Yasemin Boran

Venüs parlıyor

2 Nisan 2002
Bugünden itibaren Venüs yöneticisi olduğu Boğa Burcu'nda dolaşmaya başlıyor. Böylece aşk, sanat, ilişkiler ve duyguları yöneten Venüs, sembolize ettiği özelliklerini güçlü bir biçimde açığa çıkaracak. Boğa Burcu'ndaki Venüs, bu özelliklerini daha gerçekçi ve görünür bir biçimde açığa çıkaracağı için finans ve maddi konulara yönelik hareketli bir dönemin başladığını söyliyebilirim. Özellikle de Toprak ve Su Burçlarını harekete geçirecek.

Biliyorsunuz Boğa, Toprak grubunun kararlı burcu. Toprağın diğer çocukları olan Başak ve Oğlaklar ayrıca Su'yun etkisi altında bulunan Yengeç ve Balıklar bu dönem içinde sevgi, anlayış ve iyimser duygular içine giriyorlar.

Su'yun kararlı burcu Akrep ise kritik konumda. Çünkü Boğa'nın zıt kutbunda bulunuyor. Böylece Venüs Akrepler'i güçlü bir biçimde etkiliyor. Ancak, Venüs'ün özelliklerini nasıl kullanacakları, tamamen kendi beklentileri doğrultusunda olacak.

Şimdi bunun ne demek olduğunu biraz daha açalım. Akrepler (Bu arada Türkiye'nin burcunun da Akrep olduğunu hatırlatmalıyım.) Venüs'ten son derece güçlü bir biçimde etkilenecekler. Çünkü Boğa, Akrep'in tam karşısında bulunuyor. Ve güçlü duygular hissedecekler. Ancak bu duyguların olumlu veya karamsar olması sizin düşüncelerinizle bağlantılı. Şayet düşünceleriniz olumlu yönde olursa, Venüs'ün etkisini yapıcı yönde kullanacaksınız. Zaten bu durum, her zaman ve her türlü etki için geçerli. İyi beklentiler içinde bulunursanız, enerjileri yapıcı yönde, kendinizi yükseltmek için kullanabilirsiniz diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Yazarak öğrenin

1 Nisan 2002
Şayet hayatınızdan memnun değilseniz önce nelerden memnun olmadığınızı tesbit edin. Bugüne kadar neler yaptığınızı düşünün. Hatalarınızı ortaya çıkartın. 'Keşke şunu yapmasaydım' dediğiniz ne varsa, bunları oturup teker teker yazın. Ayrıca neler istediğinizi belirleyin. Bugün memnuniyetsizliğinizi yaratan durum, sadece tek bir olayın sonucu değildir. Hatta yakın geçmişte hata olarak değerlendirdiğiniz olay, şu anda durumunuzun tek yaratıcısı bile olmayabilir.

Bir çok olayın, bir çok hamlenin, birbiriyle ilgisiz gibi görünen çeşitli durumların toplamında bugün yaşadığınız durum ortaya çıkar. Siz ise, tek bir sorumlu ararsınız. Ve tabii suçlu daima sizin dışınızdaki biridir. Veya sizin kontrolünüz dışında meydana gelen olaylar yüzünden mutsuz olmuşsunuzdur.

İnsan, kendini suçlayarak yaşayamaz. Ama hatayı kendi dışında aramaya devam ettiği sürece de bir arpa boyu yol alamaz.

Şimdi değerlendirme zamanı. Hayatı ve kendinizi değerlendirmek için harekete geçin. Çünkü mutsuz olarak da yaşanmaz.

Aşama yapmak gerekir. Mutsuzluk çukurundan çıkmak gerekir. Bunun için hatalarımızı tesbit etmek ve kabul göstermek şart. Ancak, kabul gösterdikten sonra kendi potansiyelimizi, neler yapabileceğimizi tesbit edebiliriz. Ve ancak kendimizin neler yapabileceğini bildikten sonra içinde bulunduğumuz durumu aşmak için harekete geçebiliriz.

Kendimizden ve yaptıklarımızdan utanmayalım. Hatalarımızı kabul göstermeyi bilelim. Çünkü insan, hatalarıyla büyür. Yeter ki, hatalarını kabul göstermeyi bilsin. Bunun için öğrenmek şart. Ve yazarak kendinizi keşfetmeniz mümkün diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Nisan'da neler olacak

31 Mart 2002
Genel olarak hayalleri gerçekleştirmek için uygun potansiyelin oluştuğu bir döneme giriliyor. Aslında bu potansiyel geçtiğimiz ayın ikinci yarısından itibaren başladı ve bütün dünyayı etkiliyor. Ve şimdi bu etki daha yoğun olarak görülecek. Bu nedenle kurduğunuz hayallerin yapıcı olmasına özen gösterin.

Satürn-Neptün arasındaki uyumlu etkileşim gerçekçi hayallerin oluşturulmasına yardımcı oluyor.

Gökyüzünün bu konumu sanatsal faaliyetlerin uluslararası düzeyde etkili olacağını ve mistik konuların gündeme geleceğini işaret ediyor.

Üstelik ayın sonlarına doğru Mars da devreye giriyor ve gökyüzünün bu konumunu daha da güçlendiriyor. Böylece sadece sanatsal faaliyetler değil aynı zamanda ilaç sektöründe kararlı ve yapıcı gelişmelerle karşılaşabiliriz.

Nisan ayının ikinci haftası gerilimli bir dönem. Sürpriz durumların açığa çıkacağını işaret eden Mars-Uranüs arasındaki gerilimli etkileşim gökyüzü ve yeryüzü üzerinde beklenmedik koşulların oluşmasına neden olabilir. Özellikle hava koşullarındaki sürpriz gelişmeler şaşırtıcı olabileceği gibi uluslarası ilişkiler açısından da sürprizler meydana gelebilir.

Bu etkileşim Türkiye açısından önemli. Bu etkiyi, özellikle alınacak kararlar, gençliğin farklı tavırlanışı ve bugüne kadar fikirlerin açıklanmasındaki baskıların çözülmesi şeklinde yorumlayabilirim. Hastaneler ve hapisanelerde bugüne kadar yapılan uygulamaların ve alınmış olan kararların veya üstü örtülmüş bazı durumların ortaya çıkması ve kararların değiştirilmesini gerektirecek sürprizlerin zorlayıcı etkileriyle karşılaşmak mümkün.

Nisan'ın 14'ünde Mars burç değiştiriyor ve İkizler burcuna giriyor. Önce Satürn ile kavuşum konumuna gelecek sonraki ay ise Pluton ile zıt etkileşim meydana getirecek. Tabii bu durum son derece zorlayıcı ve görünür olayların açığa çıkacağına işaret ediyor.

Ne çeşit bir olay olacağını eminim merak ediyorsunuz. Doğrusu ben de merak ediyorum. Ama buna bir çeşit karışıklık diyebiliriz. Bu etki hareketli burçlar olan İkizler meydana geldiği için savaş diyemiyorum ama belki terör benzeri durumlara neden olabilir diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

2023 gençlerin elinde

30 Mart 2002
Forum İstanbul Konferansı çok ilginç. Türkiye'nin 100. yılına dair ilginç öngörüleri kapsıyor. Mesela Türk Ekonomi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Canevi, ‘‘Cumhuriyetin 100. yılında tüm dünyada saygın bir yere geleceğiz’’ diyor. Ve ben de bu görüşe aynen katılıyorum. Yalnız bir şartla; Türkiye düşünce, duygu ve anlayışını değiştirmeyi başarabilirse, gerçekten bütün dünyanın saygı ve dikkatini üzerinde toplayacak bir ülke olabilir. Çünkü müthiş bir potansiyele sahip.

Yeraltı ve yer üstü zenginliklerinin ötesinde genç bir ülke. Ve en büyük zenginlik bence genç olmak. Sanırım Yavuz Canevi de buradan yola çıkarak Türkiye nüfusunun üçte birinin 15 yaşın altında bulunduğunu söyleyerek Türkiye'nin gelecek vaadeden potansiyelini işaret ediyor.

Üstelik astrolojik açıdan Türkiye'nin yıldız haritasında genç nüfusa sahip bir ülke potansiyelinin olduğunu hemen belirtmeliyim. Fakat aynı zamanda Satürn, gençliğin üzerinde baskı unsuru olarak bulunuyor. Yani gençliğin kendini gösterebilmesi, enerjisini açığa çıkarabilmesini bloke eden bir otorite olarak bulunduğunu da göz ardı etmemek gerek. Tabii Satürn etkisini disiplin olarak kullanmak da mümkün. Fakat şimdiye kadar astrolojik açıdan baskı olarak açığa çıktığını da belirtmeliyim.

Astrolojik etkiler hayatımızı yönetiyor. Ancak, bu etkilerin neler olduğunu bildiğiniz zaman farklı bir biçimde açığa çıkmasını sağlıyabilirsiniz. Tabii bunun için biraz emek ve gayret göstermek gerekiyor.

Öncelikle düşüncelerinizi, duygularınızı ve anlayışınızı değiştirmeniz gerekiyor. Zaten daima düşündüğünüz gibi düşünmeye devam edecek olursanız, ne olaylar, ne de içinde bulunduğunuz şartlar değişmez. Sadece gelişir ve bu gelişim pek de istenilen bir gelişme olmaz. Hatta belki kötüleşir. Tıpkı Serdar Turgut'un ‘‘Her şey aynı olacak’’ dediği gibi.

Belki karamsar bir tablo çiziyor ve şöyle diyor;

‘‘Şunu samimi olarak söylüyorum: Gerçek inancım odur ki, ister 2023 yılını, ister 2050'yi, isterseniz de 3000 yılını seçin hiçbir şey fark etmez. Türkiye'de her şey aynı kalacak’’

Bu sözler bana Eski Mısır tabletlerini çözdükleri sırada karşılaşılan bir yazıyı hatırlattı. Üstelik yazılanlar sanki bugünü tarif ediyorlardı. Ama yazan kişi (Şu an adını hatırlamıyorum) kendi döneminin kötüye gittiğini ve bunun sonunda kıyamet kopacağını anlatıyordu. Üstelik neredeyse günümüzün ifadesini kullanıyordu.

Yani demek istiyorum ki, sadece Türkiye değil, bütün dünya aynı! Ve bizi bugünlere getiren düşünceler değişmediği sürece de değişen bir şey olamayacak tabii.

Çünkü insan dediğimiz varlık dünyanın neresinde olursa olsun düşünce, duygu ve algılamaları doğrultusunda yaşıyor. Böylece hem kendisini, hem yaşadığı yeri, hem de dünyayı biçimliyor.

Şu an içinde yaşadığımız dünyadan memnun değilsek ve değişmesini istiyorsak kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Düşüncelerimizi değiştirmemiz gerekiyor.

Değişmesini istediğimiz ne varsa, bütün bunların değişmesi için işe kendimizden başlamalıyız. Ve 21. yüzyılın başlarında yaşayan ben, bu değişimin gerçekleşeceğine inanıyorum. Astrolojik açıdan hem Türkiye, hem de Dünya büyük bir değişimin eşiğinde bulunuyor.

Şayet kendi gayretimizle düşünce ve duygularımızı değiştirmeyi başaramazsak, şartlar ve koşullar zorladığı için değişeceğiz. Tabii böyle bir değişim biraz sancılı ve zorlayıcı olur. Ama benim geleceğe yönelik umutlarım çok fazla. Gençliğe güveniyorum. Yeter ki, onları kendimize benzetmeyelim.

2023'ün Türkiye'sinin tüm dünyada saygın bir yere gelmesini sağlayacak olan gençlerdir. Onlara saygı duyalım. Fikirleri bize uymasa bile anlamaya çalışalım. Belki kendimizi değiştirmemize yardımcı olurlar diyorum, Yasemin'ce...
Yazının Devamını Oku

Merak ettikleriniz

29 Mart 2002
Rumuz: 1974

Astrolojik açıdan gerilimli bir dönemdesiniz. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi Satürn sizi zorluyor. Eski alışkanlıklarınızı değiştirmeniz gerekiyor. Mektupta sözünü etmiş olduğunuz değişiklikleri yapmak için daha fazla beklemeyin. Korkularınızla yüzleşme zamanınız gelmiş ve siz de bunun farkındasınız. Fakat kendinizi hazır hissetmediğinizi söylüyorsunuz. Ancak şunu da bilmelisiniz ki, şayet hazır olmasaydınız kendi durumunuzu böylesine açık seçik anlatamazdınız.

Ne yapmanız gerektiğini siz çok iyi biliyorsunuz fakat, yapmaktan korkuyorsunuz. Bunun sonucunda da halsiz ve isteksiz bir hal içindesiniz. Yani giderek kendinizi hasta ediyorsunuz. Bu durumdan sıyrılmanın tek bir yolu var. O da sizin de bildiğiniz ve açıkça söylediğiniz girişimlerde bulunarak yaşantınızdaki değişiklikleri yapmak. Yoksa, korktuğunuz durumlar meydana gelerek mecburen yapacaksınız ve o zaman kendinizi daha kötü hissedeceksiniz. Halbuki şu anda elinizde bir şans var. Bunu anlayın ve harekete geçin. Üstelik doğum anındaki yıldızların konumu sizin her türlü sorunla başa çıkabilecek biri olduğunuza işaret ediyor. Önümüzdeki günlerde kendinize olan güveniniz artacak. İçinizde endişe uyandıran düşüncelerden sıyrılmak için kendinizi gözden geçirin ve yapabileceğinize inanın. Jüpiter’in verdiği şansı iyi kullanın. Dostlarınızın desteğini alabilirsiniz. Ve bu sırada yardım alabileceğiniz güçlü ilişkiler kurabilirsiniz. Fırsatları değerlendirmek için endişeli düşüncelerden uzaklaşıp iyi beklentiler içinde bulunmanız gerekiyor ve siz bunu yapabilirsiniz. Eylül ve Ekim döneminde kendinizi çok güçlü ve iyi hissedeceksiniz. Bu demektir ki, yapmanız gereken aşamayı gerçekleştiriyor ve yeni bir döneme başlıyorsunuz.
Yazının Devamını Oku

Aşık Koçlar

28 Mart 2002
Bazı Koçlar hayatı sorguluyor, bazıları değişiyor. Bazı Koçlar zamanı çok iyi kullanıyor ve kazanç sağlamak için güçlü arzular duyuyorlar, bazıları ise aşık oluyorlar. Aslında 5-19 Nisan günleri arasında doğan Koçlar’ın aşk potansiyelleri bir süredir harekete geçmiş bulunuyor.

Üstelik aşk potansiyelinizi daha da yükselten ve içinizdeki sevgi enerjisinin açığa çıkmasını sağlayan Venüs’ün güçlü etkileri altında bulunuyorsunuz. Şu günlerde Koç burcunun son on günlük döneminde doğanlar son derece iyimser, anlayışlı ve sürpriz gelişmelerle karşılaşabilirler.

Genel olarak Koçlar aşık oldukları zaman enerjileri öylesine yükselir ki, dışardan bakanlar onların aşık olduklarını hemen anlayabilirler. Gözlerindeki pırıltıyı uzaklardan farkedebilir, etraflarına saçtıkları neşeli enerjinin nasıl yayıldığını görebilirler.

Aşık bir Koç için dünyanın merkezinde kendisinden ve sevdiği kişiden başka bir şey yoktur. Müthiş bir hal içine girer ve son derece yoğun duygular yaşar. Bazen bu duyguları öylesine yakıcı olur ki, kendisi bile buna zor dayanır. Özellikle zor birine aşık olduysa durumu biraz daha zor olacaktır.

Fakat, astrolojik açıdan bu dönem Koçlar için son derece keyifli ve heyecan verici aşklar dönemi olduğuna işaret ediyor. Üstelik yaşadığı duyguları paylaşabileceği, sevgisine karşılık alabileceği, müthiş heyecanlar yaşayabileceği bir dönem.

Doğrusu böyle bir deneyimi yaşamak için bir Koç kendisini tutmayacak ve Ateş’in çocukları sahip oldukları aşk potansiyelini serbest bırakarak içlerinden geldiği gibi yaşayacaktır diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Yarın Ankara’dayım

27 Mart 2002
Yaşam enerjisi konulu bir konferans vermek için yarın Ankara’da olacağım. 'Türk-İngiliz Kültür Derneği'nde saat 19:30’da vereceğim konferanstan sonra ertesi günü yine aynı saatte 'Yaratıcı Zeka ve Zihin Bilim Derneği'nde yaşam enerjisini anlatacağım. Hemen herkesin hem çok iyi bildiği, hem de pek fazla anlamadığı çok önemli olduğunu düşündüğüm bir konu, yaşam enerjisi. Mesela kendinizi halsiz, bitkin ve isteksiz mi, hissediyorsunuz? Bu demektir ki, yaşam enerjiniz azalıyor. Daha doğrusu kozmik enerjiyle aranızda tıkanıklık meydana geliyor. Ve bunun nedeni düşünce ve duygularınızda meydana gelen karmaşa...

Şimdi diyeceksiniz ki, gücümün azalmasıyla bu söylediklerinin ne çeşit bir ilişkisi var?

Artık bilimsel çevreler de duygu ve düşüncelerin beden üzerinde etkisi olduğunu kabul ediyorlar.

Düşünceleriniz karıştığı zaman duygularınız alt üst oluyor ve bu durum bedeninize yansıyor. Yani beden, zihin ve duygular arasında bizim henüz nasıl olduğunu çözemediğimiz bir ilişki var ve bunların hepsi birbirini etkiliyor.

Son derece sağlıklı beslenin, sağlığına özen gösteren biri olun. Şimdi böyle birinin genel olarak bedeni de güçlü ve sağlıklı olacaktır. Fakat aynı kişi duygusal bir karmaşaya neden olan düşünceler içine girecek olursa, hafif bir soğuk algınlığından bile etkilenecektir.

Veya aynı biçimde beslendiğiniz halde duygularınızın karıştığı dönemlerde halsizlik ve isteksizlik duymaya başlarsınız. Bunun en tipik örneği kendinizsiniz. Dikkatle kendinizi gözden geçirin ve dönemlerinizi hatırlayın. Kendinizi yorgun ve halsiz hissettiğiniz zamanlarda beslenmenize aynı özeni gösterdiğiniz halde nedenini anlayamadığınız depresif bir tablo çizdiğiniz günleri düşünün. Tabii ki nedeni var. Ve bu neden sizin beslenmenizden değil düpedüz duygularınızdan kaynaklanıyor ve siz bunu biliyorsunuz diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku

Tesadüfen yaşıyoruz

26 Mart 2002
Bazı olaylar bize manasız gelebilir. Bazıları da şaşırtıcı. Şayet üzerinde durup düşünürsek kafamız karışabilir. Hele bir de anlamıyorsak, sahip olduğumuz bilgi açıklamak için yeterli değilse, durum daha da zorlaşıyor. Ve bizler zorluklar karşısında pek de sabırlı değiliz.

En iyisi unutmak, diyoruz ve görmezden geliyoruz.

Hoş tesadüflerle karşılaştığımız zaman hoşumuza gidiyor ve bunun nasıl olduğunu anlamasak bile dikkatimizi çekiyor. Fakat üzerinde yine de düşünmüyoruz. Sadece bir tesadüf olduğunu düşünüyoruz.

Peki karşılaştığımız olaylar sadece tesadüf mü?

Yağmur, tesadüfen mi, yağıyor? Düşündüğünüz kişiyle tesadüfen mi, karşılaşıyorsunuz? Başarılarınız ve başarısızlıklarınız bir tesadüfün eseri mi?

Bütün olaylar sadece bir tesadüfse, biz de tesadüfen yaşıyoruz, demektir.

Bu durumda daha dikkatli düşünmeliyiz. Çünkü bu tesadüfler çok anlamlı olmaya başladı ve Hipokrat’ın söyledikleri aklıma geldi. Şöyle diyor;

'Tek ortak bir akış, tek ortak bir nefes alıp veriş vardır. Her şey birbiriyle uyumludur. Büyük ilke en aşırı uçlara kadar uzanır ve en aşırı uçtan büyük ilkeye, tek doğaya, varlığa ve varlık olmayana geri döner.'

Evet, bu sözlerin üzerine sanırım bir kitap yazılabilir. Alan Combs&Mark Holland’ın yazdığı 'Eşzamanlılık' adlı kitabın 'Bilim, Mit ve Doğa' adlı giriş bölümünde 'kozmosun, doğa ve insanlık dünyasının her ikisini de içeren ne kadar önemsiz olursa olsun, değişen biçimlerde her olayın birbiriyle bağlantılı olduğu, tek ortak bir dokudan oluştuğu düşüncesi, modern bilimin başlangıcına değin bizimle birlikte kalmıştır.' Diyor. Ben de, şimdi bu bilgileri yeniden hatırlama zamanı diyorum, Yasemin’ce...
Yazının Devamını Oku