Paylaş
AKP özellikle “Muhteşem Yüzyıl” tartışmalarıyla birlikte tarihsel dizileri de, kendi ideolojik anlayışına göre oluşturma çabasına giriyor. Bir AKP milletvekili bu yönde girişimde bulunuyor. Konu RTÜK’ün gündemine geliyor.
RTÜK’te umulmadık bir olay yaşanıyor. RTÜK Hukuk Müşavirliği tarihsel dizilerin bu biçimde engellenmesine karşı çıkıyor, bunun demokrasiyle bağdaşmadığını RTÜK Üst Kurulu’na bildiriyor.
Aman Allah, koca iktidar karşısında bu Hukuk Müşavirliği ne yapıyor böyle? Üst Kurul’daki AKP üyelerini ve RTÜK Başkanlığı’nı alıyor bir telaş. Ne deriz biz şimdi hükümete?
ZORLAMA
Konu, Hukuk Müşavirliği’nin görüşüyle birlikte Üst Kurul’a geliyor, oylanıyor, toplantıda bazı üyeler eksik, 4-4’lük eşitlik çıkıyor, karar yeter sayısı yok, AKP milletvekilinin önerisi yatıyor.
Hayır, o kadar kolay yatamaz. Üst Kurul’un üç gün önceki toplantısında kapanmış dosya yeniden açılıyor. Daha önce sorulan soru yeniden sorulmak, yeniden görüş istemek üzere dosya Hukuk Müşavirliği’ne tekrar gönderiliyor.
RTÜK kendi koyduğu kuralları çiğnemek pahasına zorlamaya girişiyor. Kardeşim,
çözün şu işi de, başımız ağrımasın, kaygısı. Tarihsel dizilere sınır gelirse gelsin, yeter ki kapatın şu işi.
KOKUSU ÇIKAR
Kurumlar sanki oyuncak, yasalar, yönetmelikler sanki kişinin isteğine göre işliyor.
Yeter karar sayısı bulamıyorsun ki, bu da bir karar, muhtemelen yukarıdan gelen baskıyla, yeni bir dizi sahneye koyuyorsun, “olmadı baştan”.
Şimdi merak ediyorum. Hukuk Müşavirliği ne yapacak? İlk kararında direnecek mi, yoksa baskıya boyun eğip, “Biz yanlış yorumlamışız, öyle değil böyle diyerek çark mı edecek? RTÜK Yönetmeliği’nin 8-1/F maddesi olmaz, size 8-1/Ç verelim, o hiç mümkün değil, o halde 00-0/Z maddesini verelim.
Tarihsel diziler bıçak sırtında, kokusu yakında çıkar.
Yüz akı gazeteci kurumları
BİR yanda tutuklanan gazeteciler, bir yanda siyasal baskı sonucu işlerinden olan gazeteciler, bir yanda otoriter yönetime kaymış bir iktidar karşısında özgürlüğü kısıtlanmış gazeteciler ve gazeteler.
Son yıllarda bizim mesleğin hali duman. Bu ortamda yine de ayakta kalan gazeteci kuruluşları var.
Orhan Erinç başkanlığında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Atilla Sertel başkanlığında İzmir Gazeteciler Cemiyeti, Ahmet Abakay başkanlığında Çağdaş Gazeteciler Derneği, önce Ferai Tınç, şimdi Kadri Gürsel başkanlığında Uluslararası Basın Enstitüsü, Orhan Birgit başkanlığında Basın Konseyi, basın özgürlüğü başta, hepimizin sorunlarıyla candan bir mücadele veriyor. Onları alkışlamak gerek.
Ben burada ayrıca Atilla Sertel’e özel teşekkür ediyorum, Silivri’de tutuklu meslektaşlarımızla bizlere görüşme fırsatı sağladığı için.
Başka gazeteci kuruluşları da var, iktidarın dümen suyunda, onları tarihe bırakıyorum.
Merkez Bankası fark attı
TÜRKİYE’de 180 dolayında üniversite var. Kimi devlet, kimi vakıf üniversitesi.
Üniversiteler öğrenci yetiştirmenin yanı sıra ne yapıyor? Teoriye bakarsanız, araştırma. Ama, pratik öyle değil.
Merkez Bankası bütün üniversiteleri solluyor, Türkiye’de en çok araştırma ve yayın yapan kurumlar arasında ikinci sıraya yerleşiyor.
Birinci ve üçüncü sırada iki vakıf üniversitesi var. Merkez Bankası’nda 100’e yakın araştırma uzmanı çalışıyor, yarısı doktoralı. Çoğu Amerika’da yetişmiş.
Paylaş