Ben babamdan bu parayı nasıl isterim şimdi. Memur maaşıyla nasıl karşılayacak bu parayı?
Bu arada eğer yeterli vergi denetimleri yapılsa burada, sadece ev sahiblerinin vergileriyle KKTC, Türkiye'ye muhtaç olmadan kendini idare edebilir. Ev sahıpleri bizlere tembihliyor. Eğer vergi
memurları gelirse aylık 100 YTL'ye oturuyorum, deyin diye. Ama ne var ki gelen giden yok. Ah keşke bir gelseler de gerceği yüzlerine söyleyebilsek.
Yavru vatan diyoruz ama yavru vatan bizlerin anasını ağlatıyor.
Mehmet G.-MAGOSA
GÜNÜN SÖZÜ
Avrupa Bisiklet Birliği Genel Sekreteri Roland Hofer ve Dağ Bisikleti Komitesi Başkanı Thierry Marchal teklif üzerine bölgeyi incelemek için Ürgüp’e gelmişler.
Ürgüp Belediyesi dağ bisikleti yarışlarında oldukça tecrübeli... Şimdiye kadar 6 kez yapılan yarışlar son derece renkli geçmiş. Ürgüp, Ortahisar, Göreme, Zelve ve Mustafapaşa sınırlarında, zorlu ve engebeli parkurlarda yapılan yarışlarda tek bir sporcunun burnu bile kanamamış...
Bugün Kapadokya Dağ Bisikleti Yarışları’nın 7’ncisi başlıyor. 3 gün boyunca farklı kategorilerde 12 yarış yapılacak. Avrupa’dan çok sayıda bisikletçinin katılımı dikkat çekiyor.
Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, Kapadokya Dağ Bisikleti Yarışları’nın meyvesini verdiğini belirterek ‘Avrupa Dağ Bisikleti Şampiyonası’ önümüzdeki yıl Ürgüp’te yapılacak. Avrupa Bisiklet Birliği Genel Sekreteri Roland Hofer ve Dağ Bisikleti Komitesi Başkanı Thierry Marchal yarışlar hakkında bilgi aldılar, parkurları incelediler. Ülkemiz ve Kapadokya adına çok sevindirici, gurur verici bir sonuç” diyor.
Ürgüp bir ‘etkinlik cenneti’ adeta... Konferanslar, karikatür ve satranç yarışmaları, film ve tiyatro gösterimleri, resim sergileri... Eylül ayında yapılacak olan Bağ Bozumu Festivali’ni yerli ve yabancı turistlerin sabırsızlıkla beklediğini de belirtelim.
Taşkın SU
GÜNÜN SÖZÜ
Şahin, Yargıtay'ın kararının nihai karar olmadığını belirterek, "Yargıtay'ın ilgili dairesinin davacı Ömer Dinçer'in Anayasa'ya aykırı görüşlere sahip olup olmadığını belirleme yetkisinin bulunmadığını, Dinçer’in Cumhuriyet ve Laiklik karşıtı hiçbir görüşe sahip olmadığı, dolayısıyla Müsteşar’ın görüşlerinin Anayasa ile bağdaşmadığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğu" görüşlerini dile getiriyor.
Berhan Şimşek ise Ömer Dinçer’in 1995'de yazdığı ve bilimsel olduğu iddia edilen '21. Yüzyıla Girerken Dünya Ve Türkiye Gündeminde İslam' başlıklı makalede dile getirilen görüşleri özetle şöyle sıralıyor:
DİNÇER NE DİYORDU
"Cumhuriyet, laik ve milli devlet kabul edilemez. Devletin tamamı İslamiyet'e uygun hale getirilmelidir.
İslam bir bütündür.
"Sizin başbakanınızın eşi Endonezyalı mı?" "Hayır" diye yanıtladık.
Fransız bayan, "O zaman Malezyalı mı?" diye sorusunu yineledi. Yine "Hayır" yanıtı verdik. Bu sefer "Peki, Sri Lankalı, Tunus, Cezayirli mi?" diye üsteledi. Yine hayır cevabı alınca "O zaman kesin Pakistanlı" diye sordu. Bizden yine "Hayır, Türk" yanıtını alınca, "İyi de niye o ülkelerin kültürüne ait giysileri deniyor? Çağdaş Türkiye kadınının giysisi böyle değil ki?" dedi.
Biz yanıt vermekte zorlandık. 80 yıllık cumhuriyet kazanımlarının imajı tüm dünyada sistemli şekilde böyle siliniyordu işte.
Ne diyelim, başarılarının devamını diliyoruz.
Bitirdiği son proje de, İzmir'e 34 km. uzaklıktaki Seyrek Beldesi'nde, 1000 konutluk Villakent ve Bahçekent konutları... 13 kooperatifin oluşturduğu birlik, 22 tip proje gerçekleştirmiş. 1997'de temeli atılan bahçeli konutların yapımı için bugüne kadar 90 milyon dolar harcanmış.
2 milyon metrekarelik alanda, kent planlayıcısı Prof. Çınar Atay'ın projelendirdiği alanda 300 dönüm yeşillendirilmiş; oluşturulan 10 parka, asma, meyve ve zeytin ağaçlarından çeşitli türlere kadar 20 bin bitki dikilmiş. Gerçekten, üniversitelere tez olabilecek 'çiçek' gibi bir kent yaratılmış. Bu parklardan birine Ege Koop´un iki yıl önce yaşamını yitiren halkla ilişkiler danışmanı Hüseyin Baradan'ın adı verilmiş. İzmirli dostlarından Hikmet Çetinkaya ve CHP İzmir Milletvekili Ali Rıza Bodur, Baradan'ın foto muhabiriyken nasıl sinema sanatçısı olduğunu anlattılar. Anılar karşısında herkes hüzünlendi. İsmet Solak, "DP döneminde İsmet İnönü'nün Uşak'taki taşlanması olayını bir tek Baradan'ın çektiğini" söyledi.
İstanbul'daki Bahçeşehir projesine benzer yanları var Seyrek projesinin... (Yalnız burada yüksek kat yok. Bahçeşehir'de, sonradan yapıldığı gibi yeşil alanlar arasına bina ve ticari alan kondurma olanağı yok. Bazı kesimler de ballı börek yiyememiş.) Çağdaş bir kentin gereksinimleri neyse hepsi yapılmış; alışveriş merkezinden yüzme havuzu ve açık hava sinemasına kadar... Gerçekten Türkiye için örnek bir model yaratılmış. Başta çevreye saygı gösterilmiş. Çünkü seçilen arazi tarım alanı değil, taşlık ve makilik bir arazi, yani 'zor' tercih edilmiş... Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı iken 29 Ekim 1994'teki temel atma töreninde, dağ başında bu alanı görünce şaşırmış, Seyrek Belde Belediye Başkanı Nurgül Uçar'a "Başarabilecek misin? Nasıl kazıkladın bu adamları (Ege Koop'u) buraya getirerek" diyerek endişesini belirtmiş. Uçar da, "Kimseyi kazıklamadım. Belediye ile Ege Koop olarak bu projeye inanıyoruz, göreceksiniz gerçekleştireceğiz" karşılığını vermiş. Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da, "Düşünmek kolay, yapmak zordur. Dünyada en zor olan şey de düşünüleni yapmaktır" diyerek, böyle bir 'mucizeyi' gerçekleştirme sözünü vermiş.
Rantçı kafaların engellemeleriyle karşılaşılmış, hemen yanına organize sanayi sitesi kurulmak istenmiş, ancak sonunda bütün oyunlar bozulmuş... Projenin büyüklüğünü kavrayabilmek için inşaat alanında örneğin 72.200 kamyon hafriyat yapılması, 82.500 metreküp taş duvar inşa edilmesi, 1110 adet aydınlatma direği dikilmesi, 48 bin metrekare bordür ve 47 bin 600 metrekare kilit parke döşenmesi bir fikir verebilir.
İç içe giren deltalar bir doğa harikası halen... Her iki deltaya yumurtlamak üzere gelen, dünyada en kıymetli siyah havyarın çıktığı Kolan (Mersin-Morino) balıkları nerede bugün? Çevreye özensizlik, kontrolsüz balık avcılığı hepsini bitip tükettirmiş... Taşkın suların iki barajla dizginlenmesi sonucu durgun sularına yumurtalarını dökmeye artık gelmiyorlar.
Sanayileşmenin ‘kurbanı’ olan Çukurova, Bursa ve Sakarya ovalarının ardından önemi daha artan Bafra ve Çarşamba ovalarında, üreticilere çile çektiren ‘sarı altın’ tütün değerini yitirmiş ve pancar ekimi kotaya bağlanmış... Bunların yerine esas bir ürün konulamamış. Ama verimli topraklar, sanayi bitkileri, sebze ve meyve üretimi için kucağını açmış bekliyor. Özellikle kesme çiçek, bodur kiraz, elma, kivi, çilek ekimi, koyun yetiştiriciliği ve arıcılık için Kaymakam Bekir Dınkırcı öncülüğünde yeni projeler devreye sokulmaya başlanmış... “Bafra ovası gibi kıymetli tarım alanları için, teşvikli pilot bölge uygulamasına geçilmesi gerektiğini” söylüyor Dınkırcı... Bafra Ovası'nda ne ekersen yetişiyor çünkü. Kızılırmak’ın getirdiği alüvyonlu toprak verimli ve suyu da bol... Ancak 1356 km uzunluğunda, Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak, başta Sivas, Kırıkkale, Çorum olmak üzere çevrenin kanalizasyon ve sanayi atıklarıyla tehlike çanlarını çalmaya başlamış artık.
Hasan Kılıç, 1.5 aydır “Seni oraya götüreceğim. Adam gibi adamların çıktığı Bafra’ya...” diyordu. Yayın Sahibi Temsilcisi olarak ‘talimatı’ demiri keserdi. Kılıç’ın dedeleri Balkanlar'dan göç etmiş, 1890’lerin sonrasında... Tütün tarımı ile uğraştıkları için mübadelede boşaltılan bölgelere yerleştirilmişler. Liseyi burada bitirmiş, futbol oynamış; sonra üniversite için İstanbul’la kesişmiş yolu. Bafra’yı hiç ‘ıskalamamış’, buraya ilişkin duygularını benliğinden koparamamış.
DHA Samsun Temsilcisi İbrahim Sezen, kendisini ‘esas Bafra’lı’ sayan işadamı Mustafa Kurumahmutoğlu ile tanıştırdı bizi Samsun’da... Büyük Samsun Oteli’ni çalıştıran ile Şişe Cam’ın Sinop’taki tesislerini bir dönem işleten Kurumahmutoğlu, "Bafra nedir bilir misiniz?” dedi bize... Sonra da ekledi:
“Adam gibi adamların olduğu yerdir... Baba’nın (Süleyman Demirel) 1988’deki yasaklı döneminden sonra ‘Nerede kalmıştık...’ diye haykırdığı yerdir... 1987’deki ara seçimde Cindoruk’u, inadına parlamentoya gönderen yerdir...”
Kullanılmak bir tarafa, o türküyü ilgili yörenin tavır ve üslubuna göre okusalar keşke... Sözgelimi, bir Erzurum, Urfa ya da Karadeniz ezgileri, müzik yapımcıları veya derleyenlerce ilgili yörelerden gidilip seçilerek alınıyor, sonra da istenilen sanatçılara okutuluyor. Ancak, bunlar ilgili bir yasa 'Müzik Eserleri' maddesinde ismen olmadığı için eser sahibinin payı 'anonim' adı altında tranzituar bir hesapta bekliyor. Gidip kendilerine sorduğunuzda diyorlar ki:
"Bak kardeşim, bu eserin sahibi yok, varsa gelip alsın..."
Tabii ki olmaz, zira eseri yüzyıllar önce yapan ölüp gitmiş, sadece kulaktan kulağa, dilden dile o yöre halkınca çalınıp söylenir olmuştur.
'Sahipsiz bir malı ihraz eden, ona malik olur' mantığıyla bugüne gelinmiştir. Konu defalarca Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği'ne (MESAM) yazılmış, ama maalesef bir ses çıkmamıştır. Oysa 'sahipsiz şeyler ile menfaati umuma ait mallar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır'.
Korsancılığı öne sürenler öncelikle, tüyü bitmemiş yetimlerin biriken bu paralarına da bir el atsınlar diyorum.
Sonuç olarak ilgili telif hakları yasasında 'musiki eserleri' kapsamına Türk Halk Müziği eserlerinin de alınması, 'anonim' kelimesinin böylelikle ortadan kalkmasının sağlanması ve oluşacak fonun, Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Kültürü hizmetlerinde kullanılması en büyük temennimdir.
Doç. Burhan TARLABAŞI-Emekli öğretim üyesi (İTÜ-TMDK)
Üç ay önce demir 63 YKr idi, bugün 1.10 YTL; betonun metreküpü 50 YTL idi, 70-80 YTL'ye çıktı. Bakır kablonun metresi 19 YKr idi, 32 YKr oldu. Bu artış neredeyse yüzde 100'ü buluyor.
Petrol türevlerinde, PVC gibi malzemelerdeki artış ise şimdiden yüzde 25'e ulaştı.
TOKİ, konut yapımında müteahhitlerle anahtar teslimi sözleşme yapıyor.
Bugün bu inşaatlar durma noktasındadır. Bu maliyet artışları karşısında bu işleri bitirmemiz mümkün değildir.
TOKİ, 500 şantiyesinde 250 bin konut ürettiriyor.
230 müteahhit hizmet veriyor.
Zamlarla gerçek enflasyonun yaklaşık yüzde 40'lara yaklaştığını hesaplıyoruz.
Başbakan, inşaat sektörünün 700 bin kişiye istihdam sağladığını bildiriyor. Bu ekonomiyi ayakta tutan bir unsur.