PaylaÅŸ
Bu işlemler genellikle en az 250 bin dolar tabanda gerçekleştiriliyor.
Â
Konuyu biraz açarsak... Vadeli döviz alım-satım işlemleri belli bir vadede dövizin hareketine göre yapılıyor. Burada kâr da zarar da söz konusu olabiliyor.
Â
Bugüne kadar 'opsiyon' sözleşmesi yapan müşteriler/yatırımcılar, döviz hareket etmediği için büyük kârlar elde ettiler.
Ancak son günlerde dövizin aşırı yükselmesi karşısında bu tür anlaşma yapan yatırımcılar oldukça büyük zarara uğradılar.
Bir ölçüde de borsa işlemlerine benziyor.
Sözleşmeye bağlı olarak yapılan bu tür anlaşmaların mağduru olan bir yatırımcı bizi arayarak "Bu işin bu kadar riskli olduğunu anlayamadan sözleşmeye imza attım. Sonradan, yaptığım işlemin ne kadar riskli olduğunu fark ettim, ancak geri de dönmek mümkün değildi. Bir anda dolar fırladı, geri dönüşü olmadığı için çok büyük zarar ettim. Bu tür işlemleri yapmayı düşünen yatırımcıların, bu işin riskinin büyük olduğunu da bilmeleri ve sözleşmeleri çok dikkatli okumaları gerekiyor" dedi.
SÖZLEŞMEYE DİKKAT
Bunun üzerine bir bankacı dostumuzla konuştuk.. "Dünyada çok sık yapılan bu tür işlemler, Türkiye'de dövizin uzun süre sabit kalmasıyla ve faiz getirilerinin düşmesiyle popüler olmaya başladı. Ancak dövizdeki bu beklenmedik yükselme ile riski de ortaya çıktı. Nitekim size intikal eden olayın da (okurumuz 275 bin YTL zarar etmiş) riskin yatırımcıya çok iyi anlatılmaması sonucu meydana geldiği anlaşılıyor."
Kumarda da risk var...
Yatırım işlemlerinde risk ne kadar yüksek olursa kazanç da, kayıp da o kadar yüksek oluyor.
Son uyarı... Çok para kazanmak hevesiyle gözü kapalı bu işlere girilmemesini öneren dostumuz "Ana paranızdan da olabilirsiniz" diyor.
Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan da olmak var, unutmayın...
"Başarılı olmak için çaba gösterirsen şans seninledir. Tembeller için şans diye bir şey yoktur.
(Montesquie)
ADANA'da yapılan Altın Koza Festivali'ne katılan bir okurumuz, "Başta sinema ve müzik olmak üzere Türkiye’nin sanat yaşamına katkı koyan Adana, yetiştirdiği isimlerle Toroslar’ı aşmaya başladı" dedi.
Bunun nedeni bugün ortaya çıkmış değil. Çeşitli sanat dallarına damgasını vurmuş birçok ünlünün yetişme arenasının Altın Koza Festivalleri olduğunu kimse inkar edemez. 1969'larda başlayan festivale 7 yıl ara verildi. Bunda 1999 depremi ve parasal sorunlar etkili olmuş. Adana'nın kentleşme çabalarına verdiği önem sonunda şimdi zorunlu olarak kültür ve sanata yeniden kucağını açtı Adana...
Bu yıl 5-11 Haziran tarihleri arasında yapılan Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali eski canlılığına yeniden kavuştu. Adana'nın unutulan adı ulusal platforma yeniden taşındı. Bunun bir başka göstergesi de, sponsorluk konusunda ciddi bir yarışın olmasıydı.
Sonuçta Adanalı filme, müziğe ve sergiye doydu... Festivali bu boyutta bizlere sunan yöneticilerimize ne kadar teşekkür etsek azdır.
Adana, Altın Koza’nın 14'üncüsünü bir başka heyecanla bekleniyor şimdiden... Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, konuşmalarında festivalin uluslararası bir kimliğe kavuşacağının sinyallerini de verdi. Anlaşıldığı kadarıyla Aytaç Durak, arada kaybedilen yılları telafi edecek... AKP'li bir belediye başkanının klasik belediyecilik hizmetleri sınırlarını aşıp, hem de tarafsız ve siyasi ayrım gözetmeyecek bir şekilde kültür ve sanata gösterdiği önemi takdir etmemek elde değil.
15 yıl önce hazırlanan raporu okuyan var mı?
1991 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Peyzaj Grubu Başkanı Doç. Semra Atabay ve Proje Şefi Ar. Gör. Hülya Döşer tarafından hazırlanmış ve üniversite tarafından onaylanarak Milli Eğitim Bakanlığı'na sunulmuş çok detaylı bir rapor vardır:
İsmi 'Koşuyolu Validebağ Korusu Öğretmenler Sosyal Tesisleri Peyzaj Planlama Projesi Raporu' idi.
Bu rapor Validebağ Korusu'ndaki tüm ağaçların hem Latince hem Türkçe adlarını içermektedir. Raporun devamında koruda ne tür düzenlemeler yapılabileceğini öngören bir Peyzaj Master Planı'da bulunmaktadır.
Ne oldu ise bu rapor; sümen altı edildi... Zira koruda o zamanlar STFA, Marmara Üniversitesi ve Haydarpaşa Lisesi Vakfı'nın gözü vardı. Hatta Vakıf Başkanı Şener Akyol lisenin bir pilav gününde bu muhteşem koruyu gösterip "Buraya bir üniversite kuracağım" demişti.
Bu rapor ne oldu da uygulanmadı? Valilik ve Milli Eğitim "Buraya okul yapmayacağız" diyebiliyor mu?
Siyasilere ve bürokratlara ne kadar güvenmek gerek!
UÄŸur GÃœZELIÅžIK
BOĞAZİÇİ İmar Müdürlüğü tarafından 16.5.2006'de mühürlenen Sarıyer, Kireçburnu, Alakır Sokak’taki 30 numaradaki kaçak binanın üçüncü katının bittiğini içeren bir şikayet 30 Mayıs’ta köşenizde yer almıştı. Bu inşaat Alakır Sokak’tan bakınca 4 kat, Hacı Ali Sokak’tan bakınca 2 kat, Direkli Sokak’tan bakınca ise tek kat olarak gözükmektedir. Durum böyle olunca inşaat sahipleri bu durumdan yaralanmakta ve görevli mercileri bu yolla yanıltmaktadırlar. Biz mahalle sakinleri olarak Belediyeye, Kaymakamlığa, Valiliğe ve Başbakanlık Halkla İlişkiler Daire Başbakanlığı’na bu durumu bildirdik ancak bir sonuç alamadık.
Mahalle sakinleri
¦ 'İZLEMEYİ değil yaşamayı amaçlayan' ilk 'Ege Festivali'nin 12-19 Ağustos tarihler arasında 'Port Bodrum-Yalıkavak' Marinada düzenleneceğini, etkinlikler arasında Türk ve Yunan sanatçıların konserleri, müzik-dans gösterileri, Ege yemeklerinin yanı sıra resim, heykel ve fotoğraf sergilerinin yer alacağını...
¦ 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin temizlik işlerini yapan taşeron firma tarafından işten çıkarılan 210 işçinin hastane önünde oturma eylemi başlattığını...
¦ 4. Türk-Yunan Medya Konferansı'na katılan Türk ve Yunan gazetecilerin, Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş'in daveti üzerine Kapadokya'nın tarihi ve turistik merkezlerini gezdiğini...
¦ VAN’lı öğretmen Cem Düzova'nın yazdığı 'Tamar Ah Tamar' adlı oyunun İngiltere’de düzenlenen Yeni Oyunlar ve Yeni Oyun Yazarları Festivali’nde sahnelendiğini...
¦ ULUSLARARASI Kum Heykel Sergisi'nin bugün saat 20.00'de, Antalya Devlet Opera ve Bale Orkestrası'nın konseriyle Lara sahilinde açılacağını...
¦ EVİN Sanat Galerisi'nce düzenlenen '2006 Nuri İyem Resim Ödülü'nün, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencisi Cihan Zafer Gazioğlu'na, Doğan Hızlan tarafından törenle verildiğini...
¦ BERGAMA'daki antik Allianoi kentinin baraj suları altında kalmasına dikkat çekmek üzere bugün 19.30'da Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikte katılımcılara Bergama peyniri, ekmek ve şarap ikram edileceğini...
"AB Sürecinde STK'ların Önemi" konulu panel saat 11.00'de Polat Renaissance Otel'de. Konuşmacılar Prof. Beril Dedeoğlu (yönetmen), Rifat Hisarcıklıoğlu, Şemsi Bayraktar ve Salih Kılıç.
¦ CHP sağa açılacakmış, önce gerçeğe açılsın. Ülkemde solcu lafçı, sağcı fırsatçı olduğu sürece ortak payda, günü gün etmek olacaktır.
Nurettin Kaptan
KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR
Nevşehir'de 'vali' atanması tartışmaları sürüyor?
NEVŞEHİR'den bir siyasetçi arıyor; hangi partiden olduğunu belirtmek istemiyoruz. Nevşehir'e vali atanması konusundaki iki yazımız için "Doğrular var, yanlış var... 'Kadın vali istemezük', sözünün arkasında gelişmeler var" diyor.
AKP'lilerin tavrını aktarmak isteyen siyasetçi şöyle konuşuyor.
KADIN KAYMAKAM
Başbakan Tayyip Bey, Kazan Kaymakamı Özlem Bozkurt Güven'i çok çalışkan bulduğu için değerlendirilmesini istemiş. Sonradan öğrenildiğine göre, hizmet süresi yetersiz bulunduğu için geri dönmüş, kararnameye başka bir isim eklenmiş. Ama İçişleri Bakanlığı'nın kimi atamak istediğini biz kent halkı bilmiyoruz. Yani, milletvekillerinin istediğine bağlı bir şey değil.
Bazı milletvekillerinin şu valiyi istemek gibi bir temayülü olamaz. Zaten bazı atamalarda haberleri bile olmuyor.
VALÄ° MUAVÄ°NÄ°
Vali Alaattin Turan gerçekten demokrat bir valiydi, devleti temsil eder siyasetçilerin sultasına girmezdi. Emekli oldu. Geride beş vali yardımcımız vardır. Alaattin Bey, emekli olurken, yerine bir vali yardımcısını vekil olarak bırakıyor. Ancak ne olduysa oluyor, o gece bir milletvekili devreye girerek, bu vekilliği aldırarak yerine diğer vali yardımcısı İsmail Tezel'in vekil olmasını sağlıyor.
- Kim bu milletvekili?
- Nevşehir'de konuşulan, dört dönemdir milletvekili olan Mehmet Elkatmış'ın, İçişleri Bakanı Aksu nezdinde etkili olduğu... Nevşehir bürokrasisinde, İsmail Tezel'in siciliyle ilgili bazı iddiaların olduğu konuşuluyor.
Buradaki ahbap-çavuş ilişkilerini çok kişi bilir. Vekalet süresi bir ayı doldurdu, daha on beşinci gününde Valilik Konağı'nın bahçesindeki
kavakları gece vakti kestirdi; alerji yapıyor diye...
Giden valimiz tam bir devlet adamıydı. Particiliği yoktu, AKP'ye de eşit mesafede dururdu. Biz de Nevşehir'de bir valinin particilerin yanında olmasını istemeyiz. Diyalogları olması gerek ama 'hizmetkar' sayılabilecek işlerden uzak durması lazım valilerin... Biz kentliler, tarafsız, parti hizmetinde olmayan bir vali istiyoruz. Odacısına kendisi için 'Ben valiliğe yakışıyorum değil mi? Attığım imza da vali gibi..." diye soran değil. Bizim için önce ciddiyet gerekli.
Ama Nevşehir'de çeşitli oyunlar oynanıyor; Vali Muavinin, vali olarak atanması için... Bu kulisler hiç hoş değil. Bir takım menfaatler dönüyor çünkü. Bir gazeteci biz şu ismi vali istiyoruz diye yazabilir mi? Etik olarak olmaması lazım... Sonra öbür meslektaşları, gazetesine vilayetten verilen ilanlara haklı olarak bakar. Herkes şeffaf olmak zorundadır.
Hiçbir Nevşehirli, kimseye maşa olmamalıdır.
Bülent Tanla'dan Doğu ve Güneydoğu için 'yüzyılın' projesi:
CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla, 'Doğu ve Güneydoğu'da AB ile Yüzyılın Projesi' ile çözümün anahtarlarını içeren metni kamuoyuna tartışmaya açtı.
Projede özetle şu hususlara dikkat çekiliyor:
- Ãœlkemizin, nüfus bakımından %15, toprak bakımından ise %33’lük bölümünü oluÅŸturan DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu, bölgesel geliÅŸme sorununun en yaygın, en sürekli ve en kapsamlı yaÅŸandığı bölgedir.Â
- Bölgeler, son on yılda sosyal ve ekonomik değişim sürekli negatif yöndedir.
- Türkiye genelinde yoksulların oranı yaklaşık %25 iken, bölge halkının % 60’ı günde 2 dolardan düşük bir gelirle yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır; ayrıca bu yoksulluk sürekli artmaktadır. Bölgedeki kişi başına düşen gelir, ortalama 500 dolarla Türkiye ortalamasının çok gerisindedir. Bölge nüfusu Türkiye nüfusunun yaklaşık %15’i iken, burada üretilen GSYİH Türkiye GSYİH’sının yaklaşık %6.5’i oranındadır.
YENİ BİR YAŞAM BİÇİMİ
Bulunacak çözüm, dünyadaki deÄŸiÅŸim sürecini doÄŸru deÄŸerlendiren bir yaklaşımla ve bütün dünyada geliÅŸmenin evrensel ölçütleri olarak kabul edilen demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi ilkelerine baÄŸlı kalarak, bölgede yaÅŸayan insanların gelecekteki yaÅŸam biçimini oluÅŸturma hedefine odaklanmalıdır. Atılacak her adım, bölge halkına bir gelecek modeli sunmalı, bir yaÅŸam biçimi vaat etmelidir. Ä°nsanlar umutla uyanmalı, günü heyecanla karşılamalı ve heyecan duyarak güneÂkatılmalıdır. Bu temel felsefe olmalıdır.
YARIN GEÇ OLABİLİR
- Bölgesel kalkınma, en etkin ÅŸekliyle Avrupa BirliÄŸi’nde bulunan, ayrıca ABD’de Tennessee, Ä°talya’da Mezzogiornio, Çin’de Åžangay Pudong örneklerinde olduÄŸu gibi çeÅŸitli ülkelerdeÂyıllardır etkin ÅŸekilde uygulanan, farklı bölgeler arasındaki geliÅŸmiÅŸlik farklarını azaltmayı amaçlayan, bölgeler arasında ekonomik ve sosyal uyumu gerçekleÅŸtirmeyi hedefleyenÂbir stratejidir.
- AB’de bu amaçla Avrupa Bölgesel Kalkınma Fonu, Avrupa Sosyal Fonu, Avrupa Kırsal Kalkınma Fonu, Uyum Formu gibi yapısal fonlar ve mali araçlar ileÂAvrupa Yatırım Bankası ve diÄŸer mali araçlar bölgesel kalkınma planlarına katkı yapmaktadır. Söz konusu kaynaklar, az geliÅŸmiÅŸ ve geri kalmış bölgelerde altyapı, istihdam, KOBİ’lerin desteklenmesi, eÄŸitim, saÄŸlık, çevre, kültür, kırsal kalkınma, tarih, turizm vb. gibi kalkınma odaklı pek çok alanda kullanılmaktadır. AB’nin 2007-2013 dönemi için bu amaçla 336.1 milyar Euro tutarında kaynak öngörülmüştür.
Ä°LK HARCI KAMU ATMALIDIR
Bu sektörlerin öncülük edeceÄŸi bir bölgesel kalkınma stratejisinde ilk adım kamuya düşmektedir. Kamu alt yapı yatırımlarını, özellikleÂulaşım, haberleÅŸme ve enerji altyapısını hızla tamamlamalıdır. Yerel yönetimlere aktarılacak kaynaklarla kent ve kasabaların daha yaÅŸanılır hale gelmesi saÄŸlanmalıdır. Bu kamu yatırımları inÅŸaat ve yapı malzeme sektörünü
Â
AB'ye çağrı şu olmalıdır: İşte size AB’nin yüzünü ağartacak, ciddiyetini ortaya koyacak, Avrupa Birliği’nin dünyaya örnek olmasını sağlayacak, medeniyetler arası barışçı ilişkilere katkıda bulunacak bir proje! Elbette biz Türkiye olarak projenin altyapısını hazırlayacağız.
SONUÇ
Ana hatlarıyla önerdiğimiz Doğu ve Güneydoğu Anadolu Kalkınma Stratejisi, Türkiye için yüzyıl projesidir. Yirmi yıllık bu bölgesel kalkınma planında ilk on yıl umut, ikinci on yıl refah dönemi olmalıdır. Türkiye toplumu buna ikna edilmelidir. Bölgenin ekonomik ve sosyal yapısının Türkiye ortalamasına yükseltilmesi, sadece bölge halkına değil, Türkiye’nin gelişmesine ve iç barışına büyük katkı yapacak, bu yolla Avrupa Birliği yolu da kısalacaktır.
Bu stratejide, dünyayla entegrasyon var, insan gücünün yetiştirilmesi var, kalkınmaya katılım var, sosyal gelişim var. Kısacası, bu strateji ile toplumun dönüşümü sağlanıyor ve Türkiye’nin bütünlüğü ve Anayasal düzeni içinde, devletin temel görevi olan insanların insanca yaşatılması gerçekleşiyor.
Unutmayalım ki yoksulluk terör getiriyor, zenginlik ise barış!
Daha fazla geç kalınmadan, bu yolda somut adım atılmalıdır.
PaylaÅŸ