17-25’te kritik kaçış

GARİP şeyler oluyor, 17-25 Aralık dört bakanla ilgili yolsuzluk iddiaları için kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu’nda.

Haberin Devamı

-Savcı iddialarla ilgili takipsizlik kararı veriyor ki, hukuk açısından çok eleştiriliyor. Savcı gerekçesinde, “Deliller hukuka uygun toplanmadı” diyor.
Bu durumda komisyona görev düşüyor: 1) Gerçekten hukuka uygun toplanmadı mı, bunu soruşturmak, 2) Hukuka uygun deliler toplamaya çalışmak. Ancak, AKP’li komisyon başkanı buna izin vermiyor, diğer AKP’liler ile birlikte.
-Takipsizliğin dayanağını araştırmak için komisyonun:
1- İddialara dönük dosyayı açan savcıyı dinlemesi gerek, her ne kadar o savcı daha sonra sürülmüş olsa bile.
2- Delilleri toplayan polisleri ve müdürlerini dinlemesi gerek, her ne kadar onlar hapse atılmış olsa bile.
AKP’li komisyon başkanı bu önerilere asla yanaşmıyor, “O savcı ve polisler görevlerini yaptı” diyerek kesip atıyor.
-Komisyon 40-45 tanık dinlemek istiyor, çağrılanlar lehte tanıklık yapacak kişiler. Diğerleri, 1) ya çağrılmıyor, olur da iddiaları güçlendirecek açıklamalar yapar kaygısıyla, 2) ya da takipsizlik kararı kesin olmadığı için asıl bilgi sahibi olduğu düşünülen tanıklar komisyona gelmiyor. Komisyon üyesi CHP milletvekili Erdal Aksünger karamsar: “İddiaları soruşturmak için değil, örtbas etmek için kurulmuş bir komisyon. Kaderde varsa, umarım komisyon bir daha toplanır.”
Hukuk bu ülkede zaten sizlere ömür, hukuku düşünmek bile artık çok geride.

Haberin Devamı

‘Küfe’ kimde artık belli

-“BEDELLİ askerlik” bekleyen binlerce insan şaşkın. Hükümetin bedelli seyir defteri akıllara seza:
-Ahmet Davutoğlu 17 Ekim: “Fakir çocuk askerlik yapacak, zengin yapmayacak, bedelli mümkün değil”.
-Savunma Bakanı İsmet Yılmaz 15 Kasım: “Bedelli askerlik kararını Davutoğlu verecek”.
-Davutoğlu
17 Kasım Avustralya’da: “Bedelli askerlikte ciddi talep var, yurda dönüşte değerlendireceğim”.
-Tayyip Erdoğan dün yurtdışına giderken: “Bedelli askerliği birileri kaşıyor, artıları ve eksilerini değerlendirerek karar vermek zorundayım, sırtımızda ağır küfe var”.
1- Çelişkili bu sözler Türkiye’nin nasıl yönetildiğinin aynası. Davutoğlu bir öyle, bir böyle. Kulislere göre, Davutoğlu çok konuda zikzak çiziyor. Bir dediği bir dediğini tutmuyor.
2- Tayyip Erdoğan “Karar vermek zorundayım” diyerek, nihai kararın kendisine ait olduğunu ilan ediyor. Ekliyor, “Küfe benim sırtımda”, hem Cumhurbaşkanlığı hem Başbakanlık, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk kez bu kadar net. Tezler doğrulanıyor, Davutoğlu hariçten gazel atıyor.

Haberin Devamı

Ben de Kolomb okuyorum

“KOLOMB anılarında Küba’da dağın tepesinde bir camiden bahseder, Amerika’yı Kolomb’dan önce Müslümanlar keşfetti” tartışmasını açan Tayip Erdoğan’ın kaynağı Prof. Fuat Sezgin.
2004’te yayınlanmış Almanca bir kitap okuyorum, “Die Letzte Reise” (Son Gezi). İki Alman tarihçinin yazdığı kitap Kolomb’un anılarına dayanıyor, Amerika’nın keşfini anlatıyor. O anılarda cami ile ilgili tek laf yok.
Amerika’da yaşayan Müslüman bir tarihçi var: Yusuf Mroye, Sünni bir vakıfla bağlantılı. 1996’da makalesinde, “Kolomb Küba’nun kuzeydoğu sahilinde Gibara yakınındaki dağ üzerinde bir cami gördü” diye yazıyor. 1996’dan bu yana pek çok tarihçi bu tezi çürütüyor. Aynı tarihçiler Amerika’ya Kolomb’dan önce İskandinavların ayak bastığını yazıyor ama, kabul gören keşif Kolomb’a ait. Fuat Sezgin muhtemelen Yusuf Mroye’nin makalesine dayanıyor ama bilimsel açıdan o makale geçerli görülmüyor.
Tek bir kitapla tarihi değiştirmeye ve her fırsatta İslam’ı öne çıkarmaya çalışınca, sosyal medya geyiklerine malzeme olmak işten değil: “Ay’a ilk inen Amerikalı astronot Armstrong anılarında ayda cami gördüğünü yazıyor”.

Yazarın Tüm Yazıları