PaylaÅŸ
Tanıdıklarımız, "hoÅŸ geldiniz' diyorlar. Toplantının afiÅŸinin altında,  ÂD-8'in altı temel ilkesi yer alıyor: "SavaÅŸ deÄŸil, barış! Çatışma deÄŸil, diyalog! Çiftçe standart deÄŸil, adalet! (Tekebbür) Ãœstünlük taslamak deÄŸil, eÅŸitlik! Sömürü deÄŸil, iÅŸbirliÄŸi! Baskı ve tahakküm deÄŸil, insan hakları hürriyet ve demokrasi!"
Daha toplantı başlamadan eski bir milletvekili, bize "Size bir Erbakan-Gülen kıyası yapmak istiyorum" diyor. Dinliyoruz:
BÄ°RÄ° TÃœRKÄ°YE'DE DÄ°ÄžERÄ° ABD'DE
"Biliyorsunuz 28 Şubat sürecinin direkt mağduru Erbakan'dır. Yargılandı, mahkûm oldu, siyasi yasaklı oldu. Bu sürecin endirekt mağduru sayılabilecek Fethullah Gülen ise 28 Şubat sürecinden etkilenmemek için, bu süreçte etkin rol oynadığı bilinen Amerika'ya gitmeyi tercih etmedi mi?
Gülen hakkında 'Laik devleti yıkarak yerine din devleti kurma' iddiasıyla dava açıldı, ancak hiçbirisine iştirak etmedi.
Bu sırada AKP gelince de davası askıya alındı.
Biraz geriye gidelim...
Erbakan 10 yıllık zaman dilimi içerisinde siyasi yasağının kalkması sonucu 1995 seçimlerinde partisini 1. sıraya yükseltti. Altı parti Meclis'e girdi.
Bu altı parti ve Meclis dışındaki iki parti ile birlikte Hazine yardımı aldı.
1. parti olarak Hazine'den RP'nin aldığı 843 milyar lirayı nereye harcadın diye sordular Erbakan'a... Bu konunun Anayasa Mahkemesi tarafından soruşturulması gerekiyordu. Ancak dönemin Maliye Bakanlığı'nın isteği doğrultusunda normal mahkeme tarafından üç yıl süren bir yargılama sonucu Genel Başkanımız Erbakan, 60 partili -il başkanı- ile birlikte 2 yıl hapis cezasına ve tek başına da parayı geri ödemeye mahkûm edildi.
Bu arada ilginç bir durum ortaya çıktı.
Mahkeme tarafından Erbakan'a verilen bu ceza, kendisine ömür boyu siyasi yasak getirmediği için hiçbir oturuma iştirak etmemesine rağmen mahkemedeki 'kötü hali' ileri sürülerek 4 ay daha cezası artırılıp 2 yıl 4 aya çıkarıldı.
Böylece Erbakan'ın almış olduğu hapis cezası indirimlerden sonra bir yılın üzerinde olduğu için 'ömür boyu' siyasi yasaklı da oldu.
Takriben 4 yıl önce AKP hükümeti ile AB'ye uyum yasaları çerçevesinde bazı kanunların değişikliğe uğraması üzerine önce Erbakan'ın, sonra da Gülen'in avukatları yeniden yargılanma talebinde bulundular.
Her iki davaya bakan mahkemeler, istekleri yerinde bularak kişilere yeniden yargılanma hakkı verdiler. Yeniden yapılan yargılamalar, daha önceki mahkemeler gibi yıllarca sürmek yerine bir günde neticelendi. Mahkeme Erbakan'a daha önce verilen hapis cezasında ısrar edince karar oybirliğiyle kabul edilirken, Gülen davasına bakan mahkeme ise hiçbir delil olmadığına kanaat getirerek oybirliğiyle beraatine karar verdi.
Bir de gerekçeli kararlarında; Gülen'in değil devleti yıkmak, tam aksine devleti koruyup kolladığına, bundan dolayı da radikal dinci örgütlerden tehdit aldığına yer veriliyor.
İşte 28 Şubat süreci sonunda biri doğrudan, diğeri de dolaylı iki muhatabın durumu...
Bizim liderimiz Türkiye'de; Gülen ise neredeyse 10 yıldır Amerika'da yaşıyor.
Biri, 843 milyar Hazine yardımını 'iç' etmekten hem hapis cezasına hem de parayı ödemeye mahkûm ediliyor.
Öteki, laik devleti yıkıp din devleti kurmak için örgüt iddiasıyla 10 yıl süreyle yargılanıp beraat ediyor.
Allah reva görür mü bunu?"
Erbakan'ın toplantıya nasıl katıldığını merak edenler için bir not düşelim? Hakkındaki son karar kesinleşmediği için böyle bir toplantıya katılma olanağı bulabildi Erbakan...
Bu arada toplantı başlıyor... Salonda SP Genel Başkanı Recai Kutan ve eski Genel Başkan Necmettin Erbakan'ın konuşmasını dinliyoruz.
Erbakan, D-8'i, "Yeni bir dünya kurmak üzere oluşturduklarını" anlatıyor.
"İnsanlığın saadetini Batılıların eline bırakmamak için adil bir barış dünyası kurmak istediklerini" belirterek, İran'a yönelik tepkiler karşısında şöyle diyor:
"Yine glu glu dansı başlıyor."
Viyadük = Köprüyol
BUNDAN iki-üç yıl kadar önce, Türk Dil Kurumu'muzun, 'viyadük' sözcüğü yerine 'köprüyol' kelimesini getirdiğini TRT'nin teletext sayfalarından öğendim. Ne var ki, o günden bu yana, medyamızda, yeri geldiği halde, bu yeni sözcüğün bir kez bile kullanıldığına tanık olmadım.
Eski 'viyadük' yine hükmünü sürdürüyor. İşin komik tarafı, aracılık yapıp beni bu konuda bilgilendiren sevgili TRT'miz değilmiş gibi eski sözcükte ısrar edip duruyor o da...
Niyazi ÃœNVER
Arkeoloğun feryadı
ARKEOLOG Şinasi Yıldırım, Anıtlar Kurulu'nu uyarıyor: Sultanahmet'in göbeğinde, Bestekar Osman Sokak'taki 5 numaralı bina yıkılarak 2 kat fazlası ile yeniden inşa ediliyor. Ruhsat yok, proje yok, Anıtlar Kurulu izni yok. Bodrum kat kazılıyor, tarihi eserler gece kaçırılıyor. Pes doğrusu...
Biliyor musunuz
¦ İZMİR Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın, ölümünün 2. yılında bugün Aşağı Narlıdere Mezarlığı'nda kabri başında, Narlıdere'deki Ahmet Piriştina Anıtı önünde ve Konak'taki Ahmet Piriştina Doğal Sit Parkı'nda anılacağını...
¦ YARGITAY Başkanı Osman Arslan'ın memleketi Kalecik'te, adının verildiği parkın açılışında "Cumhuriyet olmasaydı benim gibi küçük bir ilçede doğup yetişen birisinin Yargıtay'ın başına geçmesi olanaklı değildi" dediğini... ¦ İSTANBUL Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığı'na seçilen Prof. Serap Kuruca'nın "Laik ve demokratik cumhuriyetimize, ulusal bütünlüğümüze yönelik saldırılara İÜ'nün geçmiş mücadelelerinden aldığımız güçle karşı duracağız" dediğini...
¦ GREENPEACE'in ünlü gemisi Rainbow Warrior'un, bölgedeki tehditlere dikkat çekmek ve çözümler sunmak için önümüzdeki ay İstanbul'a geleceğini, konuyla ilgili basın toplantısının bugün 11.00'de Kocamustafapaşa Çevre Koruma ve Balıkçılar Derneği'nde (Yeşim Aslan 0 532 324 32 04) yapılacağını...
MESAJ PANOSU
¦ İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi'nin çocuklara İstanbul'u tanıtmak ve sevdirmek amacıyla hazırladığı 'Masal Masal İstanbul' projesi bugün 11.00'de Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda açıklanıyor.
¦ ADANA'da otobüs duraklarının tavanı cam. Bu durakları yapanlar herhalde Adana'yı güneş görmeyen illerden sanmışlar. Bu sıcakta durağa bırakılan yumurta biraz sonra rafadan oluyor. Lütfen bir uzmana sorabilir misiniz acaba, neden Adana'da durakların tavanı cam?
Ali RAMDAN
AKP’li milletvekilleri nerede
CHP Adana Milletvekilleri Kemal Sağ ve Ziya Yergök "Adana, Torosları aşıyor" başlıklı yazınızı TBMM'de temsil ettiğimiz Adanalılar adına onur duyarak okuduk. Adana'nın sesini duyurma duyarlığınıza öncelikle teşekkür ediyoruz" dediler.
Ancak Sağ ve Yergök'ün ilginç bir sitemleri var:
"Yazınızda kullandığınız, 'AKP'li bir belediye başkanının klasik belediyecilik hizmetleri sınırlarını aşıp, hem de tarafsız ve siyasi ayrım gözetmeyecek bir şekilde kültür ve sanata gösterdiği önemi takdir etmemek elde değil' ifadesi, bizi düşündürdü.
Evet, Büyükşehir Belediye Başkanımız AKP’lidir ve festivale yeniden canlılık kazandırması da takdire değer. Sayın Aytaç Durak, AKP’li de olsa Adana’nın Belediye Başkanı ve Adana’nın değerlerini yaşatmaya çalışıyor.
Biz de ayrım yapmadan, 'Başkan AKP’li' demeden Altın Koza Festivali etkinliklerine CHP’li iki milletvekili olarak katıldık. Bu katılım, aynı zamanda Adana’nın kültürüne, sanatına ve Belediyesine sahip çıkma katılımıydı.
Sizin de belirttiğiniz gibi, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aytaç Durak AKP’lidir. Sınırlarını aşarak Altın Koza Festivali’ni yeniden gerçekleştirmiştir. Kutluyoruz kendisini Adana’ya sahip çıktığı için.
Ancak, Sayın Durak’ın seçildiği parti AKP’nin listesinden seçilerek TBMM’ye gelen 8 milletvekili var. Bir de sonradan eklendi, etti 9... Bu sayın milletvekillerini, Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali etkinliğinde (Ödül töreni ve kokteyl dahil) Adanalıların görmesi mümkün olmadı. Oysa, bizim anladığımız anlamda, bir milletvekili, temsil ettiği kentin tüm değerlerine ayrım yapmadan sahip çıkmalı, iyi ve kötü gününde halkının yanında olmalıdır.
Biz, CHP Adana milletvekilleri olarak, kentimize, kültürümüze, sanatımıza ve halkımıza sahip çıkma anlamında, ayrım yapmadan, etkinliklerde hazır bulunduk. Festival etkinliklerinde, AKP’li 9 milletvekilinden birinin dahi partili belediye başkanlarının yanında olmaması, festivali sahiplenmemesi, festivalde halkla kucaklaşmaması düşündürücü değil mi sizce?
Bu tavırsa, AKP’nin ve onu temsil edenlerin (Burada Sayın Aytaç Durak’ı tenzih ederiz) anlayışını ortaya koymuyor mu? Biz halkımız adına üzüldük."
Bu arada biz de AKP'li belediyenin düzenlediği festivale katılmayan AKP'li
milletvekillerinin kim olduğunu hatırlatalım:
Atilla Başoğlu (CHP'den geçti), Abdullah Çalışkan, Ömer Çelik, Recep Garip, Vahit Kirişçi, Ali Küçükaydın, Ayhan Zeynep Tekin, Abdullah Torun ve Ziyaettin Yağcı.
PaylaÅŸ