlerden hoşlanan birisiniz. Doğum haritanızda Ay-Uranüs kavuşumu beşinci evde yani mutluluğu işaret eden alanda duruyor. Bu durum sizin özgürlüğüne düşkün, heyecan verici aşk maceralarından hoşlanan, aşık olma potansiyeli yüksek biri yapıyor. Aynı zamanda yaratıcılığınız da çok yüksek.

Özellikle yaratıcı çalışmaların içinde bulunursanız sizi rahatsız eden duygulardan uzaklaşabilirsiniz. Akrep burcunun derin duyguları ve görünenden daha fazlasını algılama yeteneği Ay’ınız bu burçta durduğu için bilinçaltınızda açığa çıkıyor ve sizin kuruntularınızı tetikliyor. Özellikle sizin mutluluğunuz söz konusu olduğu zaman kuruntular da beraberinde açığa çıkabilir.

Üstelik Uranüs’de burada olduğu için tüm bunların sürpriz biçimde ortaya çıkmasına neden olur. Aykırı, farklı ve bilenenlerin dışında olanlar size çekici gelir ve siz de zaten öyle birisiniz. Kendinizi keşfettiğiniz zaman (bu sene keşfedeceksiniz) yaratıcılığınızla dikkat çekici olacaksınız.

RUMUZ: SÜRPRİZLER
Yazının Devamını Oku

Karamsar duyguları denetleyin

16 Mayıs 2005
Bugün karmaşık duygular açığa çıkabilir. İkizler burcundaki Venüs, Balık burcunda meydana gelen Mars-Uranüs kavuşumunu sert etkiliyor.Duygusal karmaşa, anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Özellikle ikili ilişkiler sırasında karamsar duygulara neden olabilecek sürprizlere karşı tedbirli olun. Aynı zamanda parasal konulara yönelik gelişmeler beklediğinizden farklı olabilir. Fakat karamsar duyguları, tedbirli düşünceler ve mantığınızla denetleyebilirsiniz.Ruhu ölçmek mümkün mü?İstanbul’da yapılan ‘Parapsikoloji Konferası’nı izlemiş olmaktan büyük bir keyif alıyorum. Özellikle Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bu organizasyon önemli bir işaret. Parapsikoloji konusunda dünyanın önde gelen isimlerinin yer aldığı bu organizasyonda ölüm ötesi araştırmalarının boyutları hakkında bilgi alırken doğrusu çok etkilendim ve ‘ruhu ölçmeyi’ başarıp başaramadıklarını anlamaya çalıştım. İnsanın sahip olduğu gizli yeteneklerini ortaya çıkarmaya ve ne olduğunu anlamaya çalışan araştırmacıların deneylerini ve yaptıkları çalışmaları anlatırken duydukları heyecan, bilginin paylaşımından doğan enerji, farklı bir atmosfer yaratıyordu. İlerleyen saatlerde konular, konuşmacılar ve dinleyiciler hem mekana, hem de konulara daha bir ısındılar. Konuşma aralarında verilen molalarda ruhsal şifacı olduğunu iddia edenler yeteneklerini sergiliyor ve kendilerini tanıtıyorlardı. Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği ile İnsanlığı Birleştiren Bilgiyi Yayma Vakfı’nın birlikte hazırladıkları bu etkinlik gün boyu sürerken ruhsal fenomenlerin çekiciliğine kendini kaptıran insanlara dikkatle bakıyor ve meraklarının ölçüsünü anlamaya çalışıyorum. Telepati, duru görü, eşyaları uzaktan hareket ettirmek, eşyalara dokunarak eşya sahibi hakkında bilgiler aktarmak ve daha pek çok çeşitli yetenekler hakkında yapılan araştırmaların arasında en fazla ilgiyi çeken durumun ‘öte alem’ olduğunu anlamış bulunuyorum. Özellikle ölmüş kişilerden alınan mesajlarla ilgilenen insanın bu ilgisi acaba ‘ölüm korkusu’ndan mı kaynaklanıyor?Ruhu anlamaya çalışırken esas anlamak istediğinin kendisi olduğunu bilmenin heyecanı mıdır, bu konferansı farklı kılan? Bilmek arzusuyla fuayede dolaşırken kitapların sergilendiği standlarda dolaşıyorum. Hemen hepsi tanıdık geliyor. Hatta ‘Arıtan Yayınevi’nin sergilediği kitaplara bakınırken sahibi ile karşılaşıyorum. Aydın Arıtan kendi yazdığı kitabı uzatıyor. ‘Holistik Evren Tasarımı’ nihayet diyerek kendisini kutluyorum. İmzalayıp veriyor ve ‘oku da üzerine konuşalım’ diyor. Kitapçıları dolaşırken ruhsal fenomenlere yönelik pek çok kitap yayınlayan yayınevleri olduğunu bilmeme karşılık burada ne kadar az olduklarını görüyorum. Acaba böyle bir organizasyondan haberleri mi yoktu? Parapsikoloji konferansından daha etkili bir tanıtımı nerede yapabilirler ki? Belki de ‘1.İstanbul Parapsikoloji Konferansı’ bir ilk olduğu içindir ve bundan sonrakilerde çok daha zengin bir katılım olur düşüncesiyle dolaşırken anons yapılıyor; ‘Dr. Gary Svhwartz, ölümden sonra şuurun devamı üzerine başlıklı konferansı başlamak üzere’ (Önemli not: Konferans izlenimlerimi ayrıntılı olarak yazacağım)
Yazının Devamını Oku

Tutarlı ve kararlı davranılacak

13 Mayıs 2005
<B>S</B>ahip olmayı bilen Boğa Burcuna geçmiş olan Merkür, sahip olunanları elde tutmak ve rahat ortamı sağlayacak koşullara sahip olmak için planlar ve projeler yapılacağını işaret ediyor. Hızlı hareket eden Merkür’ün Boğa burcundaki yolculuğu 28 Mayıs gününe kadar sürecek. Bu devre içinde bir türlü alınamayan kararlar ve yapılamayan işlerle ilgili (özellikle sahip olmaya yönelik koşullar, eşyalar ve yatırım) son derece tutarlı ve kararlı davranılacak.

Psişik temizlik

Sahip olduğunuz kristaller, değerli taşlar ve kullandığınız takılar gün içinde farklı elektrikle yüklenir ve bir süre sonra sizin titreşimleriniz neredeyse görünmeyecek hale gelir. Yani titreşim düzeyinde bir çeşit kirlilik meydana gelir. Özellikle değerli taşlar ve kristaller kullanan kişiye yöneltilmiş bulunan zihinsel elektriği kendi üzerinde toplama ve yayma özelliğine sahiptir. Kuvars kristalleri bu amaçla şifa aracı olarak kullanılmaktadır.

Kristalinizin veya kullandığınız takının sadece size ait olmasını istiyorsanız öncelik bu objeyi temizlemeniz gerekir. Şayet şifa amacıyla bir kristale sahip olduysanız bu kristali kullanmadan önce mutlaka temizleyin. Sonra ayda bir kez temizlemeyi unutmayın. Hatta mücevherlerinizi ve takılarınızı da benzer şekilde temizlemeniz, o takıyla bütünleşmenize yardımcı olabileceği gibi aynı zamanda üzerinde biriken ve sizi olumsuz etkileyen psişik kirliliği de temizlemenizi sağlayacak. Şimdi bu temizlik işlemini nasıl yapacağınızı anlatacağım.

Deniz tuzu, kristalin yüzeyindeki istenmeyen titreşimlerin giderilmesini sağlayan en etkili maddedir. Tuz, kristale daha önceden yüklenmiş olan programlara zarar vermeden, kuvarsın yüzeyindeki elektrik yüklerini kolayca nötrleştirir.

Bir litre suya, bir fincan deniz tuzu katarak yıkama suyunu elde edebilirsiniz. Ayrıca denizden doğrudan alacağınız suyla da bu işlemi yapabilirsiniz. Bu arada suyun sıcaklığının, kristalinizin veya takınızın sıcaklığını geçmemesine dikkat edin. Bunu ölçmenin en kolay yolu, bir elde kristali tutarken, diğer elde suyun sıcaklığını kontrol etmektir.

Elde ettiğiniz su-tuz karışımını metal bir kabın içine koymayın. Karışımın içinde tuz ile metal kap arasında oluşan manyetik alan, kuvarsın içindeki hassas elektronlara zarar verebilir.

Şimdi bu temizliğin en önemli aşamasına geliyoruz. Kristalinizi veya takınızı suya batırmadan önce, sol elinizle tutun (iri bir kristalse çift elle de tutabilirsiniz), daha sonra zihninizi kristalin üzerine odaklayın ve üzerine yapışmış bulunan size ait olmayan tüm titreşimlerin ve psişik kirliliğin uzaklaştığını düşünün.

Kristallerin diğer takılardan farklı özelliği, bilgiyi alma, depolama ve istendiğinde geri çağırma özellikleriyle adeta bir bilgisayar gibi çalışır olmasıdır. Fakat diğer eşyalar da her türlü titreşimi biriktirir ve yayarlar. Ancak kristaller programlanabildikleri için şifa amaçlı kullanılırlar. Kristalinizi yalın, sade ve net bilgilerle programlayın. Bunu yapmak için zihninizi kristale odaklamanız yeterli olacaktır. Tabii bu sırada elinizdeki kristali hissetmeye çalışın.
Yazının Devamını Oku

Cerrahi operasyonlarda başarı var

12 Mayıs 2005
Bugün Ay, yöneticisi olduğu Yengeç burcunda dolaşıyor ve Mars-Uranüs etkileşimini harekete geçiriyor. Bilinçaltının uyanacağını ve sıradışı olayların açığa çıkacağını işaret eden gökyüzünün bu konumu hemen her alanda keşiflerin açığa çıkacağını gösteriyor. Aynı zamanda içsel potansiyeliniz uyanacak ve farklı arzular açığa çıkacak. Hastaneler, cerrahi operasyonlar, spor ve sanatsal faaliyetlerde yaratıcı duygular uyanacak.

Çalışarak yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz

Çeşitli alanlarda kuvvetli öngörüsü olanları duymuşsunuzdur. Ancak, burada sözünü ettiğim kişi çok özel bir yeteneğe sahip. Sadece tek bir konuda tesadüf olamayacak kadar kesin bir isabetle limana gelecek olan gemileri kesin olarak bilen ve asla yanılmayan bir adam.

1870 yılında Bottineau isminde bir adam sivil olarak Fransız Deniz Kuvvetlerinde görev alır. Bu adamın Deniz Kuvvetlerine katılmasının nedeni, günlerce öncesinden limana gelecek olan gemileri tam zamanında haber vermesindeki başarısıdır. Fransız Deniz Kuvvetlerindeki kayıtlara göre Bottineau, dört yıl içinde tam 575 geminin hangi gün limana gireceğini tam olarak günü gününe bildirmiştir.

Nauscopie adını verdiği bu yeteneğe doğuştan sahip olmadığını söyleyen Bottineau, uzun yıllar boyunca disiplinli çalışmalar sonucu elde ettiğini ifade etmektedir.

Bu çalışmalarına 1764 yılında başlayıp bıkmadan usanmadan her gün düzenli bir biçimde uygulamış, disiplinli bir biçimde sahile gidip ufukları gözlemiş, ve bütün bu çalışmalarının sonucunda nihayet hiç yanılmadan gemilerin limana gireceği günü büyük bir isabetle söylemiştir.

Zamanın Denizcilik Baham Maraşal de Castires, şöyle bir teklifte bulunur; ‘Bizim adımıza çalışırsan, 10.000 frank alacak, ayrıca her yıl 1200 frank vereceğiz. Tabii bütün bunları, sırrını satman karşılığında alacaksın.’

İnsan, müthiş bir potansiyele sahip olarak doğuyor fakat ne yazık ki, bunun farkında olmadan yaşıyor. Bu örnek insanın sahip olduğu yeteneklerinin derecesini anlatıyor. Ancak, yeteneğini açığa çıkarması için disiplinli bir çalışmaya ihtiyacı olduğunu, usanmadan büyük bir kararlılıkla yapılacak bir çalışma sonucu isteklerini gerçekleştirebileceğini gösteriyor.

Dikkatinizi sadece belirli bir alana odaklamayı başardığınız zaman zihinsel potansiyeliniz o alanda gelişmeye ve açığa çıkmaya başlar. Fakat zihnimiz çeşitli konular arasında gezinir ve hatta bizim kontrolümüzün dışında büyük bir hızla hareket eder.

İnsanın dikkatini tek bir noktaya odaklaması zordur fakat imkansız değildir. Bunun için samimi ve ciddi bir istek gerekir.

Güçlü bir arzuyla dikkatinizi isteğinize odaklarsanız, bu isteğinizi gerçekleştirebilecek enerjiyi harekete geçirebilirsiniz. Üstelik bu isteğiniz sadece kişisel çıkarlar olmayıp aynı zamanda insanlığın yararına olacaksa, tıpkı Bottineau örneğinde olduğu gibi, o zaman evrenin enerjisi de sizi destekler ve isteğinizi gerçekleştirmeniz, hatta mucize sayılabilecek başarılar elde etmeniz mümkündür.
Yazının Devamını Oku

Fizik gücü açığa çıkacak

11 Mayıs 2005
Değişim arzularının yükseldiği bir gün. İkizler burcunda dolaşan Ay bugün Yay burcunda dolaşmakta olan Pluto’nu tetikleyecek. Bilinçaltının derinlerinde yatan korkular uyanabilir veya derinlerde gizli yatan gücünüz açığa çıkabilir. Aynı zamanda Uranüs’ü tetiklemeye başlayan Mars ise şimdiye kadar farkına varmadığınız yönlerinizin açığa çıkmasına yardımcı olacak. Yaratıcı potansiyelin uyanacağı bu devre içinde hem fizik gücü, hem de sanat potansiyelini açığa çıkaracak.

Burcunuzu belirleyen tarih

Burçların karşısına denk gelen tarihlerin dergi ve gazetelere göre farklılık göstermesinden kafası karışanların yazdıkları mektuplar, özellikle geçiş anında doğanların merakı üzerine bu konuya açıklık getirmem gerektiğini düşündüm ve önce burçların ne olduğunu anlatarak başlıyorum. Yanlış anlaşılmasın, burç tarifi yapmıyorum sadece ‘Benim burcum Boğa’ denmesinin neye bağlı olduğunu belirteceğim.

‘Burcum Koç’ veya ‘Boğa’ dediğiniz zaman doğduğunuz anda Güneş Koç takım yıldızında (Astrolojiye göre Koç Burcunda) veya Başak takım yıldızında bulunuyor demektir. (Bu açıklama tamamen mevsimsel astrolojik açıdan böyle.)

Güneş, Koç Burcunda yaklaşık olarak 21 Mart-20 Nisan tarihleri arasında dolaşıyor. Bu tarihler arasında doğan kişinin burcu da ‘Koç’ oluyor. (Mevsimsel astrolojiye göre ilk baharın başlangıç günü olan 21 Mart’ta Güneş’in Koç burcuna girdiği kabul ediliyor. Gökyüzünde ise o sırada Güneş 5 derece Balık burcunda bulunuyor. Bunun nedeni ise bir başka günün yazısı olduğu için bu kaymanın nedenini şimdi anlatmayacağım.)

Veya 24 Ağustos-23 Eylül günleri arasındaki dönemde Güneş, Başak Burcunda dolaşıyor ve şayet bu günler arasında doğduysanız, burcunuz ‘Başak’ oluyor.

Ancak, Güneş’in bir burca girdiği ve çıktığı tarihler olarak belirtilen günlerin yaklaşık olarak yazıldığını bilmelisiniz. Çünkü, dünyanın güneş çevresindeki turunu tamamlaması hepimizin bildiği gibi 365 gün 6 saat. Yani 6 saatlik bir artık zaman var. Bu da Şubat’ın dört yılda bir 29 çekmesine neden oluyor.

Tabii bu artık zaman Güneş’in burç değiştirdiği günlerde de dört yılda bir günün değişmesine, yani bir derecelik sapmalara neden oluyor. Diyelim ki, siz 23 Ağustosta doğdunuz. Baktığınız gazetede ise, 23 Ağustos Aslan burcunda gözüküyor.

Bu durumda sizin burcunuz, Aslan da olabilir, Başak da... Zira doğduğunuz yıl Güneş Başak burcuna 23 Ağustosta da girmiş olabilir.

Bazı yıllar Güneş Başak burcuna 23 Ağustosta giriyor. Bazı yıllar 24 Ağustosta.

Şayet böyle burçların kesiştiği bir günde doğduysanız, burcunuzun tam olarak ne olduğunu öğrenmek için bir astroloğa danışmanız gerekir. Tabii doğum saatinizi de bildirerek. Çünkü, 23 Ağustos’un sabah saatlerinde Güneş hala Aslan burcunda dolaşırken öğleden sonra Başak burcuna geçmiş olabilir.

Bu örnekte görülen durum bütün burçlar için geçerlidir. Güneş’in geçiş anında doğanların tam olarak burçlarının ne olduğunu bilmek istiyorlarsa, gökyüzünün konumunu gösteren takvime (Ephemeris) bakarak öğrenebilirler.

Dergiler ve gazetelerde burçların belirtilen tarihleri arasında görülen bir günlük farklı yazılmasının nedenini böylece anlamış bulunuyorsunuz. Yanlışlık yok. Sadece Güneş’in burç değiştirdiği gün dört yılda bir değişiyor.
Yazının Devamını Oku

Özgür duygular fora

10 Mayıs 2005
Bugün İkizler burcunda dolaşan Ay sabahın erken saatlerinde Jüpiter’i tetikleyecek ve ayrıntılar önem kazanacak. Kısa yolculuklar, büyük arzular ve sürpriz durumların açığa çıkacağı ve değişik isteklerin uyanacağı bir gün. Akşamın ilerleyen saatlerinde Venüs burç değiştiriyor ve İkizler burcuna giriyor. Özgür duyguların açığa çıkacağı bu devre içinde birbirinden farklı çok çeşitli istekler ve değişik arzular uyanacak. Sosyal faaliyetler ve ilginç konular gündeme gelebilir.

Düşünceler ve renkler

Düşünceleriniz ne kadar zenginse, dünya da o kadar renkli bir çeşitliliğe sahip. Renkler de öylesine zengin. Düşünceleriniz kısırlaştıkça, ki bu yanlış bir ifade oldu.

Aslında o kadar da yanlış değil. Zira insanlar olaylar karşısında dumura uğrayıp öğrendikleri her şeyi unutabiliyor ve hiçbir şey düşünemeyecek hale gelebiliyorlar.

Tabii bu durumda da düşünceler kısırlaşmış oluyor. Ama benim anlatmak istediğim bu değil. Bu durum başka bir zamanın konusu olabilir. Lakin şimdi kısır düşünceye sahip olmaktan, at gözlükleriyle dolaşmaktan, öğrenmek, bilgilenmekten uzak olanlardan bahsetmek istiyorum. Yani düşüncelerin zenginleşmesi için bir şey yapmayanların, renklerin çeşitliliğinden de haberdar olamayacağını anlatıyorum.

‘Aman canım, böyle bir şey mümkün mü?’ diyebilirsiniz. Siz de etrafınıza bakıp bir çok rengi ayırt edebildiğinizi ama düşüncelerinizin de yaşadıklarınız yüzünden iyice kısırlaşmış olduğunu öne sürebilirsiniz.

İlk bakışta doğru gibi görünüyor. Fakat, doğanın parçası olan insanın algıladıkları, düşünceleriyle doğru orantılı oluyor, iddia ettiğiniz gibi ters orantılı olmuyor. Yani hem bir şey bilmeyeceksiniz, hem de baktığınız anda şıp diye görebileceksiniz, öyle mi? Yok öyle bir şey.

Şayet şu anda duygusal bir sarsıntı geçiriyorsanız ve de düşünceleriniz kilitlendiyse, neye takılı kaldıysanız sadece onu görürsünüz. Mesela griye odaklandıysanız, etrafınız gri olur ve de başka bir renk seçemezsiniz. Hem de bütün renkleri biliyor olsanız bile... Biz rengarenk bir dünyada yaşıyoruz. Fakat, öğrendiğimiz temel yedi rengin dışında başka renk seçemiyoruz. Düşüncelerimizin ve yaşadığımız olayların rengi, çevremizdeki renkleri algılamamızı etkiliyor.

Tıpkı güneşin bulutların ardındayken başka, güneşin tepede parladığı zaman renkler nasıl başka görünüyorsa, bizim düşüncelerimiz de tıpkı bulut gibi araya girip renkleri algılamamızı değiştiriyor. Aniden yaşadığımız sürpriz olaylar birden bire açan güneş gibi ya da birden bire kara bulutların ortalığı kaplaması gibi çevremizi algılamamızı etkiliyor.

Ve biz aniden meydana gelen bu durum değişikliğine ayak uyduramıyoruz. Çünkü, düşüncelerimiz hala güneşin parlak olduğu saatlerdeki renklerde takılı kalmış. Ve de ışıkla birlikte değişen renkleri algılayamıyoruz. Gözümüz uyum sağlamıyor sanki.

Çünkü, düşüncelerimiz kilitlenmiş durumda.

Şayet düşüncelerini o ana çevirmeyi başarabilse, uyum sağlayabilse, renklerin yine ne kadar çeşitli olduğunu algılayabilecek. Tabii bunun için o rengi daha önce öğrenmiş olması gerekiyor. Yoksa, gri bir gökyüzünün altında önceden bilmediğiniz renkleri seçemezsiniz. Düşüncenizde oluşmamış bir şeyi algılayamazsınız. ce grilerle kaplı bir yeryüzünde yaşadığınızı sanırsınız. Ve o dakika sizin renginiz de gridir.

Düşüncelerinizin zenginliği öğrendiğiniz renklerle sınırlı. Kısacası hayat rengarenk, yeter ki, algılamayı başarın.
Yazının Devamını Oku