Yalçın Doğan

Erdoğan’ın ziyaret listesi

13 Şubat 2013
AŞAĞIDA aktardığım notlar özel, Silivri özeli.

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ hayal kırıklığına uğruyor:
“Biz terörle mücadelede ölmeye hazırdık ama terörist ilan edilmeye hiç hazır değildik”.
Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Hıfzı Çubuklu’ya yöneltilen suçlama, “internet kurmak”. Çubuklu sürekli soruyor, “İçinde hangi suç var” diye, bir türlü yanıtını alamıyor.

Sayıları binleri bulan hastaları sağlığına kavuşturan, organ nakli yapan Prof. Mehmet Haberal  zamanın akmasından yakınıyor: “Burada geçirdiğimiz bir dakika bile hastalarım açısından çok değerli, şu sohbet ettiğimiz süre içinde iki böbrek nakli yapabilirdim”.Eski rektörlerden Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu çok hasta, bitkin ve hastalığı her geçen gün ağırlaşıyor, kendisini “mezarda” hissediyor.
AMAÇ BELLİ

Yazının Devamını Oku

AKP-BDP ittifakında ‘esmer günler’

12 Şubat 2013
KCK tutukluları salıverilebilir. Generaller bırakılabilir. Gazeteciler özgürlüklerine kavuşabilir.

Türkiye gelecek yıl iki seçime gidiyor, yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi. Hatta belki üçüncü bir seçim, genel seçimler.

Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan seçimlere giderken toplumda oluşan bu sorunları çözmek istiyor. Hastanede tahliye edilen generalleri bile ziyaret ediyor.

Aynı zamanda PKK’ya silah bıraktırmak amacıyla yoğun uğraş veriyor. Asıl uğraşı yeni anayasa ile başkanlık sistemini getirmek.

Meclis’ten böyle bir anayasanın çıkması mümkün değil, ama Meclis’te 330 oyu bularak kendi yaptığı başkanlık anayasasını referanduma götürmeyi hesaplıyor.

Yazının Devamını Oku

RTÜK’te ‘Olmadı baştan’ vaziyeti

9 Şubat 2013
BU tarihsel dizi bizim ahlak ölçülerimize uygun değil, öteki aile yapımıza ters, diğeri milli ve manevi değerlerimizi zedeliyor, şu tarihi çarpıtıyor. Çaresi var, yasaklarız olur biter.

AKP özellikle “Muhteşem Yüzyıl” tartışmalarıyla birlikte tarihsel dizileri de, kendi ideolojik anlayışına göre oluşturma çabasına giriyor. Bir AKP milletvekili bu yönde girişimde bulunuyor. Konu RTÜK’ün gündemine geliyor.
RTÜK’te umulmadık bir olay yaşanıyor. RTÜK Hukuk Müşavirliği tarihsel dizilerin bu biçimde engellenmesine karşı çıkıyor, bunun demokrasiyle bağdaşmadığını RTÜK Üst Kurulu’na bildiriyor.
Aman Allah, koca iktidar karşısında bu Hukuk Müşavirliği ne yapıyor böyle? Üst Kurul’daki AKP üyelerini ve RTÜK Başkanlığı’nı alıyor bir telaş. Ne deriz biz şimdi hükümete?

ZORLAMA

Konu, Hukuk Müşavirliği’nin görüşüyle birlikte Üst Kurul’a geliyor, oylanıyor, toplantıda bazı üyeler eksik, 4-4’lük eşitlik çıkıyor, karar yeter sayısı yok, AKP milletvekilinin önerisi yatıyor.
Hayır, o kadar kolay yatamaz. Üst Kurul’un üç gün önceki toplantısında kapanmış dosya yeniden açılıyor. Daha önce sorulan soru yeniden sorulmak, yeniden görüş istemek üzere dosya Hukuk Müşavirliği’ne tekrar gönderiliyor.
RTÜK kendi koyduğu kuralları çiğnemek pahasına zorlamaya girişiyor. Kardeşim,

Yazının Devamını Oku

Tuncay dimdik, Ergenekon’u ezberlemiş

8 Şubat 2013
“ASLAN gibiyim, tek bir sorun var, hasret. Hasret dışında sorun yok, kızım geldiğinde kenara çekip konuşuyorum, yakınlarımla da öyle.”

Tutukluluğu dört yılı geçen Tuncay Özkan bizlerle önceki gün sohbet ederken inançlı, coşkulu, tıpkı Balbay gibi, o da anlatırken bazen heyecanla ayağa kalkıyor, bazen kahkaha atıyor, bazen yaşadıklarını olağan kabul edip sıradan bir olaymış gibi anlatıyor:

“Tek kişilik hücrede 517 gün kaldım, tavandan b.k akıyordu, bir de nem, karaciğerimde sorun çıktı, 72 kiloya düştüm, ellerimde sararma oldu, şimdi düzeldim, 85 kiloya çıktım.”Hakkında yazılanları ve TV’lerde hâlâ ortaya atılan iddiaları döne dolaşa vurguluyor:

Biz burada öleceğiz, hiç çıkmayacağız sanıyorlar, çıkacağız ve kim ne söylemiş ise, onları ispata davet edeceğiz.”Basın tarihinin en ikiyüzlü, en jurnalci dönemlerinden birini yaşıyoruz. Bunu hapistekiler çok daha yoğun yaşıyor, doğrudan onların hayatları üzerinden bin türlü söz söyleniyor ve yazılıyor.

DÖRT MİLYON SAYFA

Tuncay Ergenekon’u anlatırken davada adı geçen pek çok isimden söz ediyor, iddianameden ve duruşmadan notlar aktarıyor, bağlantılar kuruyor:

Yazının Devamını Oku

Balbay enerji dolu, çok formda

7 Şubat 2013
SİSLİ ve puslu İstanbul sabahı Silivri Cezaevi’ne gidiyorum. Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ı ziyaret için. Pis, sis, pus, cezaevi ruhuma işliyor, yolda Tevfik Fikret’in “Sis” şiirindeki ilk iki dize aklıma geliyor:

Sarmış afakını yine bir dudi muannit/bir zulmet-i beyza ki peyapey mütezayit.”
Bugünün Türkçesiyle, “Sarmış ufuklarını senin yine inatçı bir duman/beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan.”Uzun bir ziyaretçi kuyruğu, arama, kimlik, gözün kameraya çekilmesi ve o çekimle hapishaneden içeri girince, ziyaretçi odasına önce Balbay geliyor.

Biz bir gazeteci gurubu, onunla sarmaş dolaş, o müthiş enerji dolu, infaz koruma memurlarına dönüyor, “Donatın masayı”, sanki düğündeyiz, biraz sonra masaya çay ve tatlı, tuzlu kuru pastalar geliyor.

23 İDDİANAME

Balbay tam felsefe yapıyor, ağzından ilk çıkan sözler, “Ne zaman çıkacağız değil, nasıl çıkacağız önemli” ve ekliyor:

Yazının Devamını Oku

Deniz Kuvvetleri Seyir Defteri

6 Şubat 2013
HASDAL Askeri Cezaevinde Balyoz davasından tutuklu bulunan general ve amiraller gazetecilere mektup gönderiyor. Bu mektupları zaman zaman bazı köşelerde okuyorsunuz.

Özellikle Balyoz davasında verilen hapis cezalarından sonra mektuplar daha da artıyor. Savunma mektupları, kendilerine yöneltilen iddiaları çürütmeyi amaçlayan satırlarla dolu.Aldığım mektuplardan biri emekli Tümamiral Cem Gürdeniz imzasını taşıyor. Mektubuna duruşma sırasındaki savunmasını da ekliyor. Savunmasında tutuklamalar sonucunda Deniz Kuvvetleri’nin geldiği durumu anlatıyor.  
54 AMİRALDEN 27’Sİ

“Bir savaş gemisi üç yılda inşa ediliyor, buna kumanda edecek bir subay on beş, komodor yirmi, amiral yirmi beş yılda yetişiyor.”Gürdeniz muharip 54 amiralden 27’sinin tutuklu, son YAŞ kararlarıyla 13’ünün emekli edildiğini belirtiyor. Tutuklu albay ve yarbayların sayısı ise, 175. Devam
ediyor:

Donanmada amiral kadrosunun yarısını, albay ve yarbayların en verimli çağlarında tasfiye edilmesinin Türk Deniz Kuvvetleri’ne verdiği zararı hayal bile edemezsiniz.”Savunmada deniz personelinin niteliklerini övgüyle dile getiriyor ve şu yoruma varıyor:

Yazının Devamını Oku

Sıra Başbuğ’u ziyarette

5 Şubat 2013
BİR, iki, üç değil, son haftalarda hemen her fırsatta Başbakan Erdoğan tutuklu general ve amirallerden söz ederek, onların tutukluluk halini değişik biçimde eleştiriyor.

Yargıçlara seslenerek, madem suçları var, bir an önce kararınızı verin, diyor. “Neden tutuklu olarak yargılanıyorlar” diyerek, eleştirilerini sürdürüyor.
Hatta, tutuklu general ve amiral sayısının artık “terörle mücadeleye zarar verdiğini” söylüyor.

Bir Başbakan’ın bunu söylemesi inanılmaz önemli. Başlangıçta ordunun siyasetteki etkinliğini ortadan kaldırma olarak sunulan bu yargılamalar, Balyoz, Ergenekon ve daha başka isimlerle anılan davaları alkışlayan toplumun bir kesimi, şimdi Erdoğan’ın açıklamalarıyla şaşkınlığa düşmüş bulunuyor.

SUÇU YOKSA

Erdoğan bir adım daha atıyor, “çok daha ağır olanı, eski bir genelkurmay başkanını terör örgütünün başı ilan etmek morali altüst eder” diyor.

Yazının Devamını Oku

‘Abdest; sizin Mustafa Kemaliniz; faşistler’

2 Şubat 2013
ÖYLE hır çıkacak bir konu değil. Sonuçta Diyarbakır’a yeni bir üniversite kurulmasıyla ilgili görüşme yapılıyor Meclis’te. Ve bunu bütün partiler onaylıyor.

Ancak, önceki gün tartışmalara bakarsanız, sapla saman birbirine nasıl karışıyor ve Türkiye nasıl bir gerilim içinde, hemen görülüyor.
Önce abdest faslı. Tutanaklardan aktarıyorum, AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten CHP’lilere:
“Sizler bizleri 1925’lerde, 37’lerde, 50’lerde terk ettiniz. O günden beri Diyarbakır’a giremezsiniz, girmeniz için abdest almanız lazım”.
Acaba başka hangi kentlere abdest alarak girmek gerek, sayın milletvekili bunu da bildirse,  herkes öğrense.
Oysa, konu yeni bir üniversite kurulması. Kürsüye BDP’li Sırrı
Sakık çıkıyor:
“Bu ülkeyi kendisine sonradan vatan edenler, Kafkaslar’dan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz, haddinizi bileceksiniz. Bu coğrafyada mücadele edenler buranın sahipleridir”.

Yazının Devamını Oku