Geçenlerde Ugly'yi gezdirirken, Cengiz Kurdoğlu, Ümit Besen ile "meyhane hafif müziği"nden "taverna ünlemesi"ne "org"anlanan bu şarkı geldi aklıma.
Ardından da tavernada tabak kırma ritüelleri filan...
* * *
Bir süredir, bir çok sokakta, kuytuda, park köşesinde, kırılmış şişe parçaları çarpıyor gözüme.
İçki, bira ya da alkolsüz meşrubat şişeleri.
Belli ki son yudumun lezzetini, elindeki şişeyi kırarak şapırdatıyor/haşmetlendiriyor birileri.
"İçtim ülennn, kadehi şişeyi kırarım bugün" diye "Yaban"lanıyor belki.
Belki de, yenik düşen ordunun geride bıraktığı boş tüfekleri tahribi gibi bir duygu, gen, gelenektir.
İnsanları, kurumları "özgürlük"te buluşturamıyorsunuz da...
Mevzu yasak olunca, herkes kuyrukta.
Sigara yasağının TV ekranını, sinemayı, hatta tiyatro sahnesini kuşatması mesela.
* * *
RTÜK sigara içildiği için çizgi film Tenten'e 50 bin lira ceza kesti.
Ondan önce de Amerika'nın 1960'lı yıllarını anlatan, bol ödüllü Mad Men'e...
Gerekçe de "sigara güzellemesi" gibi:
"Sigara yakma, içme, dumanını havaya üfleme, başkasına ikram etme, söndürme ve içki içme gibi sahneler nedeniyle..."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, müze ile ilgili tartışmaların o yıllara uzandığını açıkladı:
“O dönemde devletin üst makamlarına gelmiş olanlara, devletin zenginliklerini armağan etmek, yerini sağlamlaştırmanın temel yollarından birisi olmuş...”
Bakan Günay bu durumun 1996 ve 1998’de raporlarla tespit edildiğini de savunuyor.
Ve soruşturmaların zamanaşımına uğratıldığını...
Armağan edilen devletin, ülkenin zenginlikleri.
Ama kime armağan edildiği, o armağanların şimdi nere(ler)de olduğu belli değil.
* * *
Bu "tespit"in sadece bir gözlem değil, bir araştırma sonucu olduğunu da hatırlıyorum.
Topkapı, Ayasofya gibi bir kaç örnek dışında ne zaman müzeye gitsem, hep aynı manzarayla karşılaşırım.
Ya öğretmenleriyle bir grup çocuk, ders zoruyla...
Ya da içlerinden birinin ilgiyle gezdiği, diğerlerinin tavana bakıp bunaldığı küçük gruplar.
Dışarıda sigara içen ziyaretçi sayısı, içerdekinden fazla gelir hep bana.
* * *
Ya müzelerin durumu?
Son skandalı, Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nde yeni yaşadık.
Eski model Mini Cooper'ı, yanından ayırmadığı oyuncak ayısı, inanılmaz mimik, beden hakimiyeti ile skeçleri de bir dönem gösteriliyordu TV'de.
Filmde, Mr. Bean'in ABD'deki müze macerası anlatılıyordu.
Los Angeles Müzesi'nin küratorü, Amerikan tarihi açısından da büyük önem taşıyan 50 milyon dolar değerindeki bir tabloyu sergileyecektir.
Açılışta Londra'dan da bir uzman isterler.
Londra'daki Kraliyet Müzesi ise uzman yerine, hiç bir işe yaramayan Bean'i yollarlar.
Mr. Bean, orijinal tabloyu dolmakalemi ile lekeler. Tinerle mürekkebi silmeye çalışırken, tabloyu iyice berbat eder, portrenin yüzü silinir filan...
Bean sorunu çözmek için harekete geçer.
Tablonun reprodüksiyonunu, posterini bulur.
Oysa Kuğulu Park, yaşayan konukseverliğiyle var.
Eğer uzak bakışlı bir kadın, kolyesiyle oynayarak Gül Bahçesi'nden Kuğulu Park'a doğru yürüyorsa, bir aşk hasar görmüştür.
Çünkü Kuğulu çağırır, yatıştırır insanı.
Roman(tika) bile olan.
* * *Gül Bahçesi Parkı, pervazı sardunyalı küçük penceresiyle tavanarasıdır.Kuğulu ise ortak bahçe, hatta park değil kentin ortasındaki amfi-tiyatro. Düşleri, hayalleri, aşkları orada oynar, o "sahne"den anlatırız biz Ankaralılar.Kuğunun öleceği, bülbülün susacağı hiç aklımıza gelmez.* * *İzliyorum. Havuzun uzak kıyısında bir kadın, beyaz kuğularla, ördeklerle mesafeli duran kara kuğuya doğru eğilmiş.Kara kuğuya arkadaşça- salladığı kolye parlıyor, parmaklarının arasında. Kuğu inceliyor.Boynu, bembeyaz bir kadın elinin hareketli- tereddütü gibi.* * *Elinde kısa koparılmış bir gül ile, bir sokak çocuğu yaklaşıyor kadının yanına. Uzatıyor gülü. Kadın, kara kuğu, sokak çocuğu...
Küçücük kalıyorum; gül'ü'ver devler ülkesinde.
Kadın gülü aldı mı, göremiyorum.
”Dilerim para vermemiştir kadın, dilerim para istememiştir kara çocuk” diyorum sadece.
Ah Kuğulu...
* * *Franz Kafka "sein" sözcüğünün Almanca'da iki anlama geldiğini yazmıştı:
Varolmak ve onun olmak...Roman(tika) bile olan.
* * *
Gül Bahçesi Parkı, pervazı sardunyalı küçük penceresiyle tavanarasıdır.