Yalçın Bayer

Karanlıkta mı kalacak

29 Haziran 2006
’YASİN El Kadı’ </B>dosyası deşildikçe <B>Maliye </B>ve <B>Adliye’</B>deki uzantılarıyla ilgili çarpıcı bilgiler ortaya çıkıyor.

Dosya, iktidarın dış ilişkilerini hedef alan önemli konulardan biri olmaya aday... CHP konuyu gündeme getirmek üzere hazırlık yapıyor. Nitekim Meclis Grubu'nun bu konuda kamuoyuna önemli açıklamalarda bulunacağı belirtiliyor. CHP'li bir milletvekili, "Bu konunun peşini bırakmayacağız. Amerikalıların bile çok yakından bildiği konuların Türk adliyesinde sumen altı edilmesi, olayın en önemli yanıdır. Takipsizlik kararı hukuken sakat bir karardır. Türkiye'nin imajı bu tür ilişkilerle bozuluyor. Böyle ciddi bir iddia soruşturulup ortaya çıkarılacakken, her geçen gün soru işaretleri artıyor" dedi.

 

ADLİYEDE SORUŞTURMA

 

Milliyet'te 'Esrarengiz olay'la ilgili dün yer alan yeni bir haberde, 'El Kaide' ile bağlantılı olduğu öne sürülen Suudi Arabistanlı Yasin El Kadı ile ilgili olarak 2001 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvurunun ilginç bir şekilde kayıtlardan çıkarıldığı yazıldı.

Gazeteye göre, "Savcılık defterine kaydedilen El Kadı'nın adı 'taksil' ile silindi, aynı dosya numarası karşılıksız çekle ilgili bir davaya verildi".

Savcılık yetkilileri ise bu yazının yanlışlıkla kayda alındığı için daha sonra silindiğini savundular. (Savcılıkta, bu belgelerin medyaya nasıl sızdırıldığı konusunda adliyede 30'a yakın personelin ifadeleri alınmaya başlandı.)

Bilindiği gibi üç yıl sonra yine, Maliye Müfettişi

Yazının Devamını Oku

Zapsu'yu rahatlatan karar

28 Haziran 2006
MEĞERSE, El Kaide finansörü, BİM'in eski ortağı Yasin El Kadı ile ilgili olarak hazırlanan ve Cüneyd Zapsu ve annesi ile Albaraka Türk A.Ş’nin adının geçtiği 'çok gizli' rapor üzerine açılan soruşturmada İstanbul Cumhuriyet Savcılığı takipsizlik kararı vermiş.

Milliyet'te dün "Yasin El Kadı hakkında takipsizlik kararı" verildiği ayrıntılı şekilde yer aldı.

ABD’nin El Kaide’ye finans desteği sağlayanlar listesinde yer alan, BM Güvenlik Konseyi’nin terör listesine bulunan ve Bakanlar Kurulu kararı ile teröre yardım ettiği için mal varlıkları dondurulan kişiler arasında ismi olan Yasin El Kadı hakkındaki takipsizlik kararı sadece bu isim için değil, Usame Bin Ladin’e yakın üç isimden birisi olan Wael H. Jelaidan ile El Kadı’nın ortağı olan Mehmet Fatih Saraç hakkında da aynı karar verilmiş.

Savcılığın, 30.12.2004 tarihinde 2004/881 sayılı takipsizlik kararında 'adı geçen kişilerin terör örgütü ile ilişkilerinin olmadığı kanaati ile takibata yer olmadığına' hükmetmiş.

Yasin El Kadı ile Bin Ladin'in adamı Jelaidan yarın savcılığın bu kararı ile BM, ABD ve T.C hükümetine başvurup, adlarının terör listesinden çıkartılmasını isterlerse şaşırmamak gerekiyor.

Olayın ikinci perdesi ise AKP hükümetini ilgilendiriyor.

MASAK raporunda Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu ile annesi Gaye Zapsu'nun adları geçiyordu. Bu kişiler, Yasin El Kadı’nın hesabına iki parti halinde 310 bin dolar para yatırmıştı. MASAK adına inceleme yapan müfettiş Hamza Kaçar, paranın hangi amaçla yatırıldığının soruşturulmasını istemişti.

Ayrıca Maliye Bakanı’nın da eskiden ortak ve yöneticisi olduğu Albaraka Türk A.Ş. tarafından terör listesindeki Muwafak Vakfı ile Bin Ladin’in adamına 410 bin dolar para gönderilmişti. Hem de kendi kaynaklarından.

Raporu hazırlayan müfettiş,

Yazının Devamını Oku

Yabancılar Türkiye'yi kazıklıyor

27 Haziran 2006
"BEN Biray Köse'yim. Ölüdeniz beldesinde otel işletmecisiyim.

Burada yabancılar, villalarını pansiyon gibi işleterek bizleri mağdur ediyor. Hiçbir vergi ödemeden, internet aracılığıyla villalarını pazarlıyorlar. Siz de kontrol edebilirsiniz, www.holiday-rentals.com ve www.holidaylettings.co.uk sitelerine bakarak doğruluk derecesini anlayabilirsiniz. Biz sorunlarımızı Belediye Başkanımız Keramettin Yılmaz'a ilettik. Yerel yönetimler, bulunduğu yerin vatandaşlarının haklarını korumalıdır. Bizler işletmeci olarak bütün vergilerimizi ödüyoruz, ama bu insanlar hem para kazanıyorlar hem de vergilerini ödemiyorlar. Bizler suyu, elektriği, emlak, çöp, eğlence, hafta sonu ruhsatı, işletme ruhsatı gibi işlemleri yerine getirip vergimizi ödeyelim. Bu insanlar almış oldukları 4-5 yatak odalı villalarını bir kuruş vergi ödemeden işletme gibi para kazansınlar... Sayın başkan medyada her şeyi gündeme getiriyor; ama bu villa turizmciliği konusunu gündeme getirmiyor. Neden acaba? Burada işletmecilerle iletişim kurarak da yazdıklarımı teyit edebilirsiniz."

 

 

"Başbakan Erdoğan, 'Bu konularda (AB) biz diklenmeyeceğiz ama dik duracağız' diyor. Herkes bunu söyler de bunu sizin söylemeye hakkınız yok. ABD ve AB karşısında ne zaman dik durabildiniz?"

(SP Genel Başkanı Recai Kutan)

 

Biliyor musunuz

 

Yazının Devamını Oku

’Kuğunun Son Şarkısı’

25 Haziran 2006
RUSYA’nın, Moskova’dan sonra ikinci büyük ama ondan daha güzel olduğu savunulan St. Petersburg’a inen uçakta, 80’e yakın işçi vardı.

 

Rusya’da ‘Türk lobisi’nin sayısı 30 bin olarak hesaplanıyor; müteahhidi, işadamı ve özellikle inşaat işlerinde çalışanlarıyla birlikte... St. Petersburg’da bu sayı 5 bin civarında.

 

Amerika’nın etkisiyle 'soğuk savaş' döneminde bazı siyasetçilerimiz 'komünizmi' sürekli ucube gibi gösterdiler kamuoyuna. Hatta bir devlet büyüğümüz bile "Komünizm bu kış gelebilir" dedi.

 

'BEYAZ GECELER'

 

Bugün artık

Yazının Devamını Oku

THY'yi dinliyoruz

24 Haziran 2006
OKURLARIMIZDAN, THY ile ilgili gelen tepkileri aktarmaya devam ediyoruz:

 

- DİNCİLİK THY'nin de işini bitiriyor. Zaten iktidar, bu ülkenin onurunu, milli duygularını, vatan sevgisini, daha doğrusu her şeyi kaybettiriyor.

 

Ha biraz daha başörtüsü, imam hatip ve Kuran kurslarını tartışın. İşsizlik almış başını gidiyor. Cahillik, altyapısızlık, kültürsüzlük, etnik istila durumu, yoksulluk ve sefalet ne yazık ki yok sayılıyor. İnsanların yüzü asılmış, sesi kısılmış, çevre ateş çemberi, savaş ve nefretle kuşatılmış.

Varsa yoksa dincilik. Şimdi de THY...

 

Herkese bol şans! J.M.

 

Yazının Devamını Oku

'İçi seni dışı beni yakıyor'

23 Haziran 2006
THY'ye, 'dinen caiz değil' diye içki dağıtmak istemeyen, 'günah' diye bayan eli sıkmayan erkek personel alındığını yazmıştık.

Yankısı büyük oldu.

 

THY yönetimi bu iddiaların doğru olmadığını 'haksızlık' yaptığımızı savunmaya çalışıyor.

 

Her iki olay da gerçektir; bizzat yaşanlardan dinlenmiştir.

 

Ancak personelin zarar görmemesi için daha fazla açıklama yapmak istemiyoruz.

 

Yazının Devamını Oku

Mazeret kalmadı

22 Haziran 2006
ÖNCEKİ yıllarda olduğu gibi yaz gelince yaşadığımız sorun havaların ısınmasıyla yine gündeme geldi.

Tüm yapılanlara    yada yapıldığı söylenenlere rağmen Kurbağalıdere yine kokuyor. Önceki yıllarda Belediye Başkanımız Sayın Selami Öztürk "Başkaları kirletiyor biz temizlemek zorunda kalıyoruz" mazeretine sığınıyordu. Oysa şu anda E-5'in hemen yanındaki Devlet Malzeme Ofisi depolarının arkasından geçen dereye baktığınızda, eğer hava yağmurlu değilse, hiç akıntı olmadığını, dere yatağının tamamen kuru olduğunu görüyorsunuz. Bu da derenin Ümraniye ve Üsküdar sınırlar içinde bir kanalizasyon bağlantısının kalmadığını gösteriyor.

Ama Fenerbahçe Stadı'nın yanına, dere ağzına geldiğinizde kokudan geçilmiyor. Şimdi Sayın Selami Öztürk hangi mazerete sığınacak bilemiyorum. Bu yakınmalarımızı yerel Kadıköy Gazetesi'ne ilettiğimizde değil yayınlamak cevap dahi vermiyorlar. O gazete sadece Başkanın propagandasını yapmak için mi yayınlanıyor?

Geçen dönemki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, bir TV söyleşisinde "Kadıköylülerin haberi yok ama biz Kurbağalıdere’yi Kadıköy'ün altından kazdığımız tünelle arıtmaya bağladık" demişti.

O söylem doğru muydu? Peki şimdi çalışmıyor mu?

Prof. Nevzat DOĞAN nevzatdogan@gmail.com

 

Üretici yine mağdur

 

Yazının Devamını Oku

Mehmet Ali Erbil’i linç etmeyelim

21 Haziran 2006
YAPTIĞI hata nedeniyle toplumun bir kesimi Mehmet Ali Erbil’i linç etmek istiyor.

Kimileri sanki içimizdeki şeytanı bulmuş gibi Mehmet Ali Erbil’i yok etmeye çalışıyor. Şeytanı taşlayarak günah çıkaracaklar... Kimileri fırsat bu fırsattır diyerek güya toplumu dinden soğutan Mehmet Ali Erbil’i televizyonlardan tasfiye etmeye çalışıyor, kimileri de Mehmet Ali Erbil’in sırtından edebiyatçılığını geliştirmekle meşgul.

Oysa Erbil’in yaptığı yanlışlardan sadece biri. Diğerlerini bazen ülkeyi yöneten siyasetçi olarak, bazen gazete ve televizyonu yöneten yetkili olarak, ama çoğu zaman da duyarsız kalan vatandaşlar olarak hepimiz yapıyoruz.

Olaya öylesine yüzeysel yaklaşılıyor ki sanki Erbil linç edilse, Türkiye düzelecek. Başka yanlış yapan, hata eden kalmayacak.

Televizyonlarda sabah yayınlanan kadın programlarından tutun da gece boyunca süren şiddet ve mafya özentili dizilere, gençlere her türlü pespayeliği meşru göstererek kolay yoldan şöhret olma yollarını öğreten yarışma programlarına kadar hepsi düzelecek. Sanki bu programların reytingini bizim güzel halkımız yükseltmiyormuş gibi, sanki ciddi yayınları, mafya dizilerine ve ucuz şöhret yarışmalarına bizim televizyoncularımız kurban etmiyormuş gibi...

Her şeyin başının reyting olduğu, kamusal sorumluluğun reklam gelirine kurban edildiği toplumumuzda Erbil’in bu hatası daha bir başlangıç.

Radyo ve televizyonlarımızın bir bölümü yasalardaki açıkları ve daha da önemlisi yetkililerin 'görmezden gelme' yaklaşımını kullanıp halkımızın gözünde laikliği zedelemekle meşgul olurken, diğer önemli bir bölümü ise para kazanma uğruna toplumu her gün daha da dejenere eden programları yayına koymaktan çekinmiyor.

Sonra bu 'sorumsuzluk sistemi' içinde büyük başarı göstererek zirveye çıkan, en çok para kazanan-kazandıran ve de sektöründe de Türkiye vergi şampiyonu olan Erbil hatasını yapınca, el birliğiyle linç edilmeye çalışılıyor.

Keşke herkes bu olaydan

Yazının Devamını Oku