Yalçın Doğan

İlahi Bay Steinmeier

23 Kasım 2014
“ÖNCE gazetecilik, gazetecilerin görevini gereği gibi yerine getirmesini sağlamak hepimizin görevi. Gazetecilik başka mesleklere benzemez. Gazetecilere çok ihtiyacımız var”.

Gazetecilik üzerine iki tezi var, biri basın endüstrisi bağlantılı:
“Basın endüstrisine daha yoğun yatırım şart. Hem çoksesliliği sağlamak, hem özgür yayın adına”.
İkinci tezi doğrudan gazetecilerle ilgili:
“Araştıran, eleştiren, sorgulayan, gizli olayları açığa çıkaran basına ihtiyacımız var. Gazetecilerin bunu başarması için her şeyi yapmaya hazırız”.
Bugünkü Türkiye’de kuyrukluyıldızdan dünyaya gelen bilgiler gibi. Kuyrukluyıldızdan değil, Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier’in konuşmasından alıntılar bunlar.


Yazının Devamını Oku

‘Çözüm’ böyle olmaz

22 Kasım 2014

SABAHTAN akşama “çözüm süreci” ile yatıp kalkıyoruz, aman ne heyecanlı tartışmalar, “Üçüncü göz var mı yok mu, Öcalan’a kaç sekreter verelim, İmralı’ya kim gitsin” gibi işin özüyle zerre kadar bağlantısı bulunmayan laf kalabalığı. Bu karmaşada en can alıcı açıklama Ahmet Davutoğlu’na ait. Avustralya dönüşünde “Özerklik yok” diyor.
Oysa, karşı tarafın vazgeçilmez bir koşulu “demokratik özerklik”. HDP ve PKK bunu defalarca dile getiriyor, hatta “demokratik özerklik” ilan tarihi veriyor, harekete geçiyor.
Bununla kalmıyor, HDP yeni anayasa için kurulan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na” özerklik önerisi sunuyor. Adalet, savunma, maliye, gümrük gibi hizmetleri bölgeye bağlayan, “bölge meclisleri” kurmayı öngören bir öneri.

GARABET ZİNCİRİ


Sürecin garabeti zincir halinde.
-Davutoğlu “özerklik yok” diyor. Sık karar değiştiriyor, nihai irade kendisinde değil, buna rağmen, özerklik yoksa, çözüm tıkanacak. -Özerklik olsa bile, Anayasa değişikliği şart, diyelim ki, o aşamaya geliyor, muhalefete ihtiyacı var. Ama, CHP ve MHP ağzını ne zaman açsa, “Siz anlamazsınız” diye azarlıyor.-Tek başına çözemezsin, toplumsal uzlaşma şart. İspanya ve İngiltere benzer sorunu çözerken, süreci yöneten iktidar partisi görüşmelere muhalefetle birlikte katılıyor. Bizde işbirliği bir yana, muhalefete tek satır bilgi verilmiyor.-Tek başına Anayasa’yı değiştirecek gücün olsa bile, toplumun yarısını bir kenara iterek çözemezsin. Olmaz, mümkün değil.


Yazının Devamını Oku

17-25’te kritik kaçış

20 Kasım 2014
GARİP şeyler oluyor, 17-25 Aralık dört bakanla ilgili yolsuzluk iddiaları için kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’nda.

-Savcı iddialarla ilgili takipsizlik kararı veriyor ki, hukuk açısından çok eleştiriliyor. Savcı gerekçesinde, “Deliller hukuka uygun toplanmadı” diyor.
Bu durumda komisyona görev düşüyor: 1) Gerçekten hukuka uygun toplanmadı mı, bunu soruşturmak, 2) Hukuka uygun deliler toplamaya çalışmak. Ancak, AKP’li komisyon başkanı buna izin vermiyor, diğer AKP’liler ile birlikte.-Takipsizliğin dayanağını araştırmak için komisyonun:
1- İddialara dönük dosyayı açan savcıyı dinlemesi gerek, her ne kadar o savcı daha sonra sürülmüş olsa bile.2- Delilleri toplayan polisleri ve müdürlerini dinlemesi gerek, her ne kadar onlar hapse atılmış olsa bile.AKP’li komisyon başkanı bu önerilere asla yanaşmıyor, “O savcı ve polisler görevlerini yaptı” diyerek kesip atıyor.
-Komisyon 40-45 tanık dinlemek istiyor, çağrılanlar lehte tanıklık yapacak kişiler. Diğerleri, 1) ya çağrılmıyor, olur da iddiaları güçlendirecek açıklamalar yapar kaygısıyla, 2) ya da takipsizlik kararı kesin olmadığı için asıl bilgi sahibi olduğu düşünülen tanıklar komisyona gelmiyor. Komisyon üyesi CHP milletvekili Erdal Aksünger karamsar: “İddiaları soruşturmak için değil, örtbas etmek için kurulmuş bir komisyon. Kaderde varsa, umarım komisyon bir daha toplanır.”Hukuk bu ülkede zaten sizlere ömür, hukuku düşünmek bile artık çok geride.

‘Küfe’ kimde artık belli

-“BEDELLİ askerlik”

Yazının Devamını Oku

Özel güvenlik ordusu

19 Kasım 2014
ÇOK marifeti var özel güvenlik görevlileri adı altında oluşan yeni ordunun.

Son iki yılda içişleri bakanlarının bu konuda verdikleri özel yanıtları derliyorum, tablo şu:
-Türkiye’de 1.278 özel güvenlik şirketi var. Parasına ve gücüne göre, firmalar ya da kişiler buradan özel güvenlik görevlisi kiralıyor.
-216 bin 640 özel güvenlik görevlisi fiilen işbaşında.
-Ayrıca, güvenlik kursuna katılan 1 milyon 220 bin 640 kişiden 518 bin 917’si silahlı, 362 bin 60’ı silahsız olmak üzere, toplam 880 bin 977 kişi güvenlik sertifikası almış durumda.
-Denetlenen özel güvenlik firmalarından 489’ü hakkında idari işlem, 308’i hakkında suç duyurusu var.
Bu açıkça “Özel Güvenlik Ordusu”, insanları tekmeliyor, kelepçeliyor, yasak ama biber gazı bile kullanıyor. Özel güvenlik Soma’da zeytin ağaçlarını keserken ve milli maçta gazetecilere saldırırken gözümüze batıyor. Yoksa, son yıllarda bir de özel güvenlik terörü yaşıyoruz.

Asıl amaç fişlemek

Yazının Devamını Oku

TV’de gerçek seks

16 Kasım 2014
‘SEVİŞMEYİ öğrenmek›, Alman TV kanalı ARD’de üç bölümlük dizinin başlığı. İlk bölüm dün akşam yayınlanıyor.

Dizi “Sevişme nasıl olmalı ki, kadın da erkek de zevk alsın” konusunu işliyor, gerçek sevişme sahneleri ile.
RTÜK bizde bir dizide yer alan öpüşme sahnesini rapora döküyor: “Çiftlerden biri diğerinin alt dudağını emiyor, diğeri onun üst dudağını emiyor. Bu adaba aykırı sahne çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimine zarar verir”.
RTÜK bu raporu yazarken, ARD gerçek sahnelerle gençleri seks açısından eğitmek amacıyla program yayınlanıyor. Bir karı-koca, 33 yaşındaki David ile 30 yaşındaki eşi Federika programda gerçekten seks yapıyor.
Berlin’de yaşayan çift yedi yıldır evli. Erkek koreograf, kadın sağlık uzmanı. Dizi kadının çalışma ofisinde çekiliyor. Onlar anadan doğma, gerçekten sevişirken, seks uzmanları “Daha iyi nasıl sevişmek mümkün” konusunda görüş açıklıyor. Dizinin yönetmeni: “Porno değil, eğitimi amaçlıyor”.
RTÜK’ün unuttuğu şu, bizde 1970’lerde, 80’lerde okulöncesine dönük cinsel eğitim programları yayınlanıyor, hem de devletin resmi kanalında. Ya bugün? RTÜK ve Alman kanalındaki dizi, bilgi edinmek amacıyla gönderilen aracın indiği 510 milyon kilometre uzaklıktaki kuyrukluyıldız gibi. RTÜK üzerinden bugünkü Türkiye.

Ne aile, hangi bakanlık

Yazının Devamını Oku

Sırada zehirlenme var

15 Kasım 2014
KAS ağrıları, sinir sisteminde bozukluk, alerjik hastalıklarda artış, bazı insanlarda kalıcı hasar, yavaş zehirlenme nedeniyle bazılarında ölüm.

GDO, genetiği değiştirilmiş organizmalar, bir canlıya farklı karakter vererek elde edilen organizmalar.
GDO içeren çok ürün var. Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, ayçiçeği, yerfıstığı, bazı balık türleri, üzerinde çalışılan muz, çilek, kiraz, biber, kavun, karpuz, bazı bebek mamaları.
Bir ara bizde çok tartışılan, her tartışma gibi unutulan GDO sofralarımıza yeniden girmeye başlıyor. CHP’li Gökhan Günaydın’ın belirttiğine göre, yasak gen içeren DDGS, yem hammaddesi, ithal ediliyor, dolaylı olarak sofralara ulaşıyor, hepimiz zehirleniyoruz. Nasıl oluyorsa, Tarım Bakanlığı’nın yaptırdığı analizlerde bu yem hammaddesinde GDO çıkmıyor. Oysa, aynı ürünü Çin çoktan yasaklıyor.


BİR MİLYON TON


Geçen yıllarda GDO’lu mısır ve soya ithal edildiğinde ortalık “Zehirleniyoruz” nidalarıyla inliyor. Şimdi sadece iki ses var, biri Gökhan Günaydın, diğeri Yem Sanayicileri Birliği. GDO’lu ürün yasak. Ama Tarım Bakanlığı laboratuvarları GDO’yu saptama kapasitesine sahip değil. Yem Sanayicileri Tarım Bakanlığı’nı uyarıyor:

Yazının Devamını Oku

Mevsimlik komedi

13 Kasım 2014
AFYON, Şırnak, Adıyaman, Urfa’da mevsimlik tarım işçileri çeşitli kazalarda ölüyor, hükümet derhal el koyuyor.

24 Mart 2010’da bir genelgeyle “Mevsimlik İşçileri İzleme Kurulu” oluşturuyor. Helal olsun. Kurul o işçileri koruyacak kurallar getiriyor. O kurallar sonrasında:

- 2010’da kazalarda 269 mevsimlik tarım işçisi ölüyor, 2013’te ölü sayısı 282’ye, 2014’te 322’ye yükseliyor. (Önceki gün Meclis tutanakları.)

- 2010’da yaralanmış, zehirlenmiş, ezilmiş mevsimlik tarım işçisi sayısı 12 bin 315. Bu sayı 2014’te hemen hemen ikiye katlanıyor, 23 bin 723. (Aynı tutanaklar.)

ÇOCUKLAR

İzleme Kurulu mevsimlik işçilerle birlikte onların çocuklarını da düşünüyor. “Çocukların okula gitmesi sağlanacaktır” diye özel madde getiriyor.

2010-2014, o çocukların yüzde 94’ü okula gitmiyor, gidemiyor. Türkiye’de yaklaşık üç milyon mevsimlik tarım işçisi var, onların çocukları.

Hükümet tarım işçileri için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyor, dört yılda onlar için harcanan para 96 milyon lira. Nereye harcanmış da, ölü ve yaralı sayısı bu kadar artmış, çocukları okula gidememiş, belli değil.

SPOR OLSUN

Yazının Devamını Oku

Alkışları kesen tablo

12 Kasım 2014
Bu tablo dün Bütçe Plan Komisyonu’nda CHP milletvekili Hurşit Güneş tarafından dağıtılıyor.

Hurşit Güneş, iktisat profesörü. AKP iktidarında işsizlik bilançosunu gösteren tablo Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) ait. ILO’ya göre, Türkiye’de gerçek işsizlik oranı, içeride açıklanan rakamların çok üstünde. Bir bakıma, içerideki rakamlar “çakma”.



Tabloda “işsizlik” oranlarının yanında “umutsuzlar” oranı var. ‘İşsizlik + Umutsuzluk = Gerçek İşsizlik’ oranını veriyor. Umutsuzlar; işsiz, “ben nasıl olsa iş bulamam” deyip iş aramaktan vazgeçen, gidip kahveye oturanlar. ILO umutsuzları işsizlere dahil ediyor, AKP etmiyor ve işsiz sayısı düşük çıkıyor. Hurşit Güneş’in dün söylediği gibi, “bu açık bir hile”.
ILO tablosunda yer alan umutsuzların oranı vahim, iki kattan fazla artıyor; yüzde 4’ten yüzde 9.3’e. Asıl tabloda var, ben buraya almıyorum, 2003’te 946 bin olan umutsuz sayısı 2014’te 2.5 milyonu aşıyor. Umutsuzluk diz boyu. Ve 2014’te gerçek işsizlik yüzde 19.7 gibi yüksek bir orana ulaşıyor. Şiddeti, hırsızlığı, suç artışını açıklayan oran. Umutsuzlar artıyor, işsizlik artıyor. AKP iktidara geldiğinde bu oran yüzde 14.5.
Sadece işsizlik rakamlarına bakıldığında, işsizlik bazı yıllar düşüyor gibi görünüyor, hepimiz de “işsizlik azalıyor” diye alkışlıyoruz. ILO tablosu alkışları yarıda kesiyor. “Çakma rakamlar” açığa çıkıyor.

10 Kasım’da THY

Yazının Devamını Oku