<B>AKP </B>hükümetine başarılar diliyoruz. Kabinede kaç <B>Milli Görüşçü, </B>ne kadar <B>ANAP, DYP </B>ve <B>MHP</B> kökenli milletvekili var; bilen biliyor. Yaş ortalamasının ne olduğunu, bakanların eğitim düzeylerini ve ilk demeçlerini haberlerde okuyup dinliyorsunuz. Ancak bakanları mercek altına alıp günah ve sevaplarını da sergilemek gerekir.
Hemen şimdi
'dur bakalım, süre tanımalıyız' demeyin; sonra iş işten geçmiş oluyor.
Size sunuyoruz:
AVUKAT M. Ali Şahin'in (Başbakan Yardımcısı),
'yenilikçi ve gelenekçi'ler arasında gidip geldikten sonra
AKP'yi tercih ettiğini;
GEÇMİŞİN 'sosyal demokratı' Av.
Ertuğrul Yalçınbayır'ın (Başbakan Yardımcısı), 28 Şubat'tan sonra
FP'den istifa ederek
ANAP'a oradan
AKP'ye geçtiğini,
Bursa'daki çalışmalarına
'çevre' konusunda duyarlı olduğunu;
PROF. Mehmet Aydın'ın (Devlet Bakanı)
Türkiye'nin değil dünyada sayılı bir İslam felsefecisi olduğunu;
Abant Platformu'nun başkanı olmasına karşın
F.G. cemaatiyle bir yakınlığı bulunmadığını;
PROF. Beşir Atalay'ın (Devlet Bakanı)
Kırıkkale Üniversitesi kurucu rektörü olduğunu; döneminde bayan öğretmenlerin türban ile derslere girdiğini, yurtdışına gönderilen burslu öğrencileri
'dinci' kesimden seçtiğini; asistan, öğretim üyesi, memur alımlarında tarikatlardan gelen listelere öncelik verdiğini ve bu nedenlerle Cumhurbaşkanı
Demirel tarafından görevden alındığını (1997),
ANAR araştırma merkezinde
Tayyip Erdoğan'a kamuoyu anketleri yaptığını;
HÜSEYİN Çelik'in (Kültür) kabinedeki 7 ANAP'lıya karşın tek DYP kökenli milletvekili olduğunu;
ALİ Babacan'ın (Devlet Bakanı),
'tercümanlığını' yürütmesinden ötürü kendisine
'Erdoğan'ın prensi' ya da
'AKP'nin Derviş'i gibi adlar takıldığını;
KÜRŞAT Tüzmen'in (Devlet) kabinede tek
MHP kökenli bakan olduğunu; Prof.
Tunca Toskay'ın kendisine olan tutumundan dolayı görevinden istifa ettiğini;
CEMİL Çiçek'in (Adalet), 28 Şubat'tan sonra FP'nin kapatılma savunmasını hazırlayanlar arasında bulunduğunu,
AKP'ye en son giren isimlerden biri olduğunu;
YAŞAR Yakış'ın (Dışişleri),
'hastalık hastası' denecek kadar sağlığına düşkün olduğunu;
Cidde Büyükelçisi iken
Türkiye'den gelen gazetecilere istemeleri halinde içki sunduğunu;
DOĞALGAZ SORUŞTURMASI
MEHMET Hilmi Güler'in (Enerji),
İGDAŞ murrahhas azası olması nedeniyle Mülkiye müfettişlerinin hazırlayıp
Eyüp Savcılığı'na 6 ay önce sundukları 231 sayfalık
'doğalgaz hatlarının döşenmesinde usulsüzlük ve yolsuzluk yapıldığına' ilişkin dosyada, hakkında soruşturma yapılması istenen sanıklar arasında 8. sırada bulunduğunu;
ERKAN Mumcu'nun (Milli Eğitim),
İmam-Hatip'te okuduktan sonra son sınıfı
Atatürk Lisesi'nde bitirdiğini; önce
'ülkücü', sonra
'islamcı' olduğunu, bir dönem
Cağaloğlu'nda sakallı ve poturlu gezdiğini; 2000'de
İstanbul Üniversitesi'nin açılış töreninde
'türban'ı savunduğunu;
Turizm Bakanlığı döneminde dış tanıtım ihaleleri konusunda isminin çok tartışıldığını;
GELEN GİDENİ ARATMASIN
ZEKİ Ergezen'in (Bayındırlık) kardeşi ve yeğenlerinin
Kayseri ve
İstanbul'da aldıkları ihalelerin dün akşamdan itibaren dillendirilmeye başlandığını;
'umarız ki gelen gideni aratmaz' dendiğini;
BİNALİ Yıldırım'ın,
Erdoğan'ın
Büyükşehir'den ayrılmasından sonra
Ali Müfit Gürtuna tarafından
İDO Genel Müdürlüğü'nden uzaklaştırıldığını;
PROF. Sami Güçlü'nün (Tarım)
Sakarya Üniversitesi'nde asistan iken
Abdullah Gül'le yakın arkadaş olduklarını;
Ve
Bakanlar Kurulu'ndaki isimler konusunda
Erdoğan-Gül dengesinin gözetildiğini;
Arınç'ın bu nedenle hükümette yer almak istemediğini;
Biliyor musunuz?
Şimdilik bu kadar.
89 yıllık çınar nasıl kuruyor
TİCARET Bankası'nın dört mensubu ile görüştük; bankanın nasıl batırıldığının uzun öyküsünü anlattılar. Geleceklerini düşünmekten psikolojileri bozulmuş;
Ankara'dan, her cuma gelecek faksları endişeyle bekler olmuşlar. Zaman içinde 422 olan şube sayısı 140'a, 7.000 çalışanı da 2.100'e düşürülmüş; emekli sayısı ise 8 bin dolayında bankanın... Bankanın sıradan bir
A.Ş. gibi kapatılmamasına karşı mücadele verirlerken henüz ölmediklerini ama süründüklerini söylüyorlar.
Özeti şu...
BDDK, Türkbank'ı Haziran 2001'de kapatma kararı aldı. Ancak çalışanların ortak olduğu
Munzam Vakıf'ça (küçük ortak) açılan dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararı verildi. Dava
Danıştay'da sürmesine rağmen
TMSF nedense tasfiyeye devam ediyor.
Türkbank bir fon bankası değil. Çalışanlara göre,
BDDK bile bu yanılgıya düşerek bankayı eski bir fon bankasıymış gibi yönetiyor.
Türkbank çalışanlarını temsil eden
Bank-Si-Sen, banka olağanüstü genel kurulunun iptali için mahkemeye başvurmuş.
İstanbul'da ay sonunda görülecek davanın sonucunu çalışanlar merakla bekliyorlar.
BANKA NASIL BATIRILDI
Şimdiki Genel Müdür
İsmet Tuğ, tasfiye bilançosunu hazırlarken işçi çıkarmaları da sürüyor. Tasfiye Kurulu'nda
Tuğ'dan başka
Adlan Özen ve
İbrahim Yağcıoğlu da var; ancak
Yağcıoğlu, ben bu acıyı çekemem diyerek ayrılmış.
Yanlış nerede yapıldı?
TMSF'nin hiçbir bankaya ortak olma yetkisi yok. Başta bir yanlış yapıldı, 1997'de banka vakfı sermaye arttırımına gidemeyince
TMSF sermaye koydu. Şimdi işin içinden çıkamıyorlar; olan da çalışanlara oluyor. (Türkbank'taki ortaklık payları; TMSF % 85, vakıf % 5.15 ve diğerleri)
Sanıyorum davalar çok...
Hukuken bir şey kaybedilmiş değil. Biz davayı kazanacağımıza inanıyoruz ama böyle bir durumu düşünmek istemeyenler tasfiyeyi sürdürdüklerinden ortada ne banka, ne çalışan kalacak.
600 MİLYON DOLAR BATTI
TÜRKBANK'ın yükü kimdeydi?
Türkbank patron bankası değil ki,
Hazine'ye yük olsun.
Bankada 600 milyon dolar kredinin battığı yazılıp çiziliyordu.
1996'da
Hazine'nin atadığı ve siyasetçilerin oyuncağı olan bürokratlar... Kredi alma yeterliliği olmayan kişi ve gruplara, siyasi baskılarla dönüşü olmayan krediler verdiler. Kredi verilen firmalar arasında da
Sümer Holding, Eze Zeytincilik (Erol Evcil), Martı Denizcilik, Dardanel ve
Ekinciler gibi firmalar da bulunuyor.
ELİ DEĞEN SİYASETÇİ YANDI
Bankanın kaynakları...
BDDK, bankanın gayrimenkullerini 73 trilyon gösteriyor. Bizim eksperlere yaptırdığımız tespitte ise 300 trilyon çıktı. Bankayı küçük gösterip kapatma gerekçesi hazırlıyorlar.
Müşterileriniz...
Hálá parasını -yaklaşık 60 trilyon- kilit vurulduğunda alacağım diyen vefalı müşterilerimiz var. Halbuki bankayı yaşatmak için 300 milyon dolara ihtiyaç varken, kapatmak için 2 milyar dolar gerekiyor. Ama amaç 89 yıllık çınarı kurutmak.
Türkbank'ın,
Adapazarı'nda 7 hacı tarafından kurulduğu;
Türkiye'nin ilk milli bankası olduğu nedense göz ardı ediliyor. Sonra biliyorsunuz
Korkmaz Yiğit'e nasıl teminat mektubu ile satılmak istendiğini... Ama bu bankaya elini kim sokmak istemişse siyaseten bittiğini
(Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Güneş Taner, Ufuk Söylemez), Hazine'nin 1995'te atadığı genel müdür ve yönetim kurulu başkanı
Oğuz Özkan ile yönetim kurulu üyeleri
Ahmet Argun, Tanju Polatkan, İsmet Tuğ, Hüsamettin Dinçer'i, bize o zaman
Özer Çiller'in yalı komşusu
Mehmet Üstünkaya'nın bu usulsüz kredilerin verilmesinde etken olduğunu unutmuyoruz.
Güvenoyu
SİYASETTE söylenen bir söz vardır:
‘‘Bakanlar Kurulu ilan edildiği gün güven oylaması yapılsa, güvenoyu alamaz.’’
Aynı gerçek bugün
AKP hükümeti için de geçerli olmaz mı?
Bu hükümetin çok şeylere gebe olacağını kestirmek için dáhi olmaya gerek yok.
Hiç olmazsa 'Paşalı Birol' kadar olsaydı
İSTANBUL'dan
S.Ç., pazar günkü yazımızda
‘Amigo Birol’un
R.T.Erdoğan'ın Girne Dome Oteli çıkışında, Karadeniz kökenli göçmen Türkleri
‘‘Başbakan Erdoğan’’ diye bağırttığını anlatmamız üzerine şunları yazıyor:
‘‘
Birol Ertan'ı öyle amigo gibi görmeyin, kendisini
'hoş' havaya büründürmesine karşın cin gibi bir işadamıdır.
Birol, dünyanın en değerli yerlerinden birinde
(İstanbul Yeni Camii önü, Mısır Çarşısı çıkışı) çaba göstermeden
‘büfe' sahibi olmuştur. Bu büfeyi Büyükşehir Belediye Başkanı iken
R.T.Erdoğan bedavadan tahsis etmiştir.
120 bin katranlı kazık üstüne oturtulmuş olan dünyanın en mükemmel
'kıyı' camisi önünde büfe sahibi olmakla, büfenin çevresini de kimi satıcılara kiraya vermekle hüner sahibi olan bir kişi elbette
'Başbakan Erdoğan' diye şov yapıp bağlı olduğu efendisine bir
'bedel' ödeyecektir.
Keşke
'Paşalı Birol' kadar olabilseydi. Malum,
Paşalı Birol amigoluğunu hiçbir şeye alet etmemiş, sahibi olduğu iki katı adeta müzeye çevirip kiraya yerleşmiş bir sporseverdir.
Mesai bitti tayin çıktı
BAKANLAR Kurulu'nun açıklandığı sırada
SSK İstanbul Sağlık İşleri İl Müdürü Dr.
Alaettin İntepe bir faks emriyle görevden alındı.
İntepe, Vakıf Guraba'daki eski görevine döndürülürken yerine
İP İstanbul milletvekili adayı Dr.
Hikmet Çevik getirildi.
Çevik hem bölge müdürlüğüne hem de
SSK Eyüp Başhekimliği'ne atandı. Yani biri yerinden oldu; biri de iki göreve birden alındı. Üç ayda üç hastane açan
İntepe'ye kazığı
Yaşar Okuyan mı
Nejat Arseven mi attı?
Bu oyunu çözmek yeni Bakan
Başesgioğlu'na düşüyor.
Birol Ertan kim,
Paşalı Birol kim?’’
MESAJ
BİR grup eski
Emlakbank çalışanından:
Halkbank Genel Müdürlüğü,
Emlakbank'ı batıranların bu durumdaki personel olduğunu varsayarak bunların 15 Kasım'da almaları gereken maaşlarını ödemeyerek neyi cezalandırmak istiyor?