Paylaş
Bu bakış İstanbul'da Selanik'te yüzyıllar boyu kardeşçe yaşadıkları dönemlere dayanır. Atatürk'ün Venizelos'u Türkiye'ye onur konuğu olarak davet etmesi, hatta Ecevit'in 1947 yılında Londra'da yazdığı şiir bile daha sonradır. "Yunanlıyı çok severiz" diyen % 73'lük kitlenin de hislerine tercüman olmak üzere 'şifa dilekleriyle' Ecevit'in o ünlü şiirini DSP Genel Sekreteri Ahmet Tan anımsattı:
'Elele Büyüttük Sevgiyi' kitabında yer alan 'Türk-Yunan Şiiri' adlı dizelerini köşemizden hatırlatmanın tam sırası...
TÜRK-YUNAN ŞİİRİ
sıla derdine düşünce anlarsın /Yunanlıyla kardeş olduğunu /bir Rum şarkısı duyunca gör /gurbet elde İstanbul çocuğunu /Türkçenin ferah gönlünce küfretmişiz /olmuşuz kanlı bıçaklı /yine de bir sevgidir içimizde /böyle barış günlerine saklı /bir soyun kanı olmasın varsın /damarlarımızda akan /içimizde şu deli rüzgar /bir havadan /bu yağmurla cömert /bu güneşle sıcak gönlümüzden bahar dolusu kopan /iyilikler kucak kucak /bu sudan bu tattandır ikimizde de günah /bütün içkiler gibi zararı kadar leziz /bir iklimin /eyvesinden sızdırılmış /bir içkidir kötülüklerimiz /aramızda bir mavi büyü /bir sıcak deniz /kıyılarımızda birbirinden güzel /iki milletiz /bizimle dirilecek bir gün /Ege'nin altın çağı /yanıp yarının ateşinden /eskinin ocağı /önce bir kahkaha çalınır kulağına /sonra Rum şiveli Türkçeler /O Boğaz'dan sözeder /sen rakıyı hatırlarsın /Yunanlıyla kardeş olduğunu /sıla derdine düşünce anlarsın.
(Bülent Ecevit, 1947 Londra)
GÜNÜN SÖZÜ
"Küçük insanların gölgeleri büyüdüğü zaman, orada güneş batıyor demektir."
(Çin Atasözü)
Adalet Bakanlığı, Danıştay kararını uygulamıyor
Büyükşehir
ve noterler
BAZI noterlerin, Danıştay 8. Dairesi'nde açtıkları dava sonucunda, Türkiye Noterler Birliği'nce hazırlanıp Adalet Bakanlığı'nca onaylanan, Büyükşehir Belediyeleri sınırları içindeki noterlerin ortak hesap paylaşım esaslarını belirleyen kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca yürütmesi durdurulmuştur. Yürütmeyi durdurma kararının Adalet Bakanlığı ve Türkiye Noterler Birliği'ne tebliği üzerine yeni düzenleme hakkında da yeni davalar açılmıştır.
Ancak, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nca önce yürütmesi durdurulan Türkiye Noterler Birliği'nin kararı davaya bakan Danıştay 8. Dairesi 2005/2216 esas dosyasından, bu defa, dava konusu karar hukuka aykırı olduğundan esastan iptal edilmiş ve ortak hesap alacağının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Ancak, hukukun üstünlüğü ilkesine en fazla duyarlı olması gereken Adalet Bakanlığı, Cumhuriyet tarihinde bir ilk sayılabilecek şekilde, Danıştay iptal kararını yasal sürenin geçmesine rağmen, Türkiye Noterler Birliği'nin uygulamamasına seyirci kalmaktadır.
Danıştay kararı Türkiye Noterler Birliği'ne ve Adalet Bakanlığı'na tebliğ edilmiştir. Yasaya göre iptal kararları kesinleşmeye tabi değildir, idareler 30 gün zarfında karar doğrultusunda işlem tesis etmeye, temyiz etseler bile mecburdurlar. İptal kararları dava konusu hukuka aykırı işlem veya kararı tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırılmaktadır.
Oysa, yasaya göre Adalet Bakanlığı'nın Türkiye Noterler Birliği üzerinde denetim yetkisi olduğu gibi idari yargı mercilerinin yürütmeyi durdurma veya iptal kararlarının uygulanmaması halinde yönetimi görevden alma yetkisi dahi bulunmaktadır.
Hukukun üstünlüğünü en fazla savunması gereken Adalet Bakanlığı'nın, Danıştay kararlarını yasal süre içinde uygulamaması veya Türkiye Noterler Birliği'ne uygulatmaması Cumhuriyet tarihinde bir ilki oluşturmaktadır.
ÖZETİ...
İşin özeti şu: Büyükşehirlerin sınırları genişledi. Bu konuda bir de yasa çıktı; ilçe sınırlarında kalan noterler haklı olarak (Örneğin İstanbul'da Çatalca, İzmir'de Menemen, Ankara'da Haymana, İzmit'te Kandıra gibi...) ortak hesaptan yararlanmak istiyorlar. Büyükşehir statüsündeki kentlerdeki noterler ilçeleri 'pasta'ya ortak etmek istemiyorlar. Ama Danıştay kararı var; Adalet Bakanlığı bu konuda yüksek mahkemenin kararını uygulamıyor. İlginç değil mi?
CENGİZ Solakoğlu'nun Danimarka vizesi konusunu dile getirmenizden dolayı Hürriyet'i kutluyorum. Sayın Gül'ün yerinde olsam meslektaşı Bakoyani'ye şu soruyu sormak isterdim: 'Yeşil Pasaport' olarak bilinen 'hususi pasaport'a birçok Avrupa ülkesi vize istemezken siz neden vize istersiniz? Bu kadar dış gezi oluyor, bunca resmi konuklar geliyor; bu vize konusu hiç gündeme gelmiyor mu? AB'ye taviz verilirken karşılığında vize konusunda düzenleme istemeye aday ülke olarak hakkımız yok mu? Mutlaka vardır ama kararlı tutum ve duruş gerektiğini düşünüyorum. Sayın Solakoğlu'nu destekliyorum.
Prof. Nadir PAKSOY-KOCAELİ
¦ TÜRKİYE Noterler Birliği'nin süresi biten 4 yönetim kurulu üyeliği için yapılan olağan kongre sonunda Hasan Yeni (İstanbul, 28), Gülseren Değer (Ankara, 39), Mümtaz Erken (Bursa 12) ve Yunus Tatar'ın (Konya/Ereğli 1) seçildiklerini; Hasan Yeni'nin yeniden Genel Başkanlığa, Rıfat Ertem'in (Diyarbakır 3) Başkan Yardımcılığı'na, Köksal Kazma'nın da (Büyükçekmece 7) Sayman üyeliğe getirildiklerini...
¦ 1999-2002 yılları arasında 19, bugüne kadar toplam 25 defa görevinden alınan Nevşehir Turizm Müdürü Velettin Birsöz, sorumluluğundaki Turizm Büroları’nı neden hiç denetlemez? Birsöz, Avanos Turizm Büro Müdürü’nün lisan bilmediğini, Avanos’a Konya Tekel’den tayin olduğunu biliyor mu? Büroda 2-3 lokanta broşüründen başka bir şey yok. Birileri Kapadokya’yı adam etmeye çalışırken, birileri çomak sokuyor. Yazıklar olsun.
Veli TERZİOĞLU
¦ NUSHETİYE Caddesi, Dizi Sokak, Köşem Apartmanı'nın karşısındaki binanın çatısına baz istasyonu kuruyorlar. Kemoterapi gören, kalp piliyle yaşayan komşularımızın bulunduğunu hatırlatarak, ölçüm sonuçları ne olursa olsun, baz istasyonu istemediğimizi sokak sakinleri adına dile getirmek istiyorum.
Ebru GAZİOĞULLARI-BEŞİKTAŞ
¦ THY'nin Japonya'nın Osaka kentine haftanın üç günü düzenleyeceği uçak seferler yarın başlıyor.
Kentsel ve doğal SİT alanı bütünü olan İstanbul
Adalar'ında tahribat protesto ediliyor
ADALILARIN ve Adalar'ı sevenlerin imzaladığı uzun bir metin aldık.
Arif Çağlar'ın (0532-595 63 53) öncülük ettiği, metni bugüne kadar 400'e yakın kişi imzalamış. "Burada yazdıklarımız tahribatın çok küçük bir kesimidir" denilen metin özetle şöyle:
Adalar'da 2005 yılı güz aylarından beri sürdürülen inşaat, hafriyat ve
imalat eylemi geçici olması umulan ancak bir türlü sonlandırılamayan
rahatsızlıkların ötesinde ne yazık ki büyük çapta kalıcı tahribata da neden
olmuştur.
1984 yılında 'Kentsel ve Doğal SİT Alanı Bütünü" ilan edildiği günden bu
yana süren tahribatın önlenemez yükselişini kamuoyuna duyurmak ve bu SIT
alanının yasaların gerektirdiği şekilde korunmasını sağlamak için
sorumluları göreve davet etmek isteyen Adalılar bir imza kampanyası açmış,
bu durumu binlerce kişiye duyurmuş ve sadece ilk iki hafta içinde 350'yi
aşkın imza toplamıştır.
Aşağıda İstanbul'un tarihi ve doğal zenginliklerle dolu bir beldesi,
sayfiyesiyken maalesef şantiyesi yapılan Adalar'ın başına gelenlerle ilgili
hemen herkesin dikkatini çekmiş hususlar sıralanmıştır. İlgili Belediye,
Büyükşehir Belediyesi ve Koruma Kurulları'nda bu konuda şüphesiz ayrıntılı
döküm, rapor, tutanak, yazılı ve görsel malzeme olmalıdır.
Özet olarak... 2005 yılı sonundan beri sürmekte olan doğalgaz boru hattının döşenmesi sırasında İstanbul Adalar İlçesi'ne büyük zarar verilmiş ve 1984 yılında 'Kentsel ve Doğal SIT Alanı Bütünü' ilan edilmiş olan bu bölgenin gereği gibi korunması ihmal ve ihlal edilmiştir.
- Söz konusu ihalenin ve imalatın incelenmesi gerekmektedir.
- Belediye hizmetleri aksatılmıştır.
- Kamu mülküne ve özel mülkiyete zarar verilmiştir.
- Doğal yapıya ve canlılara zarar verilmiştir.
- Kıyı yapısı bozulmuştur.
1984'ten beri Kentsel ve Doğal SIT Alanı Bütünü olarak yasayla koruma altına alınmış bulunan İstanbul Adalar İlçesi'nde yapışmış hataların dökümünün
çıkarılması ve bu hataların ortadan kaldırılmasına çalışılması
gerekmektedir.
Aksi halde çok özel bir değeri olan bu ilçemizi korumak mümkün olmayacaktır.
İstanbul Valiliği 'kontrol bizde' diyor ama...
'YEŞİL Yağması' (10.6.20006) yazımız üzerine İstanbul Valiliği ile Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey, hassasiyet gösterip açıklamalar gönderdiler.
Yöneticiler iyi niyetli olabilir; ama Üsküdar Belediyesi deyince durmak gerekiyor.
Geçen iki dönem ve şimdiki belediye başkanına güven duyulmuyor.
Neden mi?
Üsküdar'daki rant yağması gözler önünde.
Burada görev yapan başkan başkanlar, Başbakan Erdoğan'ın, Kemal Unakıtan’ın ve Korkut Özal gibi bir çok 'dini bütün'ün kaçaklarına göz yumdular.
Üsküdar Belediyesi'ne güvenilmez.
İlerde bu yerlerde ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
Biz de Valiliğin açıklamasını bir belge olarak yayınlıyoruz:
"Validebağ (Koşuyolu) Korusu içinde; Validebağ Öğretmenler Devlet Hastanesi ve Sanatoryumu, Validebağ Anadolu Kız Meslek Lisesi, Mustafa Necatibey Öğretmen Huzurevi, Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi, Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi ve Kültür Merkezi, Abdülaziz Av Köşkü, Şevket Atalay İzci Okulu ve Müzesi bulunmaktadır. Bu hizmet binalarının dışında kalan alanlar orman ağaçları ve yeşil alanla kaplıdır.
Yıllarca bu alanın çevresi açık olduğundan ağaçların koruması yeşil alanların muhafazası ve bakımı yapılmadığı gibi mekansız vatandaşların sürekli uğrayıp, barındığı yer halini almıştır. Anadolu Yakası'nın önemli bir nefes alma alanı olan bu yerin, hem öğretmenlerin hem de çevre halkının daha çağdaş bir şekilde hizmetine sunulabilmesi, bakımı, onarımı ve korunması içi Üsküdar Belediye Başkanlığı ve İstanbul Valiliği arasında bir protokol imzalanmıştır. Düzenlenen bu protokol ile; koruda bugüne kadar yapılmayan ağaç türlerinin tescili, tanıtımı, budanması, ilaçlanması, sulanması ve çiçekleme yapılarak öğrencilerin ve çevre halkının bilinçlendirilmesi sağlanacaktır.
Ayrıca korunun doğal yapısına zara verilmeyeceği, hiçbir yapılaşmanın olmayacağı, herhangi bir tesis yapılamayacağı, toplu piknik, gösteri, düğün vb. toplu etkinliklerin yapılamayacağı protokolde yer almaktadır.
Üsküdar Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi işbirliği ile hazırlanacak olan koru düzenleme projesi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun onayına sunulup, onaylandıktan sonra uygulamaya konulacaktır.
Bu protokol 10 yıl süreyle geçerli olup korunun Üsküdar Belediyesi'ne devri, tahsisi, kiralanması söz konusu değildir."
Bu arada şunu belirtelim; önceki gün Validebağ Grubu öncülüğünde yaklaşık 1000 kişi Validebağ Korusu’nda toplanarak Valilik ve Belediyenin imzaladığı protokolü protesto etmişler. 45 dakika kadar süren eylemde mahalle sakinleri ve öğretmenler kısa konuşmalar yapmışlar. Ayrıca toplanan imzalar 1.013 adete ulaşmış. Validebağ Grubu üyeleri ve vatandaşlar yarın akşam 21.00’de Erzurum Sitesi'nde otobüslerin son durağında fener alayı eşliğinde daha geniş katılımlı bir toplantı yapacaklar. Protestoların protokol geçersiz ilan edilene kadar süreceği söyleniyor.
Valilik duyurusunu dinleyen yok
YİNE bir pazar günü...
Piknik yaptığını sanan 1000'e yakın araç, Bahçeköy-Kemerburgaz arasındaki ormanı yine katletti. Sözde 'Yol boyunca piknik yapmak yasaktır, İstanbul Valiliği' tabelaları asılmış. Amaç, gelişigüzel değil sadece piknik alanlarında piknik yapılması... Mangal yakılacaksa belli yerlerde yakılması, çöp atma yerlerinin belli olması. Halkın su bulabilmesi. Bu piknik alanlarının girişleri de öyle pahalı filan değil. Oraya ulaşıncaya kadar arabanın yakacağı mazot parasının yarısı bile tutmaz.
Ama gelin ormanı görün... Pazar günü gelişigüzel park edenlerden dolayı geçilemeyen ve her yerinde mangallar yakılan ve tesadüfen! alev almayan orman yolu, bugün (dün) ise çöpten geçilemiyor. Başıboş onlarca köpek ise nispeten duyarlı olup ta çöpünü torbası ile yol kenarına bırakan kişilerin torbalarını parçalamış, yiyecek arıyor. Şişe kırıkları, üzerine güneş vursa mercek vazifesi görüp ormanı tutuşturacak. AKP İl Parti örgütü de otobüslerle gelmiş piknik alanında piknik yapıyor. yani bu vurdumduymazlığı iktidar partisi Mensupları da görüyor.
Ama şunu da görmeliyiz ki Eylül 2005'ten bu yana bir tek gün bile bu yola bir çöp arabası girmedi, Belediye temizlik işlerinden bir kişi uğramadı, çöp alınmadı. Bu alana komşu Orman Bölge Müdürlüğü'nün ise hiç umurunda değil. Bir tek görevlisi yok. Kışın kardan yıkılıp yolu kapatan ağaçlarını bile ancak 15 gün sonra Vali Muammer Güler Beyin uyarısı ile kaldırabildiler. Jandarma ise yetişemiyor. Yetişse ne yapacak binlerce kişiye... Valilik duyurusunu takan da yok, uygulatan da yok. Bu iki yoklukta ormanlarımız da yok oluyor. Yazık oluyor doğrusu. Başka İstanbul yok, başka orman da yok... Koca İstanbul ve orman 300-500 piknikçinin keyfine terk edilmiş yanacağı günü bekliyor. Yol kenarında koca koca süslü tabelalar asan Orman Bölge Müdürlüğü... Türkiye'nin belki de en duyarsız bölgesinin müdürlüğü... Görev talimatlarınızı bir kere okuyun. Oturduğunuz o güzelim lojmanların ve aldığınız maaş ve yollukların karşılığını biraz hak edin.
Ey Büyükşehir Belediyesi... Siyasi çıkarları için asli görevini yapmayan, unutan Belediye. Başka İstanbul yok, başka orman da kalmadı. Yayınladığı emirleri uygulanmayan Sn. Vali. ya o tabelaları söktürün ya da astığınız yasağı uygulatın lütfen.
Bu vatan, bu ülke, bu şehir hepimizin. Bu ormanlar da geleceğimiz, akciğerimiz, çocuklarımıza mirasımız. Küresel ısınmanın karşısında tek dayanağımız. Gelin el birliği ile bu tükenişe bu vurdumduymazlığa bir son verelim.
Erbil BİLGİLİ-E.Öğretmen
Paylaş