Yalçın Bayer

Fiyat rekabeti olmuyor

20 Haziran 2006
TEKEL, içki bölümünü 27.2.2003'te özelleştirdi. Üç müteahhitlik firmasının (Limak, Nurol ve Özaltın + TÜTSAP) ortaklığıyla kurulan MEY şirketine 292 milyon dolara iki yılda ödenmek üzere satılmıştı.

(Bu arada Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'nun, Tekel'in içki bölümünün devri sırasında firmaya kaynak aktarımı yapıldığını tespit ettiği ve Maliye Bakanlığı'ndan incelenmesini istediği halde, bugüne kadar ne yapıldı?)

Aradan geçen iki yıl sonunda bir baktı ki, MEY şirketi, Teksas'lı bir portföy yöneticisi olan TPG firmasına satıldı.

Bedelini gazetelerde okuduk; yüzde 90'ı 810 milyon dolar. Yani yaklaşık üç katına...

Mevduat faizlerinin yüzde 10-13 arasında dolaştığı son iki yılda yüzde 300 kâr sağlamak her babayiğidin harcı olmasa gerek.

Alan almış, veren vermiş, bizi ilgilendirmiyor. Ancak bizi ilgilendiren bir tarafı; yıllardır içtiğimiz Türk rakısını (Yeni Rakı, Tekirdağ, Kulüp, Altınbaş ile votka, cin ve likörler) artık bir Teksaslının elinden içecek olmamız...

Aynı süreç içinde Mercan-Fasıl (Tariş-Tat Ortaklığı), Efe-Çilingir (Elda) ve Burgaz-Ata (Burgaz şirketi) rakıları piyasaya sürüldü.

Antalya'da ve Akhisar'da iki firmanın rakı fabrikası kurduğunu, bunların yanında bir medya patronunun da İstanbul'da rakı üretmek üzere yer aradığını biliyoruz.

Nedense, reklam yoluyla pazar payı kapmak için markalar arasında yoğun bir rekabet sürerken, fiyatlara bakmak gerekiyor.

Yazının Devamını Oku

Tarımdan hayvancılığa iki önemli pazar: Kanola ve yoğurt

18 Haziran 2006
EDİRNE'ye giden TEM yolunda ciddi bir trafik yoğunluğu yok; sağında solundaki tarlalar yemşeyil. Buğday başakları kendini göstermiş; temmuzun ortasından itibaren hasata başlanacak.

Hafta başında üç günlük yağış, kuraklıktan yakınan çiftçinin yüzünü güldürmüş, çünkü ayçiçeği başta olmak üzere yazlık ürünleri dirileştirmiş. Ürün deseni arasına bu yıl az da olsa giren

Kanola'nın (eski rapisa ve kolza) hasadı daha yeni başlayacak. Almanya'nın çok mesafe aldığı Bio-dizel üretimi için önümüzdeki ekim sezonundan itibaren bu sarı çiçekli bitkiyi daha çok göreceğiz tarlalarda. Bu ürün ABD ve AB ülkelerinde biyodizel üretiminin ana maddesi oldu son yıllarda. Bundan üretilen yakıt, petrol ürünlerine oranla daha az karbondioksit salıyor; yani sıfır emisyon... Almanya'da 'karbondioksit emisyonu' borsası bile kuruldu.

Son birkaç yıl içinde biodizel üretimi için sanayi bitkisi olarak kabul edilen Kanola en çok talep edilen bir ürün olacak. Türkiye'de biyodizel tesislerinin kurulması bir anda patladı; ancak bunun ÖTV'sin balştan %18'de sonra da %16'ya indirilmesi tepkileri dindirmiş değil.Son tepkiler karşısında Maliye Bakanlığı'nın bu vergiyi kaldırması yönünde çalışmalar yaptığı söyleniyor.

Bu sektörün gelişmesi petrol faturamızı düşürecek.

 

VE SÜT...

 

Aynı şekilde, üretim AB kalite standartlarına ulaştırmak da...

Yazının Devamını Oku

Aynı hata olmasın

17 Haziran 2006
YURTDIŞI piyasalarda başlayan hareketliliğin tetiklediği döviz kuru ve yüksek çıkan mayıs enflasyonu sonucunda hazine bonosu ve devlet tahvili bileşik faizleri yüzde 13.5 seviyesinden yüzde 19-20'lere kadar yükselmiş bulunuyor.

Piyasalarda görülen bu dalgalanma üzerine artan döviz fiyatları nedeniyle genellikle bankaların kur riski üzerinde durulmaktadır. Oysa, BDDK’nın mayıs ayına ilişkin aylık bülteninde verilen rakamlara göre Mart 2006 tarihi itibarıyla bankaların sektör bazında döviz pozisyon açığı, yok denecek kadar azdır.

Buna göre sektör, kur riski taşımamaktadır.

Oysa faiz cephesine baktığımızda durum aynı değildir.

2.6.2006 tarihi itibariyle sektörde Alım-Satım Amaçlı ve Satılmaya Hazır Menkul Değerleri 98.4 milyar YTL tutarındadır. (Sektörün toplam menkul değerler cüzdanı 150 milyar YTL civarındadır.)

Düşük faizli (konut, taşıt vb.) tüketici kredileri toplamı ise 41.2 milyar YTL'dir.

Artan faizler nedeniyle bono ve tahvil fiyatları yüzde 30’a varan oranda aşağıya inmiştir. Diğer bir ifadeyle, bankaların aktif değerlerinde önemli bir azalma gerçekleşmiştir. Bono ve tahvil faizlerine paralel olarak artan mevduat faizleri de bankaların kaynak maliyetini artırmaktadır.

Düşük faizle verilen tüketici kredileri geri ödemelerinin de kaynak açığının kapatılmasına yeterli olmayacağı açıktır.

Sonuç olarak, mali piyasalardaki olumsuz gelişmelerle bankacılık sektörünün aktif kalitesi hızla bozulmakta, buna karşın kaynak maliyeti artmaktadır.

Yazının Devamını Oku

'Tebliğciler' Ankara'da

16 Haziran 2006
İSTANBUL'un lüks semtleri Etiler ve Nişantaşı'ndaki kafe ve barlar ile Boğaziçi'nde herkesi din ve imana davet eden 'Tebliğciler', şimdi de Ankara Metrosu'nda ortaya çıktı.

Dün Ankara'da iken başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere yargı çevrelerinde ilginç bir diyalog konuşuluyordu.

Aynı konuda arkadaşımız Oya Armutçu da bilgi sahibi olmuş... O arada, eski Ankara valilerinden Anayasa Mahkemesi emekli üyesi Mustafa Gönül (77) ile konuşuyordu.

Gönül, kısa bir süre önce başına gelenleri şöyle anlatıyor:

"Emniyet Genel Müdürlüğü tarafına gitmiştim. Oradan dönerken, Akköprü'de metroya bindim. Bir delikanlı gördüm. Hafif sakallı, biraz safça bir tip gibi geldi. Orada iki hanım kıza bir şeyler söyledi. Onlar sinirlendiler. Ben pek ilgilenmedim. Ne olduğunu bilmiyordum. Sonra ayakta duran iki kişiye de bir şeyler söyledi. Onlar gülerek, alaycı bir şekilde başlarından savdılar.

 

MÜSLÜMAN DEĞİL MİSİNİZ?

 

Sonra adam eğilerek bana, 'Elhamdülillah Müslümanız. Eşhedü enlailahe illallah' dedi. Sonra da 'Siz de söyler misiniz? Müslüman değil misiniz?' diye sordu. Ben de ona, 'Sen kim oluyorsun? Bu senin işin değil' şeklinde tepki gösterdim. Kelimesi kelimesine tam hatırlamıyorum. Ama tepkim o kadardı. O tekrar 'Müslüman değil misiniz?' diye ısrar etti. Ben 'Müslümanım. Allahımla arama sen niye giriyorsun? Hadi işine git' dedim. Gülümseyerek ayrıldı.

Yazının Devamını Oku

Erbakan-Gülen

15 Haziran 2006
ÇIRAĞAN Oteli'nde, Erbakan'ın öncülük ettiği D-8'in 9. kuruluş yıldönümü törenine katılan birçok yabancı konuğun dışında RP kökenli siyasi yüzlerle karşılaşıyoruz.

Tanıdıklarımız, "hoş geldiniz' diyorlar. Toplantının afişinin altında,    D-8'in altı temel ilkesi yer alıyor: "Savaş değil, barış! Çatışma değil, diyalog! Çiftçe standart değil, adalet! (Tekebbür) Üstünlük taslamak değil, eşitlik! Sömürü değil, işbirliği! Baskı ve tahakküm değil, insan hakları hürriyet ve demokrasi!"

Daha toplantı başlamadan eski bir milletvekili, bize "Size bir Erbakan-Gülen kıyası yapmak istiyorum" diyor. Dinliyoruz:

 

BİRİ TÜRKİYE'DE DİĞERİ ABD'DE

 

"Biliyorsunuz 28 Şubat sürecinin direkt mağduru Erbakan'dır. Yargılandı, mahkûm oldu, siyasi yasaklı oldu. Bu sürecin endirekt mağduru sayılabilecek Fethullah Gülen ise 28 Şubat sürecinden etkilenmemek için, bu süreçte etkin rol oynadığı bilinen Amerika'ya gitmeyi tercih etmedi mi?

Gülen hakkında 'Laik devleti yıkarak yerine din devleti kurma' iddiasıyla dava açıldı, ancak hiçbirisine iştirak etmedi.

Bu sırada

Yazının Devamını Oku

Dimyata pirince giderken...

14 Haziran 2006
BANKACILIK kulislerinde 'opsiyon' ve 'forward' gibi uygulamalar bugünlerde sık sık konuşulan bankacılık işlemleri arasında yer alıyor.

Opsiyon işlemi, banka ile müşteri arasında belli bir vadede gerçekleşmek üzere bir alım-satım sözleşmesini içeriyor.

Bu işlemler genellikle en az 250 bin dolar tabanda gerçekleştiriliyor.

 

Konuyu biraz açarsak... Vadeli döviz alım-satım işlemleri belli bir vadede dövizin hareketine göre yapılıyor. Burada kâr da zarar da söz konusu olabiliyor.

 

Bugüne kadar 'opsiyon' sözleşmesi yapan müşteriler/yatırımcılar, döviz hareket etmediği için büyük kârlar elde ettiler.

Ancak son günlerde dövizin aşırı yükselmesi karşısında bu tür anlaşma yapan yatırımcılar oldukça büyük zarara uğradılar.

Yazının Devamını Oku

İşte 'şaşırtan anket'in tarihsel-şiirsel belgesi

13 Haziran 2006
YUNANLI bir anket kuruluşu Türklere, "Yunan halkıyla ilgili ne düşünüyorsunuz" diye sormuş. Bakoyani, Türklerin % 73'ü "Çok severiz" sonucu çıkınca çok şaşırmış.

Yunan Dışişleri Bakanı Daro Bakoyani Hanım, Türklerin Yunanlıya 'kardeşçe' bakışına hiç şaşırmasın.

Bu bakış İstanbul'da Selanik'te yüzyıllar boyu kardeşçe yaşadıkları dönemlere dayanır. Atatürk'ün Venizelos'u Türkiye'ye onur konuğu olarak davet etmesi, hatta Ecevit'in 1947 yılında Londra'da yazdığı şiir bile daha sonradır. "Yunanlıyı çok severiz" diyen % 73'lük kitlenin de hislerine tercüman olmak üzere 'şifa dilekleriyle' Ecevit'in o ünlü şiirini DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan anımsattı:

'Elele Büyüttük Sevgiyi' kitabında yer alan 'Türk-Yunan Şiiri' adlı dizelerini köşemizden hatırlatmanın tam sırası...

 

TÜRK-YUNAN ŞİİRİ

 

sıla derdine düşünce anlarsın /Yunanlıyla kardeş olduğunu /bir Rum şarkısı duyunca gör /gurbet elde İstanbul çocuğunu /Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz /olmuşuz kanlı bıçaklı /yine de bir sevgidir içimizde /böyle barış günlerine saklı /bir soyun kanı olmasın varsın /damarlarımızda akan /içimizde şu deli rüzgar /bir havadan /bu yağmurla cömert /bu güneşle sıcak gönlümüzden bahar dolusu kopan /iyilikler kucak kucak /bu sudan bu tattandır ikimizde de günah /bütün içkiler gibi zararı kadar leziz /bir iklimin /eyvesinden sızdırılmış /bir içkidir kötülüklerimiz /aramızda bir mavi büyü /bir sıcak deniz /kıyılarımızda birbirinden güzel /iki milletiz /bizimle dirilecek bir gün /Ege'nin altın çağı /yanıp yarının ateşinden /eskinin ocağı /önce bir kahkaha çalınır kulağına /sonra Rum şiveli Türkçeler /O Boğaz'dan sözeder /sen rakıyı hatırlarsın /Yunanlıyla kardeş olduğunu /sıla derdine düşünce anlarsın.

Yazının Devamını Oku

AKP'den 'düşük statülü işçilik'

11 Haziran 2006
PETROL-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, hükümetin mevcut yasalardaki düzenleme ve hakları da ortadan kaldıran bir çalışmayla işçilerin haklarını elinden almak istediğini söylüyor.

TBMM'ye gönderilen 'Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı' ile çalışma yaşamıyla ilgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklikler yapılması öngörülüyor.

Bununla hükümetin, Anayasa, 4857 sayılı İş Yasası ve 2821 ve 2822 sayılı yasalardaki düzenlemelere, ILO sözleşmeleri ve AB mevzuatına aykırı olarak kamu kurumlarında çalışan veya işe alınacak işçiler için yeni düzenlemeler getirmeyi, bu işçilerin mevcut yasalardaki hak ve toplu iş sözleşmesi imkânlarından yararlanmalarını engellemeyi hedefliyor.

Öztaşkın, 'Hizmet alımı sözleşmeleri gereğince, doğrudan veya yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar bu şekilde çalışmış olmalarına dayanarak' denilerek işçiliğe yeni bir düzenleme ve tanımlama getirildiğini belirtip "Mali ve sosyal haklar işçinin elinden alınıyor. Düzenlemeler Anayasa ve mevcut yasalara aykırıdır" diyor.

Bu değişiklikler önümüzdeki günlerde sık sık gündeme gelecek.

 

GÜNÜN SÖZÜ

"Mucitsiz ülkeler fakirliğe mahkûmdur."

(N.Ergun Kurtbelen)

Yazının Devamını Oku