AKP'den 'düşük statülü işçilik'

PETROL-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, hükümetin mevcut yasalardaki düzenleme ve hakları da ortadan kaldıran bir çalışmayla işçilerin haklarını elinden almak istediğini söylüyor.

Haberin Devamı

TBMM'ye gönderilen 'Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı' ile çalışma yaşamıyla ilgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklikler yapılması öngörülüyor.

Bununla hükümetin, Anayasa, 4857 sayılı İş Yasası ve 2821 ve 2822 sayılı yasalardaki düzenlemelere, ILO sözleşmeleri ve AB mevzuatına aykırı olarak kamu kurumlarında çalışan veya işe alınacak işçiler için yeni düzenlemeler getirmeyi, bu işçilerin mevcut yasalardaki hak ve toplu iş sözleşmesi imkânlarından yararlanmalarını engellemeyi hedefliyor.

Öztaşkın, 'Hizmet alımı sözleşmeleri gereğince, doğrudan veya yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar bu şekilde çalışmış olmalarına dayanarak' denilerek işçiliğe yeni bir düzenleme ve tanımlama getirildiğini belirtip "Mali ve sosyal haklar işçinin elinden alınıyor. Düzenlemeler Anayasa ve mevcut yasalara aykırıdır" diyor.

Haberin Devamı

Bu değişiklikler önümüzdeki günlerde sık sık gündeme gelecek.

 

GÜNÜN SÖZÜ

"Mucitsiz ülkeler fakirliğe mahkûmdur."

(N.Ergun Kurtbelen)

 

Sakın kanmayın

 

UYUŞTURUCU tacirleri, gençlerin arkadaş ortamına girerler. Onlara tatlı dille yaklaşırlar. Uyuşturucu madde kullanmanın delikanlılık falan olduğunu söylerler. 'Bir kereden bir şey olmaz' gibi yaklaşımları olur. İlk uyuşturucuyu gençlere bedava verirler. Böylece gençleri ağlarına düşürürler. Sakın kanmayın.

Selahattin GÜLTEPE-(E) Emniyet Müdürü

 

 Biliyor musunuz

 

26 Haziran-2 Temmuz arasında yapılacak 645'inci Kırkpınar güreşlerine şu ana kadar sadece Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün katılacağının belli olduğunu, Danimarka'daki bir toplantı nedeniyle katılmasının güç olduğunu belirten TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın "Bütün Türk halkı ve güreşseverlerin, Sayın Cumhurbaşkanımızın Kırkpınar güreşlerini hiç olmazsa bir defa şereflendirmesini arzu ettiklerini" söylediğini...

 

Haberin Devamı

 Trak Kralı'nın tacı temiz çıktı

 

TEKİRDAĞ Müzesi'ndeki Trak Kralı'nın tacının, daha önce 'kopyalanmış' olabileceği ihtimalini belirten yazımız üzerine Tekirdağ Valisi Aydın Nezih Doğan hemen bir araştırma yaptırmış. Doğan gönderdiği notta şu bilgileri veriyor: Tekirdağ Harekâttepe'de 1997 yılında Müze Müdürü M.Akif Işın, Bilimsel Danışman Yrd. Doç. Aslı Özdoğan ve müze uzmanı N.Önder Öztürk'ün yönetiminde yapılan kazıda, Trak Kralı Kersepleptes'in mezarı bulunmuş. Bulunan eserler Tekirdağ Müzesi'nde sergilenmeye başlanmış. Ancak 2001 Kasım'ında planlı bir şekilde bekçi Behiç Özer ve arkadaşları tarafından, aralarında Kral tacının da bulunan bazı parçalar çalınmış, ancak dört ay sonra İstanbul'da bulunmuş. Eserleri poliste, kazı başkanı olan M.Akif Işın ve kazı üyesi N.Önder Öztürk teşhis etmişler. Yani eserleri kazarak bulan uzmanlar, eserleri inceleyerek teslim alıp müzeye götürmüşler.

Haberin Devamı

Vali Doğan, müze müdürlüğünün deposunda bulunan eserlerin gece-gündüz alarm sisteminin koruması altında olduğunu bildiriyor. "Depoya çalışmak için girildiğinde mutlaka depo anahtarlarının bulunduğu kasa iki kişinin nezaretinde açılmakta, depolara da çalışmak üzere en az iki kişi birlikte girmektedir. Bu giriş çıkışlar depo defterine işlenmektedir. 9.6.2005'te yapılan incelemede, eserlerin kazıda bulunduğu şekilde oldukları ve kesinlikle sahte olmadıkları tarafımızdan tespit edilmiştir" diyor.

Dileriz, Karun Hazinesi'nin 'kanatlı deniz atı biçimli' altın broşu kadar olmasa da önemli bir değer olan tacın başına yeni bir 'vaka' gelmez

 

 Kitaplar

 

- KİTAPLARI en çok satanlar arasında yer alan gazeteci Saygı Öztürk'ün son kitabı 'Şemdinli'de Olay Var' (Ümit Yayıncılık) çıktı. Şemdinli iddianamesini ilk ele geçiren gazeteci olan Öztürk, Şemdinli ve Silopi'de neler yaşandığını çeşitli belgelerle dakika dakika anlatıyor.

Haberin Devamı

- MEHMET Yaşin, 'Yakın Name' (Doğan Kitap) adlı kitabının başına Mevlânâ'nın "Her gün bir yere göçmek, ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel" sözünü almış. Günümüzün Evliya Çelebi'si sayılan Yaşin, ülkemizin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar uzanan gezginliğinde doğanın rengini ve çeşitli tatları da anlatıyor.

- MURAT Erdin, S.Demirel, B.Ecevit, A.Altındal, T.Kiremitçi, E.Mütercimler ve H.Kozakçıoğlu'na kadar birçok isimle Best FM'de yaptığı söyleşileri 'Konuşan Türkiye' (Yenisayfa) kitabında toplamış, keyifli bir kitap olmuş.

- HAYATİ Tek, Türk basınının, 37 yıla sığdırılan 4 askeri darbe ve sayısız darbe teşebbüslerine karşı takındığı tavrı 'Darbeler ve Türk Basını' (Bilgeoğuz) kitabında irdeliyor.

Haberin Devamı

- ŞULE Türker, "Evimiz Üç Oda Bir Kışla" (Destek Yayınları) kitabında, sevgi ve saygı dolu kendi ailesinin öyküsünü anlatıyor.

- MEMDUH Bayraktaroğlu "20.45 Varoluşa Anlam Veren Şampiyonluk" (Kilim Matbaacılık) kitabında, Galatasaray'ın bu sezon gözden kaçan şampiyonluk mücadelesini hafta hafta yorumluyor.

- TOKİ Başkanı, İnşaat Y. Mühendisi Erdoğan Bayraktar, dünyadaki kentleşme örneklerini, Türkiye'nin gecekondu/kaçak yapılaşma gerçeğini ve kentsel dönüşüm konularını 'Gecekondu ve Kentsel Yenileme' (0312-425 34 13) adlı kitapta toplamış.

 

 Nevşehirliler sesleniyor: Seçim seçim hesabını bırakın hizmet edin

 

NEVŞEHİR Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Asım Çapacı dünkü 'Nevşehir'e kadın vali istemezük' yazısını okumuş. "Aslında yazılanlar az bile bir gazeteci olarak Nevşehir'de olup bitenlere seyirci kalmaya üzülüyorum. Nevşehir, Kapadokyası ile dünyanın üzerine titrediği tarihi doğasıyla ve kültürel miraslarıyla dolu bir kent" diyerek ekliyor:

"Ama gelin görünki bizi yöneten insanların bu zenginliklerimiz umurlarında bile değil. Onları ilgilendiren tek konu seçim ve oy. Milletvekilinin birisi bir hizmet yapmaya çalışıyor, diğeri ise o hizmetin gelmeyeceğini belirterek yalanlıyor ve hatta gelmesine mani oluyor.

Bu çekişme son günlerde valilik konusunda da yaşanmaya başladı. Sizin de köşenizde yer alan Taşkın Su'nun belirttiği hususları kaynak göstererek sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sahibi olduğum günlük 'Nevşehir Haber' gazetesinin 12 haziran tarihli sayısında okuyabilirsiniz.

Evet denildiği gibi... "Nevşehir halkı şimdi milletvekillerine bir kez daha sesleniyor. 'Artık gözünüzü açın ve Nevşehir’e iyi bakın. Burada görevi başında bulunan, halkın sevdiği ve Nevşehir’i tanıyan bilen bir vali var. Bu ismin asaleten atanması gerekirken neden halen Nevşehir’e atanacak bir vali aranıyor."

 

TEZEL BAŞARILI

 

Vali Vekili Tezel, gerçekten Nevşehir halkının umudu oldu.

Tezel sempatik, atak, her kesimi kucaklayan tavırları, yılların devlet tecrübesi ve Aksaray’lı olması nedeniyle yöre insanının özelliklerini iyi kavramış hali ile kısa zamanda Nevşehir halkının gözünde birlik-beraberliği sağlayacak, gruplaşmayı ortadan kaldıracak, Nevşehir’linin arzu ettiği hizmetlerin gelmesini sağlayacak biri olarak kendini kabul ettirdi.

Kesinlikle grupların bir tarafında yer almadı. Tam aksine birlik-beraberlik adına iki grupla aynı mesafede yer aldı.

Bütün bu gelişmeler karşısında halk 'yeter artık' diyor.

Gazetemiz muhabirlerinin yaptığı bir anket çalışmasında Tezel'i büyük çoğunlukla benimsediği ve asaleten atanması gerektiğini ortaya çıkarıyor.

Peki Milletvekilleri neden İsmail Tezel’in asaleten yolunda çaba göstermiyorlar?

 

İşçi Partisine kimler katıldı

 

ÇEŞİTLİ siyasi partilerden eski milletvekilleri, belediye başkanları, politikacılar, üniversite öğretim üyeleri, emekli generaller, yüksek bürokratlar ve emniyet müdürleri, kitle örgütlerinin yöneticileri ve muhtarların bulunduğu 253 kişi Ankara'da düzenlenen törenle İşçi Partisi'ne katıldılar.

İP'den yapılan açıklamaya göre, partiye katılanlar eski parlamenterler Servet Bora (MHP), Mevlüt Güngör Erdinç (CHP), Dr. Ahmet Ertürk (DSP) ve Hüseyin Avni Güler (HP-SHP)...

Diğer dikkat çeken isimler şöyle:

Ali Kocatürk (Hazine eski Genel Müdürü), Prof. Mehmet Tomak (ODTÜ), Yaşar Müjdeci (E. Hava Korgeneral), Servet Cömert (E. Tuğgeneral), Prof. Hüseyin Özdağ (Osmangazi Ü.), Prof. Ferit Hakan Baykal (Marmara Ü.), Prof. Ahmet Çolak (Cumhuriyet Ü.), Prof. Mete Göktan (Osmangazi Ü.), Prof. Erbil Gözükırmızı (Cerrahpaşa Tıp), Prof. Dr. Ümit Akkoyunlu (Türkmen Danışma Meclisi Başkanı), Adnan Konukman (E. Emniyet Müdürü), Turan Önder (E. Emniyet Müdürü), Haluk Dural (DPT Eski Uzmanı), Süha Baykal (CHP Eski Konak Belediye Başkanı), Orhan Ayber (CHP İzmir eski İl Başkanı), Arslan Başer Kafaoğlu (Yazar, Mali Müşavir), Ekrem Kahraman (Ressam), Muzaffer Akyol (Ressam), Hayati Asılyazıcı (Yazar, Eleştirmen), Saim Bugay (Mimar Sinan Ü., Heykeltıraş), Mesut Mertcan (TRT eski spikeri), Bertan Onaran (Yazar), Osman Şahin (Yazar) ve İrfan Yalçın (Yazar),

  

İstanbul’un Venediklileri isyanda! Küçükçekmece İçkumsal'da neler olacak?

 

Prof. Işıngör anlatıyor

 

Prof. Dr. Mümtaz Işıngör, Türkiye’nin yetiştirdiği önemli sanatçılardan biri... 2000 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölüm Başkanlığından emekli olan Mümtaz Işıngör, dikkatimizi AKP’li kadroların İstanbul’un bir başka noktasında, Küçükçekmece İçkumsal’da yarattıkları huzursuzluğa çekiyor:

- Hocam, Küçükçekmece’de neler oluyor?

- Küçükçekmece Gölü’nün denize bağlandığı yerde kurulu olan ve toplam 900 hanenin bulunduğu İçkumsal’da büyük bir huzursuzluk yaşanıyor. Bunun nedeni ise Küçükçekmece Belediyesi’nin “kentsel rehabilitasyon” adı altında yapmak istediği büyük yıkım. 900 tapulu evin tamamı her an bir istimlak tehlikesiyle karşı karşıya. Bölge halkı çok huzursuz...

- Küçükçekmece İstanbul’un gecekondulaşma oranı en yüksek ilçelerinden biri. Bu bölgede bir rehabilitasyon çalışmasının nesi kötü olabilir ki?

- Tam da sizin dediğiniz gibi, Küçükçekmece, Türkiye’nin en büyük gecekondu bölgelerinden biri. Ancak garip olan, bu rehabilitasyonun ilçe içinde gecekondulaşmanın en az, yeşil alanlarınsa en çok bulunduğu bir bölgede yapılmaya çalışılması... Küçükçekmece ilçesi dâhilinde neredeyse tüm konutlarının tapulu-ruhsatlı olduğu ve her türlü iskân izninin bulunduğu tek mahalle burası. Bu oran Küçükçekmece Meydanı’nda bile yok! Hadi bunu geçelim, işin asıl ilginç kısmı şimdi başlıyor: Bu bölge, “üzerindeki tüm varlıklarıyla birlikte” Cumhuriyet tarihi boyunca tam dört kez I. ve II. dereceden “Doğal SİT Alanı” ilan edilmiş.

 

SİT OLDUĞUNDAN DOKUNULAMAZ

 

- Bunu biraz açabilir misiniz? Doğal SİT Alanı tam olarak neyi koruyor?

- Elbette. 'Doğal SİT Alanı' Küçükçekmece Gölü ile Marmara denizi arasında kalan lagün ve derenin etrafında yapılaşmayı önlemek amacıyla ilk defa 1976 yılında çıkarılmış bir karar. Dolayısıyla bu bölgede 1976’dan bu yana imar izni yok... Bölgede bu tarihe kadar yasal yollarla oluşmuş ve mevcut doğal yapıya zarar vermeyecek yoğunluktaki konutlar da bu korumanın kapsamı içine alınmış. Kanun koyucu, bu lagünün bir çevre yağmasından korunmasının en sağlıklı yolunun bu mahallenin 'denizci niteliğinin' muhafazası ile mümkün olduğunu gördüğünden, böyle bir karar almış. Nitekim, 1976’da çıkan bu kararla da bu bölgenin doğal ve arkeolojik yapısı bugüne dek başarılı bir şekilde korunageldi. Hatta sanki kanun koyucu geleceği görmüş gibi, 2001’de çıkan son 'Doğal SİT Alanı' daha da güçlendirilmiş. Şöyle diyor karar: Eğer bir yerel yönetim gelecekte buraya bir şey yapmak isterse, bunu mevcut yapılara ve dokuya zarar vermeksizin ve yetkili kurulların onayını da alarak yapmak zorundadır.

- Peki, Küçükçekmece Belediyesi’nin açtığı uluslararası yarışma bu bölgede neyi öngörüyor?

- İstanbul Mimarlar Odası ve çeşitli çevre kuruluşlarının da tepkisini çeken bir yarışma sonrasında, Malezyalı iki mimarın projesi kabul edildi. Bu projeye göre Küçükçekmece İçkumsal’daki tüm evlerin yıkımı ve lagünün tüm coğrafyasının değiştirilerek bölgenin 'bir beton yığınına' dönüştürülmesi hedefleniyor. Ortada Levent’teki Dubai Kuleleri’ni anımsatan bir rant da söz konusu. Lagünün dere aracılığıyla denize bağlandığı yerde yapılacak bir beş yıldızlı gökdelen otel de mevcut bu projede...

 

LAGÜNÜN ORTASINA BETON OLUR MU

 

- Küçükçekmece Belediyesi’nin bu koruma kurulu kararlarından haberi yok mu peki?

- Olmaz olur mu? Ama onlara sorarsanız, projenin kendisi doğayı koruyucu nitelikte! Halbuki 'Doğal SİT Alanı' kararları çok açıktır: Mevcut yapıyı değiştirecek tek bir çiviyi çakmanıza bile izin verilmez. Ama bu projeye baktığımızda, dere yatağının değiştirip lagünün ortasına betondan yapay bir gölün konduğunu, bölgeye bir beş yıldızlı gökdelen otelin yanı sıra çeşitli binaların yerleştirildiğini görüyoruz! Halbuki dünyadaki rehabilitasyon projelerine bakıldığında, uygulanan yaklaşım buradakinin tam tersidir. Floransa, Venedik, Amsterdam, Roma kentleri de bir rehabilitasyondan geçti ama bunu yaparken 'Eski Floransa’yı yıkıp' yerine yenisini inşa etmediler!

RHEGİON LİMANI VAR ORADA

 

- Küçükçekmece’de her seferinde bir öncekini daha da güçlendirecek şekilde çıkan dört ayrı 'Doğal SİT Alanı' kararına rağmen bu projenin uygulanmaya çalışılması, Türkiye’deki diğer doğal koruma alanları için de bir tehlikenin sinyali mi?

- Kesinlikle evet. İstanbul’un lagünü, balıkçı sandalları, bahçelerinde yelkenli tekne yapan evleriyle son denizci mahallesinin yok olması söz konusu... Halbuki bu bölge aynı zamanda bir arkeolojik alandır. Metro kazıları sırasında Yenikapı’dan Langa bostanlarına kadar uzanan o devasa alanda ortaya çıkan arkeolojik Eleutherion Limanı’na benzer bir liman, Rhegion Limanı yatıyor burada. Şimdi bu arkeolojik alanın üzerine saçma sapan bir kompleksin inşaası öngörülüyor! Avrupa’nın kültür başkenti olmaya hazırlanan bir kent, tarihi/sosyal dokusu yıkılarak/yok edilerek değil, onarılarak rehabilite edilmelidir. Bu yıkım, sadece hukukun üstünlüğünün ve tapulu 900 kadar hanenin değil, İstanbul’un tek doğal lagününün ve İstanbul’un Venediklileri’nin de sonu olacak. Bir metropolitan alanda bu olabiliyorsa, Anadolu’nun artık tüm doğal SİT alanlarında da kolaylıkla gerçekleşebilir...

Teşekkürler Hocam...

Yazarın Tüm Yazıları