Tesadüfen yaşıyoruz

Bazı olaylar bize manasız gelebilir. Bazıları da şaşırtıcı. Şayet üzerinde durup düşünürsek kafamız karışabilir.

Hele bir de anlamıyorsak, sahip olduğumuz bilgi açıklamak için yeterli değilse, durum daha da zorlaşıyor. Ve bizler zorluklar karşısında pek de sabırlı değiliz.

En iyisi unutmak, diyoruz ve görmezden geliyoruz.

Hoş tesadüflerle karşılaştığımız zaman hoşumuza gidiyor ve bunun nasıl olduğunu anlamasak bile dikkatimizi çekiyor. Fakat üzerinde yine de düşünmüyoruz. Sadece bir tesadüf olduğunu düşünüyoruz.

Peki karşılaştığımız olaylar sadece tesadüf mü?

Yağmur, tesadüfen mi, yağıyor? Düşündüğünüz kişiyle tesadüfen mi, karşılaşıyorsunuz? Başarılarınız ve başarısızlıklarınız bir tesadüfün eseri mi?

Bütün olaylar sadece bir tesadüfse, biz de tesadüfen yaşıyoruz, demektir.

Bu durumda daha dikkatli düşünmeliyiz. Çünkü bu tesadüfler çok anlamlı olmaya başladı ve Hipokrat’ın söyledikleri aklıma geldi. Şöyle diyor;

'Tek ortak bir akış, tek ortak bir nefes alıp veriş vardır. Her şey birbiriyle uyumludur. Büyük ilke en aşırı uçlara kadar uzanır ve en aşırı uçtan büyük ilkeye, tek doğaya, varlığa ve varlık olmayana geri döner.'

Evet, bu sözlerin üzerine sanırım bir kitap yazılabilir. Alan Combs&Mark Holland’ın yazdığı 'Eşzamanlılık' adlı kitabın 'Bilim, Mit ve Doğa' adlı giriş bölümünde 'kozmosun, doğa ve insanlık dünyasının her ikisini de içeren ne kadar önemsiz olursa olsun, değişen biçimlerde her olayın birbiriyle bağlantılı olduğu, tek ortak bir dokudan oluştuğu düşüncesi, modern bilimin başlangıcına değin bizimle birlikte kalmıştır.' Diyor. Ben de, şimdi bu bilgileri yeniden hatırlama zamanı diyorum, Yasemin’ce...
Yazarın Tüm Yazıları