‘Çözüm’ böyle olmaz

Haberin Devamı

SABAHTAN akşama “çözüm süreci” ile yatıp kalkıyoruz, aman ne heyecanlı tartışmalar, “Üçüncü göz var mı yok mu, Öcalan’a kaç sekreter verelim, İmralı’ya kim gitsin” gibi işin özüyle zerre kadar bağlantısı bulunmayan laf kalabalığı. Bu karmaşada en can alıcı açıklama Ahmet Davutoğlu’na ait. Avustralya dönüşünde “Özerklik yok” diyor.
Oysa, karşı tarafın vazgeçilmez bir koşulu “demokratik özerklik”. HDP ve PKK bunu defalarca dile getiriyor, hatta “demokratik özerklik” ilan tarihi veriyor, harekete geçiyor.
Bununla kalmıyor, HDP yeni anayasa için kurulan “Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na” özerklik önerisi sunuyor. Adalet, savunma, maliye, gümrük gibi hizmetleri bölgeye bağlayan, “bölge meclisleri” kurmayı öngören bir öneri.


GARABET ZİNCİRİ


Sürecin garabeti zincir halinde.
-Davutoğlu “özerklik yok” diyor. Sık karar değiştiriyor, nihai irade kendisinde değil, buna rağmen, özerklik yoksa, çözüm tıkanacak.
-Özerklik olsa bile, Anayasa değişikliği şart, diyelim ki, o aşamaya geliyor, muhalefete ihtiyacı var. Ama, CHP ve MHP ağzını ne zaman açsa, “Siz anlamazsınız” diye azarlıyor.
-Tek başına çözemezsin, toplumsal uzlaşma şart. İspanya ve İngiltere benzer sorunu çözerken, süreci yöneten iktidar partisi görüşmelere muhalefetle birlikte katılıyor. Bizde işbirliği bir yana, muhalefete tek satır bilgi verilmiyor.
-Tek başına Anayasa’yı değiştirecek gücün olsa bile, toplumun yarısını bir kenara iterek çözemezsin. Olmaz, mümkün değil.

Haberin Devamı


SİYASAL RANT


Bunca çözüm lafı ederek, tıkanmaya yol alan bir süreç bu. Amacı basit, “Ancak ben çözerim” palavrası ile siyasal rant elde etme hevesi, her zamanki gibi.
Tek bir çözüm şansı olabilir, eğer HDP ve PKK özerklikten vazgeçerse. Dört-beş yıldır, onların bu yönde hiç geri adımı yok. Terör neyin karşılığında sona erecek o zaman?
Süreç şimdilik algı operasyonunda ibaret, her zamanki gibi.

Ayakkabı tarihi


BELLEKLERDEN kolay kolay silinmeyecek bir cenaze fotoğrafı. Ermenek maden faciasında hayatını kaybeden işçilerden Tezcan Gökçe’nin babası Recep Gökçe oğlunun tabutu başında, ayağındaki lastik ayakkabı yırtık, o ayakkabının fiyatı 5-7.5 lira. Recep Gökçe’nin yeni ayakkabı alacak beş lirası yok.
Bir başka fotoğraf, yine cinayete kurban giden Hrant Dink’in cinayet sonrasında yerdeki hali, ayakkabısının altı delik.
Dizi dizi fotoğraflar, lüks kadın ayakkabıları, Paris, Roma, İsviçre markalı, üç bin-dört bin lira fiyatında. Kim bilir, her gezide kaç çift satın alınıyor.
Bu dönem aynı zamanda “ayakkabı tarihi”. O tarihe damga vuran bir diğer fotoğraf 17-25 Aralık yolsuzluk iddiasına ait, içinde beş yüz bin doların bulunduğu ayakkabı kutusu. O kutu ile Recep Gökçe’nin beş liralık yırtık lastik ayakkabısı, Dink’in yırtık ayakkabısı ile şık kadın ayakkabıları ileride müzede sergilenecek, bu dönemin tarihini anlatmak üzere.

Haberin Devamı

Irak’ta ‘bizim’ garson, aşçı


DAVUTOĞLU’nun Irak gezisinde araba kazası, garson ile aşçı yaralanıyor. Aşçısı ve garsonu Davutoğlu ile birlikte.
Hitler gittiği her yere korumaların yanı sıra özel aşçı, garson, çeşnicibaşı, oda servisi yapan kadın ve şoförünü de götürüyor. Önceden giden ve her yeri didik didik aradıktan sonra, oraya dikilen korumalar ayrı.
İtalya’da Mussolini, Şili’de Pinochet, Rusya’da Stalin, Pakistan’da Ziya-ül Hak, İspanya’da Franco, Arjantin’de Videla, bazı Osmanlı padişahları ve başka diktatörler gezilerinde kendilerine özel hizmet verenleri beraber götürüyor.
Bizimkiler yurtiçi ve yurtdışında her yere ayrıca yüzlerce korumayla gidiyor. Gittikleri ülkeyi şaşırtacak ölçüde.

Yazarın Tüm Yazıları